Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/1854 E. 2023/1479 K. 21.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1854
KARAR NO : 2023/1479
KARAR TARİHİ : 21.02.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi Sıfatıyla)
SAYISI : 2021/99 Esas, 2021/176 Karar

HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen iş kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin , davalı işverenin iş yerinde 28.01.2008 tarihinde akşam saat 21:00 sularında meydana gelen elektrik arızasını gidermesi için fabrika sorumlusu … tarafından evinden iş yerine çağrıldığı, müvekkilin kendi imkanları ile iş yerine giderek trafonun içine girdiği, voltaj düşük geldiği zaman elektriği kesen kesicinin şartelinin attığını fark ettiği, şarteli tekrar faaliyete geçirmek için düzenekte bulunan yayın tekrar kurulması gerektiğinden yaylı düzeneği kurarak, şarteli kaldırarak elektriğin yeniden gelmesini sağladığı, kısa bir süre sonra elektriğin tekrar kesildiği, müvekkilinin aynı işlemi bir daha yapmak için uzandığı sırada içinden akım geçen ve tüp diye tabir edilen makine parçasının patladığı, müvekkilinin patlama sonucunda alevler içinde kaldığı, vücudunun büyük bir kısmının yandığından bahisle neticeten 108.750,72 TL maddi 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; meydana gelen kazada davalıya yüklenecek kusur olmadığı, davacının iş yerinde meydana gelen bütün arızaları gidermekle görevli olup, elektrik arızalarını gidermenin de davacının görevleri arasında olduğu, kaza gününe kadar davacının tüm arızalara baktığı, bu nedenle arızayı giderirken önlemleri almak ve gerekli özeni göstermenin davacının görevinde olduğundan bahisle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİNİN 17.06.2014 TARİHLİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 17.06.2014 tarihli ve 2009/10 Esas, 2014/92 Karar sayılı kararıyla; iş kazasının meydana gelmesinde davalının %100 davalı kusurlu olduğu ve Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından belirlenen %38,00 sürekli iş göremezlik oranı dikkate alınarak düzenlenen 23.05.2014 tarihli bilirkişi hesap raporuna itibar edilerek maddi tazminat isteminin kabulüne, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2015/13827 Esas, 2015/17951 Karar Sayılı Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 08.10.2015 tarih ve 2015/13827 Esas, 2015/17951 Karar sayılı kararı ile Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından tespit edilen sürekli iş göremezlik oranına itibar edilerek hüküm kurulduğu, davalı aleyhine Kurum tarafından rücu davası açıldığı, bu duruma göre davacının sürekli iş göremezlik oranının kurum tarafından da tespit edildiğinin anlaşıldığı ancak 28.01.2007 tarihli iş kazası nedeniyle davacıda oluşan sürekli iş göremezlik oranına ve bu kaza nedeniyle Kurumca davacıya iş kazası sigorta kolundan yapılan ödemeler ve bağlanan gelirlere dair evrakların temin edilerek yapılan ödeme var ise bunların hesaplanan maddi zarar tutarından tenzil edilmediğinin anlaşıldığı, temyiz incelemesine konu hükmün bu yönleri ile usul ve yasaya aykırı olduğu, davacının sürekli iş göremezlik oranına ve 28.01.2007 tarihli iş kazası nedeniyle davacıya iş kazası sigorta kolundan yapılan geçici iş göremezlik ödemeleri ve bağlanan peşin değerli gelirlere dair evrakların Kurum’dan temin edilerek, usuli kazanılmış haklara riayet edilip oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden bahisle ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen 25.02.2020 Tarih ve 2015/172 Esas 2020/40 Karar Sayılı Karar
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulduktan sonra yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile iş kazasının meydana gelmesinde davalının %100 davalı kusurlu olduğu ve Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi tarafından bozmadan sonra belirlenen %66,00 sürekli iş göremezlik oranı dikkate alınarak bozmadan önce düzenlenen 23.05.2014 tarihli bilirkişi hesap raporunun %38,00 sürekli iş göremezlik oranı parametresi %66,00 olarak resen değiştirilmek ve geçici iş göremezlik ödeneği ve ilk peşin sermaye değerinin rücu edilebilecek kısmı tespit edilen maddi zarar tutarından tenzil edilmek suretiyle 71.554,90 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

C.Dairemiz’in 26/03/2021 tarih ve 2020/6146 Esas, 2021/4087 Karar Sayılı Bozma Kararı
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen 25.02.2020 Tarih ve 2015/172 Esas 2020/40 Karar Sayılı kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

