YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4437
KARAR NO : 2023/2448
KARAR TARİHİ : 14.03.2023
…
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/246 E., 2022/41 K.
…
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen Kurum işleminin iptali ile tespit ve alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 6111 sayılı Kanun’dan yararlanma taleplerinin kurumca reddedildiğini, bu yönde açtıkları dava sonrası kesinleşen karar ile 01.06.1996-01.04.2004 arası borçların 6111 sayılı Kanun’dan yararlandırılmasına karar verildiğini, kararın kesinleşmesine müteakip 18.02.2013 tarihinde tahakkuk ettirilen 12.103,00 TL prim borcunu ödeyerek tahsis talebinde bulunmaları üzerine davacıya aylık bağlandığını, ancak Kurum tarafından yanlış bir uygulamayla 3-4 bin lira fazla tahsil edildiğini, zira aynı zamanda hatta bir yıl fazla çalışan … isimli şahsın 18.750,00 TL ödemesine karşın, davacının 23.000,00 TL civarında ödediğini, halbuki 01.06.1996-01.04.2004 arası prim borcunun hesaplanarak bu borcun 6111 sayılı yasaya göre yapılandırılması gerektiğini, yine Kurumca zamanında 6111 sayılı Kanun’dan faydalanma talebi kabul edilmiş olsaydı daha erken emekli edilip, emeklilik tarihinin 01.08.2011 tarihi olması gerektiğini ileri sürerek, davacının fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 1.000,00 TL fazla prim ödemesinin tarafına iadesini ve 01.08.2011 tarihi itibari ile yaşlılık aylığı bağlanmasına karar verilmesini istemiştir.
II.CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının SGK’nın … bağ-nolu sigortalısı olup, sigortalılığının 5 yılı aşkın 4289 gün süreye ilişkin prim borcu bulunması nedeniyle 01.06.1996 tarihi itibarıyla durdurulduğunu, davacının durdurulan sigortalılık süreleri bulunması nedeniyle 6111 sayılı Kanun’un 17 nci maddesi gereğince talep halinde 80 inci maddenin 2 nci fıkrasına göre belirlenecek prime esas kazanç üzerinden hesaplanacak borç tutarının tamamının borcun tebliğ tarihinden itibaren 3 ay içerisinde ödenmesi halinde sigorta süresi olarak değerlendirileceğinin davacıya bildirildiğini, 18.02.2013 tarih, 2980807 sayılı talebi doğrultusunda yaşlılık aylığı bağlandığını, kurumca yapılan hesaplamaların yasaya uygun ve yerinde olduğunu belirterek, davanın reddini istemiştir.
III.İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 14.04.2015 tarihli ve 2013/221-2015/205 E.K. sayılı kararıyla; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunması üzerine Dairemizin 06.02.2018 günlü ve 2015/16284 – 2018/627 E.K. sayılı ilamı ile; 13.12.2011 tarihinde kesinleştiği anlaşılan Denizli 2. İş Mahkemesinin 08.07.2011 tarih, 2011/23 Esas, 2011/388 Karar sayılı kararı ile davacı …’un 01.06.1996 – 01.04.2004 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu tespit edilmiş, 10.06.2013 tarihinde kesinleştiği anlaşılan ikinci kararda ise, Denizli 2. İş Mahkemesinin 08.07.2011 tarih, 2011/23Esas, 2011/388 Karar sayılı kesinleşmiş kararıyla tespit edilen (01.06.1996 – 01.04.2004 ) sürelerde davacının 6111 sayılı Kanun’dan yaralandırılması gerektiğinin tespit edilmiş olduğu anlaşılan davacı hakkında davalı kurumca, aşamalarda ve mahkeme kararlarından önce yapılan işlemler nedeniyle 06.05.1996 tarihli tevkifata geçerlilik tanıyarak davacının yaptığı 6111 yapılandırması ile 17.03.2011 tarihli ödemelere göre 01.06.1996 – 30.04.2008 ile 01.05.2008 – 17.03.2011 tarihleri arasında kalan süreler için esas alınması ile fazladan tahakkuk ettirilen prim borcu ve bu borcun geç ödenmesi nedeniyle yaşlılık aylığının sonraki tarihten bağlanması işlemine karşı eldeki davanın açıldığı, mahkemece davacı hakkında yaşlılık aylığı tahsis talebinin prim borcunun varlığı nedeniyle, fazla ödenen prime ilişkin talebinin ise ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın reddine dair karar verilmiş ise de, hükmün eksik irdeleme ve hatalı değerlendirmeye dayalı olduğu belirtilerek, mahkemece, sonradan tespit edilen sigortalılık süresi nedeniyle doğmuş prim borcunun 01.08.2011 tarihi itibari ile mevcut olması nedeniyle tahsis talebinin reddine dair kararı isabetli ise de, fazla ödenen prim ödemelerinin varlığı bakımından 01.06.1996 – 11.07.2011 tarihleri arasındaki sigortalılık bakımından, kesinleşen tespit