Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/14435 E. 2023/3007 K. 22.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14435
KARAR NO : 2023/3007
KARAR TARİHİ : 22.03.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2022/75 E., 2022/371 K.
HÜKÜM/KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kabulüne dair verilen karar davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiş, Dairece yapılan inceleme sonunda bozulmuş ve Mahkemece bozma doğrultusunda yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı Kurum vekilince temyiz edilmiş, Dairece ikince kez yapılan inceleme sonucunda karar tekrar bozulmuştur.

Mahkemece bozma doğrultusunda yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı Kurum vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. Dava
Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin işyerinde 2000-2001 yıllarında çalıştığını ve işverence sigorta primlerinin diğer davalı kuruma ödenmiş olmasına rağmen kurumca çalışmalarının fiili olmadığı gerekçesiyle sigortalı hizmetinin iptal edildiğini iddia ederek, davalı kurum işleminin iptali ile davalı şirkette 302 gün sigortalı olarak çalıştığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. Cevap
1.Davalı şirket temsilcisi 05.07.2011 günlü celsedeki beyanında, davacının sigortalanan hizmetinin fiili çalışmaya dayandığını iddia etmiştir.

2.Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının davalı şirketin faal olmayan işyerinde çalışmış gibi gösterilerek sigortalandığının kurum müfettişince tespiti üzerine davacının da aralarında bulunduğu 868 kişi hakkında C.Savcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu ve davacının fiili çalışmaya dayanmayan sigortalı hizmetinin haklı gerekçeyle iptal edildiğini belirterek açılan davanın reddini talep etmiştir.

III. Mahkeme Kararı
Mahkemenin 06.12.2014 tarihli ve 2013/122-2014/63 Esas ve Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile, davacının davalı şirkette 22.02.2000 tarihinden 17.04.2001 tarihine kadar 370 gün süre ile asgari ücretle çalıştığı ve bu hizmetlerinin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine, karar verilmiştir.