Dairemiz’in 26/03/2021 tarih ve 2020/6146 Esas, 2021/4087 Karar sayılı kararı ile tarafların sair temyiz itirazlarının reddine ve fakat somut olayda, davacı tarafın %38,00 sürekli iş göremezlik oranına karşı bozmadan önceki 02.12.2013 tarihli celsede „gelen rapora bir itirazımız yok“ şeklinde beyanda bulunması, davacının sürekli iş göremezlik oranını %38,00 olarak kabul eden ilk mahekeme kararının davacı tarafından temyiz edilmemiş olması, son olarak davacı vekilinin bozmadan sonra ibraz ettiği 19.06.2017 tarihli dilekçesi ile %38,00 sürekli iş göremezlik oranını açıkça kabul etmesi nedeniyle davalı lehine usuli kazanılmış hak oluştuğundan, mahkemece %38,00 oranını aşacak şekilde davacının sürekli iş göremezlik oranının %66,00 olduğundan bahisle sonuca varılması isabetsiz olduğu gibi tek davalı bulunmasına karşın gerekçeli karar başlığında davalının iki kez gösterilmesinin de doğru olmadığı, diğer yandan manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş olmasına karşın davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin haklılık oranına göre paylaştırılmadan tamamının davalı üzerinde bırakılmasının ayrıca hatalı olduğu, mahkemece yapılacak işin davacı tarafın mahkemenin ilk kararını temyiz etmediğini, davalının iş kazasının meydana gelişinde %100 kusurlu olduğunu göz önüne alarak, 23.05.2014 havale tarihli bilirkişi hesap raporunda belirlenen zarar tutarından davacıya %38,00 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri ile ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin tamamını tenzil ederek davacının maddi tazminat alacağını belirlemek, gerekçeli karar başlığı ve yargılama giderleri noktasında HMK’nın 294 üncü ve 326 ncı maddelerini dikkate alarak oluşacak sonuca göre bir karar vermekten ibaret olduğundan bahisle İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen 30.11.2021 Tarih ve 2021/99 Esas, 2021/176 Karar Sayılı Karar
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyulduktan sonra yukarıda tarih ve sayısı belirtilen karar ile hesap bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda PSD mahsubu olarak 84.236,41 TL’nin mahsup edildiği fakat SGK’dan gelen cevabi yazıda PSD değerinin 110.210,28 TL belirlendiği, bundan dolayı hatalı PSD mahsubu yapıldığı fakat tekrardan ek rapor alınmasına lüzum görülmediği, SGK tarafından bildirilen PSD değeri olan 110.210,28 TL mahsup edildiğinde davacının maddi tazminat talebi yönünden zararının kalmadığı bu sebeplerle maddi tazminat talebinin reddine, manevi tazminat talebinin kısmen kabulüne karar verildiğinden bahisle davacının maddi tazminat isteminin reddine, davacı lehine 10.000,00 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen 30.11.2021 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, güncel asgari ücretler değişiklikleri dikkate alınarak hesaplama yapılması gerekirken 2014 tarihli hesap raporundaki verilerin kullanılmasının hatalı olduğunu, bozma sonrası tahkikatın devamı esnasında alınan ATK raporunda tespit edilen sürekli iş göremezlik oranının ilk yargılama sürecinde hesaplanan oranla kıyaslandığında, aralarında neredeyse iki kat fark olduğu, bozma öncesi aktüerya hesabının 01.01.2014 tarihinde geçerli (403,03 TL Net) asgari ücret üzerinden yapılmış olduğu dikkate alındığında, tüm bu hususların müvekkili aleyhine olacak şekilde değerlendirme dışı tutulmasının hukuka uygun olmadığını, bunun yanında, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan raporda davacının sürekli iş göremezlik oranının %38,00 olarak kabul edilerek hesaplamaların bu doğrultuda yapıldığını ancak davacının iş göremezlik oranının zaman içinde artması sebebiyle %66,00 seviyesine geldiğini, yargılamanın devam ettiği esnada meydana gelen duruma ilişkin olarak ise tarafımızca, bu durumun öngörülerek hem kanun yoluna başvurulmasının, hem de yargılamanın devamı esnasında meydana gelen duruma ilişkin olarak davalı lehine usuli müktesep hakkın oluşmasının da imkansız olduğunu, hesap raporunda davalı lehine usuli müktesep hak oluştuğundan bahisle %38,00 iş göremezlik oranı üzerinden hesaplamaların yapılmış olmasının açıkça hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, iş kazası neticesinde sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 417’inci maddesi, 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 13, 16, 20 ve 21’inci maddeleri ile 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77 inci maddesi, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 8 inci ve 31 inci maddeleri.

3. Değerlendirme
Dosya kapsamından, Dairemiz’in 26/03/2021 tarih ve 2020/6146 Esas, 2021/4087 Karar Sayılı bozma kararında maddi tazminat talebi yönünden mahkemece yapılması gereken işin açıkça “davacı tarafın mahkemenin ilk kararını temyiz etmediğini, davalının iş kazasının meydana gelişinde %100 kusurlu olduğunu göz önüne alarak, 23.05.2014 havale tarihli bilirkişi hesap raporunda belirlenen zarar tutarından davacıya %38,00 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri ile ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin tamamını tenzil ederek davacının maddi tazminat alacağını belirlemek,” olarak belirtildiği, 28.09.2021 tarihli celsede Dairemiz’in bozma ilamına uyulduğu, bozmadan sonra alınan 03.11.2021 tarihli bilirkişi hesap raporunda bozma doğrultusunda hesaplama yapılarak davacının maddi zararının 22.996,35 TL olarak tespit edildiği, ne var ki mahkemece temyiz incelemesine konu karar ve yukarıda açıklanan gerekçe ile maddi tazminat isteminin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Usuli kazanılmış hak davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrarı sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Usulü müktesep hak, anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.

