Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/5251 E. 2022/10411 K. 13.09.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5251
KARAR NO : 2022/10411
KARAR TARİHİ : 13.09.2022

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi

Dava, sigorta primine esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … Alışveriş Merkezi’nin inşaat safhasında 11.10.2012-02.11.2013 tarihleri arasında fasılasız ve aralıksız olarak elektrik tesisatını yapmak üzere elektrik elektronik mühendisi olarak şantiye şefliği görevi ile davalı bünyesinde çalıştığını, müvekkilinin tüm çalıştığı dönem için yapmış olduğu hizmetin bedelinin 5000 TL net ücret üzerinden verilmesine rağmen sigorta primlerinin gerçek ücreti üzerinden yatırılmadığını, gerçek ücretin işçinin yaşı, kıdemi, meslek durumu dikkate alınarak, emsal işi yapan işçilerin aldığı ücret göz önünde tutularak belirlenmesi gerektiğinin Yargıtay’ın yerleşmiş görüşlerinden olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkilinin eksik yatırılan primlerinin 5000 TL net ücreti de esas alınarak sayın bilirkişilerce hesaplanması gereken brüt ücret üzerinden tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II- CEVAP
Davalı şirket vekilinin cevap dilekçesinde özetle; davacının 11.10.2012-02.11.2013 tarihleri arasında müvekkili şirkette elektrik mühendisi olarak çalıştığını, şantiye şefi olarak görev yaptığı hususunun gerçeğe aykırı olduğunu, davacıya şantiyede ne idari ne de teknik herhangi bir sorumluluk verilmediği gibi imza yetkisinin de bulunmadığını, davacının çalıştığı dönemde şantiye sorumlusunun … olduğunu, davacının son aldığı ücretin net 1.094 TL olduğunu, davacı işçinin yaptığı işin büro görevi olduğunu, Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere işçinin ücretinin bordrolarda belirtilenden daha yüksek olduğu hususunun yazılı delille ispatlanması gerektiğini, davacının hak etmiş olduğu net ücret olan 1.094,82 TL’nin her ay davacı hesabına düzenli olarak yatırıldığını, davacının iddialarının tümünün hukuki dayanaktan yoksun ve gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; 6552 Yasa gerekçesi ve bu konuda Kurum genelgeleri incelendiğinde müvekkili Kurumun hizmet tespiti davalarının yanında prime esas kazancın tespiti davalarında da taraf sıfatı bulunmadığını, bu tür davalarda Kurumlarının ancak feri müdahil sıfatının bulunabileceğini, bu sebeple davanın öncelikle husumetten reddini ve lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesini talep ettiklerini, hak düşürücü süre itirazında bulunduklarını, Kurum kayıtlarına göre davacının 11.10.2012-02.11.2013 tarihleri arasındaki çalışmalarının tamamının Kuruma bildirildiğini, bir işyerinden bildirimi yapılan kişilerin işyerinden almakta olduğu ücreti kurumun takip etmesinin mümkün olmadığını, davacının bu süre zarfında Kuruma herhangi bir şikayette bulunmadığını, davacının prime esas kazancının eksik bildirilmiş olduğu tespit edilse bile Kurumun davanın açılmasına sebebiyet verdiğinin kabul edilmemesi, yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulmaması gerektiğini, HMK’nın ilgili maddesinde belirtilen sınırları aşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranması gerektiğini, (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 20.01.2003 tarih, 2001/9983 Esas, 2003/34 Karar sayılı ilamı) davacının dava dilekçesinde iddia ettiği ücret alma olgusunun yazılı delille ispatının zorunlu olduğunu, yazılı delil ibraz edilmemesi durumunda davanın reddinin gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
III- MAHKEME KARARI
A- İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Davanın reddine, karar verilmiştir.
B- BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davacı vekilinin, … 5. İş Mahkemesi’nin 2019/148 Esas, 2019/413 Karar sayılı ilamına yönelik istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ
Davacı vekili, davacının … bankasında bulunan hesabına davalı işyerinin tanık olarak gösterdiği … tarafından gönderilen havale işleminden açıkça görüleceği üzere 11.10.2013 tarihli havale işleminin bakiyesi 3,967,64 TL olup geri kalanı ise işyeri tarafından müvekkilin hesabına yatırıldığını, yine 09.11.2012 tarihli 2.331,82 TL … tarafından yapılan para transferi işlemin davalı işyeri çalışanı tarafından, davalı işyeri adına yapıldığını ve süreklilik arz ettiğini gösterdiğini, müfettiş raporunda … İnş. Mekan Elkt. Müh. Mad. Tic. Ltd. Şti. unvanlı işyerinde çalıştığı 11/10/2012 ile 31/08/2013 tarihleri arasında prime esas kazanç tutarlarının Kuruma eksik bildirildiği tespit edildiğinden, davacı müvekkilin gerçek maaşı üzerinden sigorta primlerinin yatırılmadığının sabit olduğunu, kararın bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Davanın yasal dayanağı olan, 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlıklı 80. maddesinin 1. fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288. maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belir bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289. maddesinde, 288. madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292. maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200. ve 202. maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.
Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmektedir. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas – 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas – 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas – 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas – 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas – 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.
Dosya kapsamına göre, müfettiş raporuna ekli olarak sunulan … Bankasına ait dekontlarda davacının hizmet bildiriminin yapıldığı 11.10.2013 tarihinde … tarafından 3.967,64TL, davacının iş akdi sona erdikten sonra 06.02.2014 tarihinde ise … tarafından 2.331,82TL ödeme yapıldığı, ödeme yapan …’in davalı şirket çalışanı olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece, söz konusu dekontlarda yer alan ödemeler gözetilerek, ödemenin niteliği, ödemenin neden yapıldığı, ödemeyi yapan …’ün kim olduğu araştırılıp belirlenmeli, davacının banka kayıtları celp edilerek incelenmeli, tarafların göstereceği tanıklar dinlenmeli, ödemeyi yapan … ve …’in bu hususlara yönelik tanık sıfatıyla beyanlarına başvurulmalı, yazılı delil başlangıcı niteliğindeki belgeler tanık beyanları ile birlikte değerlendirilmeli ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine dair karar kaldırılarak ilk derece mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle, BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye …’ın farklı bozma gerekçesine karşı sonuç itibariyle oybirliğiyle, 13/09/2022 gününde karar verildi.

