Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/4051 E. 2023/7003 K. 20.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/4051
KARAR NO : 2023/7003
KARAR TARİHİ : 20.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2021/93 E., 2021/240 K.
KARAR : Kısmen kabul

Taraflar arasındaki iş kazasından maddi ve manevi tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece Dairemizce verilen bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri tarafından temyiz edildiği anlaşıldıktan; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacılar vekili 02.04.2001 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisi sigortalının kaza tarihinden itibaren bir ay önce Pamukkale Seyahat otobüsü işletmesinde çalışmaya başladığını, olay tarihinde… plakalı kamyon ile çarpışması neticesinde sürücü ile müvekkilinin oğlu sürücü yardımcısı …’ın olay yerinde öldüklerini, SSK Genel Müdürlüğü Sigorta Teftiş Kurulu Başkanlığı’nın raporu ile kazanın iş kazası olduğunun tespit edildiğini, SSK … Şubesi’nin davacıya ölüm yardımı yaptığını, ölüm nedeniyle baba …, anne … ile kardeşi …’ın destekten yoksun kaldığını, ayrıca manevi üzüntü duyduklarını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere davacı anne ve baba için 1.000,00 TL’şer maddi ve 3.000,00 TL’şer manevi tazminat ile kardeş mutlu lehine 1.000,00 TL manevi tazminat ile cenaze ve defin gideri olarak 1.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

2. Davacılar vekili birleşen dosyanın 03.07.2009 tarihli dava dilekçesinde özetle; aynı iş kazası nedeniyle asıl dava dosyasında talep edilmesi unutulan olay tarihinden itibaren birikmiş faiz alacağı olarak fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 8.000,00 TL’inin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir.

3. Davacılar vekili 28.11.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle davacı anne için maddi tazminat istemini 5.791,00 TL’ye arttırmış, 21.05.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle ise davacı anne için maddi tazminat istemini 49.961,41 TL’ye baba için 1.116,49 TL’ye arttırmıştır.

II. CEVAP
1.Davalı Kuruşlar Oto Yedek Parça Tur. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesiyle; daha önce aynı konuda Bucak İş Mahkemesi vasıtasıyla Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılan davanın ret ile sonuçlanmasına rağmen görülmekte olan bu davanın açıldığını, davacının sigortalılığın ve iş kazasının tespitini sigorta müfettişleri tarafından tutulan rapora ve SSK … Şubesi’nin yaptığı ölüm yardımına dayandırdığını, davacının SSK’yı dahil ederek sigortalılığın ve iş kazasının tespiti davası açması gerektiğini, istenen tazminat miktarının fahiş olduğunu belirtmiştir.

2.Davalı Pamaş Pamukkale Taşımacılık Tur. A.Ş . vekili cevap dilekçesinde; açılan davaya destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talebini içerdiğini, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, Bucak İş Mahkemesi’nin 2000/193 Esas sayılı dosyasında görevsizlik kararı verildiğini,bu dosyada yeniden görevsizlik kararı verilerek dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiğini, esas yönünden ise müvekkili şirketin kazada tamamen kusursuz olduğunu, ölenin destek alma durumunun da hemen hemen yok denecek kadar olduğunu, talep edilen miktarın fahiş olduğunu, defin masrafı için dosyaya fatura ibraz edilmemiş olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. BOZMA ÖNCESİ VE BOZMA KARARLARI
A) Mahkemenin İlk Kararı
Mahkemenin 01.04.2003 tarih ve 2001/193 Esas ve 2003/177 Karar sayılı ilamıyla İş Mahkemesi sıfatıyla yargılama yapan mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi lehine görevsizlik kararı verildiği anlaşılmıştır.

B) İlk Bozma Kararı
Kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 06.10.2003 tarih ve 2003/7160 Esas ve 2003/7452 Karar sayılı ilamı ile davaya bakma görevinin iş mahkemesinde olduğu ve işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle mahkeme kararının bozulduğu anlaşılmıştır.

C) Mahkemenin İkinci Kararı
Kararın 21.04.2005 tarih ve 2003/533 Esas ve 2005/171 Karar sayılı ilamı ile davalılara atfedilebilecek bir kusur bulunmadığından ve davacılara SSK tarafından ölüm geliri bağlanmadığından davanın reddine karar verilmiştir.

