Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/4098 E. 2022/14691 K. 22.11.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4098
KARAR NO : 2022/14691
KARAR TARİHİ : 22.11.2022

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No :

Dava, 5434 sayılı Yasa kapsamında geçen fiili hizmet zammı süresinin tamamının sigortalılık başlangıcından geriye çekilmesi ve yaşlılık aylığı koşullarından yaş şartının bu tarihe göre belirlenmesi ve yaş haddinden de fiili hizmet süresi zammının düşülmesi gerektiğinin tespiti, istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince davalının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasında ve davanın kısmen kabulüne dair karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı ve davalı Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin 15.10.1995-14.02.2013 yılları arasında Türk Hava Kuvvetleri’nde subay olarak çalıştığını, 4-c kapsamında 17 yıl 4 aylık hizmet süresi ve 3 yıl 4 ay 8 günlük fiili hizmet zammı süresi olmak üzere toplamda 20 yıl 8 ay 8 günlük hizmet süresi olduğunu, müvekkilin 3 yıl 4 ay 8 günlük fiili hizmet zammı süresinin tamamının yaş haddinden indirilmesini ve hizmet başlangıç tarihinden geriye çekilmesi gerektiğinin tespitini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili, davacının fiili hizmet zammı süresinden dilekçesinde talep ettiği şekli ile yararlanmasının yasal olarak mümkün olmadığını, davanın yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkememizce, dava konusu uyuşmazlığın temelini 506 sayılı Yasanın 60. geçici 39 ve geçici 81. maddeleri 2829 sayılı Yasanın 4. maddesinin oluşturduğu, dosya kapsamı incelemesinde davacının 5434 sayılı Emekli Sandığı Kanunu kapsamında hizmet süresinin 15/10/1995-14/02/2013 tarihleri arasında 17 yıl 4 ay olduğu, SGK Başkanlığı Kamu Görevlileri Tescil ve Hizmet Daire Başkanlığı’nın 31/01/2018 ve 27/02/2018 tarihli yazılarına göre 17 yıl 4 aylık hizmeti karşılığı yasal mevzuat kapsamında fiili hizmet zammı süresinin 3 yıl 4 ay 8 gün, 1208 gün olduğu, 4/a sigortalılık başlangıç tarihinin 20/02/2013 tarihi olduğu, kurumun sigortalılık başlangıç tarihi olan 15/10/1995 tarihini fiili hizmet zammının yaştan geriye kadar götürülmediği, tahsis talep tarihinde 41 yaşında olması nedeniyle tahsis talebinin reddedildiğinin anlaşıldığı, 01/01/1977 doğumlu davacının yaşlılık işlem talebi işlem dosyasına göre davacının ilk sigorta başlangıç tarihinin 15/10/1995 tarihinden geriye gidildiğinde 3 yıl 4 ay 8 gün olarak hesaplanırsa 23/06/1992 tarihi olacağı, 15/10/1995 ile 31/08/2018 tahsis talep tarihine kadar olan dönemde davacı adına ödenen toplam SSK+Emekli Sandığı prim gün sayısının 9254 gün olduğu, davacının tahsis talep tarihinde 25 yıl, 53 yaş, 5600 gün emeklilik şartlarından yaş koşulu hariç diğer koşulların gerçekleşmiş olduğu, 506 sayılı kanunun geçici 81. maddesi B-C bentlerine istinaden 1208 günlük fiili hizmet zammı süresinin ilk işe giriş tarihi olan 15/10/1995 tarihinden düşülmesi ile tahsis talep tarihinde 44 yaşında olacağı, buna göre 8 yıl 5 ay 2 gün sonra 53 yaş şartının yerine getireceği 02/06/2026 tarihinde tahsis talebinde bulunarak emekliliğe hak kazanabileceği, kurum işlemine itibar edilmesi halinde yani fiili hizmet zammının sadece hizmet süresine eklenebileceğinin kabul edilmesi durumunda davacı talebinin reddi gerekeceği, ancak bu noktada 506 sayılı yasanın ek 39 maddesinin davacı talebinde belirtildiği gibi irdelenmesi gerektiği, ek 39. maddede bu kanunun ek 5 ve ek 6 maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları 5 yıldan çok olmamak üzere bu kanunun 60 ve geçici 81. maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir, hükmünü içermektedir, bu hüküm çerçevesinde yaş durumuna da fiili hizmet zammının uygulanması halinde davacının yaş koşulunu gerçekleştirme tarihinin 23/08/2026 olacağı, bu nedenlerle yapılan değerlendirmede fiili hizmet zammının yalnızca hizmet süresinden düşüleceği konusu halinde davacının talebinin kabulünün mümkün olamayacağı, aksiıne ek 39. maddenin uygulanması gerekeceği ve böylece fiili hizmet kabul edilmesi halinde davacı talebinin kabulü ile davacının 02.06.2026 aylığı bağlanmasının gerekeceği yönünde görüş ve kanaatinde bulunmuştur.
