YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14437
KARAR NO : 2023/7485
KARAR TARİHİ : 04.07.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2033 E., 2020/522 K.
HÜKÜM/KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Şanlıurfa 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2015/286 E., 2018/504 K.
Taraflar arasındaki iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı ve davalı …. vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesince davalı …. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı ve davalı …. vekilleri tarafından temyiz edildiği; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı vekili dava dilekçesi ile; davacının 01.10.2014 günü meydana gelen iş kazasında sürekli iş göremezliğe uğradığını iddia ederek 1.000,00 TL maddi, 100.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davacı vekili 13.06.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 306.985,59 TL’ ye çıkarmıştır.
II. CEVAP
1.Davalı …. vekili cevap dilekçesinde özetle;davanın yerinde olmadığını belirterek reddine karar verilmesini istemiştir.
2.Davalı Ortak Elektrik .. Ltd. Şti. Cevap dilekçesi sunmamıştır.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;
1-Davacının davasının kısmen kabulü ile, maddi tazminat bedeli olarak 306985,59 TL’nin kaza tarihi olan 01.10.2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, manevi tazminat bedeli olarak 40.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 01.10.2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı …vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından hükmedilen manevi tazminat miktarlarının müvekkilinin yaşadığı acı ve elem göz önüne alındığında çok düşük kaldığını, reddilen manevi tazminat yönünde davalı …Ş. lehine 6.950,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, söz konusu kararın açıkça kanunlara aykırı olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı …. vekili istinaf dilekçesinde özetle; hukuki mesnetten yoksun davanın müvekkil şirket açısından husumet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğini, olayın tamamen kazazedenin kusuru neticesinde meydana geldiğini, davanın nedensellik bağı yokluğundan reddi gerektiğini, somut olayda müvekkilinin sorumluluğunu gerektirecek yasanın aradığı koşulların gerçekleşmediğini, dava dilekçesinde kazanın oluş şeklinin açıkça anlaşılamadığını, Kazazede meydana gelen arızada kendi inisiyatifini kullanarak elektrik direğine çıktığını, işlem yapılacağı sırada şirkete elektrik verilmemesi yönünde herhangi bir bildirim yapılmadığını ve kendi ihmalleri ile akıma kapıldığını, somut olayda müvekkilin sorumluluğunu gerektirecek bir kusur olmadığını, bilirkişi ilk raporunda “meslekte kazanma gücü kaybı oranının (sürekli iş göremezlik derecesinin) %60’ın altında kaldığı durumlarda, emsallerine göre sigortalının daha fazla efor harcamak suretiyle de olsa çalışmasını sürdürüp yaşlılık aylığına hak kazanması olası bulunduğundan, 60 yaş sonrası yönünden pasif dönem zarar hesabı yapılmamalıdır.” şeklinde görüş bildirmişken ek raporda bu görüşten ayrılarak “iş kazası sonucu malul kalan işçinin aynı işinde çalışmaya devam etse dahi diğer işçilerden daha fazla çaba harcayarak elde edeceğinden yaşlılık aylığını aldığı dönemde de devam edecek olan maluliyeti nedeniyle zarara uğramadığı düşünülemez.” denildiğini, bu hususun tarafları açısından kabulünün mümkün olmadığını, bu şekilde müvekkil şirkete yüklenen sorumluluğun arttırılmaya çalışıldığını, dolaysıyla hükme esas alınan bilirkişi raporunun taraflarınca hem itiraza uğradığını, hem de kabul edilmemekle itiraz sebeplerinin değerlendirilmediğini, hükmedilen manevi tazminat miktarının çok yüksek olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; somut olayda Dedaş ile davalı Ortak elektrik şirketi ve dava dışı ihbar olunan edessa şirketi arasında asıl-alt işveren ilişkisinin bulunduğu, iş kazasından kaynaklanan tazminattan müteselsil sorumlu oldukları kabul edilerek hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı şirkette elektrik teknisyeni olarak çalışan 32 yaşındaki davacının, 01.10.2014 tarihinde montaj için çıktığı elektrik direğinde çalıştığı sırada elektrik akımına kapılarak iş kazası geçirdiği ve SGK Bölge Kurulu raporuna göre % 42,2 iş gücü kaybına uğradığı, üç kişilik uzman bilirkişi heyetinden alınan raporda; “Olayın görgü tanığının beyanına göre, kazalı …’ın direğe çıkmadan önce direkte elektrik kesme işlemi yaptıktan sonra direğe çıkarak bir süre çalıştığı, bu çalışma sırasında direkte elektriğin olmadığı, sonra bilinmeyen bir nedenle aniden elektriğin geldiği, kazalının çalışma yapacağı yeri davalı şirkete mail ile bildirdiği, ancak açma kapama organizasyonunun sağlanmaması ve yeterli iş güvenliği tedbirinin alınmaması nedeniyle davalı şirketlerin kusurlu olduğu, davacı işçinin yalıtkan iş elbisesi ve ayakkabısı olmadan direğe çıkması nedeniyle kusurlu olduğu, buna göre olayın oluşunda asıl işveren dedaşın %40, alt işveren Edessa şirketinin %20, Ortak elektrik şirketinin %20 ve davacının %20 oranında kusurlu olduklarının belirlendiği, konunun uzmanı bilirkişilerden alınan raporun, bilimsel ve teknik verilere uygun, denetlemeye açık, dosya kapsamına ve oluşa uygun olduğu, diğer taraftan hesap uzmanı bilirkişiden alınan raporunda denetime elverişli ve yeterli olduğu, Mahkemece bu raporların hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, somut olayda, davacının yaşı, maluliyet oranı, kusur durumu ve olayın oluş şekli birlikte değerlendirildiğinde, hükmedilen manevi tazminatın oldukça düşük olduğu ve kişinin manevi zararını hafifletmekten uzak olduğunun görüldüğü, bu nedenle, olayın özellikleri gözetilerek manevi tazminatın 80.000,00 TL olarak belirlendiği gerekçesiyle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Şanlıurfa 1. İş Mahkemesi’nin 2015/286 Esas, 2018/504 Karar sayılı ve 05.09.2018 tarihli kararının kaldırılmasına,
