Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/2432 E. 2023/1207 K. 15.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/2432
KARAR NO : 2023/1207
KARAR TARİHİ : 15.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/1317 E., 2021/1633 K.
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 23.08.2017
KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 2. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/76 E., 2021/120 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının kurumlarından 2101615800 tahsis numarası ile aylık almakta iken 05.08.2014 tarihinde banka hizmetleri ile SGK hizmetleri çakıştığından SGK primlerinin iptal edilerek kurumlarınca bağlanan maaşının iptal edildiğini, yersiz ödenen aylıkların tespit edildiğini ve davalıdan talep edildiğini, kurum zararının giderilmesi ve tahsili için … 2. İcra Müdürlüğünün 2016/10182 sayılı dosyası ile icra takibi açtıklarını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu belirterek, itirazın 92.586,09 TL borç aslı ve ferileri için iptaline, takibin devamına, haksız itiraz nedeni ile %20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazminatına, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından açılan davanın haksız ve yersiz olduğunu, davalı lehine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gerektiğini, davacı kurumun icra kanalı ile gönderilen ödeme emrinde 92.586,09 TL asıl alacak olmak üzere toplam 144.407,88 TL alacak talebinde bulunduğunu, bu icra takibi için hiçbir gerekçe sunulmadığını, alacağın kaynağının yazılmadığını, borcun nedeninin belirtilmediğini, geçmiş >w- günü adı altında 51.821,79 TL. talep olunmuş ise de faiz talebinin kaynağının ne olduğu, faiz başlangıcının ve faiz oranının ne olduğu hususlarında ödeme emrinde bir açıklama yapılmadığını, afaki bir borç çıkartıldığını, alacağın ve davanın zamanaşımına uğradığım, davalının kurumdan haksız para almadığını, emekliliğe hak kazandığına dair tespitin davacı kurum tarafından yapıldığını, bu sebeple faiz talebinin tamamen haksız olduğunu, 2014 yılına kadar kurum tarafından aylığının ödendiğini, bundan sonra ise Akbank tarafından ödendiğini, iki ayrı maaş almasının söz konusu olmadığını, davalının kuruma hiçbir borcunun bulunmadığından gerçeğe aykırı olarak hakkında yapılan icra takibine, asıl alacağa, faize karşı yaptığı itirazın haklı ve yerinde olduğunu beyanla, zamanaşımı itirazlarının kabulüne, davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “Davacının davasının 24.08.2006 öncesine ilişkin talebinin zamanaşımı yönünden reddine, davacının 24.08.2006 sonrasına ilişkin talebinin esastan reddine,” karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kurum alacağının zamanaşımına uğramadığını, mahkemenin hükme esas aldığı raporda müvekkil kurumun aylık iptal ve geriye doğru 10 yıllık sürede borç çıkartma ve yasal faiz istenmesi işlemlerinde hata olmadığının açık ve net şekilde tespit edildiğini, 2829 sayılı kanunun 8 inci maddesine göre birleştirilmiş hizmet süreleri toplamı üzerinden ilgililere son 7 yıllık fiili hizmet süresinde süresi fazla olan kurumca kendi mevzuatına göre aylık bağlanması gerektiğini belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile 2829 sayılı Kanun kapsamında aylığın sandık tarafından bağlanmasının ve SSK aylığının iptal edilmesinin isabetli olduğunu, davalı Kurumun fazladan yapılan ödemelerin tahsili talebinin davalı Vakıf tarafından reddedilmesi ile davalının ilgili Vakıfta çalıştığını davalı Kuruma bildirmeyerek kusurlu davranması sonucu 5510 sayılı Kanun’un 96/a maddesi kapsamında işlem yapılmasının yerinde olduğu, icra takip tarihinden geriye doğru 10 yıllık süre hesaplandığında 24.08.2006 tarihi öncesi alacağın zaman aşımına uğradığı kabul edilip, davalının 24/08/2006-26/07/2014 tarihleri arasında 79.443,61 TL asıl alacak 39287,22 TL işlemiş faiz borcu bulunduğu gerekçesiyle, “1) Davacı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,

