Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/54 E. 2023/1455 K. 21.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/54
KARAR NO : 2023/1455
KARAR TARİHİ : 21.02.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/244 E., 2021/748 K.
KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasında Mahkemece görülen iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; davacının 12.08.2004 günü meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğradığını iddia ederek 100,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davacı vekili yargılama sırasında 10.11.2012 tarihli dilekçe ile maddi tazminat talebini toplam 62.264,32 TL’ye çıkarmış ve 80.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesi ile özetle; davacının müteaddit kereler işten ayrıldığını ve işe döndüğünü, en son ayrılırken ibraname verdiğini, davanın kazadan 6 yıl sonra açıldığını, maluliyetin de devamlı artan nitelikte olmadığını, bu sebeple maddi ve manevi tazminatı yönünden zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının kazada ağır kusurunun olduğunu, işçi sağlığı ve iş güvenliği tedbirlerine riayet etmediğini, bu sebeplerle davanın reddinin gerektiğini beyan etmiştir.

III. BOZMA ÖNCESİ VE BOZMA KARARI
1.Mahkemenin 27.12.2013 tarihli ilk kararında özetle; davacının SGK Kurulu ve Yüksek Sağlık Kurulu kararlarında %45,2 oranında sürekli iş göremezliği olduğuna karar verildiği, davalı işverenin %70 oranında kusurlu olduğu, davacıya ödenen gelirlerin ilk peşin sermaye değerlerinin SGK dan celp edildiği, 21.10.2013 tarihli bilirkişi raporu nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği, dava açıldığında manevi tazminat talep edilmediği, usulünce manevi tazminat davası olmadığından ıslahı da yahut ıslahla talep edilmesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle;
1- Maddi tazminat talebinin kısmen kabulune;
22.968,41 TL’nin, 12.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya dair talebin reddine,

2- Usulunce bir dava olmadığından manevi tazminat talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.

2.Kararın taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 04.12.2014 tarih ve 2014/19955 Esas – 2014/26309 Karar sayılı ilamında özetle; davacı tarafından 27.11.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat miktarı artırılırken aynı zamanda yeni bir talep olarak manevi tazminatın da istendiğinin anlaşıldığı, ıslah ile ikinci bir davanın açılmasının usulen mümkün olmadığı, fakat davacının ıslah dilekçesi ile usulünce açılan davasına konu etmediği yeni bir talebi olur ve nispi oranda alınan ıslah harcı yanında dava açılırken ödenen başvuru harcını da ayrıca yatırırsa bu kez ıslah dilekçesinin mevcut hali ile birleştirme istemli ek dava dilekçesi olarak kabulü gerekeceği, somut olayda ise 27.11.2012 tarihli dilekçenin (ıslah dilekçesi) mahkemeye sunulması sırasında yalnızca ıslah harcının ödendiği, 10.07.2013 tarihli makbuzla da başvuru harcının ödendiği açık olup, bu dilekçenin birleştirme istemli ek dava olarak nitelendirilmesi gerektiği, mahkemece, davacının ıslah dilekçesi ile talep ettiği manevi tazminat istemine ilişkin olarak usulünce açılmış bir dava olduğundan, bu istemle ilgili olarak esasa girilmek suretiyle bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Bozma kararına uyan Mahkemece verilen 14.05.2015 tarihli ikinci kararda özetle; bozmanın mahiyeti gereği araştıracak başkaca bir husus olmadığından maddi tazminat talebinin kısmen kabulüne, manevi tazminat talebinin de paranın satın alma gücü, memleketin ekonomik durumu tarafların şahsi ve sosyal durumu manevi tazminatın caydırıcı özelliği, davacının bu kaza sebebi ile çektiği acılar, kazanın sonucunda insanın en mühim uzvunun gözünün kör olması davacının yaşı, nazara alınarak 25.000 TL manevi tazminata takdir edildiği gerekçesiyle;
Davanın kısmen kabulüne,

1-22.968,41 TL maddi tazminatın 12.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

2-25.000 Tl manevi tazminatın 12.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya dair talebin reddine, karar verilmiştir.

4. Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 26.05.2016 tarih ve 2015/15369 Esas – 2016/9054 Karar sayılı ilamında özetle; mahkemece 14.05.2015 tarihinde hüküm kurulduğu, hükme dayanarak alınan hesaba ilişkin bilirkişi raporunun ise 22.10.2012 tarihli olduğu, raporun tanzim tarihinden sonra yeni asgari ücretlerin yürürlüğe girdiği, hükme dayanak alınacak nitelikte olmadığı, mahkemece yapılacak işin; hüküm tarihine en yakın tarihte belli olan asgari ücretteki artışlar nazara alınarak ücretini yeniden tesbit ederek davacının yeniden maddi zararını belirlemek ve belirlenen bu zarardan Kurum tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödenenğinin rücu edilebilir kısmının tenzili suretiyle sonuca gitmek olduğu belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur.

5.Bozma kararına uyan mahkemece verilen 23.03.2017 tarihli üçüncü kararda özetle; Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alındığı, raporun hukuka ve usule uygun bulunduğu, bilirkişi raporu ve yargıtay kararı nazara alınarak davanın kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesiyle;
Davacının davasının kısmen kabulü ile,
44.232,23 TL maddi tazminatın 12.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
25.000,00 TL manevi tazminatın 12.08.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.

6. Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, (Kapatılan) 21.Hukuk Dairesinin 06.11.2018 tarih ve 2017/3526 Esas – 2018/7987 Karar sayılı ilamında özetle; Kurum tarafından davacıya bağlanan iş kazası sigorta konuldan bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin 55.995,70 TL olduğu, hükme esas alınan 30.01.2017 tarihli hesaba ilişkin bilirkişi raporundan bu miktarın rücu edilebilir kısmının tenzil edildiği, SGK’nın işveren aleyhine açtığı rücuan tazminat davasında 16.090,54 TL ilk peşin değerli gelirin tahsiline karar verildiği anlaşıldığından, hükme esas alınan 30.01.2017 tarihli hesaba ilişkin bilirkişi raporundan SGK’nın işveren aleyhine açtığı rücuan tazminat davasında hükmedilen tutarın tenzil edilmesi ile (saklı tutulan fazlaya ilişkin hak var ise ne kadar olduğu da araştırılıp bu tutarın da tenzil edilmesi ile) sonuca gidilmesi gerektiği belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur.

7. Bozma kararına uyan mahkemece verilen 01.07.2020 tarihli dördüncü kararda özetle; Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma ilamı gerekçesi dikkate alındığında, 30.01.2017 tarihli hesap raporu tarihinden sonra yürürlüğe giren asgari ücret artışlarının hesaplamada dikkate alınmaması gerektiği buna göre davacı kazalının nihai maddi zararının 67,310,68 TL olarak hesaplandığı, her ne kadar yargıtay bozma ilamı doğrultusunda aldırılan son bilirkişi raporunda davacının maddi zarar miktarı 67.310,68 TL olarak tespit edilmiş ise de hükmedilen alacak miktarı ıslah miktarını aşamayacağından ıslah dilekçesindeki miktar dikkate alınarak toplam 61.264,32 TL maddi tazminatın 05.06.2004 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, 40.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verildiği gerekçesiyle;

1-Her ne kadar Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda aldırılan son bilirkişi raporunda davacının maddi zarar miktarı 67.310,68 TL olarak tespit edilmiş ise de hükmedilen alacak miktarı ıslah miktarını aşamayacağından ıslah dilekçesindeki miktar dikkate alınarak toplam 61.264,32 TL maddi tazminatın 05.06.2004 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,

2- 40.000,00 TL manevi tazminatın ıslah dilekçesindeki talep dikkate alınarak 05.06.2004 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.

8. Kararın taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 09.03.2021 tarih ve 2020/10841 Esas – 2021/2886
Karar sayılı ilamında özetle; somut olayda; (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 06.11.2018 tarih, 2017/3526 E., 2018/7987 K. sayılı bozma ilamı öncesinde mahkemece, davacı için 25.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiş ve bu husus bozma kapsamı dışında kalmış olmakla, kesinleştiği, bozma ilamına uyan mahkemece, bozma kararına konu edilmeyen ve davacı yönünden kesinleşen manevi tazminat tutarının artırılarak 40.000,00 TL’ye hükmedilmesinin isabetsiz olduğu, davacının dava dilekçesi ile 1.000,00 TL maddi tazminat talebinde bulunduğu, ıslah dilekçesi ile birlikte bu talebini toplam 62.264,32 TL’ye çıkardığı ancak mahkemece hükümde; davacının maddi zarar miktarının 67.310,68 TL olarak tespit edildiği fakat hükmedilen alacak miktarının ıslah miktarını aşamayacağı gerekçesiyle ıslah dilekçesindeki miktar dikkate alınarak toplam 61.264,32 TL maddi tazminata hükmedildiğinin belirtildiğinin anlaşıldığını, Mahkemece davacı lehine 62.264,32 TL maddi tazminata hükmetmek gerekirken eksik şekilde ve hatalı gerekçe ile 61.264,32 TL ye hükmedilmesinin hatalı olduğu, öte yandan, mahkemece maddi tazminat yönünden red kararı bulunmamasına rağmen, davalı vekili lehine maddi tazminatın reddedilen kısmı yönünden denilmek suretiyle vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğu belirtilerek mahkeme kararı bozulmuştur.

