Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/2865 E. 2023/2679 K. 16.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2865
KARAR NO : 2023/2679
KARAR TARİHİ : 16.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/2732 E., 2021/2016 K.
DAVA TARİHİ : 09.08.2016
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Adana 5. İş Mahkemesi
SAYISI : 2016/677 E., 2021/495 K.

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, davacının, davalı iş yerinde boylama elemanı olarak çalışmaya başladığını, 10.03.2016 tarihinde davacının ahşap palet tamiri yapmaktayken üzerinde bulunduğu forkliften dengesini kaybederek zemine düştüğünü, bu düşme sonucunda davacının sol bacağının makine altında kaldığını ve ciddi anlamda yaralanmak suretiyle iş kazası geçirdiğini, davalı iş verenin meydana gelen bu kazada kusurlu olduğunu, işçi sağlığı iş güvenliği eğitimlerinin verilmediğini, davacının geçici ve kalıcı maluliyet yaşadığını bu itibarla 1.000,00 TL maddi tazminat, 20.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle: açılan davayı kabul etmediklerini, söz konusu iş kazasının davacının kusuru nedeniyle oluştuğunu, davalı şirketin tüm iş sağlığı ve iş güvenliği önlemlerini aldığını, davacının kötü niyetli olup maddi menfaat elde etmeye çalıştığını bu itibarla davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; 1-Davanın Kabulü ile; a-189.683,69 TL maddi tazminatın kabulü ile; olay tarihi olan 10.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
b- 20.000,00 TL manevi tazminatın kabulü ile; olay tarihi olan 10.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, dair karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf sebeplerinde özetle; Yerel mahkeme tarafından verilen kararın usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, açılan davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken esasa girilerek karar verilmesinin hukuka aykırı olup kararın sırf bu sebepten dolayı ortadan kaldırılmasının gerektiğini, dava dilekçesinde davasının son aldığı ücret davacı tarafından belirtildiğini, bundan da anlaşılacağı üzere davacının yaptığı masrafları bilebilecek ve hesaplayabilecek konumda olduğunu, meydana gelen iş kazasında davacının kusurlu olduğunu, davalının talimatıyla hareket etmediğini, bütün bunların raporla da ispatlandığını, davacının üzerine gelen forklifti görmediğini, Şirketin tüm iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini aldığını, mahkeme tarafından yeterli niceleme yapılmaksızın verilen kararın bu yönüyle de hukuka aykırı olduğunu, tüm işçilerine İSG alanındaki eğitimler başta olmak üzere yasal sorumluluğunu yerine getirmek adına gerekli tüm eğitimleri verdiğini, 10.03.2016 tarihinde gerçekleşen kazanın davacının kusuru ve ağır ihmali sebebiyle meydana geldiğini, şirket yetkililerinin aracılığıyla ambulansla hemen hastaneye götürüldüğünü, ilk acil müdahaleye ilişkin tüm masrafların davalı tarafından karşılandığını, hareket halindeki forklifte dikkatle yaklaşılması gerektiği ortalama bir çalışanın bilmesi gereken bir gerçek olduğundan, bu hususa ilişkin bir eğitime ihtiyaç duyulmayacağının açıkça ortada olduğunu, davacının maddi tazminat taleplerinin reddi gerekirken davacı lehine maddi tazminata hükmeden mahkemenin bu yönüyle de kararının hukuka aykırı olduğunu, karar verilirken gerekli incelemelerin yapılmadığını, davacının şirket üzerinden maddi menfaat elde etmeye çalıştığını, ayrıca davacının iddialarının hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek kaydıyla, manevi tazminat talebinin bir an için kabulü halinde ise komşularıyla ilişkisinin bozulduğunu iddia eden davacının 15.000 TL tutarındaki talebinin de çok yüksek olduğunu, davacının panik atak hastalığı sebebiyle yaşadığı psikolojik problemlerin kendi özel durumundan kaynaklandığını, tüm bu sebeplerden dolayı yerel mahkeme tarafından verilen kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili; istinaf dilekçesinde sunduğu gerekçelerle temyiz talebinde bulunmuştur.

C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir.

2.İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 417 inci maddesi, 5510 sayılı Kanunun 13, 16 ve 20 inci maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 4 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nu 110 uncu maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı açıktır.

2.Dosya içeriğine göre davacı lehine İlk Derece Mahkemesince 20.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmişken, Bölge Adliye Mahkemesinin 24.11.2021 tarihli kararında da davalı vekilinin başvurusunun esastan reddine dair karar verildiği ve bu tutarın Bölge Adliye Mahkemesi karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kaldığı anlaşıldığından, davalının bu kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.

3. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekili tarafından maddi tazminat talebine dair kurulan hükümle ilgili temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Davalı vekilinin, davacı lehine hükmedilen manevi tazminata ilişkin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,

2. Davalı vekilinin, davacı lehine hükmedilen maddi tazminata yönelik Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden ilgiliye yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

16.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.