Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/2817 E. 2023/3633 K. 04.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2817
KARAR NO : 2023/3633
KARAR TARİHİ : 04.04.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk(İş) Mahkemesi
KARAR : Kısmen kabul, kısmen ret

Taraflar arasındaki iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.

Karar davalı … Ticaret Plastik San ve İth. İhr. A.Ş. tarafından temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı vekili 19.04.2005 tarihli dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 08.07.2003 tarihinde uğradığı iş kazası nedeniyle fazlaya ilişkin talep hakkı saklı kalmak üzere 6.000 TL maddi ve 4.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek faiziyle davalı … Plastik Fabrikasından tahsilini talep etmiştir.

2. Davacı vekili 11.05.2009 tarihli dilekçesiyle hasım düzeltme talebinde bulunarak, dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen… Plastik Fabrikasının … Ticaret Plastik San ve İth. İhr. A.Ş.’ne ait olduğu anlaşılmakla iş bu davalıya tebliğ yapılarak yargılamaya devam edilmesini talep etmiş, mahkemece bu talep kabul edilerek anılan şirkete karşı yargılamaya devam olunmuştur.

3. Davacı vekili 21.05.2009 tarihli dilekçesiyle dava dilekçesindeki maddi tazminat istemini ıslah ederek 23.041,00 TL’ye artırmıştır.

4. Davacı vekilinin 12.06.2017 tarihli dilekçesiyle davalı şirket yanında davalı …’un da davalı olarak davaya eklenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı taraf davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. BOZMA ÖNCESİ VE BOZMA KARARLARI
1.Mahkemenin 15.07.2009 tarihli ilk kararında özetle; davanın kabulü ile, 23.041,00.-TL maddi ve 4.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 08.07.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.

2.Kararın davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine (Kapatılan) 21.Hukuk Dairesinin 17.02.2011 tarih ve 2010/59 E- 2011/1191 K sayılı ilamında özetle; SGK tarafından olayın iş kazası olarak kabul edilmediği anlaşılmakla, davacıya Sosyal Güvenlik Kurumuna ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine “iş kazasının tespiti” davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak olayın kesinleşmiş mahkeme kararı ile iş kazası olduğunun kabul edilmesi halinde ise davacıya Kuruma müracaat ederek sürekli iş göremezlik oranının belirlenmesi, giderek iş kazası sigorta kolundan sürekli iş göremezlik geliri bağlanması için önel vermek ve çıkacak sonuca göre bir karar verilmesi yönünden mahkeme kararı bozulmuştur.

3. Bozma kararına uyan mahkemece verilen 23.05.2018 tarihli ikinci kararda özetle; dosya kapsamına alınan 14.07.2017 havale tarihli aktüerya bilirkişi raporunda davalıların sorumlu olduğu miktarın 54.397,57 TL olduğu belirtilmiştir. Ancak Yargıtay bozma ilamına konu karar mahkememizce verilmeden önce davacı vekili tarafından dosyada bir kere ıslah yapıldığı tekrar ıslah yapılması mümkün olmadığından davacının önceki talebi doğrultusunda sorumlu olunan maddi tazminat miktarı belirlenerek, davacının yaşamış olduğu olayın iş kazası niteliğinde olduğu, kaza nedeniyle davacının hem maddi hem manevi zararının doğmuş olduğu ve davalıların bu kaza nedeniyle davacının oluşan zararlarından müteselsilen sorumlu oldukları anlaşılmış, alınan bilirkişi raporlarının usul ve yasaya uygun, hükme esas almaya elverişli ve somut olayla uyumlu olduğu anlaşılarak raporla hükme esas alınmış ve belirlenen miktarlar doğrultusunda davanın kabulü ile, 23.041,00.-TL maddi ve 4.000,00.-TL manevi tazminatın olay tarihi olan 08.07.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı taraftan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.

4. Kararın davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine (Kapatılan) 21.Hukuk Dairesinin 03.10.2019 tarih ve 2019/1065 E- 2019/5764 K sayılı ilamında özetle; hakkında usulüne uygun biçimde açılmış bir dava bulunmayan … hakkında hüküm kurulmasının hatalı olduğu, kabule göre de davacı bakımından değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, giderek olayla birlikte zararın öğrenildiği ve zamanaşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu gözetildiğinde Mahkemenin kabul iradesi doğrultusunda, kendisine 06.03.2018 tarihinde dava dilekçesinin tebliğ edildiği … yönünden, süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı defi konusunda işin esasına girilerek bir karar verilmesi, zamanaşımı definin değerlendirilmesi yönünden kararın bozulduğu anlaşılmıştır.

