Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/500 E. 2022/5503 K. 13.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/500
KARAR NO : 2022/5503
KARAR TARİHİ : 13.04.2022

Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

Dava, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı avukatı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1-İSTEM
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının, 15/09/2016-03/07/2017 tarihleri arasında davalı şirkete ait okulda sınıf öğretmeni olarak çalıştığını, aldığı ücret aylık 3.000,00 TL olmasına rağmen Kuruma 1.500,00 TL civarında bildirildiğini belirtmek sureti ile sigorta primine esas eksik bildirilen kazanç miktarlarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı şirket vekili, cevap dilekçesinde özetle; davacının, ücretinin tamamının banka hesabına yatırıldığını, dava dilekçesinde ileri sürüldüğü şekilde elden ödemenin söz konusu olmadığını, davacının işe girerken imzaladığı iş sözleşmesinde yazılı ücret miktarı ile imzalamış olduğu ücret bordrolarındaki yazılı ücret miktarlarının ve davacının banka hesabına davalı şirket tarafından yatırılan ücret miktarlarının aynı olduklarını ve kayıtların birbirini teyit ettiğini, davalı şirket hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı İş Teftiş Kurulunca 14.09.2017 tarihinde inceleme yapıldığını ve çalışanların beyanları alınmak suretiyle tutanak tutulduğunu, söz konusu inceleme neticesinde davalı şirket aleyhine bir yaptırım uygulanmadığı gibi mevzuata aykırılığın da tespit edilmediğini, dava dilekçesindeki iddiaların soyut ve dayanaksız olduğunu ve HMK’nin 200. ve 201. maddeleri gereğince yazılı belgelerle ispat edilmesinin zorunlu bulunduğunu belirtmek sureti ile davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Davacı adına yapılan sigorta primine esas kazanç bildirimleri ile mevcut kayıtların uyumlu olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
B-BAM KARARI
Davacının istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU
Davacı vekili davacının, davalı şirkette öğretmen olarak çalıştığını, sözleşmenin kurulması esnasında aylık 3.000,00 TL ücret karşılığı anlaşıldığını, ancak işverenin SGK’ya 1.500,00 TL civarında değişkenlik gösteren bildirimlerde bulunduğunu, davacı dahil 17 öğretmenin bu şekilde mağdur edildiğini, elden ödeme yöntemine karşı çıkılması halinde istifa edilebileceği ve bu halde de 10.000,00 TL tazminat ödemeleri gerekeceği öne sürülerek bu uygulamaya boyun eğilmesinin sağlandığını, elektronik ortamda elde edilen verilerin belge niteliği taşıması sebebi ile yazılı delil başlangıcı sayılması gerektiğini, davalı işverene ait okulda çalışan öğretmenlere whatsapp grubundan maaşları hazır olduğunda gelen mesajlara, öğretmenlerin muhasebe önünde maaş kuyruğunda çektikleri videoya, tanık beyanlarına, elden para aldım yazılı imzalı antetli makbuzlara ve 17 eğitimci emekçinin haksız bir kazanım elde etmek uğruna bir araya gelerek dava açmasının hayatın olağan akışına aykırı bulunmasına rağmen davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığını temyiz sebebi olarak ileri sürmüştür.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Uyuşmazlık; davacının, davalı işverene ait iş yerinde çalıştığı dönemdeki sigorta primine esas kazanç miktarlarının tespitine ilişkindir.
Hizmet akdine dayalı sigortalılık süresinin tespiti davalarının niteliği gereği çalışma olgusunun her türlü delille ispatlanabilmesine imkan tanımasına karşılık, ücretin ispatında bu denli serbestlik söz konusu olmayıp, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 20.10.2010 tarih ve 2005/21-409 E. 2005/413 K. sayılı, 19.10.2011 tarih ve 2010/10-480 E. 2010/523 K. sayılı, 19.06.2013 tarih ve 2011/10-608 E. 2011/649 K. sayılı, 19.06.2013 tarih ve 2012/10-1617 E. 2013/850 K. sayılı ilamlarında da açıkça belirtildiği üzere, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK’nin) 200. maddesinde yazılı olan sınırları aşan, ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır.
Ücret miktarı, HMK’nin 200. maddesinde belirtilen sınırları aşıyorsa, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe haiz olarak düzenlenmiş olmak kaydıyla işçinin imzasının bulunduğu aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle ispatlanması gerekmektedir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 07/05/2019 tarih ve 2015/21-1572 E. 2019/520 K. sayılı, 09/05/2019 tarih ve 2015/10-3339 E. 2019/542 K. sayılı kararları da bu yöndedir.
Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için veya bu miktar üzerinde olsa bile varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgelerin bulunması hâlinde tanık dinletilmesi mümkündür.
