Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/4880 E. 2022/6882 K. 11.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4880
KARAR NO : 2022/6882
KARAR TARİHİ : 11.05.2022

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
No : 2020/1118-2022/114
İlk Derece
Mahkemesi : … 21. İş Mahkemesi
No : 2016/15-2019/414

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince istinaf başvurularının esastan reddine dair karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesince verilen kararın davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili, 10.04.2000 ile 30.09.2002 tarihleri arasında davalı işveren nezdinde kesintisiz çalıştığının tespiti ile işçilik alacakları dosyasında kesinleşen fazla çalışma ücretlerinin prime esas kazanca yansıtılmadığını belirterek iş bu hususun da tespitini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı şirket vekili; zamanaşımı def’inde bulunduklarını, davacının 27.06.2000-31.08.2002 tarihleri arasında müvekkil şirkete ait işyerinde fasılalarla asgari ücretle çalıştığını ve çalışma süresi boyunca prime esas kazancının eksiksiz olarak bildirildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili; davacının taleplerinin 5 yıllık süreye tabi oldukları davalının eylemli çalışmasının ispatlanması gerektiği ve bu nedenle davanın reddini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile; davacının davalıya ait işyerlerinde kuruma bildirilenler haricinde bu işyerlerinde asgari ücretle 10.04.2000 – 26.06.2000 tarihleri arasında, 06.08.2000 – 07.05.2002 tarihleri arasında ve 16.08.2002 – 30.08.2002 tarihleri arasında tam zamnlı ve kesintisiz olarak çalıştığının tespiti ile fazlaya ilişkin talebin reddine dair karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davalı şirket vekili; davacının ücret tespitine yönelik talebi olmadığını, emekli olmakla davadaki menfaatinin ortadan kalktığını, tanıkların davacının giriş-çıkış tarihleri ile ilgili net bilgi vermediklerini, davanın ispatlanmadığını, zamanaşımı itirazlarının dikkate alınması gerektiğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı Kurum vekili; tanıkların kayıtlı tanık olması gerektiğini, tanıkların işe giriş ve çıkış tarihlerine ilişkin net bilgi veremediklerini, belirtmek suretiyle; mahkeme kararının kaldırılmasını istemiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince; davalı şirket ve davalı kurum vekillerinin istinaf istemlerinin reddine, dair karar tesis edilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı kurum ve davalı şirket vekilleri; kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu beyanla, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir. Bir başka anlatımla; sigortalıya ilişkin olarak işe giriş bildirgesi, dönem bordrosu gibi yönetmelikte belirtilen belgelerin Kuruma verilmesi ya da çalışmaların Kurumca tespit edilmesi halinde; Kurumca öğrenilen ve sonrasında kesintisiz biçimde devam eden çalışmalar bakımından hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Ne var ki; sigortalının Kuruma bildiriminin işe giriş tarihinden sonra yapılması, bir başka ifade ile sigortalının hizmet süresinin başlangıçtaki bir bölümünün Kuruma bildirilmeyerek sonrasının bildirilmesi ve Kuruma bildirimin yapıldığı tarihten önceki çalışmaların, bildirgelerin verildiği tarihi de kapsar biçimde kesintisiz devam etmiş olması halinde, Kuruma bildirilmeyen çalışma süresi yönünden hak düşürücü sürenin hesaplanmasında; bildirim dışı tutulan sürenin sonu değil, kesintisiz olarak geçen çalışmaların sona erdiği yılın sonu başlangıç alınmalıdır.
Öte yandan, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2003/21-43 Esas, 2003/97 Karar ve 26.02.2003 tarihli kararında ayrıntıları açıklandığı üzere; kural olarak işe giriş bildirgeleri ve ücret ödeme bordroları sigortalının imzasını içermelidir. Sigortalı, anılan belgeleri hile, hata veya manevi baskı altında imzaladığını ileri sürmemiş veya imzanın kendisine ait olmadığını ya da kesintisiz çalıştığını söylememiş ise, birden fazla işe giriş bildirgesinin varlığı ve işyerinden yapılan kısmi bildirimler, sigortalının o işyerinde kesintili çalıştığına karine oluşturur. Bu karinenin, aksinin, ancak, eş değer de delillerle kanıtlanması gerekmekte olup tanık sözlerine değer verilemez. Bu halde ise hak düşürücü sürenin kesinti tarihleri dikkate alınarak her bir dönem bakımından ayrı ayrı değerlendirilmesi gerekecektir.
Eldeki davada, davacının hizmet cetveline göre, davalı işverenin 1013806 sicilli işyerinden 27.06.2000 tarihli işe girişi olduğu ve 2000/2. döneminde 39 gün, 2000/3. döneminde 20 gün; 2001/1. döneminde 15 gün birdiriminin olduğu, 05.03.2001 tarihinde bu işyerinden çıkışının olduğu; davalı işverenin 1008745 sicilinden 01.02.2002 tarihinde girişinin olduğu, 10.03.2002 tarihinde çıkışı gözükmekle; 2002/1. döneminde: 20 gün bildiriminin olduğu, öte yandan davalı işverene ait 351012 sicilli işyerinden ise 08.05.2002 tarihinde işe girişinin olduğu ve de 2002/2. döneminde 98 gün bildiriminin olduğu anlaşılmakla, dava açılış tarihi ise 17.01.2014 tarihidir.
Dosya kapsamına göre, davacının ilk işe giriş bildirgesinin verildiği 27.06.2000 tarihinden önceki dönem bakımından dava açılış tarihi itibari ile hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gözetilmeden; kabul kararı verilmesi bozma nedenidir.
Öte yandan, ay içerisinde eksik bildirilen günlerle ilgili eksik bildirim nedenlerinin kurumdan sorulmaması, eksik bildirim kodları ve bunların dayanak belgelerinin istenilmeden, ayrıca eksik bildirilen aylara ilişkin-kendilerinin bu dönemde bildirimleri olan-bordro tanıklarının kesin ve net şekilde beyanlarına başvurulmaksızın, fiili çalışmaya ilişkin yeterli şekilde bilgi edinilmeden; eksik araştırma ile karar verilmesi hatalı görülmüştür.
O hâlde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi kararının, HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, Üye … ve Üye … muhalefetine karşı, Başkan …, Üyeler … ve … oyları ve oyçokluğu ile 11.05.2022 gününde karar verildi.