D) İkinci Bozma Kararı
Kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 10.10.2005 tarih ve 2005/8563 Esas 2005/9062 Karar sayılı ilamında özetle; Davalı Kuruşlar Şirketinin alt işveren, Davalı Pamukkale Şirketinin ise Asıl işveren olarak iş kazasından müteselsilen sorumlu oldukları ve araç şoförünün kusurundan adam çalıştıran sorumluluğu kapsamında sorumlu oldukları gözetilmeden ret kararı verilmesi, iş güvenliği uzmanlardan oluşturulacak heyetten rapor alınmadan Adli Tıp Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapora itibar edilerek karar verilmesi, ayrıca davacı anne ve babaya 506 sayılı Kanun’un 69 uncu madde gereği SSK’ya başvurarak gelir bağlatmaları, gerektiğinde ise dava açmaları için süre verilmesi gerekirken bu hususta gereği yapılmadan karar verilmesinin hatalı olduğu belirtilerek karar bozulmuştur.

E) Mahkemenin Üçüncü Kararı
Mahkemenin 18.06.2019 tarih ve 2006/45 Esas- 2019/367 Karar sayılı ilamında özetle; davacı anne Sultan lehine 5.791,00 TL Maddi ve 3.000 TL Manevi tazminat, davacı baba… lehine 1.000 Tl maddi ve 3.000 TL manevi tazminat (davacı …’nin miras hisseleri oranında mirasçılarına aidiyetine) davacılar lehine 1.000 TL cenaze ve defin gideri (davacılar ve davacı … Ali’nin miras hisseleri oranında mirasçılarına aidiyetine), davacı Kardeş Mutlu lehine 1.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş, birleşen dava dosyası hakkında karar verilmemiştir.

F) Üçüncü Bozma Kararı
Mahkeme kararının davacılar ve davalı Pamaş Pamukkale Taşımacılık Tur. Tic. San. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 19.01.2021 tarih ve 2020/6365 Esas-2021/432 Karar sayılı ilamıyla; eldeki davada, asıl dava dosyası ile 17.12.2009 tarihli kararla birleştirilmesine karar verilen, davacılar vekili tarafından 03.07.2009 tarihinde açılan, 2009/922 esas sayılı dava dosyasında asıl dava dosyasında istenmemiş olan, tazminat alacakları için kaza tarihinden faiz işletilmesi talebi ile kaza tarihinden iş bu dava tarihine kadar işlemiş faiz alacağına mahsuben fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 8.000,00 TL’nin hüküm altına alınması talebi yönünden açıkça karar verilmeyerek usule aykırı olacak şekilde hüküm kurulmasının hatalı olduğu belirtilerek karar bozulmuştur.