3-Davanın kısmen kabul kısmen reddine,
-Maddi tazminat bedeli olarak 306.985,59 TL’nin kaza tarihi olan 01.10.2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte, manevi tazminat bedeli olarak 80.000,00 TL’nin kaza tarihi olan 01.10.2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı …vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı …Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde belirttiği sebeplerle kararın temyizen bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
C.A. Davacı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mülga 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 20.07.2016 tarihinden itibaren uygulanan 8 inci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre, “Bölge Adliye Mahkemesinin para ile değerlendirilemeyen dava ve işler hakkındaki kararları ile miktar veya değeri beşbin lirayı geçen davalar hakkındaki nihaî kararlara karşı tebliğ tarihinden başlayarak sekiz gün içinde temyiz yoluna başvurulabilir.” Bu fıkradaki “beşbin” ibaresi 6763 sayılı Kanun’un 5 inci maddesi ile “kırk bin Türk Lirası” şeklinde değiştirilmiştir.
Mülga 5521 sayılı Kanunun, 6763 sayılı Kanun 5 inci maddesi ile değişik beşinci fıkrasına göre parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı öngörülmüştür.
25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8 inci maddesinde “temyiz edilemeyen kararlar” sayılmış ancak miktar itibariyle kesinliğe bu maddede yer verilmemiş, 7/3 üncü maddede, 6100 sayılı HMK’nın kanun yollarına ilişkin hükümlerinin, iş mahkemelerince verilen kararlar hakkında da uygulanacağı belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca, Bölge adliye mahkemelerinin miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararların temyiz yoluna başvurulamayacağı hükme bağlanmıştır. HMK Ek madde 1 hükmüne göre de, 362 inci maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir.
HMK 362/2 inci maddesine göre “Birinci fıkranın (a) bendindeki kararlarda alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kırk bin Türk Liralık kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması hâlinde, kararda asıl talebinin kabul edilmeyen bölümü kırk bin Türk Lirasını geçmeyen tarafın temyiz hakkı yoktur. Ancak, karşı taraf temyiz yoluna başvurduğu takdirde, diğer taraf da düzenleyeceği cevap dilekçesiyle kararı temyiz edebilir”
HMK 366 ıncı maddenin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. madde uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak temyiz edilen karar kesin olduğu halde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Yargıtay’a gönderilmiş ise, 01.06.1990 tarih, 1989/3 E. – 1990/4 K. sayılı içtihadı birleştirme kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Yargıtay tarafından temyiz talebinin reddine karar verebilecektir.
Yukarıda belirtildiği şekilde, iş mahkemelerinin kararlarının istinaf incelemesi sonucu Bölge adliye mahkemelerince verilen kararlarda karar tarihine göre kesinlik sınırı: 20.07.2016 – 01.12.2016 tarihleri arasında 5.000,00 TL; 02.12.2016 tarihi sonrası için 40.000,00 TL; 01.01.2017 sonrası için 41.530,00 TL ve 01.01.2018 tarihi sonrası için 47.530,00 TL; 01.01.2019 tarihi sonrası için 58.800,00 TL, 01.01.2020 tarihi arası için 72.07000 TL, 01.01.2021 tarihi sonrası için 78.630,00 TL, 01.01.2022 tarihi sonrası için 107.090,00 TL’dir.
Bu tür davalarda, 6100 sayılı HMK’nun 110. maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı dikkate alınmalıdır.
Belirtilen açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde, temyize konu tutarın yukarıda değinilen temyiz (kesinlik) sınırının altında bulunduğu anlaşılmakla davacı vekilinin bu kısma yönelik temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.
C.B. Davalı …Ş vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanun’un 417 nci maddesi, 5510 sayılı Kanunun 13, 16, 20 ve 21 inci maddeleri ile 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 4 ncü maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalı …vekilince temyiz sebebi olarak ileri sürülen bir kısım sebeplerin aynı zamanda istinaf sebebi olarak daha evvelce ileri sürüldüğü, diğer sebeplerin de Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde açıklandığı şekilde incelenerek istinaf başvurusunun değerlendirildiği, özellikle davalı …nin asıl işveren olarak sorumlu olması yönünde Bölge Adliye Mahkemesince oluşturulan gerekçenin yerinde olduğu dikkate alındığında kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekilinin manevi tazminata yönelik temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
2.Davalı …Ş. vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
04.07.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.