… 2. İş Mahkemesi’nin 2021/76 E., 2021/120 K. sayılı kararının kaldırılmasına,

2)Davanın kısmen kabulü ile, a) Davalının … 2. İcra Müdürlüğü’nün 2016/10182 esas sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazının kısmen iptali ile takibin 79.443,61 TL asıl alacak, 39.287,22 TL işlemiş faiz üzerinden asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile devamına, fazlaya ilişkin talebin ve icra inkar tazminatı talebinin reddine,…” dair karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; zaman aşımına uğrayan bir borcun bulunmadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; bilirkişi raporunun dikkate alınması gerektiğini, İlk Derece Mahkemesi gerekçesinin yerinde olduğunu, tahsis evrakında sandık ile ilgili bir bölüm bulunmadığını, Vakfın, emekli sandığı kapsamında olmadığını, borcun Vakıftan karşılanması gerektiğini, ödenen primlere göre Vakıftan aylık bağlandığını, davacı Kurumun zararının bulunmadığını, Kurum ile Bankanın mahsuplaşması gerektiğini, zaman aşımının değerlendirilmediğini belirterek kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, çakışan hizmetlerin fark edilmesi sonrası 506 sayılı Kanun kapsamında bağlanan aylıkların iptali ve tahsili işleminin yerinde olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2.5510 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesi “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;

a) Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,…

…itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmüne amirdir.

3. Değerlendirme
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Dosya kapsamı incelendiğinde, davalıya 01.03.1993 tarihinden geçerli olmak üzere 506 sayılı Kanun kapsamında 8909 gün üzerinden yaşlılık aylığı bağlandığı, yapılan incelemede davalının Akbank Tekaüt Sandığı Vakfında 06.09.1977-30.09.1993 arası 16 yıl 25 gün sandığa tabi hizmetlerinin olduğunun belirtilmesi üzerine kurum tarafından davalının 01.11.1987’den başlayan sandık hizmetleri ile çakışan 4/a hizmetlerinin iptal edildiği iptal edilen hizmetler dolayısıyla davacının 506 sayılı Kanun kapsamında aldığı yaşlılık aylığının da iptal edilerek, 26.08.2004-26.07.2014 tarihleri arasında yersiz ödenen aylıkların tahsili için yapılan icra takibine vaki itiraz üzerine işbu davanın açıldığı, birleştirilmiş hizmet süresi üzerinden Akbank Tekaüt Sandığınca davalıya 01.09.2014 den geçerli aylık bağlandığı anlaşılmaktadır.

3.Konuya ilişkin 5510 sayılı Kanun öncesi mevzuata bakıldığında, 506 sayılı Kanun’un 121 inci maddesinde yersiz ödeme halinde iade yükümünün kapsamını belirleyen bir düzenleme bulunmadığı gibi, anılan Kanun içeriğinde konuyu düzenleyen başka bir özel düzenlemenin de yer almadığı görülmektedir. 5510 sayılı Kanunun 96 ncı maddesi ile 506 sayılı Kanun’da yer almayan yeni bir düzenleme getirilmiş, sebepsiz zenginleşmenin iyi niyetle veya kötü niyetle gerçekleşmesine bağlı olarak istirdadı mümkün ödeme miktarları belirlenmiştir.

4.Kapsam belirlendikten sonra, ilgilinin Kurumdan alacağı yoksa geri alma işleminin genel hükümlere göre yapılacağı öngörülmüştür. 5510 sayılı Kanun’un geçici maddelerinde ise, yersiz ödemelerin tahsili konusunda önceki hükümlerin uygulanması gereğini öngören herhangi bir kural yer almamaktadır.

5. Kurumun istirdadını isteyeceği yersiz ödemenin kapsamını belirlemedeki irade serbestisi de, 5510 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesi hükmünün, Kurumun yersiz ödemeden kaynaklanan alacakları konusunda süren uyuşmazlıklara uygulanması gereğini doğurmaktadır.

6. Belirtilen açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, 5510 sayılı Kanun’un 96 ncı maddesinin (a) bendi kapsamında değerlendirme yapılması yerinde görülmüş ise de, Kanun’da öngörülen hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru 10 yıllık sürecin hesaplanması gerektiği ile hatalı işlemin tespit tarihinin yersiz ödemenin tespit edildiği 26.07.2014 tarihi olduğunun gözetilmesi gerekmektedir.

Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, yazılı şekilde karar tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1.Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddine,

2.Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.