KARŞI OY GEREKÇESİ

1. Çoğunluk ile aradaki temel uyuşmazlık hizmet tespit davasında 10.04.2000-30.08.2002 tarihleri arasında blok çalışması olduğunu iddia eden ve işyerinde 27.06.2000 tarihinden itibaren prim günleri kuruma kısmen bildirilen davacı sigortalının bu tarihler öncesi 27.06.2000 tarihi öncesinin hak düşürücü süreye uğrayıp uğramadığı noktasında toplanmaktadır.
2. Somut uyuşmazlıkta davacının 27.06.2000 tarihinden sonra kısmi de olsa kuruma çalışmasıbildirilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda blok çalışma ve kuruma bildirilen süreye ilişkin kayıt nedeni ile gerçekleşen çalışmadan dolayı kuruma bildirilenler haricinde bu işyerlerinde asgari ücretle 10/04/2000-26/06/2000 tarihleri arasında, 06/08/2000-07/05/2002 tarihleri arasında ve 16/08/2002-30/08/2002 tarihleri arasında tam zamanlı ve kesintisiz olarak çalıştığının tespitine karar verilmiş, kararın istinaf edilmesi üzerine de Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
3. Kararın temyiz edilmesi üzerine çoğunluk tarafından blok çalışmada kayıt öncesi 27.06.200 öncesinin hak düşürücü süreye uğradığı kabul edilerek istemin reddi gerektiği, bunun yanında kayıt sonrası ise eksik inceleme ile karar verildiği gerekçesi ile bozulmasına karar verilmiştir.
4. Çalışmanın blok çalışma niteliğinde olması yani kesintisiz devam etmesi halinde hak düşürücü süreden bahsedilemeyeceği gibi, mevsimlik çalışmanın bulunması ve bu çalışmanın yıllar itibariyle kesintisiz sürdüğünün kabulü halinde de çalışılmayan dönemde hizmet akdi askıda olduğundan hükme esas alınan 5 yıllık hak düşürücü sürenin başlangıcı olarak, mevsimlik çalışmanın sona erdiği yılın sonu esas alınması gerekir(Y. HGK. 01.07.2019 tarih ve 2016/21-1238 E, 2019/834 K). Belirtmek gerekir ki “hak düşürücü süre, bildirimsiz kalan çalışmalar yönünden öngörülmüştür. Belgelerden birisinin dahi Kuruma verilmiş olması veya Kurumca, fiilen ya da kayden sigortalı çalışma olgusunun tespiti hâlinde hak düşürücü süreden söz edilemeyecektir. Sigortalının kayda dayanan çalışması bildirilmiş veya kurumca saptanan çalışması var ise bu bildirilen veya saptanan hizmeti ile blok çalışmanın da zamanaşımına uğramadığı kabul edilmelidir.
5. Dairemizin 2021/10923 E, 2022/1056 Karar sayılı karşı oy gerekçelerinde ayrıntılı olarak açıklandığı gibi blok çalışmalarda kuruma bildirilen süre var ise sonraki çalışma için hak düşürücü süreye uğramaz kabulü önceki çalışma içinde kabul edilmeli ve hak düşürücü süre uygulanmamalıdır. Davacının 10.04.2000 tarihi ile sonrası kayda giren 27.06.2000 tarihini takip eden çalışmaları blok çalışmaya dayanmaktadır. Bu blok çalışma içinde kuruma intikal eden süreler olduğuna göre hak düşürücü süre önceleri içinde geçerli olmayacaktır. Bu nedenle eksik inceleme yönündeki bozma gerekçesi isabetli ise de çoğunluğun hak düşürücü süre yönündeki bozma gerekçesine katılınmamıştır.