Yapılan yargılama neticesinde davacıya ait kayıtlar kurumdan istenilmiş, dosya arasına alınan kurum kayıtları doğrultusunda bilirkişiden rapor temin edilmiş, davacının fiili hizmet zammı süresinin değerlendirilmesine ilişkin yasal mevzuat hükümleri değerlendirilmiş, bu kapsamda fiili hizmet zammı süresinin 506 sayılı yasa ek 39. madde hükmü de gözetilerek davacının yaş haddinden ve hizmet başlangıç tarihinden geriye çekilmesi gerektiği kanaatine varılmış, emsal Yargıtay uygulamaları da gözetilerek davanın kabulüne dair aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.
HÜKÜM:
1-Davanını kabulü ile,
a-Davacının 3 yıl 4 ay 8 günlük fiili hizmet zammı süresinin tamamının yaş haddinden indirilmesi ve hizmet başlangıç tarihinden geriye çekilmesi gerektiğinin tespitine, dair karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
… Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi; davacının 23.05.2002 tarihi itibarı ile fiili hizmet zammına tabii hizmet süresi dikkate alınarak bulunacak fiili hizmet zammı süresinin davacının 23.05.2002’den önceki hizmetine eklenmek sureti ile bulunacak sigortalılık süresi dikkate alınarak 506 sayılı Yasa geçici 81. madde gereğince yaşlılık aylığı bakımından tabii olacağı yaş ve prim ödeme gün sayısının belirlenmesi gerekirken 23.05.2002 tarihinden sonraki Fiili hizmet zammına tabi sürelerinde dikkate alınmak suretiyle geçici 81. madde gereğince yaş ve prim ödeme gün sayısının belirlenmesi isabetsizdir. Yapılacak iş 23.05.2002 tarihi öncesindeki fiili hizmet zammına tabi süreler dikkate alınmak suretiyle bulunacak fiili hizmet zammı süresini 23.05.2002 tarihinden önceki sigortalı hizmetine eklemek suretiyle bulunacak sigortalılık süresine göre 506 sayılı Yasanın geçici 81. maddesi kapsamında yaşlılık aylığından yararlanacağı yaş ve pirim ödeme gün sayılı bulunduktan sonra, 23.05.2002 tarihi sonrası da dahil olmak üzere tüm çalışmaları nedeniyle hak kazanacağı fiili hizmet zammı süresinin 506 sayılı Kanun’un Ek 39’uncu maddesi gereğince Geçici 81’inci maddede belirtilen yaş haddinden indirilmesi gerektiğinin tespitine, fazla istemin reddine karar verilmekten ibarettir.
Belirtilen şekilde yapılacak hesaplamaya göre de davacının 506 sayılı Yasanın geçici 81/l maddesi kapsamında 55 yaş ve 5750 prim ödeme gün sayısına tabi olacağı, 3 yıl 4 ay 8 gün fiili hizmet zammı süresi 506 sayılı Yasanın Ek 39 maddesi gereğince yaş haddinden indirildiğinde yaş koşulunun 23.08.2028 tarihinde gerçekleşeceği açıktır.