Mahkemenin, Yargıtay’ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usulü kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usulü kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usulü kazanılmış hak oluşturur (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).

Kazanılmış haklar “Hukuk Devleti” kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa’nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.

Yargıtay içtihatları ile kabul edilen “usulü kazanılmış hak” olgusunun, bir çok hukuk kuralında olduğu gibi yine Yargıtay içtihatları ile geliştirilmiş istisnaları bulunmaktadır. Örneğin Mahkemenin bozmaya uymasından sonra yeni bir içtihadı birleştirme kararı (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK) ya da geçmişe etkili yeni bir kanun çıkması karşısında, Yargıtay bozma ilamına uyulmuş olmakla oluşan usulü kazanılmış hak hukukça değer taşımayacaktır.

Usulü kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.( HGK.nun 12.07.2006 T., 2006/4-519 E, 2006/527 K, 03.12.2008 T., 2008/10-730 E., 2008/732 K.) Zira usulü kazanılmış hak ilkesi kamu düzeniyle ilgilidir. (09.05.1960 T., 21/9; 04.02.1959 gün 13/5 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı)

Somut olayda, mahkemece bozmaya uyulması ile birlikte bozma doğrultusunda inceleme yapmak ve bozma haricinde kalan hususlar yönünden taraflar lehine oluşan usuli kazanılmış hakkı gözeterek hüküm tesis edilmesi gereği açık olduğuna göre bozma doğrultusunda hesaplama yapmak suretiyle davacının maddi zararını isabetli bir şekilde 22.996,35 TL olarak tespit eden 03.11.2021 tarihli bilirkişi hesap raporunun hükme esas alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile bozma ilamında bahsedilenden farklı bir sürekli iş göremezlik oranının ilk peşin sermaye değerinin resen tenzil edilmesi suretiyle maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.

Ne var ki bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438 inci maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A.Temyiz incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının 5 inci sayfasında yer alan “Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda” sözcükleri ile başlayan 3 üncü paragrafın tamamen silinerek yerine geçmek üzere “Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davalının iş kazasının meydana gelişinde %100 kusurlu olduğu ve davacıya %38,00 sürekli iş göremezlik oranı üzerinden bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri ile ödenen geçici iş göremezlik ödeneği tamamı tenzil edilerek hesaplanması için dosya hesap bilirkişisi …’a tevdi edilmiş ve 03.11.2021 tarihli raporunda; davacıya ait kusur bulunmadığından herhangi bir kusur indirimi yapılmaksızın tazmini gereken maddi zarar tutarı 22.996,35 TL olarak hesaplanmıştır. Bozma ilamı doğrultusunda düzenlenmiş 03.11.2021 tarihli bu bilirkişi hesap raporu hükme esas alınmak, olayın oluş şekli, hakkaniyet ilkesi ve usuli müktesep hak ilkesi göz önünde bulundurulmak suretiyle maddi ve manevi tazminat taleplerinin kısmen kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” rakam ve sözcüklerinin yazılması,

B.Temyiz incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının 5 inci sayfasında yer alan “Hesap bilirkişisi tarafından” sözcükleri ile başlayan 4 üncü paragrafın tamamen silinerek gerekçeden çıkarılması,

C.Temyiz incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararının hüküm fıkrasının tamamen silinerek yerine geçmek üzere;
“1-Davacının maddi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 22.996,35 TL maddi tazminatın 28/01/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
2-Davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın 28/01/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Hüküm altına alınan maddi ve manevi tazminat yönünden alınması gereken 2.253,98 TL karar ve ilam harcından dava açılırken yatırılan 742,50 TL peşin harç ve 1.771,85 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 2.514,35 TL harcın mahsubu ile yeniden harç alınmasına yer olmadığına, fazla yatan 260,37 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilen maddi tazminat istemi yönünden 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalı vekili lehine red vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-Kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilen manevi tazminat istemi yönünden 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, red edilen kısım yönünden 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 742,50 TL peşin harç, 15,60 TL başvurma harcı, 1.771,85 TL ıslah harcı, 25,60 TL tedbir harcı, 129,20 TL keşif harcı olmak üzere toplam 2.684,75 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine ,
7-Tebligat gideri, bilirkişi gideri, tanık ücretleri olmak üzere toplam 1.989,35 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranında 413,48 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 1.344,80 TL yargılama giderinin kabul ve ret oranında 1.065,28 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Karar kesinleştiğinde bakiye gider avansının talep halinde davacı tarafa iadesine,
Dair taraf vekillerinin yüzüne karşı gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay nezdinde temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/11/2021″ rakam ve sözcüklerinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgilisine iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

21.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.