IV. BOZMA SONRASI YARGILAMA SÜRECİ VE SON KARAR
Bozma kararına uyan Mahkemece yukarıda tarih ve sayısı belirtilen son kararda özetle; davanın kısmen kabulü ile, 23.041,00 TL maddi ve 4.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihi olan 08.07.2003 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birilikte davalı … Ticaret Plastik San ve İth. İhr. A.Ş.’den tahsili ile davacıya ödenmesine, davalı … hakkında usule uygun açılmış bir dava bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … Ticaret Plastik San ve İth. İhr. A.Ş. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı … Ticaret Plastik San ve İth. İhr. A.Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının müvekkili şirkette çalışan olmadığını, bir arkadaşını görmek için geldiğinin kolluktaki beyanı ile sabit olduğunu bu nedenle davanın reddi gerektiğini, müvekkili şirkete % 80, şirket müdürü …’a %20 kusur verilmesinin hatalı olduğunu ıslah dikkate alınarak %20 kusur yönünden davanın reddi gerektiğini, faiz başlangıcının hatalı belirlendiğini, reddolan kısımdan red vekalet ücreti verilmesi gerektiğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yargılama sırasında terkin olmak suretiyle tüzel kişiliği sona eren şirket hakkında hüküm tesisinin mümkün olup olamayacağına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı HMK Geçici 3/2 nci maddesi delaletiyle uygulama imkanı bulan 26.09.004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki 1086 sayılı HUMK’nun 427 ilâ 444 üncü maddeleri, ile HMK Geçici 3/3 üncü maddesi delaletiyle uygulama imkanı bulan 1086 sayılı HUMK’un 73 üncü maddesidir.

3. Değerlendirme
1.Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.

2.Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağıı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.

3.Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, … 1995, s. 231). Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder ( Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, … 2000, s.288).Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir. Şu halde yapılması gereken iş; anılan HGK kararı çerçevesinde, tüzel kişiliği sona eren davalı şirketin ihyası için tasfiye memurluğu ile Ticaret Siciline husumet yöneltilerek ayrı bir dava açılması için davacı tarafa uygun bir süre verilmeli, dava açıldığı takdirde bu davanın sonucu beklenmeli, tüzel kişiliğin yeniden ihyası halinde, taraf teşkili sağlanarak, sonucuna göre karar verilmelidir.

4.Somut olayda, internet ortamından da ulaşılabilen Türk Ticaret Sicili Gazetesinin 21.07.2014 tarihli nüshasında Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğünden yapılan ilana göre davalı … Ticaret Plastik San ve İth. İhr. A.Ş.’nin Türk Ticaret Kanunun Geçici 7 nci maddesi kapsamında 15.07.2014 tarihi itibariyle re’sen sicilden silinmek suretiyle terkin olduğu, dava dosyası kapsamında anılan şirketin bu dava dosyası nedeniyle ihya edildiğini gösterir mahkeme kararının da bulunmadığı anlaşılmakla, mahkemece, davalı şirketin bağlı olduğu Diyarbakır Ticaret Sicil Müdürlüğünden davalı şirketle ilgili terkin kaydının olup olmadığı usulünce araştırılıp, söz konusu durumun varlığı halinde yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davacı tarafa iş bu davalı şirketi ihya etmesi için dava açmak için önel vermek, iş bu ihya davası sonucuna göre anılan davalı yönünden usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanarak yargılama yapılması gerekirken, tüzel kişiliği ortadan kalkan şirkete karşı yargılama yapılarak yazılı şekilde karar tesisi hatalı olmuştur.

6. Mahkemece 1086 sayılı HUMK’nun 428/4 üncü maddesine aykırı olacak şekilde taraf teşkili sağlanmadan yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR:
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, Mahkeme kararının BOZULMASINA,

2. Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

3. Dosyanın kararı veren Mahkemeye gönderilmesine, 04.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.