Ne var ki bu yanlışlığın düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, HMK’nun 355 maddesi ile sınırlı olmak üzere yapılan incelemede, davalı Kurum vekilinin istinaf isteminin kabulü ile 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kısmen kabulüne, Davacının 3 yıl 4 ay 8 günlük fiili hizmet zammı süresinin tamamının 506 sayılı Kanun’un Ek 39’uncu maddesi gereğince Geçici 81’inci maddede belirtilen yaş haddinden indirilmesi gerektiğinin tespitine, Geçici 81’inci maddede belirtilen yaş haddinin belirlenmesinde 23.05.2002 tarihinden sonraki hizmetler nedeniyle hak kazanılan fiili hizmet zammı da dahil olmak üzere tüm fiili hizmet zammının dikkate alınmasına yönelik yaş haddinin fazlaya dair talebin reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmakla aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle,
A)Davalı kurum vekilinin istinaf isteminin kabulü ile … 19. İş Mahkemesi’nin 17.10.2019 tarihli, 2018/238 Esas – 2019/300 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile davacının fiili hizmet zammı süresinin 506 sayılı Kanun’un Ek 39’uncu maddesi gereğince Geçici 81’inci maddede belirtilen yaş haddinden indirilmesi gerektiğinin tespitine, fazla istemin reddine, dair karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, ilk derece mahkemesince verilen kararı yerinde olduğunu, ilk derece mahkemesi gibi karar verilmesi gerektiğini esasen bu kararın usul ve yasaya uygun olduğunu belirterek verilen son kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili, Kurum işlemlerine herhangi bir hatanın mevcut olmadığını aslen asıl ve birleşen davaların reddi yerine yazılı şekilde kabulünün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
V- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davacı, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazandığı fiili hizmet süresi zammının tamamının tahsis şartlarında sigortalılık başlangıç tarihinden geriye çekilmesi ile bulunacak sigortalılık süresine göre tabi olunması gereken yaş haddinden de düşülmesi gerektiğinin tespitini, talep etmiştir.
Uyuşmazlık, 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddeleri hükümlerince hak kazanılan fiili hizmet zammının hizmet birleştirilmesi ve tahsis aşamasında nasıl dikkate alınması gerektiği ile bu sürenin 2829 sayılı Yasanın 8. maddesi gereğince uygulanması gereken 506 sayılı Yasa kapsamındaki tahsis işlemlerinde sigortalılık başlangıç tarihinden geriye gidilmek suretiyle sigortalılık süresine eklenip eklenmeyeceği ve bu süre üzerinden belirlenecek yaş haddinden de düşülüp düşülemeyeceği hususundadır.
Uyuşmazlığın çözümü bakımından, öncelikle davacının hak kazandığı fiili hizmet zammı kavramı, niteliği ve 5434 sayılı Yasadaki itibari hizmete ilişkin hükümlerin varlığı ile 506 sayılı Yasa kapsamında yer alan itibari hizmet süresi kavramları ile birlikte yaşlılık aylığı tahsis koşulları üzerinde durulmalıdır.
5434 sayılı Yasanın 10. kısmında (31. ila 34. maddeleri arasında) fiili hizmet müddeti, 11. kısmında (35 ila 38. maddelerinde) ise itibari hizmet süresi düzenlenmiştir.
5434 sayılı Yasanın 31. maddesinde “Fiili hizmet müddeti; iştirakçinin 30 uncu madde gereğince bu kanunla tanınan haklardan faydalanmaya başladığı tarihten itibaren tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği müddet” olarak tanımlanmış, 32. maddesinde; İştirakçilerin, 5434 sayılı Yasa kapsamında kesenek ödenen her yılı için görevlerine göre eklenecek fiili hizmet zamları belirlenmiş ve 32’nci maddede gösterilen vazifelere yılbaşından sonra girenlerin fiili hizmet müddet zamlarının, girdikleri ay hariç olmak üzere, o yılın geri kalan ayları için ve yılsonundan önce ayrılanların fiili hizmet müddeti zamlarının, ayrıldıkları ay da dâhil olmak üzere, yılın geçmiş ayları için hesaplanacağı belirtilmiş, ayrıca fiili hizmet müddeti zamlarının, emeklilik işlemlerinde fiili hizmet sayılacağı fakat toplamının 8 yılı geçemeyeceği belirtilmiş olsa da, Lokomotif makinist ve ateşçilerin bu süreden istisna olduğu, son olarak 34. maddesinde ise, fiili hizmet sürelerinin her yıl ilgili kurumlarınca, yılsonlarından itibaren 3 ay içinde Sandığa göndermeye ilişkin zorunluluk düzenlenmiştir.
