Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/2472 E. 2022/7752 K. 25.05.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2472
KARAR NO : 2022/7752
KARAR TARİHİ : 25.05.2022

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
No : 2019/1801-2021/1902
İlk Derece
Mahkemesi : … 2. İş Mahkemesi
No : 2015/4-2019/92

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı işveren ve feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı işveren ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacının, davalı işveren nezdinde aralıksız olarak 01/08/2008-25/10/2014 tarihleri arasında şoför olarak çalışmış olduğunun tespitini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekili: davanın yetkisiz mahkemede ikame edildiğini davacının çalışmalarının … Otogar merkezli olup hizmetin yapıldığı yerin de … İlçesi sınırları içinde olduğundan … Mahkemelerinin yetkisiz olduğunu, davacının 5 yıllık süreli geriye dönük taleplerinin zamanaşımına uğradığını ve zamanaşımı itirazı olduğunu, davacının şirket kayıtlarında şoför olarak çalışmalarına ilişkin herhangi bir kayıt bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Feri müdahil Kurum vekili; her ne kadar davacının SGK’yı davalı göstermiş olsa da hizmet tespiti davalarında SGK’nın 6652 sayılı Yasanın 64. maddesi gereğince feri davalı olduğunu, davacının dava ettiği hizmet süreleri yönünden zamanaşımı kapsamında bulunan çalışmalarının mevcut olduğunu ve davacının davasını ispatlayabildiği süreler yönünden zamanaşımı yönünden inceleme yapılmasını, hizmet tespitine ilişkin davaların kamu düzenini ilgilendirdiğinden titizlikle araştırılıp irdelenmesi gerektiğini, çalışma konusu işin devamlılık gösterip göstermediğini, başlangıç ve bitiş tarihleri ile alınan ücret konusunda delil toplanması gerektiğini, davacının diğer davalı yanında kesintisiz olarak çalıştığını davacı ve davalı tanıklarının, aynı iş yeri veya komşu iş yerinde çalışan kamu tanıklarıyla ve resmi belgelerle ispatlanması gerektiğini, tüm bunlardan sonra çalışma olgusunun varlığının kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
III-MAHKEME KARARI :
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI:
Davacı iddiası, davalı savunması, tanık anlatımları, bilirkişi raporları, trafik sicil kayıtları, tarafların sundukları deliller ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının davalı şirketin iddia edilen tarihler arasında şoförü olduğu, davalı şirketin yetkililerin gösterdiği farklı araçları kullandığı, davalı şirket adı altında şahıs firmalarının da otobüs işlettikleri, şahıs otobüslerinin şoförleri olmadığında da davacının şirket tarafından ilgili araçlarda görevlendirildiği, davacının kullandığı bir kısım otobüslerin farklı şirketler adına kayıtlı olduğu, ancak tanık anlatımlarına göre de bu şirketlerin davalı şirket ile bağlantılarının bulunduğu, ayrıca ilgili şirketlerin davalı şirketin firma ismi adı altında seferler de düzenledikleri, davacının davalı şirketin talimatları ile bu tür otobüsleri de kullandığı, dolayısıyla hizmetini davalı şirkete sunduğu anlaşıldığından davacının iddiasını kanıtladığı gerekçesiyle;Davanın Kabulü ile; davacı …’un davalı … Ticaret Ltd. Şti’ne ait işyerinde 01/08/2008-25/10/2014 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı ve kesintisiz olarak asgari ücret karşılığında çalıştığının ve kuruma bildirilmeyen prim gün sayısının 2275 gün olduğunu tespitine, karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI:
Davalı ve fer’i müdahil kurum vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı vekili; davalı işverenin, Karayolları Kara Taşımacılığı Yönetmeliği’nde belirtilen kıstaslar dahilinde otobüsle kara yolu yolcu taşımacılığı yapma yetkisi olmayıp sadece karayolu ile yolcu taşımacılığı kapsamında yolcu taşımacılığı yapan firmalar ile acentelik sözleşmesi yapma yetkisi bulunmaktadır. Bu nedenle davalının otobüs işletmeciliği ya da karayolu ile yolcu taşımacılığı yapma yetkisi yoktur. Davalı-işverenin otobüs işletmeciliği yapma yetkisi olmadığı gibi kara yolu ticari yolcu taşımacılığı yapması da mümkün değildir. Davalı işveren sadece Yönetmelikte tanımı bulunan (F1) belgesi sahibidir. (F) belgesi ise yönetmelik hükümlerine göre Ticari amaçla yolcu taşımacılığı konusunda acentelik yapacak gerçek ve tüzel kişilere verilir davalı-işverenin otobüs işletmeciliği yapması söz konusu olamayacağı gibi olmayan otobüste şoför olarak davacıyı çalıştırması da söz konusu olamaz. Mahkemenin 09/07/2018 tarihli yazılı talebi üzerine TC Ulaş tırma ve Alt Yapı Bakanlığı Karayolları Düzenleme Genel Müdürlüğü’nün 18/ 07/2018 tarihli ve 21428676-512.02.02.E.5519 sayılı cevabi yazısında (D1) yet ki belgesine sahip firmaların listesi gönderilmiş bu listeye göre davalı … San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait (D1) belgesine sahip olmadığı görülmüştür. Bu belgeye sahip olan firmaların davalı ile isim benzerliği olan … Turizm Seyahat taşımacılık ve Akaryakıt San. Tic. Ltd. Şti. ile … Turizm San. Tic. Ltd. Şti. Oldukları anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca (D1) belgesi olmayan davalının otobüs işletmeciliği yaptığına ve bu şekilde davacının davalı firmada otobüs şoförü olarak çalıştığını gösteren delil olmamasına rağmen buna dair kabulün yerinde olamayacağını belirterek;
Fer’i müdahil Kurum vekili; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, eksik araştırma ile karar verildiğini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin kurum aleyhine hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
1-Hizmet tespiti yönünden; dava dosyası incelendiği zaman; davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 86. maddesi olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır.
