Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/5771 E. 2022/8121 K. 30.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5771
KARAR NO : 2022/8121
KARAR TARİHİ : 30.05.2022

Mahkemesi : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : … İş Mahkemesi

Dava, iş kazasının ve meslekte kazanma gücü kaybı oranının tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince ilamında belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunda bulunması üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesince verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacının 06/08/2006 tarihinde davalının evinin inşaatında kalıpçı ustası olarak gündelikçi usulü çalışırken kalıp sökme işlemi esnasında inşaatın birinci katından aşağıya düşerek iş kazası geçirdiğini, düşme neticesinde acil olarak ambulansla … Devlet Hastanesine götürüldüğünü, yapılan tedavisinde omurgasında kırıklar olduğunun tespit edildiğini ve ameliyata alındığını, 10 gün boyunca hastanede yattığını ve yapılan tedaviler sonucu iki bacağının kullanılamaz hale gelerek tekerlekli sandalyeye mahkum olduğunu, davacının kalıp ustası olduğunu, kazanın olduğunu inşaatın davalının bizzat oturmak için kendisine yaptığı evin inşaatı olduğunu, davalının inşaatında sigortasız olarak çalıştığını, kazanın üzerinden yaklaşık 1 yıl geçtikten sonra … Devlet Hastanesi Özürlü Sağlık Kurulundan iş gücü kaybına ilişkin rapor aldığını, 31/10/2007 tarihli raporda davacının %95 oranında vücut fonksiyon kaybı oranı olduğu ve ağır özürlü olarak çalışamayacağı ve bunun sonucu olarak da %60 iş gücü kaybı olduğunun tespit edildiğini, davalının iş kazasını yasal mecburiyet ve davacının talebine rağmen Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirmediğini belirterek davacının davalı işverene ait iş yerinde 06/08/2006 tarihinde geçirdiği kazanın iş kazası olduğunun ve kaza neticesi oluşan maluliyet oranının tespitine karar verilmesini, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
II- CEVAP
Davalı SGK vekili, Davanın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açıldığını bu nedenle reddinin gerektiğini, kurum kayıtlarında yapılan incelemede … TC nolu davacı … …’ün 27/06/2016 tarih ve 9094337 sayılı yazı ile 06/08/2006 tarihinde geçirmiş olduğu iş kazası olduğunun tespit edilmesi, kaza nedeniyle %95 oranında yürüyemez raporunun olduğu ve sürekli iş göremezlik gelirine bağlanmak istediği bu nedenle idari tahkikatın yapılması isteminde bulunduğu, kurum tarafından 06/08/2006 tarihli olay ile ilgili olarak … CBS ile yazışma yapıldığı ve … TC nolu davacı …’ün 06/08/2006 tarihinde geçirmiş olduğu olayla ilgili bir soruşturmaya rastlanılmadığının bildirildiğini, davacının sicil dosyasının incelenmesinde de diğer davalı işveren tarafından ve davacı sigortalı tarafından kuruma iş kazası bildiriminde bulunulmadığını, davcının 27/06/2016 tarih ve 9094337 sayılı talebine istinaden iş kazası tespit komisyonu tarafından gerekli soruşturma belgeleri toplanmış ve 21/02/2017 tarih ve 10 sayılı karar ile olayın iş kazası olduğu yönünde tespit yapılamadığının bildirildiğini beyan ederek davanın reddine karar verilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İspatlanamayan “Davanın reddine” karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“HMK 353/1-b.1 ve 355. Maddeleri gereğince yukarıda esas karar numarası yazılı ilk derece Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine” karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili, arada eser sözleşmesi değil hizmet akdi, işçi-işveren ilişkisi bulunduğu, tanıklar ve davalı tanığının dahi iddialarını doğruladığı, bilirkişi tarafından da olayın iş kazası olduğu yönünde görüş bildirildiği gerekçeleriyle kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
5510 sayılı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre; hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar sigortalı sayılırlar. Söz konusu Kanunda “hizmet akdi” tarifine yer verilmemiş, yalnızca Borçlar Kanununda tanımlanan hizmet akdi ve iş mevzuatında tanımlanan iş sözleşmesine atıfla yetinilmiştir. 4857 sayılı İş Kanununun 8’inci maddesinde iş sözleşmesi (hizmet akdi) tanımlanmış, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı mülga Borçlar Kanununun 313 – 354’üncü maddelerinde de bu konuda düzenlemeler yapılmıştır.
Borçlar Kanununda anılan sözleşme, “Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla işçi, muayyen veya gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder.” şeklinde tanımlanmış, aksine hüküm bulunmadıkça, hizmet akdinin özel şekle tabi olmadığı belirtilmiş, ücretin, zaman itibarıyla olmayıp yapılan işe göre verilmesi durumunda da işçinin belirli veya belirsiz bir zaman için alınmış veya çalışmış olduğu sürece akdin “parça üzerine hizmet” veya “götürü hizmet” altında varlığını koruduğu açıklanmıştır.
Baskın olan bilimsel ve yargısal görüşlere göre, hizmet akdinin ayırt edici ve belirleyici özelliği, “zaman” ile “bağımlılık” unsurlarıdır. Zaman unsuru, çalışanın iş gücünü belirli veya belirsiz bir süre içinde işveren veya vekilinin buyruğunda bulundurmasını kapsamaktadır ve anılan sürede buyruk ve denetim altında (bağımlılık) edim yerine getirilmektedir. Bağımlılık ise, her an ve durumda çalışanı denetleme veya buyruğuna göre edimini yaptırma olanağını işverene tanıyan, çalışanın edimi ile ilgili buyruklar dışında çalışma olanağı bulamayacağı nitelikte bir bağımlılıktır. 5510 sayılı Kanunun 12’nci maddesinin birinci fıkrasında işveren aynı Kanunun 4’üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentleri kapsamında sigortalı sayılan kimseleri çalıştıran gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olarak tanımlanmış olup, hizmet akdi tanımı ile hizmet akdine tabi olarak çalıştıran kimse içiçe geçerek belirlenecek hususlardır.
Borçlar Kanunu’nun 313. maddesinde hizmet akdi, “Hizmet akti bir mukaveledir ki, onunla işçi muayyen ve gayri muayyen bir zamanda hizmet görmeyi ve iş sahibi dahi ona bir ücret vermeyi taahhüt eder” şeklinde tarif edilmiştir. Hizmet akdinden söz edebilmek için belirli bir işin, işverene bağımlı olarak çalışma karşılığında bir ücret mukabili yapılması gerekmektedir.
Borçlar Kanunu’nun 355 ve 356. maddelerinde düzenlenen istisna akdinde ise “belirli bir işin belirlenen bedel mukabilinde işverenin mesai kısıtlamasına tabi olmadan yapılıp veya başkalarına yaptırılıp teslim edilmesi” söz konusudur. Hizmet akdinde sürdürülen ve devam eden hizmet, istisna akdinde ise, işten hasıl olacak sonuç önemlidir.
Mahkemece, yukarıda anlatılanlar ışığında davacı ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin ve yapılan anlaşmanın niteliği belirlenmeli, aradaki ilişkinin hizmet değil istisna akdi olması durumunda -iş kazası tespiti isteminin niteliği gereği- varsa davacıyı çalıştıran başka bir işveren olup olmadığı araştırılmalı, var ise HMK.124.md. Kapsamında yöntemince husumet yöneltilerek bu davalının göstereceği deliller de toplanmalı, iş kazasının tespiti bakımından da davacının tüm tedavi evrakları da dosyaya celp edilmek suretiyle varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Adana Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 30.05.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.