Eklemek gerekirse; 5434 sayılı Yasanın geçici 205. maddesinde de, 32’inci madde gereğince fiilî hizmet sürelerine zam yapılanların bu maddede belirtilen yaş hadlerinden, hizmetlerine eklenen fiilî hizmet süresi zammı kadar indirim yapılır. Hükmü yer almaktadır.
5434 sayılı Yasada düzenlenen “itibari hizmet” süresi ise, 35. maddede “Bu Kanun gereğince bağlanacak aylıklar ve yapılacak kesenek iadesi ve toptan ödemelerin hesabında fiili hizmet müddetlerine eklenen süredir” şeklinde tanımlanmış, 36. maddede; iştirakçilerin, görevlerine göre fiili hizmet sürelerinin her yıl için fıkralarında gösterilen itibari hizmet süreleri ekleneceği belirtilmiş ve açıkça (zamlar hariç) tutulmuş olup, toplamlarının 3 aydan az ve toplamı 5 yıldan fazla olamayacağı belirtilmiştir.
506 sayılı Yasanın ek 5. maddesinde de “itibari hizmet süresi” kavramına yer verilmiş olup, bu maddede ise, “506 sayılı Kanuna göre sigortalı sayılanların, kanunda sayılan görevlerde geçen sigortalılık sürelerine, bu sürelerin her tam yılı için, hizalarında gösterilen süreler, sigortalılık süresi olarak eklenir.” hükmü ile öncelikle; 18.02.2000 tarihli 1997/1 Esas ve 2000/1 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’na göre, salt sigortalılık süresine eklenmesi gereken süre olarak tanımlanmıştır.
506 sayılı Yasanın Ek 39’uncu maddesinde de “Bu Kanunun Ek 5 ve Ek 6’ncı maddeleri gereğince sigortalılık süresine ilave edilen gün sayıları, beş yıldan çok olmamak üzere bu Kanun’un 60. ve Geçici 81’inci maddelerinde belirtilen yaş hadlerinden indirilir.” düzenlemesine yer verilmiştir.
Konu, son olarak 5510 sayılı Yasa ile düzenlenmiş ve 01.10.2008 günü itibarıyla aynı tarihte yürürlüğe giren “Fiili hizmet süresi zammı” başlıklı 40. maddesinde, belirtilen iş yerlerinde ve işlerde çalışan sigortalıların prim ödeme gün sayılarına, bu iş yerlerinde ve işlerde geçen çalışma sürelerinin her 360 günü için karşılarında gösterilen gün sayılarının, fiili hizmet süresi zammı olarak ekleneceği, çalışmanın fiili hizmet süresi zammı kapsamında değerlendirilebilmesi için, tablonun (13) ve (14) numaralı sıralarında belirtilen sigortalılar hariç, sigortalının kapsamdaki iş yerleri ile birlikte işlerde fiilen çalışması ve söz konusu işlerin risklerine maruz kalmasının şart olduğu açıklanmıştır.
5510 sayılı Yasanın “Malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortasına ilişkin bazı geçiş hükümleri” başlıklı geçici 1. maddesinde yer alan “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile 2925 sayılı Tarım İşçileri Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında, 1479 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar ve diğer bağımsız çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanunu ve bu Kanunla mülga 2926 sayılı tarımda kendi adına ve hesabına çalışanlar Sosyal Sigortalar Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında, 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanununa tabi olanlar, bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında kabul edilir.” hükmü nedeniyle, tahsis koşulları bakımından davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 60 ve geçici 81’inci maddelerinde yaşlılık aylığından yararlanmak için; kural olarak maddede belirlenen yaşa ulaşmış olmak, belirli bir süre prim ödemek, işten ayrılmak ve talepte bulunmak koşulları öngörülmüştür. Ne var ki, Anayasa Mahkemesi 2019/104 Esas, 2021/13 Karar ve 14.01.2021 tarihli kararı ile “17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Sosyal Sigortalar Yasası’nın mülga 62. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “….çalıştığı işten ayrıldıktan sonra…” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline” karar vermiş ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararının gerekçesinden de anlaşılacağı üzere işten ayrılma koşulunu özünde Anayasaya aykırı kabul etmiştir.