Hizmet tespiti davalarının amacı, hizmetlerin karşılığı olan sosyal güvenlik haklarının korunmasıdır. Hizmet akdine dayalı çalışma olgusunun ispatında delil sınırlandırması yoksa da davacının Kurum sicil dosyası, işyeri özlük dosyası temin edilip işyerinin Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlendikten sonra iddia edilen çalışmanın başlangıç ve bitiş tarihleri, hangi işyerinde ne iş yapıldığı, işyerinin kapsam, kapasite ve niteliği, prime esas kazanca tabi ücretin ne olduğu, çalışmanın sürekli, kesintili, mevsimlik olup olmadığı eksiksiz bir şekilde açıklığa kavuşturulmalıdır.
Davacının, davalı işveren nezdinde şoför olarak çalıştığının tespitine ilişkin eldeki dava incelendiğinde, dava konusu dönemde davacı adına hiç hizmet bildiriminin bulunmadığı, İl Emniyet Müdürlüğü’nden temin edilen … Otagar çıkışına ilişkin belgeler incelendiği zaman dava konusu dönemde farklı plakalı ve mülkiyeti farklı kişilere ait otobüslerde davacının şoför olarak yer aldığı görülmektedir. Davacı, her ne kadar talep döneminde sadece, davalı işverenden emir talimat almak suretiyle onun gösterdiği otobüslerde sürekli çalıştığını belirtse de, davalı işverenin de, yolcu taşımacılığı için yetki belgesinin bulunmadığını belirtmesi ve az yukarıda belirtilen anılan belge karşısında davacının, dava konusu dönemde, yolcu taşımacılığı yaptığı otobüs sahipleri ile davalı işveren arasında her hangi bir sözleşme olup olmadığı yeterince irdelenmeksizin, otobüs sahiplerinin de bu konuda beyanı alınmak suretiyle kapsamlı bir araştırma ile işverenin kim olduğu açıkça belirlenmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi yerinde görülmemiştir.
Mahkemece yapılacak iş; kendiliğinden araştırma ilkesi uyarınca, davacı tarafın gösterdiği delillerle yetinilmeyip, davacının çalışmasının gerçekliği, işin kapsam ve niteliğiyle süresinin belirlenebilmesi amacıyla öncelikle, yukarıda açıklanan maddi ve hukuki bilgiler dahilinde, davalı işveren ile davacının, dava konusu dönemde çalıştığı otobüs sahipleri arasında bir ilişki olup olmadığı sözleşme kapsamında teşebbüs olarak davalı işverenin işverenlik sıfatının bulunup bulunmadığı belirlenmeli, bu kapsamda davacının talep konusu hizmetinin hangi işveren yada işverenler nezdinde icra edildiği tespit edilerek, mevcut çelişki açıklığa kavuşturulmalı, sonucuna göre, gerçek işveren yada işverenler belirlendikten sonra HMK 124. maddesi gereği husumet yöneltmesi için davacıya mehil verilmeli; usulüne uygun şekilde katılım sağlandıktan sonra onlarında gösterecekleri bütün deliller toplandıktan sonra, yapılacak değerlendirme sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Kabule göre de; davacının, talebe konu dönem içinde; 01.05.2008-20.09.2013 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu Bağ-Kur kaydı görülmekle, mahkemece bu husus hiç irdelenmeksizin yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir. 5510 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı 01.10.2008 tarihi öncesi dönem yönünden baskın sigortalılığa üstünlük tanınmalı, 01.10.2008 – 01.03.2011 dönemi yönünden 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi gereğince ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınmalı, 01.03.2011 tarihinden itibaren ise anılan maddede 6111 sayılı Kanunla yapılan değişiklik gözetilerek hizmet akdine dayalı çalışmaya değer verilmelidir.
O halde, davalı ve feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 25.05.2022 gününde oybirliği ile karar verildi.