YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4829
KARAR NO : 2022/7880
KARAR TARİHİ : 25.05.2022
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
İlk Derece Mahkemesi : Kırşehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
Dava, isteğe bağlı Bağ-Kur sigortalılık başlangıç tarihinin 02/04/1999 olarak tespiti ve buna göre malulen emekliliğe hak kazandığının tespiti istemidir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince istinaf isteminin esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 1479 sayılı Kanunun 79. maddesine göre 02/04/1999 tarihinde ev kadını isteğe bağlı sigortalı olmak için Bağ-Kur’a başvurduğunu, Bağ-Kur numarasının 0683603030 olduğunu, müvekkilinin 31/05/1999 tarihinde o zamanki para değerine göre On Milyon Türk Lirasını fiili hizmet primi olarak yatırdığını, müvekkilinin eşi tarafından sağlık sigortasına dahil olduğu için Bağ-Kur’un kendisinden ek olarak ödemesi gereken miktarı bildirmesini talep ettiğini, müvekkiline borcunu öde diye bir yazının gelmediğini, yazı gelseydi bu borcu ödeyeceğini, müvekkilinin maddi sıkıntıları nedeniyle primlerini ödemekte zorlanınca prim ödemeye ara verdiğini, 17/10/2014 tarihinde yeniden isteğe bağlı sigortalılık başvurusunda bulunduğunu, 18/10/2019 tarihine kadar primlerini düzenli olarak ödediğini, ödediği prim sayısının toplam 1803 gün olduğunu, müvekkilinin SGK’ya 21/10/2019 tarihinde müracaat ederek malulen emeklilik talebinde bulunduğunu, kronik böbrek yetmezliğinin olduğunu, haftada iki defa diyalize girdiğini, kurumun kendisini hastaneye sevk ettiğini, alınan raporu davacının kuruma ibraz ettiğini, SGK Sağlık Kurulunun kararına göre müvekkilinin çalışma gücünün en az %60’nı kaybettiğini, bu oranın malulen emeklilik için yeterli olduğunu, SGK mevzuatına göre en az 1800 gün sigorta primi yatıran malul kişilerin malulen emeklilik için başvurabileceğini, müvekkilinin bu başvuruyu 04/11/2019 tarihinde yaptığını, SGK tarafından müvekkiline verilen cevapta çalışma gücünün %60’ını kaybettiğinin, ancak emekli olabilmesi için sigortanın başlangıç tarihinin en az 10 yıl olmasının gerektiğinin, bu süreyi doldurmadığının belirtilerek talebinin reddedildiğini, ret kararının yerinde olmadığını, müvekkilinin sigortalılık başlama tarihinin 02/04/1999 olduğunu, bu durumda sigorta başlangıç tarihinin 20 yıla yakın olduğunu, müvekkilinin ilk ödediği prim tarihinin kayıtlarda olduğu halde sigortalılık başlangıç tarihi olarak esas almadığını, bu görüşün yanlış olduğunu belirterek müvekkilinin sigortalılık başlangıç tarihinin kuruma ilk prim yatırdığı 02/04/1999 olarak tespitine, maluliyet oranı ve 1.800 günlük asgari sigorta primi yatırıldığından müvekkilinin emeklilik hakkını elde ettiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre nedeni ile reddi gerektiğini, 5754 sayılı Kanunun 25. maddesi gereğince çalışma gücünün en az % 60’ını kaybeden sigortalıların malul sayıldığını, davacının maluliyetinin çalışırken mi yoksa sonradan mı oluştuğunun tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi “…davacının isteğe bağlı sigorta başlangıcı tarihinin 02.04.1999 olduğu, dolayısıyla 10 yıldan fazla sigortalı olduğu, 1800 gün prim ödeme şartını taşıdığı ve en az % 60 oranında malul olduğu sabit olmakla SGK’ya başvuru tarihi olan 04.11.2019 tarihi itibari ile davacının malulen emeklilik şartlarını taşıdığı tespit edilmiştir…” gerekçesiyle
“Davanın kabulüne;
Davacının sigorta başlangıç tarihinin 02/04/1999 olduğunun, maluliyet oranının %60 ve 1.800 günlük asgari sigorta primi yatırıldığından davacının emeklilik hakkını elde ettiğinin tespitine,” karar verilmiştir. ..” karar verilmiştir.
Davalı Kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; yapılan Kurum işlemlerinin mevzuata uygun olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
“Davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,” karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı kurum vekili ile eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1- Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- Davanın yasal dayanakları; 5510 sayılı Yasa’nın 25. ve 26. maddesidir. Anılan madde; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “…çalışma gücünün veya iş kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği…” Kurumca yetkilendirilen sağlık hizmeti sunucularının sağlık kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun Sağlık Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a)25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b)En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c)Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel sağlık sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir.
Öte yandan,1479 sayılı Kanun kapsamında sigorta başlangıcı kavramına dayalı olup, istemde hukuki yarar bulunup bulunmadığının açığa kavuşturulması yönünde bu konuya kısaca değinilmesi yerinde olacaktır.
