YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3165
KARAR NO : 2022/6105
KARAR TARİHİ : 21.04.2022
Mahkemesi :İş Mahkemesi
No : 2017/468-2017/493
Dava, davacının davalıya ait …’deki işyerinde 10.02.1992-31.08.2001 arasında geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca, davalı … vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın Dairemize gönderilmesine karar verilmiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Davanın yasal dayanağı, 5510 sayılı Yasanın Geçici 7. maddesi atfı ile 506 sayılı Kanun’un 79/10 ve 5510 sayılı Kanun’un 86/9. maddeleridir. Bu tür sigortalı hizmetlerin saptanmasına ilişkin davalar, sonuç itibariyle sigorta primlerinin işverenden tahsilini ve kurum kayıtlarının düzeltilmesini de gerektireceğinden gerçek işveren ve kurum kayıtlarında işveren olarak görünen kişilerin de belirlenerek davaya katılmaları sağlanmalı, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılması, bir başka anlatımla, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından, husumetin tüm işverenlere birlikte yöneltilmesi zorunludur.
Husumet dava şartı olup, kamu düzenine ilişkin bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında mahkemece re’sen gözetilmesi gereken bir husustur. Davada husumetin yanlış kişiye yönlendirilmesi veya davalı tarafın eksik gösterilmesi halinde dava sıfat yokluğundan hemen reddedilmemeli, belirtilen eksikliğin giderilmesi yönünde bir talebin bulunması ve dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesinin kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığının anlaşılması halinde, hakim, HMK’nun 124. maddesinin 4. fıkrasında açıklandığı üzere, karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul ederek, davayı diğer kişilere de teşmil ederek, yargılamaya devam etmelidir.
6100 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124. maddesinde “…maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hâkim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hâkim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir…” hükmü uyarınca, davacıya ait işyerinde çalışan olduğu iddia edilen ilgili …’a usulüne uygun şekilde husumet yöneltilmeli, göstereceği bütün deliller toplandıktan sonra, tüm deliller birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
506 sayılı Kanunun 4’üncü maddesi ile “işveren; …sigortalıları çalıştıran… kişiler…” olarak tanımlanmış olup, hizmet tespitine yönelik davalarda, çalışma ilişkisinin nitelik ve süresinin belirlenmesinde, bu yöndeki işyeri bilgi ve belgelerine ulaşılmasında, bir başka deyişle, davanın sübutu, kanıtlama yükümlülüğü ve verilen kararın infazı açısından, işverene husumet yöneltilmesi zorunludur.
Öte yandan; ülkemizde 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kararı doğrultusunda, terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler kapsamında çıkarılan 03.10.2016 tarihli 675 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Dava ve Takip Usulü başlıklı 16. Maddesinde aynen;
“Madde 16- (1) 20/07/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan Kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara re’sen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(2) 20/07/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/08/2016 tarihinden önce başlatılan icra ve iflas takipleri ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen takipler hakkında icra müdürlüklerince, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca düşme kararı verilir. Bu kararlar dosya üzerinden kesin olarak verilir ve takip alacaklısına resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı takip giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(3) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan k.anun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/8/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.
(4) Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz.” hükmü getirilmiştir.
Eldeki dava dosyasında, ihtilaf konusu dönem içerisinde davacı adına 16.03.1996-10.07.1996 tarihleri arasında … sicil sayılı dava dışı … Pazarlama Dağıtım Ajans Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ünvanlı işyerince, 05.08.1996- 17.11.1999 tarihleri arasında … sicil sayılı dava dışı … Reklam Tanıtım Pazarlama Kırtasiye İhracat İthalat Eğitim Hizmetleri A.Ş. ünvanlı işyerince, 18.11.1999-31.08.2001 tarihleri arasında … sicil sayılı dava dışı … Eğitim Hizmetleri A.Ş. ünvanlı işyerince Kuruma hizmet bildirimlerinin yapıldığı, adı geçen … Pazarlama Dağıtım Ajans Hizmetleri Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. ünvanlı şirketin yine davacı adına bildirimde bulunan … Reklam Tanıtım Pazarlama Kırtasiye İhracat İthalat Eğitim Hizmetleri A.Ş. ile birleşmekle ticaret sicilindeki kaydının 17.11.1997 tarihinde kapatıldığı, … Reklam Tanıtım Pazarlama Kırtasiye İhracat İthalat Eğitim Hizmetleri A.Ş.’nin ise … Reklam Tanıtım Pazarlama Kırt. İth. İhr. Eğitim Öğrt. Hiz. A.Ş.’ne aktif ve pasifiyle, borç ve alacaklarıyla, bütün halinde devir edildiğinden sicilden kaydının 31.12.1998 tarihinde kapatıldığı, bu şirketin hala aktif olarak sicilde kaydının bulunduğu, … Eğitim Hizmetleri A.Ş. ünvanlı işyerinin ise 670 sayılı KHK kapsamında ticaret sicil kaydının terkin edildiği, davanın ise … Medya A.Ş. ye karşı açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu tür davalarda elde edilecek hükmün, davacının sigorta bildiriminde bulunan işverenin hak alanını da ilgilendirdiği ve onun yönünden bir takım sorumluluk ve yükümlülükler doğurabileceği belirgin bulunmakla, kendisine de husumet yöneltilmesi gerektiği açıktır. Bu bakımdan; ihtilaf konusu dönem içerisinde davacı adına Kuruma hizmet bildiriminde bulunan … Reklam Tanıtım Pazarlama Kırt. İth. İhr. Eğitim Öğrt. Hiz. Anonim Şirketinin Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 124’üncü maddesi de nazara alınarak yasal yöntemine uygun biçimde davaya katılımı sağlanmalı, … Eğitim Hizmetleri A.Ş. ünvanlı işyeri yönünden ise eldeki dava hakkında 675 sayılı KHK.’nin 16. maddesi kapsamında değerlendirme yapılmalı, KHK ile kapatılan ya da devredilen Kurum veya şirketlerden olduğunun anlaşılması halinde bu şirketlere karşı dava açılamayacağından davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekeceği gözetilmeli ve sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular ile yukarıda yer alan yasal düzenlemeler ve açıklamalar göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde kurulan hüküm usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 21/04/2022 oybirliğiyle karar verildi.