IV. BOZMA SONRASI YARGILAMA SÜRECİ VE KARAR
Bozma kararına uyan Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen son kararda özetle;

1- 62.264,32 TL maddi tazminatın 05.06.2004 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,

2-25.000,00 TL manevi tazminatın ıslah dilekçesindeki talep dikkate alınarak 05.06.2004 olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair talebin reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; ıslah ile talep edilen davacının maddi ve manevi tazminat taleplerinin zamanaşımına uğradığını, ıslah dilekçesinin verildiği tarihte, dilekçe ile birlikte ıslah harcının ve başvuru harcının yatırılması gerektiği ancak davada 27.11.2012 tarihinde ıslah dilekçesinin mahkemeye sunulduğu ve ıslah harcı ödendiği, ancak başvuru harcının 10.07.2013 tarihli makbuzla ödendiğinin anlaşıldığı, dolayısıyla işbu davada ıslah işleminin 10.07.2013 tarihinde usulüne uygun şekilde yapılmış olduğunu, davanın konusunun kalmadığını, davacı tarafın, mahkemece daha önce verilen 27.12.2013 tarih, 2010/733 Esas; 14.05.2015 tarih, 2015/119 Esas ve 19.11.2019 tarih, 2019/290 Esas sayılı kararlarını … 21. İcra Müdürlüğünün 2014/5794 Esas sayılı dosyası ile icraya koyduğunu ve toplamda üç karar sonucu bu dosya ile müvekkilim şirketten toplam 137.100,00 TL. tahsil ettiğini, şu anda da 121.119,52 TL tutarında teminat mektubu bakiye tutar için icra kasasında bulunduğunu, mahkeme tarafından hükmedilen 25.000,00 TL tutarındaki manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, gerekçeli kararın 7.maddesinin b bendinde manevi tazminatın reddedilen kısmı için 3.000,00.-TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine diye yanlış bir ifade olduğunu, esasen davacıdan alınıp davalıdan alınmasına diye yazılması gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK Geçici 3/2 maddesi delaletiyle uygulama imkanı bulan 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 1086 sayılı HUMK’nun 427 ilâ 444 üncü maddeleri, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun’un 2 nci maddesi gereğince uygulanma olanağı bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 55 inci maddesi ve iş kazasının tespit tarihi itibariyle yürürlükte olan mevzuat hükümleri dikkate alındığında 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41,42,43,44,46 ve 47 nci maddeleri ile 332 nci maddesi, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77 nci maddesi, 5510 sayılı Kanun’un 95 inci maddesidir.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelerle bozmaya uyulmakla taraflar yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı dikkate alınarak, temyiz edenin sıfatına temyiz kapsam ve nedenleriyle kanun açık hükmüne aykırı görülen sebepler re’sen dikkate alınarak, davalı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Davacıların manevi tazminat taleplerinin kısmen kabul edildiği dolayısıyla manevi tazminatın reddedilen kısmı için 3.000,00. TL avukatlık ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde maddi hata edilerek reddedilen manevi tazminat yönünden davalı lehine vekalet ücreti verilmemesine ilişkin hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

3. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

4. O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları gözetilerek hüküm bozulmalıdır. Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesi dikkate alınarak 1086 sayılı Kanun’un 438 inci maddesi gereğince düzelterek onanmalıdır

VII. KARAR
1. Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Temyiz olunan, … Anadolu 2. İş Mahkemesinin 08.07.2021 tarih ve 2021/244 E- 2021/748 K sayılı ilamının;

a) Hüküm fıkrasının 7/b nolu bendinin silinerek yerine “7/b- Manevi tazminatın reddedilen kısmı için 3.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine” ibarelerinin yazılmak suretiyle hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

3. İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

4.Dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine,

21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.