IV. SON BOZMA SONRASI YARGILAMA SÜRECİ VE KARAR
Bozma kararına uyan Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararda özetle; yapılan yargılamada bozma ilamı dışında kalan hususların taraflar bakımından usuli kazanılmış hak oluşturduğundan bozma ilamı dışında kalan konularda inceleme yapılmaksızın yalnızca bozma ilamı doğrultusunda yeniden yargılama yapıldığını, dosya kapsamı incelendiğinde; mahkememizce verilen 18.06.2019 tarihli karara karşı davalı Pamaş Pamukkale Taşımacılık Tur. Tic. San. A.Ş tarafından temyiz kanun yoluna başvurulduğu, bunun üzerine davacılar vekili tarafından katılma yolu ile temyiz isteminde bulunulduğu, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 19.01.2021 tarihli, 2020/6365 Esas ve 2021/432 Karar sayılı ilamıyla mahkememizin 18.06.2019 tarihli kararının bozulmasına karar verildiği, bozma ilamında tarafların temyiz talepleri tek tek irdelenmiş davalı tarafın tüm temyiz itirazların reddine ve davacılar vekilinin faiz talepleri hakkında karar verilmediği hususundaki temyiz itirazı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar verilerek, mahkemece birleşen 2009/922 Esas sayılı dosya hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmemesi yerinde görülmemiştir. Davalı tarafın temyiz dilekçesinde belirttiği diğer istinaf sebepleri bozma ilamında kararın bozma sebepleri arasında gösterilmemekle meydana gelen olayın niteliği, taraflar arasındaki ilişki, olaydaki kusur durumu ve neticeten hükmedilen tazminat miktarlarına ilişkin verilen hükmün yerinde görülerek bozma ilamı dışında bırakılmış olması nedeniyle yalnızca faiz talep edilen birleşen 2009/922 Esas sayılı yönünden yargılama yapıldığı belirtilerek; asıl dava yönünden; maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulü ile önceki hüküm fıkralarının aynen tekrarına, Birleşen 2009/922 Esas sayılı dosya yönünden davanın kısmen kabulü ile; davacı … lehine hükmedilen 5.791,00 TL maddi tazminat yönünden 4.017,21 TL olay tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faizin davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen alınarak, davacı …’a verilmesine, Davacı … lehine hükmedilen 1.000,00 TL maddi tazminat yönünden 693,70 TL olay tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faizin davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen alınarak yargılama sırasında ölen davacı muris … mirasçıları dahili davacılar … (2/8 pay), … (3/8 pay) ve … (3/8 pay) ‘ya belirtilen miras hisseleri oranında verilmesine, Davacıların talep ettiği 1.000,00 TL cenaze defin masrafları yönünden 693,70 TL olay tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faizin davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar …, … ve yargılama sırasında ölen davacı muris …’a düşen miktarın mirasçıları dahili davacılar … (2/8 pay), … (3/8 pay) ve … (3/8 pay) ‘ya belirtilen miras hisseleri oranında verilmesine, Davacı … lehine hükmedilen 3.000,00 TL manevi tazminat yönünden 2.081,10 TL olay tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faizin davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, Davacı … mirasçıları lehine hükmedilen 3.000,00 TL manevi tazminat yönünden 2.081,10 TL olay tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faizin davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen alınarak, yargılama sırasında ölen davacı muris … mirasçıları dahili davacılar … (2/8 pay), … (3/8 pay) ve … (3/8 pay)’ya belirtilen miras hisseleri oranında verilmesine, Davacı … lehine hükmedilen 1.000,00 TL manevi tazminat yönünden 693,70 TL olay tarihinden dava tarihine kadar işlemiş faizin davalı şirketlerden müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’a verilmesine, Davacı tarafın alacağın tamamına ıslah tarihinden itibaren ticari faiz yürütülmesi yönündeki taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı Pamaş Pamukkale Taşımacılık Tur. A.Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle; mahkeme kararının gerekçeli olmadığını, birleşen davanın ve bu davadaki ıslah taleplerinin zamanaşımına uğradığını ve bozmadan sonra ıslah yapılamayacağını, bozmadan sonra ıslaha itibar edilmesinin hatalı olduğunu, davacı taraflara ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmaksızın hüküm kurulduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Kuruşlar Oto Yedek Parça Tur. Ltd. Şti. vekili temyiz dilekçesinde özetle; kararın tahsilde tekerrüre sebep olacak şekilde verildiğini; hem asıl hem birleşen dava yönünden kabul ve red oranları ile vekalet ücretinin miktarlarının mükerer olarak belirtildiğini, bu şekilde hem asıl dosyadan hem birleşen dosyadan maddi ve manevi tazminatlardan veaklet ücretinin hatalı olduğunu, birleşen dosyanın zamanaşımına uğradığını, bozmadan sonra ıslah yapılmasının hatalı olduğunu, davacının birleşen davada talebini açıklaması için verilen süre için taraflarından muvafakat alınmadığını beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazası neticesinde vefat eden sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminata hak kazanıp kazanmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK Geçici 3 üncü maddesi delaletiyle uygulama imkanı bulan 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 1086 sayılı HUMK’nun temyiz incelemesi ile ilgili 427 ilâ 444 üncü maddeleri, 6100 sayılı HMK’nun 297 nci maddesi, 818 sayılı Borçlar Kanunun 332 nci maddesi ile tazminatın belirlenmesi ile ilgili 41, 42, 43 ,44, 45 ve 47 nci maddeleri ile 6101 sayılı Kanunun 7 nci maddesi gereğince davaya uygulanma imkanı bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 55 ve 420 nci maddeleri, 22.06.1996 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, usuli kazanılmış hak yönünden 04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararıdır.

