Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/5168 E. 2023/6454 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5168
KARAR NO : 2023/6454
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2021/91 Esas, 2021/173 Karar
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili ile davalı …Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketinin işçisi olan davacılar murisinin 30.05.2010 tarihinde yine adı geçen davalı şirkete ait… plaka sayılı aracın içinde yolcu olarak bulunduğu esnada meydana gelen trafik kazasında vefat ettiğinden bahisle eş için 5.000,00 TL maddi, 25.000,00 TL manevi, çocuk … için 2.500,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi, çocuk … için 2.500,00 TL maddi, 15.000,00 TL manevi, baba … için 15.000,00 TL manevi tazminatın tahsilini talep etmiştir. 22.08.2014 tarihli (kök) hesap raporunda davacı eşin maddi zararının 98.208,68 TL, çocuk …’ın maddi zararının 17.470,78 TL, çocuk …’ın maddi zararının 18.635,50 TL, baba …’ın maddi zararının 13.976,63 TL olmak üzere toplam 148.291,59 TL olarak hesaplandığı, 20.10.2014 tarihli ıslah dilekçesinde davacılar vekilinin aynen “Davada aldığımız bilirkişi raporunda gerçek zarar belli olmuştur. 22.08.2014 tarihli bilirkişi raporunda bu zarar yani maddi zarar 158.291,59TL olarak tespit edilmiş olup usul hükümleri gereğince yani 6100 sayılı Kanun’un107 nci maddesi gereğince maddi tazminat talebimizi 158.291,59TL olarak ıslah etmekteyiz.” şeklinde beyanda bulunduğu anlaşılmaktadır.

II. CEVAP
Davalı Güneş Sigorta A.Ş vekili davacılara 117.424,00 TL ödeme yaptıklarını ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Davalı … Poletel davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 29.06.2016 tarih ve 2013/453 Esas, 2016/1911 Karar sayılı kararıyla; davalı …’un kazanın meydana gelişinde tam kusurlu olduğundan bahisle, davacı eş lehine 37.134,90 TL maddi, 15.000,00 TL manevi, davacı çocuk … lehine 11.849,38 TL maddi, 10.000,00 TL manevi, davacı çocuk… lehine 12,678,33 TL maddi, 10.000,00 TL manevi, davacı baba … lehine dava dilekçesinde maddi tazminat talebi olmadığı halde 18.635,50 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine, maddi tazminatların tüm davalılardan, manevi tazminatların davalı … dışındaki davalılardan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.İlk Derece Mahkemesi’nin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemiz’in 15.12.2020 tarih ve 2020/6983 Esas, 2020/7190 Karar sayılı kararı ile davacı (baba) … yönünden vekaletname ibraz edilmediği ve ıslah edilen tutarlar yönünden ıslah harcının yatırılmadığı gözden kaçırılarak karar verilmesinin hatalı olduğu, vekaletname eksikliğinin giderilmesi, ıslah edilen maddi tazminat istemleri yönünden 532,06 TL tutarındaki harç eksikliğinin giderilmesi, noksan harç yatırılmaz ise 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 30 uncu maddesinin son cümlesi ve 6100 sayılı HMK’nın 150 nci maddesi uyarınca dosyanın işlemden kaldırılması ve yasal süresi içinde noksan harç ödenip, davanın yenilenmemesi halinde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi gerektiğinden bahisle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulduktan ve vekaletname, harç eksiklikleri giderildikten sonra 21.04.2021 tarihli celsede davacılar vekilinin “Eksiklikler ikmal edilsin, davanın kabulüne karar verilsin, dedi.” Ancak aynı celsede İDM hakimi bir ara kurmak suretiyle talep olmadığı halde resen “Bozmadan önce kök rapor sunan bilirkişiden belirlenebilir dönem değiştiğinden yargıtay güncel uygulaması doğrultusunda maddi tazminatın tespiti hususunda rapor alınmasına, emek ve mesaisi için 200 TL ücret takdirine, masrafın davacı tarafça karşılanmasına,“ şeklinde beyanda bulunması üzerine değişen asgari ücretlerin dikkate alınması için dosyanın ek hesap raporu alınmak üzere bilirkişiye gönderildiği, 27.09.2021 tarihli ek hesap raporunda davacı eşin maddi zararının 202.822,60 TL, davacı çocuk …’ın maddi zararının 18.089,46 TL, davacı çocuk …’ın maddi zararının 19.451,54 TL, davacı baba …’ın maddi zararının 50.053,36 TL olmak üzere davacıların maddi zararlarının toplamının 290.416,96 TL olarak belirlendiği, davacılar vekilinin 11.10.2021 tarihli bir dilekçe ibraz ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalması kaydıyla aktüerya bilirkişi raporu doğrultusunda eksik harcın tamamlatılması ile 290.416,96TL üzerinden davalarının kabulüne, fazlaya ilişkin haklarımızın saklı tutulmasına karar verilmesini talep ettiği, İlk Derece Mahkemesi’nin temyiz incelemesine konu 03.11.2021 tarih ve 2021/91 Esas, 2021/173 Karar sayılı kararı ile davacıların Dairemiz’ce bozulmasına karar verilen ilk karara karşı kanun yoluna başvurmamış olmaları nedeniyle usuli kazanılmış hak oluştuğundan bahisle davacı eş lehine 37.134,90 TL maddi, davacı çocuk … lehine 11.849,38 TL maddi, davacı çocuk… lehine 12.678,33 TL maddi, davacı baba … lehine 18.635,50 TL maddi tazminat ödenmesine, manevi tazminat istemleri ile ilgili olarak kurulan hüküm temyiz edilmeden kesinleştiğinden yeniden hüküm kurulmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesi’nin 03.11.2021 tarih ve 2021/91 Esas, 2021/173 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ile davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle, bozmadan sonra alınan 27.09.2021 tarihli bilirkişi ek hesap raporuna göre karar verilmemesinin hatalı olduğunu ileri sürmüştür.

