YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5620
KARAR NO : 2022/8854
KARAR TARİHİ : 09.06.2022
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı Kurum ve davalılar … ile … vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince, istinaf başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı kurum ve davalılar … ile … vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Dava rücuan tazminat istemine ilişkindir.
II-CEVAP
Davalılar davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
İstinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı kurum ve davalılar … ile … vekilleri kararın hatalı olduğunu belirterek hükmün bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 05.05.2004 tarihli ve 10-233/262 sayılı kararında da belirtildiği üzere maddede “aracı” olarak nitelenen üçüncü kişi, gerek mevzuatta, gerekse öğreti ve yargı kararlarında; alt işveren, taşeron, tali işveren, alt müteahhit, alt ısmarlanan gibi adlarla anılmaktadır.”Üçüncü kişinin aracılığı” başlıklı, 506 sayılı Yasa’nın 87. maddesi, “sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu Yasanın işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur. Bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı denir” hükmünü içermektedir. Bu maddeye göre aracı kavramı, her şeyden önce, bir asıl işverenin varlığını, bir başka işverenin asıl işverene ait işin bir bölümünü yapmayı üstlenmeyi ve nihayet asıl işverene ait işyerinde veya işyerinin bir bölümünde iş alanın kendi adına sigortalı çalıştırmasını gerektirir. Asıl işverenle aracı arasındaki ilişki hiçbir şekilde hizmet akdine dayanmamalıdır. Uygulamada çok defa bu ilişki taşıma, eser ve benzeri sözleşmelere dayanır. Burada önemli olan yön, asıl işverene ait işin bir bölümünün aracı tarafından görülmesidir. Maddede belirtilen koşullardan birisinin yokluğu durumunda aracıdan söz edilemez. Aracı kavramının belirleyici özelliği, aracının, asıl işverene ait işten bir bölüm iş alması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırmasıdır. İşverenden alınan iş, işverenin sigortalı çalıştırdığı işe göre ayrı ve bağımsız bir işyeri olarak değerlendirilebilecek nitelikte ise, işi alan kimse aracı değil, bağımsız işverendir. İşin bütünü başka bir işverene bırakıldığında bir alt işverenlik, dolayısıyla dayanışmalı sorumluluk söz konusu olmayacaktır. Benzer şekilde, işveren kendisi sigortalı çalıştırmaksızın işi bölerek, ihale suretiyle farklı kişilere vermişse, iş sahibi (ihale makamı), Yasanın tanımladığı anlamda asıl işveren olmayacağından, bir alt asıl işveren ilişkisi de bulunmayacaktır.
Yukarıdaki maddi ve hukuki olgular dikkate alınarak ve davaya konu kazayla ilgili maddi olgu doğru belirlenerek, olayın niteliği, davalıların ve dava dışı tarafların olay anındaki sıfatları ve olaya etkileri araştırılarak, bilhassa mahkemece dosyada mevcut hangi kusur raporunun hükme esas alındığının belirtilmediği, ayrıca davaya konu iş kazasının, inşaatın ön kısmında bulunan bir duvarın, kanalizasyon çalışması sırasında çatlaması üzerine yapılan çalışma esnasında, yani yüklenicinin yüklendiği işin yapımı sırasında meydana geldiği, hasara uğrayan duvarın düzeltilmesi esnasında gerçekleşen kazada, eser sahibi olan üniversitenin ne şekilde sorumluluğunun bulunduğunun açıklanmadığı, yüklenicinin bir eser meydanı getirirken, kendisinin sebep olduğu zararları tazmin yükümlülüğü bulunması karşısında, eser sahibinin varsa ancak 3. kişi olarak sorumluluğunun bulunabileceği gözetilerek tarafların kusur oranlarının ayrıntılı olarak değerlendirilebilmesi amacıyla, uzman kişilerden oluşan bilirkişi heyetinden uygun bir kusur raporu alınmadan ve mevcut çelişkiler giderilmeden, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirir. Kabule göre de, hesap raporunda 3. kişi yönünden de değerlendirme yapılmaması isabetsizdir.
O hâlde, Davacı kurum ve davalılar … ile … vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilerek, … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : … Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararının, HMK’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA,temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 09.06.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.