YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3457
KARAR NO : 2023/2096
KARAR TARİHİ : 07.03.2023
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2020/83 E., 2021/206 K.
DAVACILAR : 1-… 2- … 3- … 4- …
vekilleri Avukat …
İHBAR OLUNAN : … Sigorta A.Ş.
DAVA TARİHİ : 30.06.2014
KARAR : Ret
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen iş kazasından kaynaklanan tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Kapatılan 21. Hukuk Dairesince … Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından tarafından temyiz edilmekle; süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacılar murisi kazazede sigortalının 10.06.2013 tarihinde geçirdiği iş kazası neticesinde vefat ettiğini beyanla, eş ve çocuklar için 1.000,00 er TL maddi, eş … için 30.000,00 TL, her bir çocuk için 25.000,00 er TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde tüm davacıların T.C kimlik numarasının belirtilmesinin zorunlu olduğu halde belirtilmediğini, istenilen tazminat miktarlarının çelişkili olup talep sonucunun açık olmadığını, davacıların murisinin ölümü iş kazası olmadığını, bünyesel faktörlerden kaynaklanan kal p krizi iş kazası sayılmadığını, murisin vefatı SGK tarafından iş kazası sayılmadığı gibi davacıların kuruma bu yönde bir başvurusunun da olmadığını, olayın SGK tarafından iş kazası sayılması bu dava bakımından ön sorun niteliğinde olduğunu, SGK bakımından iş kazası sayılmayan bir olayın işveren bakımından iş kazası sayılmasının mümkün olmayacağını, iş kazasından işverenin sorumlu tutulabilmesi kusurunun ispatına bağlı olduğunu, dava konusu olayda işverenin kusuru söz konusu olmadığı gibi dava dilekçesinde işverenin kusurlu olduğuna ilişkin bir iddia dahi bulunmadığını, ölüm olayı ile işverenin herhangi bir kusurlu hareketi arasında illiyet bağı olmadığını, talep edilen tazminat miktarının fahiş olduğunu, usul ve esas yönünden hukuka aykırı olan davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini istediğini bildirmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 25.09.2018 tarihli ve 2014/519 Esas, 2018/485 Karar sayılı kararıyla; her ne kadar Sosyal Güvenlik Hukuk kaspasında meydana gelen kaza iş kazası kabul edilmiş ve müteveffanın mirasçılarına maaş bağlanmış ise de davacının talep ettiği maddi manevi tazminattan sorumluluk kusura dayalı olduğundan ve işverene veya 3. bir kişiye atfedilecek bir kusur da tespit edilemediğinden işveren yönünden davanın sübuta ermediği gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 30.04.2019 tarihli ve 2019/453 E.- 2019/721 K.
sayılı kararıyla; Mahkemece ilk iki bilirkişi raporu arasındaki çelişkinin giderilmesi için, talimat yolu ile İş Güvenliği Uzmanı, İnşaat ve Makine Mühendisi ile Kalp Damar Cerrahisi uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 20.04.2018 tarihli kusur bilirkişi heyet raporunda ise almakla yükümlü olduğu iş güvenliği önlemlerini yeterince almış olduğunun görülmüş olması sebebiyle davacılar murisinin ölüm nedeni olan kalp krizinin ön görülemez ve fark edilemez olduğu, periyodik muayenelerinde bu hususun belirlenemediği işçi sağlığı ve güvenliği önlemleri ile olayın önlenmesi arasında illiyet bağı bulunmadığı, ortamının çalışma şartlarının kalp krizi geçirilmesine neden olabilecek herhangi bir rolü bulunmadığından davalı işverene yüklenebilecek kusurun bulunmadığı, ölümüne neden olan kalp krizinin önceden fark edilemeyeceğinin tıbben sabit olduğu, ölümünde kendisinin de herhangi bir ihmalinin bulunmadığı anlaşıldığından davacılar murisine yüklenebilecek bir kusurun bulunmadığının rapor edildiği, talimat ve keşif yolu ile alınan 29.11.2017 ve 20.04.2018 tarihli kusur bilirkişi heyet raporlarında davacılar murisi ile davalı işverenin iş kazasının oluşumunda herhangi bir kusuru bulunmadığı tespit edildiğinden davanın reddine dair mahkeme kararında yasal isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle;
Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Kapatılan 21. Hukuk Dairesinin 04.02.2020 tarih ve 2019/4411 E.-2020/508 K. sayılı ilamıyla; Mahkemece yapılacak işin 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanun’un 9 uncu maddesinde açıklanan tebliğe ekli Ek 1 Listesine göre işyerinin tehlike sınıfının belirlenerek, işverenin yükümlülüklerini açıklayan 4,5 ve 10 uncu maddeler ile çalışanların yükümlülüklerini açıklayan 19 uncu madde hükümleri; doğrultusunda, sigortalının kaza öncesi ve kaza sonrası dönemlere ait temin edilebilen tüm tıbbi belge ve raporları dosyaya celp edildikten sonra ölüm olayından önceki tarihlerde sigortalının bünyesini zorlayacak bir çalışma yaptırılıp yaptırılmadığı, olay günü sigortalıyı işyerinde rutin dışında bir gerginlik ve stres içine sokacak bir olayın cereyan edip etmediği, olay günü sigortalının ne kadar süre çalıştırıldığı ve ölüm olayının ne şekilde meydana geldiği gözetilerek, aralarında bir kardiyologun da bulunduğu, iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden, meydana gelen iş kazası olayında sigortalı veya davalının kusurunun bulunup bulunmadığını, kusuru bulunanlar varsa her bir taraf için ayrı ayrı açıklanmak suretiyle nedenlerini, iş kazasının meydana gelişinde işyeri koşullarının etkili olup olmadığını, sigortalının kendi bünyesinden kaynaklanan nedenlerin zararlı sonucun meydana gelişinde ne kadar etkili olduğunu da kapsar şekilde tespit eden kusur raporu aldıktan sonra oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibaret olduğu belirtilerek
