Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/5071 E. 2023/2419 K. 14.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/5071
KARAR NO : 2023/2419
KARAR TARİHİ : 14.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2250 E., 2021/119 K.
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 12.04.2017
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2017/347 E., 2019/241 K.

Taraflar arasındaki iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava ve ıslah dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalıya ait işyerinde çalışmakta iken 06.09.2011 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu yaralanarak % 20,20 oranında malül kaldığını, müvekkilinin çalışma gücünü kaybederek daimi ve geçici şekilde çalışamaz durumda istirahatli kalarak maddi ve manevi zararlara uğradığını, söz konusu kazanın davalı işveren ile diğer istihdam ettiği kişilerin kusurlu davranışlarından ve gerekli tedbirleri almamasından kaynaklandığını, bu malüliyeti nedeniyle de davacının madden ve manen zarara uğradığını belirterek 125.094,28 TL maddi, 12.500,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davada zamanaşımı olduğunu ve davanın mükerrer olarak açıldığını, olay nedeni ile davacının herhangi bir maluliyetinin bulunmadığını, maluliyet tespitinin ilgili mevzuata uygun olmadığını, olayla tespit olunan maluliyet arasında uygun neden-sonuç bağının bulunmadığını, davacının gerekli özeni göstermediğini, zamanında kontrol ve tedavi işlemlerini yaptırmadığını, bu nedenle maluliyetin ortaya çıktığını, dava konusu olayda müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, kusurun tamamının kaza geçiren davacıda olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalıya ait madende çalışırken 06.09.2011 tarihinde iş kazası geçirdiği ve % 20,20 oranında malul kalacak şekilde yaralandığı, hükme esas alınan kusur bilirkişi raporuna göre iş kazasının oluşumunda davalının % 50, davacının %50 oranında kusurlu olduklarından bahisle davacının manevi tazminat isteminin kabulüne, davacı lehine 122.026,36 TL maddi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle, tahkikat raporunda işveren TTK’ya %75, davacıya ise %25 oranında kusur yüklendiğini, Yargılama esnasında alınan 25.04.2018 tarihli kusur raporunda değerlendirme yapılırken SGK tahkikat raporunun dikkate alınmadığını, raporlar arasında açıkça çelişkiler olduğu ve kusur oranları arasında bariz farklılar olduğunu, davacıya yüklenen yüksek kusur oranının kabulünün mümkün olmadığını, işverenin ağır kusurunun bulunduğunun belirtilmesine rağmen müvekkiline yüksek kusur oranı yüklenmesinin kabul edilemeyeceğini,

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, aldırılan hesap raporları arasındaki maddi zarar farkının fahiş olduğunu, hesap raporunun başka bir bilirkişi tarafından tanzimi gerektiğini, zarardan tüm peşin sermaye değerinin düşülmediğini, pasif dönemde tüm yıl çalışarak gelir elde edeceği düşünülmesi ve zarar hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, sigortalının 50-60 yaş arası dönemde yılın tamamını çalışarak geçireceği varsayımına göre hesap yapılmasının hatalı olduğunu, dava konusu kazada işveren kusurunun olmadığını, hükmedilen manevi tazminatın fazla olduğunu, olay nedeniyle davanını maluliyet oranının %20,20 olduğunu, hükmedilen tazminata 8 yıl faiz uygulanacağını istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri olarak ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, SGK tahkikat raporunda davalı TTK’ya %75, davacıya ise %25 oranında kusur yüklendiğini, ilk derece mahkemesince alınan kusur raporunda tahkikat raporunun dikkate alınmadığını, raporlar arasında açıkça çelişkiler ve kusur oranları arasında bariz farklılar olduğunu, çelişkili kusur oranları üzerinden hesap raporu aldırılmasının hatalı olduğunu, davacıya %50 oranında kusur verilmesinin doğru olmadığını, davacının kusursuz olduğunu, davalının üstüne düşen sorumlulukları yerine getirmediğini,

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle, davalının kusursuz olduğunu, maddi tazminattan TBK 52 nci madde gereğince hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, davacının da iş kazasının oluşumunda kusuru bulunduğunu, davacının kusuru yok sayılarak verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu, davalının sürekli zarar eden bir kamu kurumu olduğunu, maddi zararın fazlalığı ve davalının dar boğazda bulunması nedeniyle ücretleri ödemekte güçlük çektiği gibi hususlar göz önüne alınarak TBK 51 ve 52 nci maddeleri gereğince hakkaniyet indirimi yapılması gerektiğini, maddi ve manevi tazminatların fazla olduğunu, zarardan ilk peşin sermaye değerinin değil de tüm peşin sermaye değerinin tenzil edilmesi gerektiğini, Kurum ödemeleri tenzil edilirken kusur oranına göre tenzilat yapılmasının hatalı olduğunu, ödemelerin tümünün tenzil edilmesi gerektiğini, pasif dönem için zarar hesabı yapılması hatasının doğru olmadığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
A. Davalı vekilinin manevi tazminat istemi hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde

1.Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

2. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nu 110 uncu maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı açıktır.

3.Dosya içeriğine göre davacı vekilinin 12.500,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesi’nin 10.04.2019 tarihli kararında davacının manevi tazminat isteminin kabulüne karar verildiği, Bölge Adliye Mahkemesi’nin 20.01.2021 tarihli kararı ile istinaf yoluna başvuran tarafların istinaf istemlerinin esastan reddine karar verildiği gözetildiğinde kabulüne karar verilen manevi tazminat miktarının Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşıldığından davalı vekilinin bu kısma yönelik temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.

B. Taraf vekillerinin diğer hükümlere yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369’uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekilleri tarafından temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalı vekilinin manevi tazminat istemi hakkında kurulan hükme yönelik temyiz itirazlarının miktardan reddine,

2.Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen diğer tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden taraflara yükletilmesine,

Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.