IV. Bozma ve Bozmadan Sonraki Yargılama Süreci
A. İlk Bozma Kararı
1.Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairece 20.05.2014 tarih ve 2014/6048- 2014/11252 Esas ve Karar sayılı ilamı ile ” Dava konusu somut uyuşmazlıkta; bir kısım işyerlerinin faaliyeti olmamasına rağmen faaliyeti varmış gibi gösterilip, bu işyerlerinden Kuruma sigortalı bildiriminde bulunulduğu, sigortalı olması sağlanan kişilerden, bunun karşılığında ücret alındığı ve böylece yasa kapsamında sağlanan haklardan yararlanmalarının sağlandığı, bunun karşılığında da, Kuruma herhangi bir prim ödemesinin gerçekleşmediği, yasal takipleri engellemek içinde işyerlerinin işverenlerinin adres bırakmadan şehri terk ettikleri veya mal varlığı bulunmayan kişileri şirket ortağı/temsilcisi olarak seçtikleri, aynı zamanda şirketin faaliyet süresini kısa tutarak yasal takibi zorlaştıkları hususlarının tespit edildiği, bunun üzerine Kurum müfettişleri tarafından yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen 31.07.2007 tarih ve 26. Sor.15 sayılı raporda; Sedef Tekstil San. Tic. Ltd. Şti. isimli işyerinden yapılan işçilik bildirimlerinden … ve Ahmet Erol Dirican’a ait hizmetler dışındaki tüm hizmet bildirimlerinin iptal edilmesi gerektiğinin bildirildiği ve bu kapsamda davacı adına bildirilen hizmet sürelerinin iptal edildiği anlaşılmıştır. Kurum müfettişinin yaptığı belirlemeler doğrultusunda, Kuruma verilen bordrolarda ismi geçen diğer çalışanlarının beyanları alınarak işyerinin faaliyet alanı ve süresi konusu ile birlikte davacının gerçekten işyerinde çalışıp çalışmadığı hususları hiçbir tereddüde neden olmayacak şekilde açıklığa kavuşturulduktan ve davacı aleyhine yapılan suç duyurularının, sonucu beklendikten sonra, ortaya çıkacak maddi olgulara göre karar verilmesi gereğinin gözetilmemiş olması isabetsizdir.” gerekçeleriyle kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Bozma İlamı Sonrası Mahkeme Kararı
Mahkemenin 17.03.2021 tarih ve 2014/378 -2021/141 Esas ve Karar sayılı kararı ile tüm dosya kapsamının birlikte değerlendirilmesi sonucunda, Yargıtay bozma ilamı öncesi dinlenen bordro tanıkları, yargıtay bozma ilamı sonrası dinlenen bordro tanıkları, bilirkişi raporları, Malatya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/13 esas, 2020/4 karar sayılı ilamı ile resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan düşme kararı verilmesi, tanık beyanlarında davacının davalı işyerinde fiili olarak çalıştığı yönünde mahkememizde kanaat oluşmakla, davacı hakkında açıldığı iddia edilen ceza davasında davacının fiili çalışması olmadığı halde davalı şirkette çalışıyormuş gibi sahte belge düzenlendiği veya düzenlenen sahteciliğe iştirak ettiği gerekçesiyle kesin olarak cezalandırıldığına ilişkin herhangi bir yargı kararının bulunmaması, davacı hakkında açılan ceza davası ile ilgili düşme kararı verilmesi de dikkate alınmakla davacının davalı şirkette 22.02.2000 tarihinden 17.04.2001 tarihine kadar 370 gün süre ile asgari ücretle çalıştığı ve bu hizmetlerinin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulü ile, davacının davalı şirkette 22.02.2000 tarihinden 17.04.2001 tarihine kadar 370 gün süre ile asgari ücretle çalıştığı ve bu hizmetlerinin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine, karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairece 12.01.2022 tarih ve 2021/7945 -2022/237 Esas ve Karar sayılı ilamı ile ” davalı … İnşaat Tekstil işyerinin 21.05.2014 tarihinde ticaret sicilinden terkin edildiği, bu halde de, taraf ehliyeti bulunmayan şirket aleyhine karar verildiği anlaşılmış olmakla, dava açıldıktan sonra sicilden terkin olduğu anlaşılan davalı şirket hakkında ihya yapılması için yasal prosedür işletilmek suretiyle şirketin ihyasına dair karar alındıktan sonra, usulüne uygun şekilde taraf teşkilinin sağlanması ve sonrasında savunma ve deliller toplandıktan sonra karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve infazı mümkün olmayacak şekilde, karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” denilmek suretiyle Mahkemece verilen kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece Bozma İlâmına Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “Yargıtay bozma ilamı öncesi dinlenen bordro tanıkları, yargıtay bozma ilamı sonrası dinlenen bordro tanıkları , bilirkişi raporları, Malatya 7. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/13 esas, 2020/4 karar sayılı ilamı ile resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan düşme kararı verilmesi, tanık beyanlarında davacının davalı işyerinde fiili olarak çalıştığı yönünde mahkememizde kanaat oluşmakla, davacı hakkında açıldığı iddia edilen ceza davasında davacının fiili çalışması olmadığı halde davalı şirkette çalışıyormuş gibi sahte belge düzenlendiği veya düzenlenen sahteciliğe iştirak ettiği gerekçesiyle kesin olarak cezalandırıldığına ilişkin herhangi bir yargı kararının bulunmaması, davacı hakkında açılan ceza davası ile ilgili düşme kararı verilmesi de dikkate alınmakla davacının davalı şirkette 22.02.2000 tarihinden 17.04.2001 tarihine kadar 370 gün süre ile asgari ücretle çalıştığı ve bu hizmetlerinin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varıldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile davacının davalı şirkette 22.02.2000 tarihinden 17.04.2001 tarihine kadar 370 gün süre ile asgari ücretle çalıştığı ve bu hizmetlerinin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesi gerektiğinin tespitine,” karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili temyiz başvuru dilekçesinde; Kurum işleminde hata olmadığını, yalnızca tanık beyanlarına dayalı karar verilemeyeceğini, dosyada dinlenen tanıkların ifadelerine itibar edilemeyeceğini belirtilerek kararın bozulması istemiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık,Kurumca iptal edilen hizmetlerin geçerli olduğunun tespiti ile aksi yöndeki Kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 428 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası ile 5510 sayılı Kanun’un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 86 ıncı maddesinin dokuzuncu fıkrası hükümleridir.

3. Değerlendirme
1.Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; davalı Kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davalı Kurum vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,22.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.