BOZMA GEREKÇESİNE KARŞI OY

1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık prime esas kazancın (ücretin) tespitinde, aylık ücret tutarının 6100 sayılı HMK.’un 200 ve 202. Maddelerinde belirtilen sınırları aştığı takdirde yazılı delille kanıtlanması gerekip gerekmediği” noktasında toplanmaktadır.
2. Çoğunluk tarafından prime esas kazanç tespitinde sınırları aştığı takdirde yazılı delille kanıtlama ilkesi kabul edilmekle birlikte, sınırın aşılmaması veya yazılı delil başlangıcı olması halinde tanık dinlenebileceği, keza HMK.’un 199. Maddesi anlamında yazılı belge olması halinde buna itibar edileceği gerekçesi ile yerel mahkemenin davanın reddine dair kararının bozulmasına karar verilmiştir.
3. Sonuç itibari ile bozmaya katılmakla birlikte daha önce Dairemizin 2020/11683 Esas, 2021/10353 Karar sayılı kararında yazılan karşı oy gerekçelerinde açıklandığı üzere;
Sigortalının prime esas kazancının tespitinde, mahkemece resen araştırma ilkesi ve delil serbestisi kapsamında her türlü delil toplanmalı, tarafların vazgeçmesi ve kabulü ile bağlı olunmadığı gibi salt tanık beyanları ile de yetinilmemeli, yukarda belirtilen 4857 sayılı İş Kanunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümleri uygulanarak sigortalının yaptığı işin özellikleri(vasıflı olup olmadığı), işyerindeki ve meslekteki kıdemi, meslek unvanı, yapılan işin niteliği, işyerinin özellikleri, emsal işçilere o işyerinde veya başka işyerlerinde ödenen ücretler, örf ve adetler dikkate alındığında kayıtlarda görünen ücretle çalışmasının hayatının olağan akışına uygun bulunup bulunmadığı da değerlendirilerek ilgili işçi ve işveren kuruluşlarından, sendikalardan, meslek odalarından emsal ücret araştırması yapılmalı, bu konuda açılmış işçilik alacakları davası var ve kesinleşmiş ise delil kabul edilmeli, dolayısı ile inandırıcı, ciddi deliller doğrultusunda ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmeli, ücretin işçinin yazılı onayı olmadan düşürüldüğü durumda ise yazılı muvafakati yoksa önceki yüksek ücreti esas alınarak prime esas kazanç saptanmalıdır.
4. Nitekim aynı hususlar Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 02.06.2020 tarih ve 2016/10-376 Esas, 2020/306 Karar, 09.07.2020 tarih ve : 2016/21-904 Esas, 2020/554 Karar ve 16.07.2020 tarih ve 2016/10-2141 Esas, 2020/585 Karar sayılı kararları ile kabul edilmiştir.
5. Somut uyuşmazlıkta davacı davalı işyerinde elektrik mühendisi olarak çalışmıştır. Kamu düzeni ve resen araştırma ilkesine göre vasıflı işçi olan davacının prime esas kazancının asgari ücret üzerinde olduğu sabittir. Davacı vasıflı elaman olup, asgari ücret üzerinde ücret alması hayatın olağan akışına uygun değildir. Bordronun senet vasfı yoktur. Bu nedenle imzalı olduğu gerekçesi ile prime esas kazancın tespiti isteminin reddi isabetli olmamıştır. Kaldı ki belge niteliğinde delil de vardır. Kararın prime esas kazancın tespiti yönünde Hukuk Genel Kurulu kararı uyarınca araştırmaya yönelik bozulması gerekirken, resen araştırma ilkesi ve kamu düzeni ilkesine aykırı olacak şekilde salt yazılı belge var gerekçesi ile bozulması gerekçesine katılınmamıştır.