Nitekim HMK’nin 200. maddesinde belirtilen sınırları aşan gerçek ücret iddiasının kural olarak yazılı delille kanıtlanmasının zorunlu bulunması ve sigortalı ile işverenin herhangi bir nedenle üzerinde uzlaşabilecekleri ücret miktarına itibar edilmesi davanın kamu düzenine ilişkin olma niteliğine uygun düşmeyeceğinden işçilik alacaklarına ilişkin davada saptanan ücret miktarına itibar edilmesine de olanak yoktur.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 82. maddesinde; prime esas günlük kazançların alt ve üst sınırlarının ne olacağı gösterilmiştir. Günlük kazancın alt sınırı HMK’nin 200. maddesinde belirtilen sınırı aşıyorsa, ücretin yazılı delille saptanması gereğinin pratikte herhangi bir önemi kalmayacaktır. Zira anılan maddeler uyarınca günlük kazançları belirtilen alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden hesaplanır. Ücretin alt sınırla tespit edilen miktardan fazla olması hâlinde ise, günlük kazancın hesaplanmasında asgari ücret esas alınır.
5510 sayılı Kanun’un “Prime esas kazançlar” başlığını taşıyan 80. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, 4/1(a) maddesi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançlarının hesabında; idare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamının esas alınacağı öngörülmüştür.
Buna göre, maddenin 1/(b) bendinde sayılan istisnalara girmemesi koşuluyla hizmet akdi karşılığı elde edilen gelirlerden sigorta primi kesilmesi asıldır. Anılan Kanunun 3. maddesinde ücret, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara saatlik, günlük, haftalık, aylık veya yıllık olarak para ile ödenen ve süreklilik niteliği taşıyan brüt tutar olarak tanımlanmış, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 32. maddesinde de genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler tarafından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tarif edilmiştir. 5510 sayılı Kanun’un 80. maddesinin 1. fıkrasının (a)/(1) alt bendindeki “ücretler” kavramı içine asıl ücretle birlikte fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri gibi unsurlar da girmektedir. (3) numaralı alt bend gereğince, idare veya yargı makamları tarafından belirlenen ücretlerin prim hesabına esas alınabilmesi için bu tür kazançlara hak kazanmak yeterli olmamakta, işçilik alacaklarına ilişkin taraflar arasında çıkan uyuşmazlıkta mahkemece verilen karar sonrasında işçiye (sigortalıya) ödeme yapılmış olması aranmakta, bu durumda, yargı kararı ile hak kazanılan ücret niteliğindeki kazançların primlerinin sigortalı payının infaz sırasında sigortalıya yapılan ödemeden düşülmesi işverenin Kuruma karşı olan prim yükümlülüğünü kaldırmadığı da dikkate alınmak suretiyle, ödemenin yapıldığı ayın prime esas kazanç matrahına dâhil edilmesi, hizmet akdi daha önceki bir tarihte sona erdiği takdirde ise yapılan ödemelerin çalışmanın geçtiği son ayın prime esas kazancında gözetilmesi gerekir.
5580 Sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu özel öğretim kurumlarının çalışma usul ve esaslarını düzenleyen bir kanundur. Kanun özel okullarda çalıştırılacak personele ilişkin düzenlemeler yapmakla beraber, personelin özlük haklarının nasıl olması gerektiği yönünde dahil düzenlemeler yapmıştır. Nitekim yasanın 8. maddesinde; özel eğitim kurumlarında görev alacak öğrelmen ve personelin nitelikleri belirtilmiştir. Yasanın 9. maddesinde de özlük
haklarının nasıl olması gerektiği yönünde düzenlemeler yer almıştır.Buna göre Öğretmen ve özel okul arasında en az bir yıllık süreyi kapsayan yazılı iş sözleşmesi yapılır. Okullarda yöneticilik ve eğitim-öğretim hizmeti yapanlara, kıdemlerine göre (emekliler hariç) dengi resmi okullarda ödenen aylık ile sosyal yardım kapsamındaki ek ödemc tutarlarından az ücret verilemez.Sosyal yardım kapsamındaki ek ödemeler, bütçe kanunlarıyla resmi okul öğretmen ve personeline sağlanan haklara denk olarak okul öğretmenlerine ve personeline de ödenir. Sosyal yardım kapsamındaki ek ödemelerden gelir vergisi kesilmez.Kurumlardaki ek ders ücreti miktarı, resmi okullar için tespit edilen miktardan az olamaz. Ancak, resmi okul ve kurumlardan ücretli olarak görevlendirilenlere verilecek ek ders ücreti miktarı, resmi okullar için tespit edilen ek ders ücretinin iki katını geçemez.
Öte yandan Borçlar kanunu 401.maddesi İşveren, işçiye sözleşmede veya toplu iş sözleşmesinde belirlenen; sözleşmede hüküm bulunmayan hâllerde ise, asgari ücretten az olmamak üzere emsal ücreti ödemekle yükümlüdür hükmünü amirdir.
Eldeki davada davacının bildirilen prime esas kazançları ile Milli Eğitim Müdürlüğü onaylı ücret sözleşmelerinde belirtilen ücretlerin, bu sözleşmenin bağlayıcı niteliği de dikkate alınıp 5580 sayılı yasa hükümleri değerlendirilerek varılacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki ilkeler gözetilmeksizin, yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 13.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.