Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/3020 E. 2023/6398 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/3020
KARAR NO : 2023/6398
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ: Orhangazi 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi

Taraflar arasındaki sigortalının iş kazasında vefatı nedeniyle hak sahiplerinin maddi ve manevi tazminat istemlerinden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine dair karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle dosyada tespit edilen noksanın ikmali için dosyanın mahalline geri çevrilmesine karar verildikten, noksan ikmal edilerek dosya Dairemize gelmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müteveffa …’nın 12.05.2008 tarihinde iş kazasında vefat ettiğini, Orhangazi Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2016/186 E sayılı dosyası ile açılan davada davalı …Çelik A.Ş ve taşeronun iş kazasında tam kusurlu olduğunun kesinleştiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda …’nın 338.508,88 TL, …’nın 22.431,64 TL, …’nın (kız çocuğu) 51.825,94 TL, …’nın 123.680,80 TL olmak üzere toplam 536.447,26 TL maddi zararı olduğunun hesaplandığını, ilk dava ile hüküm altına alınmayan maddi zararların tahsili için iş bu davanın açıldığını, anne … için 135.966,90 TL, … için 15.244,98 TL, kız çocuğu … için 44.099,08 TL, … için 89.335,40 TL olmak üzere toplam 284.536,36 TL bakiye maddi tazminatın olay tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacılar … ve …’in dava tarihi itibarıyla reşit olduklarından adlarına velayeten dava açılamayacağını, davacıların SGK’dan ölüm aylığı aldıklarını ayrıca temyiz incelemesinde olan davada verilen kararın … 13.İcra Müdürlüğü’nün 2014/6022 E sayılı dosyasından takibe konulması sonrasında dosyaya müvekkil şirket tarafından 940.000,00 TL’lık teminat mektubu konulduğunu ve kesinleşen manevi tazminata ilişkin 325.643,38 TL ödeme yapıldığını, davacıların adli yardımdan bahsedemeyeceklerini, ilk davada mahkeme kararına esas alınan ve davacıların ıslaha konu ettikleri 31.05.2012 tarihli hesap bilirkişi raporundaki maddi tazminat miktarının davalı şirket yönünden usulü kazanılmış hak oluşturduğunu, davacılar yönünden kesinleşmiş hüküm, davalı şirket yönünden usulü müktesep haklar olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; “Davacıların murisi …’nın 12.05.2008 tarihinde geçirdiği iş kazasında vefat ettiği, maddi ve manevi tazminat talebi ile davacıların davalı ve diğer işverenler aleyhine kısmi dava olarak açtığı asıl davasında ıslahı yaparken fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı, dava konusu etmediği bu kısımlardan zımnen vazgeçmiş sayılacağı; ayrıca davacının ıslahı yaparken esas aldığı bilirkişi raporuna itiraz etmediği ve bu yönden davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğu, kısmi davada mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre tümüyle kabulüne karar verilen maddi tazminatlar yönünden temyiz dilekçesinde kararın onanması talep edilmekle davalılar yönünden bu yönden de usuli kazanılmış hak oluştuğu, asıl davada verilen kararın eldeki davada kesin hüküm oluşturduğu, nitekim Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin gerek 18.03.2014 tarihli ilk bozma kararında gerekse 02.02.2016 tarihli ikinci bozma kararında “Yapılacak iş; ….davacıların maddi zararlarını taraflar yararına oluşan kazanılmış haklara da riayet edilerek yeniden hesaplatmak ve çıkacak sonuca göre talepler aşılmadan bir karar vermekten ibarettir. ” denilmek sureti ile usuli kazanılmış hak hususunun vurgulandığı, ilk davada ikinci bozmadan sonra verilen 24.01.2018 tarihli kararın davacılar tarafından maddi tazminat yönünden onanmasının talep edildiği hususları, emsal Yüksek Mahkeme kararı hep birlikte değerlendirildiğinde, davalı lehine usuli hak oluştuktan sonra ek dava ile fark maddi tazminat (destekten yoksun kalma tazminat) taleplerinin usuli kazanılmış hakka aykırı olacağı kanaatine varıldığından davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş davalı taraf lehine AAÜT 7/2 inci maddesi gereği maktu vekalet ücretine hükmedilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur” gerekçeleriyle davanın reddine karar verildiği anlaşılmıştır

