Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/3052 E. 2023/7587 K. 06.07.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3052
KARAR NO : 2023/7587
KARAR TARİHİ : 06.07.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/593 E., 2021/954 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ :…Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2017/66 E., 2019/5 K.

Taraflar arasındaki hizmet tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davacı ……nın…li,…ilçesinde Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde…Halk Eğitim Müdürlüğüne bağlı Halk Eğitim Merkezinde açılan halı kursuna katıldığını ve halı kursu belgesi aldığını, müvekkilinin SGK giriş işlemlerinin yapılmadığını ve primlerinin yatırılmadığını, 1988 yılından itibaren üç yılı aşkın çalıştığını belirterek 5510 sayılı Kanun’un 86 ıncı maddesi uyarınca çalışılan süre boyunca prime esas ücretinin tespitini, SGK kayıtlarının bu prime göre düzeltilmesini bu nedenlerle sigortalı hizmet başlangıç tarihinin ve davalıya ait işyerindeki çalışma süresinin tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Bakanlık vekili; davacı tarafın 1988 yılından itibaren 3 yılı aşkın süre ile idare bünyesinde…li,…ilçesi…Halk Eğitim Müdürlüğüne bağlı Halk Eğitim Merkezinde açılan halı kursuna katıldığını iddia etmesine rağmen hizmet tespiti talebi için zamanaşımı/hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın tespiti istenen hizmetlerin geçtiği yıldan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerektiğini, halı kursu belgesi aldığını iddia etmesine rağmen Halk Eğitim Merkezi, İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü ve SGK kayıtlarında davacının çalıştığına dair kayıtların olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Fer’i müdahil Kurum vekili; yetki, görev, zamanaşımı ve husumet itirazlarını öne sürdüklerini, davacının hizmet tespitini istediği dönemde sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakfından yardım alınıp alınmadığının sorulmasını, işyerinin o dönemde var olup olmadığının araştırılmasını, kanun kapsamında ya da kapsama alınacak nitelikte olup olmadığının araştırılmasını, çalışmanın sigortalılık kapsamında olup olmadığının değerlendirilmesini, çalışma iddiasının gerçekliğinin araştırılmasını talep ettiklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde özetle; yeterli inceleme ve araştırma yapılmadığını, yargılama aşamasında dinlenmesini talep ettikleri tanıklarının dinlenmediğini, araştırılması önem arz eden hususların araştırılmadığını, davacının davalı kurumda çalıştığına yönelik ıslak imzalı belgenin mevcut olduğunu, bu nedenle hak düşürücü sürenin işlemeyeceğini belirterek kararın kaldırılması istemiyle istinaf yasa yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
yapılan inceme sonucunda; Davacı halk eğitim merkezinde kurs gördüğünü daha sonra 3 yıl süreyle çalıştığını iddia etmekte ise de işe giriş bildirgesi, ücret ödeme belgesi, bordro v.s gibi hak düşürücü süreyi keser mahiyette herhangi bir belgenin bulunmadığı anlaşıldığından mahkemece davanın hak düşürücü süre yönünden reddine dair karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin 1 numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine
karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesinin doğru olmadığını, belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.Sigortalı hizmetin tespiti davaları kamu düzenini ilgilendirmekte olup, bu niteliği gereği özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerekmektedir. Bu davaların kanuni dayanağı 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrası olup bu bentte “Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları kurumca tespit edilmeyen sigortalıların hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak hizmet tespiti isteyebilecekleri” açıklanmıştır. Anlaşılacağı üzere, çalışmanın tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın mevcudiyetini etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hak bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. Söz konusu Kanun’un kabul edilip, yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanun’un 5 inci maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesiyle yeniden beş yıl olarak düzenlenmiş olup, hâlen geçerliliğini korumaktadır.

2.Bu kapsamda işe giriş bildirgesi düzenlenmediği veya düzenlenmesine karşın kanuni hak düşürücü süre içerisinde Kuruma verilmediği, bu süre içerisinde Kuruma verilen dönem bordroları ile bildirimin yapılmadığı, sigorta primlerinin Kuruma yatırılmadığı, çalışmanın varlığı yönünde sigorta müfettişince herhangi bir saptamanın söz konusu olmadığı durumlarda, hizmetin varlığını ileri süren kişilerin hak düşürücü süre gerçekleşmeden yargı yoluna başvurması zorunludur.

3.İşverenin, çalıştırmış olduğu sigortalılara ait hangi belgeleri Kuruma vermesi gerektiği 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin 1 inci fıkrasında açıkça ifade edildiği üzere yönetmeliğe bırakılmıştır. Atıf yapılan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde işverence verilecek belgeler düzenlenmiştir. Bunlar, aylık sigorta primleri bildirgesi, dört aylık sigorta primleri bordrosu, sigortalı hesap fişi vs.dir. Yönetmelikte sayılan bu belgelerden birisinin dahi verilmiş olması hâlinde artık Kanun’un 79 uncu maddesinin 10 uncu fıkrasında yer alan hak düşürücü süreden söz edilemez. Yargıtay uygulamasında anılan maddenin yorumu geniş tutulmakta; eğer sayılan belgelerden birisi işveren tarafından verilmişse burada Kurumun işçinin çalışmasından haberdar olduğu ve artık hizmet tespiti davası için hak düşürücü sürenin varlığından söz edilemeyeceği kabul edilmektedir. Diğer taraftan, Kurum tarafından yapılan bir tespitin olması hâlinde de aynı kabul şekline ulaşılmaktadır.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Somut olaya gelince, davacının hizmet tespiti talebi bakımından, davalı işyerlerinden işe giriş bildirgesinin düzenlenmemesi ve Kuruma herhangi bir şekilde hizmet bildirimi ile ücretinden prim kesintisi de yapılmaması, yönetmelikte belirtilen belgelerin bulunmaması karşısında sigorta başlangıcı tespiti isteminin dava tarihi itibariyle hak düşürücü süreye uğradığı açıktır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının ilgilisinden alınmasına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.