Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/4582 E. 2022/8827 K. 09.06.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4582
KARAR NO : 2022/8827
KARAR TARİHİ : 09.06.2022

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, davacının davalı işverenlere ait iş yerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama sonrasında, ilamında belirtildiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı ile fer’i müdahil Kurum vekilleri ve davalı Altınbilge Taşımacılık Gıda Mad. Hayv. Orman Ürün. İnş. Temz. Özel Eğit. Hizmetleri Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Eldeki davada, gerekçeli kararda ‘’.. SGK kayıtları incelendiğinde, davacı adına 13/09/2010-30/06/2011 tarihleri arasında 4 3530 01 01 …24 sicil sayılı işyeri dosyasında ve 15/09/2011-15/06/2012 tarihleri arasında 4 3530 01 01 1050157 043 07 05 sicil sayılı işyeri dosyasında sigortalı bildirimlerinin yapıldığı, bu dönemde sigorta kaydına yansımayan yaz aylarındaki çalışmasının Tavşanlı İMKB Anadolu Öğretmen Lisesi Okul Aile Birliği bünyesinde geçtiği, işçinin ücretini adı geçen Kurum’dan aldığı anlaşılmıştır….Her ne kadar davacı yaz aylarında da çalıştığını iddia etmiş ise de dinlenen tanık beyanlarından da anlaşılacağı üzere yaz ayları olan 1.7.2011-14.9.2011 tarihleri arasında davalı iş yerinde çalışmadığı anlaşılmıştır. Bu husus ihale sözleşmeleriyle sabittir. İhale sözleşmeleri sadece okulların açık olduğu dönemi kapsadığı yaz döneminde herhangi bir sözleşme yapılmadığı ve davacının da yaz döneminde çalıştığına dair kendi beyanı dışında yeterli delil bulunmadığı anlaşıldığından bu döneme ilişkin olarak davalı şirkette çalışmasının olmadığı bu nedenle davalı şirkete husumet yöneltilemeyeceği anlaşıldığından ilgili döneme ilişkin davalı şirket yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir. Her ne kadar MEB’na karşı dava açılmış ise de, yapılan yargılama sonucunda davacının okul aile birliğine bağlı olarak çalışmadığı, çalışmasının tamamen ihale ile iş alan davalı firmada olduğu, her ne kadar yazın çalıştığını iddia etmiş ise de bu hususu tanık beyanlarıyla ispat edemediği, yazın okul aile birliği nezdinde çalışmasının bulunmadığı anlaşıldığından davalı MEB yönünden davanın esastan reddine karar verilmiştir’’ denilerek gerekçede çelişki yaratıldığı . Görülmektedir.
Anayasamızın 141. maddesinde, yargılamanın aleniyeti ilkesi benimsenmiştir. Bunun anlamı yargılama açık olarak yapılacak ve yargılamanın sonunda verilen karar da açıkça belirtilecektir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 149. (HMK’nun 28.) maddesinde de bu husus belirtilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, hazır olan tarafları iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Kararın tefhimi en az aynı Kanunun 297. maddesinde belirtilen hüküm sonucunun tutanağa geçirilerek okunması suretiyle olur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/1-c. maddesinde, bir mahkeme hükmünün kapsamının ne şekilde olması gerektiği açıklanmıştır.
01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297. maddesinde ise:
“(1) Hüküm “Türk Milleti Adına” verilir ve bu ibareden sonra aşağıdaki hususları kapsar:
a)Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini.
b)Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini.
c)Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri.
ç)Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini.
d)Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını.
e)Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2)Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Yine Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 298. maddesinde de hüküm kısmında iki tarafa yükletilen hak ve borçların tereddüde yer vermeyecek şekilde belirtilmesi zorunluluğu tekrarlanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı gibi, mahkeme hükmünü gerekçesi ile birlikte tam olarak yazmış olsa bile, bunu duruşma tutanağına tamamen yazdırması ve okunması gerekir. Bir başka ifade ile mahkeme hükmünün hukuki varlık kazanabilmesi için onun tefhim edilmesi, verilen kararla, ne şekilde tefhim edildiğinin duruşma tutanağına yazılması zorunludur. Aynı maddenin son fıkrası gereğince de zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın sonradan belli bir süre içinde yazılması mümkündür.
Kısa karar, bir davayı sona erdiren (Niha-i) temyizi mümkün olan son kararlardandır. Bu kararla mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Asıl olan kısa karardır. Bu gibi hallerde de Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297. maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren kısa karar ile daha sonra yazılan gerekçeli kararında buna uygun olarak düzenlenmesi gereklidir. (10.04.1992 gün ve 7/4 sayılı içtihadı birleştirme kararı) Nitekim aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 2011/21-23E 268 K, 2012/6–97 E 203 K, 2012/10–149 E 291K sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
Açıklanan sebeple mahkemece HMK’nın 297’nci maddesi kapsamında çelişki içermeyen, taraflar hakkında infazı mümkün ve usule uygun şekildeki bir gerekçe yazarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
2-Hüküm kısmının 1 nolu bendinde davalılardan Altınbilge Taşımacılık Gıda Mad. Hayv. Orman Ürün. İnş. Temz. Özel Eğit. Hizmetleri Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden 23.02.2011 – 30.06.2011 ile 15.09.2011 – 15.06.2012 dönemlerine ilişkin tespit kararı verilmiş olmasına rağmen 2 nolu bendde 01.07.2011- 14.09.2011 dönemleri için aynı davalı yönünden pasif husumet yokluğundan davanın reddine karar verildiği görülmüş olup; taraf sıfatının davanın tamamı ile ilgili olduğu taraf sıfatı (husumet)nın kısmen kabullerde her dönem için ayrı belirlenmeyeceği, bu dönemlerin talebe göre subüt sorunu olduğu dikkate alınarak infaza elverişli hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3- Ayrıca gerekçeli karar başlığında yazılı hakim sicil numarası ile kararın son kısmındaki sicil numaralarının da farklı olduğu anlaşılmakla Mahkemece bu hususun da düzeltilmesi gerekmektedir.
O halde, davacı ve fer’i müdahil Kurum vekilleri ile davalı Altınbilge Taşımacılık Gıda Mad. Hayv. Orman Ürün. İnş. Temz. Özel Eğit. Hizmetleri Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli Mahkemece verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine, 09.06.2022 günü oybirliği ile karar verildi.