3. Değerlendirme
A) Kanunun açık hükmüne aykırı görülen hususlar kapsamında yapılan incelemede;
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 297 nci maddesi uyarınca, mahkeme kararlarının;

a) Hükmü veren mahkeme ile hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları ile sicil numaraları, mahkeme çeşitli sıfatlarla görev yapıyorsa hükmün hangi sıfatla verildiğini,

b) Tarafların ve davaya katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin ad ve soyadları ile adreslerini,

c) Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebepleri,

ç) Hüküm sonucu, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini,

d) Hükmün verildiği tarih ve hâkim veya hâkimlerin ve zabıt kâtibinin imzalarını,

e) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi, içermesi, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi zorunludur. Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve Kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir (Hukuk Genel Kurulu – 2007/14-778 E, 2007/611 K, Dairemizin 01.04.2008 gün ve 2007/38353 Esas, 2008/7142 Karar sayılı ilamı).

2.Hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılması bu kısımların bağımsız bir şekilde onandığını göstermez, hükmün bir kısmının bozma kapsamı dışında bırakılmasının amacı bu kısımların doğru olduğunu belirlemek, bozmanın sınırlarını çizmek ve bu şekilde usulü kazanılmış hakları oluşturup, korumaktır.

3.Bozma kararı üzerine önceki hüküm tamamen ortadan kalkar. Bu nedenle bozma kararından sonrada Mahkemece HMUK.nun 388 vd. HMK.nun 297. maddelerinde belirtilen unsurları taşıyacak şekilde yeni bir karar verilmek zorundadır.

4.Davaya konu isteklerin tamamı için hüküm kurulmalı, yargılama giderleri, harç ve avukatlık ücreti buna göre belirlenmelidir.

5.Somut olayda mahkemece asıl dava kapsamında kurulan hükmün Dairemizce verilen bozma kararı kapsamında bozma dışında kalarak taraflar lehine usuli kazanılmış hak teşkil ettiği yönünden gerekçe tesis edilmek, hüküm fıkrasında ise açıkça miktarlara hükmedilmeden dasıl dava ile ilgili maddi ve manevi tazminat istemlerinin kısmen kabul edildiği belirtildikten sonra önceki hüküm fıkralarının aynen tekrarına karar verilmesi, hatalı olmuştur.

6. Öte yandan davalılardan Kuruşlar şirketinin unvanın ticaret siciline ilişkin kayıtlarda “Kuruşlar Oto Yedek Parça Tur. Ltd. Şti.” olduğu, unvan değişikliğini gösterir bir kaydın olmadığı halde kararda yazılı şekilde “Kuruşlar Oto Yedek Parça Tur. Tic. San. A.Ş.” olarak belirtilmesi de usul ve yasaya aykırı olmuştur.

B) Ödeme iddiasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1.Bilindiği üzere bir hususun varlığı veya yokluğu mahkemenin davayı esası bakımından inceleyip, karara bağlamasına engel teşkil ediyorsa, dava şartı söz konusudur. Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler. Bu noktada, dava hakkının bir anlamda dava şartı olduğu kuşkusuzdur. Dava hakkının varlığı ya da düşmüş bulunmasının incelenmesi, doğrudan hâkime verilmiş ödevlerden olması karşısında, Yargıtay Dairesi, önceden ileri sürülmemiş olsa bile temyiz aşamasında dava şartının tamam olup olmadığını kendiliğinden gözetebilir.