Türkiye Sigorta A.Ş. (eski unvanı Güneş Sigorta A.Ş.) vekili temyiz dilekçesinde özetle, poliçe limitinin şahıs başına 175.000,00 TL olduğunu, davadan önce yapılan ödemeler dikkate alındığında mahkeme bu poliçe limitini dikkate almadığını, müvekkili şirketin davacılara dava öncesinde yapmış olduğu ödemelerin karşısında ibraname aldığını, cevap dilekçelerinde ibranameye ilişkin savunma yapılmış olmasına rağmen değerlendirilmediğini, müterafik kusur indirimi yapılmaksızın hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, müteveffanın takılması zorunlu olan emniyet kemerini takmamasından dolayı müterafık kusur indirimi yapılması gerekirken mahkemece bu hususa ilişkin de gerekçeli kararda hiçbir açıklamada bulunulmadığını, davacılar murisinin kazada kusuru olup olmadığı, kazada olmasa bile zararın artmasında kusurunun olup olmadığı hususu araştırma konusu yapılmaksızın karar verildiğini, hatır taşıması indirimi yapılmaksızın hüküm kurulmasının doğru olmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci, 438 inci maddesinin yedi, sekiz, dukuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 6098 sayılı Kanun’un 420 nci maddesi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13, 16, 20 ve 21 inci maddeleri ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77 nci maddesi, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 8 inci ve 31 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, temyiz eden taraf vekillerinin aşağıdaki bent kapsamı dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Dosya kapsamından, davacıların dava dilekçesinde davacı baba … yönünden maddi tazminat talebinde bulunmadıkları, davalı … tarafından davadan önce eş lehine 93.810,00 TL, çocuk … lehine 11.445,00 TL, çocuk … lehine 12.169,00 TL ödeme yapıldığı, İlk Derece Mahkemesi’nce bu ödemelerin ödeme tarihine göre denkleştirme yapılmaksızın hesaplanan maddi zarar tutarlarından indirilmesi suretiyle sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Taleple bağlılık ilkesi” başlığını taşıyan 26’ncı maddesinde hakimin, tarafların istem sonuçlarıyla bağlı olduğu, ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği açıklanmış olmakla, hukuk yargılamasına “istemle bağlılık” ilkesi egemen kılınmıştır.

01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un 420 nci maddesine göre “Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir. İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.  İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.”

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-b maddesine göre hüküm tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini içermelidir.

Somut olayda, İlk Derece Mahkemesi’nce davacıların davacı baba … yönünden maddi tazminat talepleri bulunmadığı gözden kaçırılarak adı geçen davacı lehine maddi tazminata hükmedilmesi hatalı olduğu gibi davalı … tarafından davadan önce yapılan ödemelerin denkleştirilmeksizin hesaplanan zarar tutarlarından indirilmesi de yerinde olmamıştır. Ayrıca davalı …’in vekili bulunduğu halde vekilin gerekçeli karar başlığında gösterilmemesi, yine davalı … şirketinin ticaret unvanındaki Nakliye sözcüğünün Nakaliyet olarak, Taahhüt kısaltmasının Tah. olarak, Ltd kısaltmasının LLTD olarak yazılması da isabetsizdir.

İlk Derece Mahkemesi’nce yapılacak iş, davalı … tarafından davadan önce yapılan ödeme tarihi itibariyle davacılar eş ve çocukların maddi zararlarını adı geçen davacılara iş kazası sigorta kolundan bağlanan ölüm gelirlerinin ilk peşin sermaye değerlerinin rücu edilebilecek kısımlarının da tenzil edilmesi gerektiğini gözeterek hesaplatmak, bu şekilde bulunacak maddi zarar tutarlarını sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin hangi oranda karşıladığını tespit etmek, karşılama oranını tespit ettikten sonra davacılar tarafından itiraza uğramayan 22.08.2014 tarihli kök bilirkişi hesap raporundaki bilinen (iskontosuz), bilinmeyen (iskontolu) dönem başlangıç ve bitiş tarihlerini değiştirmeksizin kullanarak davacılar eş ve çocukların maddi zararlarını adı geçen davacılara iş kazası sigorta kolundan bağlanan ölüm gelirlerinin ilk peşin sermaye değerlerinin rücu edilebilecek kısımlarının da tenzil edilmesi gerektiğini gözeterek hesaplatmak, sigorta şirketi ödemesinin karşılama oranında belirlenen maddi zarar tutarlarından indirim yapmak, davacı baba …’ın maddi tazminat talebi olmadığını, gerekçeli karar başlığının 6100 sayılı Kanun’un 297 nci maddesine uygun bir şekilde düzenlenmesi gerektiğini dikkate alıp usuli kazanılmış hakları da gözeterek çıkacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.