Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/5120 E. 2023/2416 K. 14.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5120
KARAR NO : 2023/2416
KARAR TARİHİ : 14.03.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/510 E., 2020/569 K.
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 03.09.2018
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Çine Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2018/313 E., 2019/576 K.

Taraflar arasındaki meslek hastalığı nedeniyle maddi tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edildiği; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının davaya konu işyerinde çalışırken yakalandığı meslek hastalığı nedeni ile uğradığı maddi zarar karşılığında 70.000,00 TL’nin 04.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini, 23.10.2019 tarihinde harçlandırdığı aynı tarihli dilekçesiyle talep miktarını artırarak toplam 145.611,91 TL maddi tazminatın 04.09.2009 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini istemiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; alacağın gerçekte belirli bir alacak olduğu ve dolayısı ile belirsiz alacağı konu edilemeyeceğini, hukuki yarar yokluğu nedeni ile ve usul ve yasaya aykırı davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
Davanın kabulü ile,
1-)145.611,91-TL maddi tazminatın 04.09.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kesin hüküm elde edilene kadar, maddi tazminatı artıran tüm hususlardan yararlanmak ve davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmaması adına istinaf kanun yoluna başvurma zorunluluğu doğduğunu belirterek öncelikle davalının muhtemel istinaf başvurusunun reddedilmesine, davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmamasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; meslek hastalığı oluştuktan 10 yıl sonra davanın açıldığını, zamanaşımının oluştuğunu, aynı mahkemede açılan 2016/224 E – 201797 K sayılı karar sonucu ödeme yaptıklarını, aynı konuda SGK tarafından açılan rücuen tazminat dosyasının hala derdest olduğunu, gerçekte belirli bir alacak olduğundan davanın hukuki yarar yokluğundan reddi beyanları ile kusur ve işgömezlik oranına ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını, davalı işverenin kusuru olup olmadığına ilişkin inceleme yapılması gerektiğini, hesap raporunda bildirilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, bu miktarda maddi tazminata karar verilmesinin davacının zenginleşmesine yol açmakta olduğunu, ayrıca maddi tazminat hesaplamasında asgari ücretin esas alınması gerektiğini belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı vekilinin istinaf dilekçesinde istinaf başvuru sebeplerini ve gerekçesini göstermediği ve anılan yasal düzenlemeye göre HMK’nin 355 inci maddesi gereğince kamu düzenine aykırı bir husus da saptanmadığından davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerektiği, davacı vekilinin faiz başlangıç tarihi talebiyle bağlı kalınarak karar verilmesinin yerinde olduğu iş kazası/meslek hastalığı nedeniyle tazminat ve rücu istemli davaların, kusur oranlarının ve tazminat miktarının belirsizliği nedeni ile belirsiz alacak davası olduğunun kabul edilmesi gerektiği, somut olaya bakıldığında, dava dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası türünde açıldığının belirtildiği, bu halde HMK’nin 107/2 nci maddesi kapsamında, belirsiz alacak davası olarak da açılabileceği kabul edilen maddi tazminat davasında talebin arttırılmasının mümkün bulunduğu da gözetildiğinde, davalı vekilinin aksi yöndeki istinaf başvuru sebep ve gerekçelerine itibar edilmediği, HMK’nin 317 ve 319 uncu maddeleri uyarınca dava dilekçesinin davalı tarafa tebliği üzerine iki haftalık cevap süresi içerisinde zamanaşımı def’inde bulunulabileceğinden ilk derece mahkemesinin davalı vekilinin belirtilen süre geçtikten sonra yaptığı zamanaşımı def’inin dikkate alınmamasının isabetli olduğu, davacı tarafça daha önce aynı meslek hastalığı sebebiyle manevi tazminat istemiyle aynı mahkemede açılan davada yaptırılan bilirkişi incelemesiyle davacının meslek hastalığı oluşumunda davalı işverenin %70 oranında kusurlu olduğunun, %30 oranında da kaçınılmazlık faktörü bulunduğunun tesbit edildiği, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesinin 27.04.2015 tarihli ve Adli Tıp Kurumu Genel Kurulunun 06.10.2016 tarihli raporunda, davacının % 34 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağının bildirildiği, Çine Asliye Hukuk Mahkemesince (İş Mahkemesi Sıfatıyla) yapılan yargılama neticesinde 2016/224 Esas – 2017/97 Karar sayılı karar ile davacının manevi tazminatı isteminin kısmen kabulüne karar verildiği, kararın temyizi neticesinde Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 06.11.2018 tarihli ve 2017/4857 Esas – 2018/7966 Karar sayılı ilamı ile hükmün onanmasına karar verilerek kesinleştiğinin anlaşıldığı, İlk Derece Mahkemesince, kesinleşen 2016/224 Esas – 2017/97 Karar sayılı dosya delilleri ile SGK cevabi yazısı kapsamında dosya üzerinden yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde alınan bilirkişi raporunda; maddi tazminatın hesaplanmasında, zarar ve tazminata doğrudan etkili olan işçinin net geliri, PMF yaşam tablosuna göre bakiye ömrü, işgörebilirlik çağı, işgörmezlik ve kusur oranı, sosyal sigortalar tarafından bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri gibi tüm verilerin değerlendirildiği bilirkişi raporu dayanak alınarak davacı yararına maddi tazminatın hüküm altına alındığı, davalı tarafın istinaf kapsam ve nedenleri dikkate alındığında, yerel mahkemenin maddi tazminatın kabulüne ilişkin kararının yerinde görüldüğü gerekçesiyle davacı ve davalı vekilinin, Çine Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi Sıfatıyla) 23.12.2019 tarihli, 2018/313 Esas – 2019/576 Karar sayılı kararına yönelik istinaf başvurularının, HMK’nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kesin hüküm elde edilene kadar, maddi tazminatı artıran tüm hususlardan yararlanmak ve davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşmaması adına temyiz kanun yoluna başvurma zorunluluğu doğduğunu belirtmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; meslek hastalığı oluştuktan 10 yıl sonra davanın açıldığını, zamanaşımının oluştuğunu, aynı mahkemede açılan 2016/224 E – 201797 K sayılı karar sonucu ödeme yaptıklarını, aynı konuda SGK tarafından açılan rücuen tazminat dosyasının hala derdest olduğunu, gerçekte belirli bir alacak olduğundan davanın hukuki yarar yokluğundan reddi beyanları ile kusur ve işgömezlik oranına ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığını, davalı işverenin kusuru olup olmadığına ilişkin inceleme yapılması gerektiğini, hesap raporunda bildirilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, bu miktarda maddi tazminata karar verilmesinin davacının zenginleşmesine yol açmakta olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, meslek hastalığı nedeniyle sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun’un 21 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz kapsam ve nedenlerine ve davacı ile davalı tarafınca temyiz sebebi olarak ileri sürülen sebeplerin aynı zamanda istinaf sebebi olarak daha evvelce ileri sürüldüğü ve Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde açıklandığı şekilde incelenerek istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği bu yönle Bölge Adliye Mahkemesince oluşturulan gerekçenin de yerinde olduğu dikkate alındığında kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı ve davalı vekillerinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgililere yükletilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.