davaları ile sigortalılık süresi ile 6111 sayılı Kanun kapsamında ödenmesi gereken prim tutarlarının, mahkeme kararlarının infazı sağlanarak ve bu kararların göre davacı hakkında teşmil edilmesinden sonra fazla prim ödemelerinin varlığı hususunun davalı Kurum’dan sorularak sonucuna göre bir karar verilmesi gereğine işaret edilerek, hüküm bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 21.01.2022 tarihli ve 2018/246 – 2022/41 E.K. sayılı kararı ile; bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, dosya kapsamına göre Denizli 2. İş Mahkemesi’nin 2011/23 Esas 2012/388 Karar sayılı ilamı ile davacı …’un 01.06.1996-01.04.2004 tarihleri arasında 2926 sayılı Kanun kapsamında Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verildiği, Denizli 1. İş Mahkemesi’nin 2012/170 Esas 2012/757 Karar sayılı ilamı ile 01.06.1996-01.04.2004 tarihleri arasında Tarım Bağ-Kur sigortalılığı nedeniyle prim borçları yönünden 6111 sayılı Kanun’dan faydalandırılmasına karar verildiği ve her iki kararın Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleştiği,
Davacının, prim borçlarının 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırılması için Kuruma 17.03.2011 tarihinde müracaat ettiği, Kurum tarafından 01.04.2004 döneminden itibaren prim borcunun 6111 sayılı Kanun’a göre yapılandırıldığı, davacı tarafından yapılandırılan prim borcunun 30.05.2011 tarihinde ödendiği, kesinleşen ilam ile kazanılan sigortalılık sürelerine ilişkin prim borcunun yapılandırılması için davacı vekilinin 13.01.2012 tarihinde başvurması üzerine, kurum iç yazışması ile mahkeme kararının sadece sigortalılık sürelerinin tespitine ilişkin olup, 6111 sayılı Kanun’dan faydalandırılması gerektiğine ilişkin hüküm içermemesi nedeniyle 6111 sayılı Kanun’dan faydalandırılmaması gerektiğinin belirtildiği, Kurumun ret işlemi üzerine bu kez 1.İş Mahkemesine açılan davanın kabul ile sonuçlanıp, Yargıtay’dan geçerek kesinleşmesi üzerine, kesinleşen ilama göre davacı vekilinin 16.01.2013 tarihli dilekçesi ile başvurusu üzerine, Kurum tarafından kesinleşen ilama göre, 01.06.1996 – 01.04.2004 dönemine ilişkin davacının prim borçlarının yapılandırıldığı, davacının 12.103,00 TL prim borcunu 18.02.2013 tarihinde ödeyip, aynı tarihte tahsis talebinde bulunması üzerine 01.03.2013 tarihi itibarıyla aylık bağlandığı,
Öncelikle yaşlılık aylığının bağlanması için yaş, prim gün sayısı koşulları yanında tüm prim borçlarının ödenmiş olması gerekmektedir. Davacı … 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırma talebi kabul edilmese dahi prim borcunu ödeyip, tahsis talebinde bulunup, daha sonra fazla ve yersiz ödenen prim borçları için istirdat davası açabilecekken, öncelikle yapılandırmadan faydalandırılması gerektiğinin tespiti talebi ile dava açmış ve bu dava kesinleşinceye kadar prim borcunu ödememiş olduğundan, dolayısıyla 01.08.2011 tarihi itibarıyla prim ödeme koşulu gerçekleşmediğinden yaşlılık aylığı bağlanmasının mümkün olmadığı,
Pamukkale Sosyal Güvenlik Merkezi’nin 17.12.2014 tarihli cevabi yazısında; davacı …’un 13.02.2013 tahsis tarihi itibariyle 21.385,00 TL prim borcu olacağının tespit edilerek bildirildiği, 12.07.2019 tarihli cevabi yazısında da; 01.04.2004-11.07.2011 tarihleri arasındaki hizmet süresine ilişkin prim borcu 6111 sayılı Kanun kapsamında yapılandırıldığı ve buna karşılık 9.850,25 TL borcun davacı … tarafından 30.05.2011 tarihinde ödendiği ancak Denizli 2. İş Mahkemesi’nin 2011/23 Esas sayılı dosyasında 2926 sayılı Kanun kapsamında 01.06.1996-01.04.2004 tarihleri arasında sigortalı olduğuna karar verilmesi üzerine davacının Bağ-Kur hizmet süreleri ile birlikte yapılanma borcu da değiştiği ve aynı zamanda 4289 Gün 2926 sayılı Kanun’un EK 17-19. maddeleri uyarınca ihya süreleri oluşması nedeniyle 17.600,00 TL Ihya borcu oluştuğu buna göre daha önce 6111 sayılı Kanun kapsamında ihya için ödenmiş olan 9.850,25 TL’nin 5.497,06 TL’lik kısmı fazla ödeme tutarı oluştuğu, oluşan bu tutarın 17.600,00 TL ihya borçlanmasından mahsup edilerek geriye 12.102,94 TL ihya borçlanma tutarının kaldığı ve kalan bu borçlanma tutarının da 18.02.2013 tarihinde ödendiği,
Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından, sigortalının 6111 sayılı Kanun’dan faydalanarak ödemiş olduğu borçlarından dolayı fazladan tahsil edilen herhangi bir prim ödemesi bulunmadığı belirtilmiş ise de; davacı …’dan tahsil edilen borç yapılandırması ve ihya bedelleri içerisinde “Prim Borç Asli ve/veya Gecikme Zammı” ile “Ceza” unsurları mevcudiyeti açıklaması yer almadığından ödemelerin nitelikleri denetlenememekle birlikte dosya kapsamındaki belgelere göre, davacı …’un 22.03.2011 tarihli 6111 sayılı Kanun kapsamında borç yapılandırmasına ilişkin olarak Kurum “Sigortalı Bilgileri” kayıtlarında yer aldığı şekliyle 30.06.2011 tarihinde “Borç aslı tefe/tüfe” tutarı olarak 9.850,25 TL ödeme yaptığı, yine 06.03.2013 tarihli “Tarım Sigortalı Bilgileri” ve ekindeki “Sigortalı Kimlik Bilgileri” ile “Ekran Görüntüleme Kaydı” içeriklerine göre de; 18/02/2013 tarihinde 7.955,15 TL Borç Asli” ile 4.147,85 TL (3.995,94 TL + 151,91 TL) “Ceza” olmak üzere (7.955,15+4.147,85) 12.103,00 TL borç ödemesi yaptığı, bu çerçevede davacı …’un Sosyal Güvenlik Kurumu’na yaptığı 6111 sayılı Kanun kapsamında “Borç Yapılandırma Bedeli” ve “ihya” edilen hizmet sürelerine ilişkin “Prim Aslı” ve (gecikme zammı) “Ceza” adı altında toplam (9.850,25 + 12.103,00) 21.953,25 TL ödeme yaptığının anlaşıldığı,
6111 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinde yer aldığı üzere, “2010 yılı Kasım ayı ve önceki aylara ilişkin olup bu Kanunun yayınılandığı tarihten önce tahakkuk ettiği halde bu Kanunun yayımlandığı tarih itibarıyla ödenmemiş olan; a)5510 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentleri kapsamındaki sigortalılık statülerinden kaynaklanan; sigorta primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, …asılları ile bu alacaklara ödeme sürelerinin bittiği tarihlerden bu Kanunun yayımlandığı tarihe kadar geçen süre için tefe/tüfe aylık değişim oranları esas alınarak hesaplanacak tutarın, bu Kanunda belirtilen süre ve şekilde ödenmesi halinde, bu alacaklara uygulanan gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’i alacakların tamamının tahsilinden vazgeçilir.” hükmü dikkate alınarak Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından davacı …’dan 4.147,85 TL’nin haksız olarak fazladan alındığının tespit edildiği,
Buradan hareketle davacı vekilinin davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’nun müvekkilinden fazladan aldığını beyan ettiği prim borcunun dava dilekçesinde 1.000 TL üzerinden talep edildiği ve tahkikat aşamasında ıslah talebinde bulunmadığı anlaşılarak taleple bağlı kalınmak suretiyle; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;
1-Davacı …’un yaşlılık aylığı tahsisinin 01.08.2011 tarihinde başlatılması talebinin reddine,
2-Davacı …’tan 6111 sayılı Kanun’un 12 nci maddesi gereğince 18.02.2013 tarihinde Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından yersiz tahsil edildiği anlaşılan 1.000 TL’nin davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan alınarak davacı …’a verilmesine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; davacının emekli olması gereken 01.08.2011 tarihinden, emekli olduğu 01/03/2013 tarihine kadar tam 19 ay süreyle idarenin hukuka aykırı keyfi işlemi sebebiyle emeklilik maaşı alamadığı ve hak mahrumiyeti yaşadığının ortada olduğunu, bilirkişi raporları doğrultusunda 4.147,85 TL fazladan ödenmiş prim alacağının olduğunun görüldüğü, davalı idare lehine hükmedilen vekalet ücretinin de hukuka aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı … vekili; mahkemece, davacı tarafa fazla ödeme bedeli olarak 1.000-TL alacağın ödenmesine karar verildiği halde, vekalet ücretinin nisbi hesaplanması gerekirken maktu vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, davanın reddi gerekirken kısmen kabulünün de usul ve yasaya aykırı olduğu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, Kurum işlemlerinin iptali ile 01.08.2011 tarihinden itibaren yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile fazla ödenen primlerin iadesine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile,
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davacı vekili ve davalı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliye yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
14.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
…