ilk derece mahkemesi kararı bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Yüksek mahkememe ilamı doğrultusunda müteveffa … ‘ın çalıştığı iş yerinin tehlike sınıfının ‘çok tehlikeli’ olduğunun tespit edildiği, yine sigortalının kaza öncesinde tedavi olduğu hastanelerin tespit edildiği, kullanmış olduğu ilaçların listesinin ve tedavi evraklarının dosyaya kazandırıldığı, dosyanın iş sağlığı ve güvenliği alanında uzman bilirkişiler ile kardiyologtan oluşan bilirkişi heyetine tevdi edilerek 20.09.2017 tarihli rapor ile 20.04.2018 tarihli rapor arasındaki çelişkinin giderilerek rapor tanzim edilmesinin istenildiği, bilirkişilerce hazırlanan 08.02.2021 tarihli raporun dosyaya sunulduğu, hem iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı kapsamında hem kalp krizi olayının ayrıntılı ve gerekçeli olarak raporda değerlendirildiğinin anlaşıldığı, bilirkişilerce kap ve damar hastalıkları açısından değerlendirme yapılarak ”müteveffanın kardiyovasküler hastalıklar ile ilgili olarak sağlık gözetimi ya da düzenli kardiyoloji kontrolü altında tutulmasını gerekli kılan bir durum bulunmamaktadır” tespitinin yapıldığı, yine iş sağlığı ve güvenliği açısından değerlendirme yapılarak ”iş yerinde çalışacakların yapacak oldukları işe bedenen ve ruhen uygun olup olmadıklarının tespiti için gerekli görülen temel işe giriş muayenelerini ve iş yeri hekiminin belirlediği tetkiklerin yapıldığı, çalışma süreci boyunca periyodik muayenelerin düzenli olarak yaptırıldığı ve iş yerinde gerçekleşen sağlık gözetimi ve kalp krizi sürecinde davalının etkili olmadığı” ve davalının kusurunun bulunmadığı yönünde belirleme yapıldığı, heyetçe hazırlanan raporun bilimsel verilere, mevzuat hükümlerine uygun çelişkileri giderir mahiyette olduğunun mahkememizce kabul edildiği, eldeki davanın iş kazası sebebiyle tazminat davası olup davalının kusuru oranında sorumlu tutulabileceği, kazanın meydana gelmesinde davalıya atfedilecek kusur bulunmadığının bilirkişi raporları ile sabit olduğu, yukarıdaki maddi ve hukuki olgular uyarınca, kusursuz olan davalı işverenin sorumlu olmayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz sebepleri olarak özetle; müteveffa …’ın 06.06.2013 tarihinde çok ağır efor gerektiren derz makinesinin temizlenmesi esnasında yüksek sıcaklık altında 45-50 dakika çalıştıktan hemen sonra molaya çıktığını, aniden terlemeye başlayıp yere yığıldığını ve akut miyokart enfaktüsünden henüz 34 yaşındayken vefat ettiğini, müteveffanın ölümünden altı gün sonra bir çocuğunun dünyaya geldiğini, davalı şirketin müteveffanın eşi ve çocuklarının mağduriyeti ile ilgili hiçbir girişimde bulunulmaması sonucu iş bu davanın açıldığını, olay günü ölçü aletleri bakım başmühendisliğinde teknisyen olarak çalışan sigortalının iş yerinde bildirilen bir arızanın giderilmesi sonrasında teknisyen dinlenme odasında fenalaşarak kaldırıldığı hastanede kalp krizine bağlı olarak öldüğünün anlaşıldığını, dava konusu olayda illiyet bağını kesen durum söz konusu değilken işverenin tehlike sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini, tanık ifadeleri incelendiğinde davalı iş yerinin ortalama sıcaklığının çok yüksek olduğu, üretim yeri dökümhanenin işin doğasına uygun olarak yüksek sıcaklıkta olması gerektiği anlaşılırken keşfin Kasımın sonunda yapılması iş yerinin uygun olarak hazırlanması ve gerçek şartları içermediğini, müteveffanın henüz otuzlu yaşların başında olması sağlık açısından daha önce hiçbir sıkıntısı olmaması, hiçbir ilaç kullanmadığını, yüksek efor ve sıcaklıktan kalp krizi geçirdiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazasında vefat eden sigortalının yakınlarının tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddeleri, 4857 sayılı İş Kanun’un 77, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 51, 52, 54, 55 ve 417 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanunu’nun 13, 16,19 ve 21 inci maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu hükümleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR:
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacılar vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
07.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
…