2. Davanın hukuksal niteliği gereği davalı, temyiz aşamasında dava konusu borcu söndüren nitelikte bir belge vermişse, bu belge üzerinde gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir. Gerçekten de, yargılamada davayı inkâr eden davalının savunması borcun bulunmadığı savunmasını da kapsar. O nedenle, davalının borcun ne sebeple bulunmadığını açıklama ve iddianın aksine, delillerini ikame etme hakkının ortadan kalktığından söz edilemez. Belirtilen nedenlerle, temyiz aşamasında sunulan ve borcu söndüren bir belgenin varlığı karşısında savunmanın genişletilmesi yasağından da söz edilemeyecektir

3. Sonuç itibariyle; yargılama aşaması henüz tamamlanmamış böyle bir durumda, borcu itfa eden belgenin veya dava şartının söz konusu olduğu hallerde, dava sonuçlanıp kesinleşmemiş ise, ibraz edilen ve borcu söndüren yazılı belgenin dikkate alınması gerekir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 04.07.2007 gün 2007/13-453Esas ve 2007/453Karar sayılı kararlarında da aynı ilke benimsenmiştir.

4. Ödemeye ilişkin davanın yasal dayanağı ile ilgili 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 55. maddesinde, “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.”hükmüne yer verilmiştir.

5. Aynı kanunun ibraya ilişkin 420 nci maddesine göre“Hizmet sözleşmelerine sadece işçi aleyhine konulan ceza koşulu geçersizdir. İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür. Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.   İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, destekten yoksun kalanlar ile işçinin diğer yakınlarının isteyebilecekleri dâhil, hizmet sözleşmesinden doğan bütün tazminat alacaklarına da uygulanır.” düzenlemesi yer almaktadır.

6. Bu düzenlemelere göre işçi ve hak sahibine yapılacak ödemenin hakkın gerçek tutarını karşılaması gerekmektedir, ödemeden artan yani karşılanmayan bakiye alacak kısmı için ise davacıların tazminat hakkı devam etmektedir.

7. Ödemenin tazminat alacağını karşılayıp karşılamadığı noktasında ise Yargıtay uygulamasının geliştirdiği “denkleştirme metodunun” kullanılması hakkaniyetli çözüme ulaşılması noktasında önem arz etmekte, ödemelere faiz işletilmek suretiyle tazminat alacağından mahsup yeterli görülmemektedir. Bu metoda göee ödemenin yapıldığı tarihteki verilere göre, davacıların hak ettikleri tazminat alacaklerı ile ödenen miktar birbirine oranlanarak tespit edilecek denkleştirme oranı mevcut hesap raporundaki verilere uygulanarak tazminat alacağının ne kadarının karşılandığı belirlenip, karşılanmayan kısım yönünden ise tazminata hükmetmek gerekmektir.

8. Somut olayda, dosya içeriğine yansıyan bilgi ve belgelere göre; kazaya sebep olan … plakalı Kamyona ait İsviçre Sigorta A.Ş. nezdinde 4502- K 02-0108 poliçe nolu zorunlu mali mesuliyet sigortasından 25.05.2001 tarihinde anne ve babaya toplam 3.000 TL ödemede bulunulduğu, kazanın gerçekleştiği … plakalı otobüse ait Başak Sigorta A.Ş. nezdinde düzenlenmiş olan zorunlu koltuk sigortasından ise 05.07.2000 tarihinde anneye 5.000 TL, babaya 5.000 TL ödemede bulunduğu anlaşılmaktadır.

9. Bu açıklamalar doğrultusunda mahkemece yapılacak iş, ödemelerin yapıldığı tarihler itibariyle davacı anne ve babanın maddi tazminat alacakları hesap edilerek sigorta şirketi tarafından yapılan ödemelerin tazminat alacaklarını karşılama oranına göre tespit edilecek denkleştirme oranını bularak, bu oranı hükme esas alınan hesap raporuna uygulayarak davacı anne ve babanın karşılanmayan maddi tazminat alacağı ile faiz alacağı bulunması halinde bu kısımları hüküm altına almaktan ibarettir.

10. Mahkemece, açıklanan bu maddi ve hukuki esaslar gözetilmeden hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

11. O halde, davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları ile kanunun açık hükümüne aykırı görülen hususlar re’sen gözetilerek ve bu aşamada bozma sebeplerine göre davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının sair yönleri incelenmeksizin mahkeme hükmü bozulmalıdır.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davalılar vekilleri tarafından ileri sunulan temyiz itirazlarının bu aşamada sair yönleri incelenmeksizin temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

2.Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

3.Dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine,20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.