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen karara karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmamış olması nedeniyle bakiye kısmından feragat edilmediğini, bilirkişi raporuna itiraz etmediklerini, ancak bu durumun davalı lehine kazanılmış hak oluşturmayacağını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Davacıların davalarını ıslah ederken fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığı ve alınan bilirkişi raporuna itiraz etmediği, bu nedenle davalılar yönünden bu hususun usulü kazanılmış hak oluşturduğu, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’ninde bozma ilamında “davacıların maddi zararlarını taraflar yararına oluşan kazanılmış haklara da riayet edilerek yeniden hesaplatmak ve çıkacak sonuca göre talepler aşılmadan bir karar vermek” gerekçesi ile bozulması karşısında, ilk derece mahkemesinin açılan ek davanın davalılar yönünden usulü kazanılmış hak noktasında reddi gerektiğine yönelik kararının yerinde olduğuna işaretle; Davacıların istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle: İstinaf mercii, ilk derece mahkemesince açılan ek davanın davalılar yönünden usuli kazanılmış hak ilkesi gereğince reddini doğru bulmuştur. Belirtmek gerekir ki Orhangazi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/4 E. sayılı dosyasında ıslah, 31.05.2012 tarihli bilirkişi raporundaki hesaplamalar üzerinden 08.10.2012 tarihinde yapılmış olup, bu bilirkişi raporuna itiraz edilmemesi davalı lehine usuli kazanılmış hak doğurmayacağını, zira her ne kadar ıslah yapılırken bilirkişi raporuna itiraz edilmemişse de 26.05.2013 tarihli dilekçemiz ile 22.04.2013 tarihli bilirkişi raporunun 3 numaralı hesaplaması üzerinden karar verilmesini talep etmiş bulunduklarını, dolayısıyla 31.05.2012 tarihli bilirkişi raporunu kabul etmiş sayılmamaları gerektiğini, Orhangazi Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2009/4 E. sayılı dosyası ile kısmi dava açılmış olup, 08.10.2012 tarihinde ıslah dilekçesi ile dava değerinin arttırıldığını, 6100 sayılı HMK 01.10.2011 tarihinde yürülüğe girdiğini ve ıslah tarihi olan 08.10.2012 tarihinde 6100 sayılı Kanunun yürürlükte olduğunu, ıslah tarihinde yürürlükte olan HMK 109/3: “Dava açılırken, talep konusunun kalan kısmından açıkça feragat edilmiş olması hali dışında, kısmi dava açılması, talep konusunun geri kalan kısmından feragat edildiği anlamına gelmez.” şeklindedir. Dolayısıyla fazla ilişkin hakların saklı tutulmamış olması bakiye kısımdan feragat edildiği anlamına gelmemektedir. Islah yaparken fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu şekilde 6100 sayılı kanun yürürlüğe girdikten sonra taraflarınca yapılan ıslahta fazlaya ilişkin haklarımız saklı tutulmasa dahi talep konusunun geri kalan kısmından feragat ettiklerine dair bir beyan bulunmadığından ek dava açılmasının hukuka uygun olmadığını, ancak mahkemece bu durum gözetilmeksizin davanın reddine dair kararın istinaf mercii tarafından doğru bulunmasının hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sigortalının vefatı nedeniyle hak sahiplerinin önceki dava kapsamında belirlenen ve talep harici kaldığı iddiasında bulunduğu bakiye maddi tazminat alacaklarına hak kazanıp kazanamadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 303 üncü maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un 417 ve 114 üncü maddeleri gereği uygulanma imkanı bulunan aynı Kanun’un 49,50, 51,52,53,5.maddeleri, 4857 sayılı İş Kanun’un 77 inci maddesi, usuli kazanılmış hak yönünden 04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile 09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararlarıdır.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle taraflar arasında daha önce görülerek kesinleşen 1086 sayılı HUMK döneminde davacılar vekilinin 08.01.2009 tarihinde açmış olduğu dava kapsamında fazlaya ilişkin talep hakkı bulunduğunu ileri sürmeden yapmış olduğu ıslah doğrultusunda maddi tazminat taleplerini belirlediği ve o yargılama kapsamında verilen kararda talep gibi karar verildiği ve davacının fazlaya ilişkin talep hakkının bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekilinin ileri sürdüğü temyiz itirazlarının istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ve Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar gerekçesinde açıklandığı şekilde karşılanmış olmasına göre usul ve kanuna uygun olan karara yönelik davacılar vekili tarafından ileri sürülen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilmiştir.

VI. KARAR Açıklanan sebeplerle;
1.Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

2.Fazla alınan temyiz giderinin temyiz isteklerinde ilgililere iadesine,

3.Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.