Sigortalılık başlangıç tarihi, talep eden açısından Kanun kapsamında sigortalı sayılmasını gerektirecek biçimde ilk defa çalışmaya başladığı tarih olmakla birlikte, sigortalı açısından önemi “sigortalılık süresi” yönünden taşıdığı değerdir.
Sigortalılık başlangıç tarihinin tespiti davası bir (1) günlük çalışmanın tespiti niteliğinde olduğundan hizmet tespiti davasının bir türüdür. Bu dava türleri hizmet tespiti davaları gibi kamu düzenine ilişkindir.
01.03.1965 tarihinde yürürlüğe giren 17.07.1964 tarih ve 506 sayılı Kanun’unda uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresi 108 inci maddede “Malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında nazara alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı, sigortalının, yürürlükten kaldırılmış 5417 ve 6900 sayılı Kanunlara veya bu kanuna tabi olarak ilk defa çalışmaya başladığı tarihtir.
Tahsis işlerinde nazara alınan sigortalılık süreleri, bu sürenin başlangıç tarihi ile, sigortalının tahsis yapılması için yazılı istekte bulunduğu tarih, tahsis için istekte bulunmuş olmayan sigortalılar için de ölüm tarihi arasında geçen süredir.” şeklinde düzenlenmiştir. Ayrıca 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’da uzun vadeli sigorta kolları bakımından sigortalılık süresi 38 inci maddede “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının uygulanmasında dikkate alınacak sigortalılık süresinin başlangıcı; sigortalının, mülga 2/6/1949 tarihli ve 5417 sayılı İhtiyarlık Sigortası Kanununa, mülga 4/2/1957 tarihli ve 6900 sayılı Malûliyet, İhtiyarlık ve Ölüm Sigortaları Hakkında Kanuna, 17/7/1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa, 2/9/1971 tarihli ve 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanununa, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa ve 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20 nci maddesi kapsamındaki sandıklara veya bu Kanuna tâbi olarak malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tabi olarak ilk defa kapsama girdiği tarih olarak kabul edilir. Uluslararası sosyal güvenlik sözleşmeleri hükümleri saklıdır.
Bu Kanunun uygulanmasında 18 yaşından önce malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarına tâbi olanların sigortalılık süresi, 18 yaşını doldurdukları tarihte başlamış kabul edilir. Bu tarihten önceki süreler için ödenen malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primleri, prim ödeme gün sayılarının hesabına dahil edilir.
Aylık bağlama işlemlerinde dikkate alınan sigortalılık süreleri, sigortalılığın başlangıç tarihi ile sigortalının aylık bağlanması için yazılı istekte bulunduğu, aylık bağlanması için istekte bulunmayan sigortalılar için ise ölüm tarihi arasında geçen süredir. 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamındaki sigortalılar bakımından sigortalılık süresi; sigortalılığın başlangıç tarihi ile 48 inci maddeye göre yetkili makamdan emekliye sevk onayının alınarak görevi ile ilişiğinin kesildiği ayın son günü arasında geçen süredir.
Vazife malûllüğü aylığı almakta iken, çalışmaya başlamaları nedeniyle haklarında uzun vadeli sigorta hükümleri uygulananlar için malûllük, yaşlılık ve ölüm aylığı bağlanmasında veya toptan ödeme yapılmasında esas alınacak sigortalılık süresi, prim ödeme gün sayısı ve prime esas kazancın hesaplanmasında, vazife malûllüğü aylığı bağlandığı tarihten önceki süreler dikkate alınmaz.” şeklinde düzenlenmiştir.
506 sayılı Kanunun 108 inci maddesi ve 5510 sayılı Kanunun 38 inci maddesi değerlendirildiğinde sigorta başlangıcının yaşlılık aylığından yararlanma şartları arasında olan “sigortalılık süresini” doğrudan etkilediği görülmektedir. Ne var ki 2/9/1971 tarihli 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve Diğer Bağımsız Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kurumu Kanunu ve 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı Tarımda Kendi Adına ve Hesabına Çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu kapsamında sigorta başlangıcının talep eden açısından hukuki sonucu olarak “sigortalılık süresini” belirlemesi yönünden etkisi bulunmamaktadır. Çünkü her iki kanun kapsamında da aylığa hak kazanmak için sigortalılık süresi değil primi ödenmiş günler asıldır.
Bu kapsamda,somut olayda,davacının ihtilafsız 1803 gün 4/b kapsamında sigortalılığı olduğu, 31.05.1999 tarihinde yapılan prim ödemesinin en azından 1 günlük sigortayı karşılayacağı,buna göre 02.04.1999 tarihinde başlatılarak aynı gün sona erdirilen bu (1) günlük süreyi karşılayan prim ödemesi nedeniyle davacının toplamda 1804 prim günü olduğu hususu değerlendirilmek suretiyle tahsisin bu kapsamda irdelenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz bulunmuştur.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin, istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 25.05.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.