2829 sayılı Sosyal Güvenlik Kurumlarına Tabi Olarak Geçen Hizmetlerin Birleştirilmesi Hakkında Kanun’un 4’üncü maddesindeki; “kurumlara tabi çeşitli işlerde çalışmış olanların hizmet süreleri, aynı tarihlere rastlamamak kaydıyla bu Kanuna göre aylık bağlanmasına hak kazanıldığında birleştirilir.” hükmü uyarınca çeşitli sosyal güvenlik kurumlarına tabi olarak geçen hizmet süreleri de yaşlılık aylığı bağlanmasına esas olmak üzere birleştirilmekte ve sigortalının yaşlılık aylığı bağlanması için tabi olduğu yaş, prim gün sayısı ve sigortalılık süresi tespit edilmektedir.
Yukarıda sayılan düzenlemeler birlikte irdelendiğinde; mahkemece, 2829 sayılı Yasa kapsamında hizmetleri birleştirilen ve 506 sayılı Yasa kapsamında tahsis koşulları uyuşmazlık konusu olan, davacının 5434 sayılı Yasanın 32. vd. maddeleri hükümlerince hak kazandığı “fiili hizmet zammının” tahsis koşullarından olan yaş haddinden indirilmesine ilişkin kabul, 506 sayılı Yasanın Ek 39’uncu maddesi karşısında yerinde ise de, 5434 sayılı Yasada yer alan “fiili hizmet zammının”, iştirakçilerin görev yaptıkları süreler boyunca ve tam kesenek vermek suretiyle geçirdiği sürelere ilişkin olarak yapılan ek bir zam niteliğinde olduğu ve fiili hizmet süresine eklenmesi gerektiği, buna göre eklenen bu hizmetin, iştirakçilerin fiili hizmet süresini, emeklilik ikramiye miktarını ve emekli aylığı bağlama oranını artırdığı ve yaş haddinden de 8 yıla kadar indirim sağladığı, 5434 sayılı Yasanın 11. kısmında 35 vd. maddelerinde ayrıca düzenlenmiş olan “itibari hizmet” sürelerinin de, istekle emekliye ayrılmak için gerekli olan, kadınlarda 20, erkeklerde 25 hizmet yılının hesabı ve emekli ikramiyesinin hesaplanmasında bu sürenin dikkate alınmayacağı, ancak keseneklerin iadesinde, toptan ödeme yapılmasında ödenecek paranın ve aylık bağlanmasına hak kazanılması halinde bağlanacak aylığın oranının artmasına etki ettiği dikkate alınarak, 5434 sayılı Yasanın 32.vd. maddelerinde düzenlenmiş “fiili hizmet zammının”, 506 sayılı Yasadaki ve içtihadı birleştirme kararı gereğince sadece sigortalılık süresine eklenmesi gereken “itibari hizmet” süresinden farklı bir kavram olduğu açıkça anlaşılmakta olduğundan, bu sürenin 506 sayılı Yasa kapsamında tahsise esas sigortalılığın başlangıç tarihinden geriye çekilmesi mümkün değildir. Başka bir deyişle, 5434 sayılı Yasa kapsamında hak kazanılan “fiili hizmet zammının” kişilerin fiili hizmetine eklenmesi gerektiği söylenebilir ise de, birleşen hizmetler sonrasında, 506 sayılı Yasanın 60. ve geçici 81. maddesindeki yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin koşullar bakımından uygulama yapılırken, sigortalılık süresi yönünden, kişinin sigortalılık başlangıç tarihiden geriye doğru ekleme yapılması ile sigortalılık başlangıç tarihinin geriye çekilmesi suretiyle, ek bir sigortalılık süresine veya başkaca bir uygulama yapılmasına imkân vermediği hususu dikkate alınmalı ve buna göre tahsis koşulları yeniden irdelenmeli, sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Eldeki dava bakımından ise, mahkemece, davacı hakkında fiili hizmet zammı süresinin yaş haddinden indirilmesi gerektiğine ilişkin kabul ve uygulama yapılması yerinde ise de, 23.05.2002 tarihi öncesinde geçen fiili hizmet zammının sigortalılık süresine ilavesi ile bu aşamadan sonra tahsis şartlarından ola yaş şartının belirlenmesi suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
O halde, davacı ve davalı Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK’nın 373/2 maddesi gereği BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.11.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.