Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/14160 E. 2023/489 K. 19.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14160
KARAR NO : 2023/489
KARAR TARİHİ : 19.01.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/571 E., 2022/357 K.
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 25.11.2014
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen kurum işleminin iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, müvekkilinin sigortalı SSK emeklisi eşinden ve bağkur sigortalısı babasından dolayı ölüm ve yetim aylığı almakta iken Bağkur aylığının kurumun 2013/26 genelge gerekçe gösterilmek suretiyle kesildiğini ve yersiz ödeme adı altında iade istenildiğini, kurum işleminin hukuka uygun olmadığını, müvekkilinin muris eşinin SSK bünyesinde çalıştığını ve 2005 tarihinde vefat ettiğini, bu vefat sonucu müvekkili hak sahiplerine kurumca dul aylığı bağlandığını, davacının muris babasının 1994 tarihinde bağkur kapsamında iken vefat ettiğini ve bu vefat sonucu da müvekkilinin annesine ölüm aylığı bağlandığını, annesinin de vefat etmesi üzerine davacının babasından dolayı ölüm aylığı talebinde bulunduğunu, kurumca bu talebin olumlu bulunarak davacının babası üzerinden ölüm aylığını talep tarihinden itibaren bağlandığını, davalı kurumca 2013/26 genelge kapsamında aylığının kesilerek 27.910,08 TL miktarı da geri iade etmesini istediğini, kurum işlemlerinin hatalı olduğunu beyanla davacının kurumca 13.11.2014 tarih 1545 sayılı işleminin iptaline ve borcu bulunmadığının tespitine, davacının kurumca kesilen bağkur yetim aylığının kesilme tarihinden itibaren başlatılması gerektiğinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, kurum nezdinde davacının her iki aylığı alamayacağı için Bağkur emeklisi babasının aylığının kesildiğini ve ödemelerin geri istendiğini, bu durumun hukuken yerinde ve usulüne uygun olduğunu, açılan davanın yersiz olduğunu, her iki aylığa da hak kazanabilmek için baba ve kocanın SSK emeklisi olması gerektiğini, somut olayda 2 farklı sigorta kolunun emekli aylıkları olduğunu ve bu duruma uyan bir Yargıtay kararı bulunmadığını, bu durumun hukuka ve ilgili kanun hükümlerine uygun olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.11.2018 tarihli ve 2017/134 Esas, 2018/450 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

Daire kararında; mahkemenin 02.03.2015 tarihli kabul kararının Dairemizin 02.06.2016 tarih ve 2015/9971 E.-2016/9141 K. sayılı ilamı ile davalı lehine bozulması sonrası, mahkemece bozma ilamına uyularak davanın reddine dair verilen kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairemizin 21.02.2017 tarih 2017/273 E. 2017/1355 K. sayılı ilamı ile davacının sair temyiz itirazları reddedilerek, 5510 sayılı Kanun’un 96 ıncı maddesi kapsamında irdeleme yapılması için bozulmasına karar verildiği ve bu karara yerel mahkemece uyulduğu dikkate alındığında, davalı Kurum yönünden usulü kazanılmış hak söz konusu olacağından, mahkemece bu husus gözetilerek karar verilmesi gereğine işaret edilerek karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının eşinden dolayı 506 sayılı Kanun kapsamında dul aylığına ve babasından dolayı 1479 sayılı Kanun’a göre yetim aylığına müstehak olup olmadığına ilişkin olup, davacının eşinin ölümü ve 15.02.2005 tarihli tahsis talebi üzerine 23.02.2005 ödeme dönemi itibariyle SSK kapsamında dul aylığı bağlandığı, davalı kurumun 13.11.2014 tarihli 15868746/1545 sayılı yazısı ile davacıdan 27.882,58 TL.asıl alacak 27,50 TL.faiz olmak üzere 27.910,08 TL’nin istirdadının istenildiği ancak kurumun 12.04.2017 tarihli iç yazışmasında 27,50 TL faizin sistem hatası ile oluştuğunun belirtildiği, davacıya babası …’den dolayı bağlanan ve yersiz ödeme kapsamında değerlendirilerek borç oluşturulan yetim aylıklarının durdurulması işleminin 16.09.2014 tarihli yazı ile Halk Bankasına bildirildiği, kurumca bu durumun kurum hatası olarak değerlendirildiği, aylık ödeme döneminin her ayın 25. günü olduğu, mahkemece verilen kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin verdiği kararla bozulduğu, mahkemece bozma ilamına uyulduğu, ancak Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından 21.02.2017 tarihli kararda belirtilen gerekçelerle iş bu kararın yeniden bozulduğu, mahkemece 15.11.2018 tarihli kararın Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 20.11.2019 tarihli kararı ile bu kez usulü kazanılmış hak gözetilerek 5510 sayılı Kanun’un 96 ıncı maddesi kapsamında irdeleme yapılması için bozulduğu anlaşılmakla bozma ilamı doğrultusunda yapılan inceleme sonucu davalı kurumun 12.04.2017 tarihli iç yazışmasından da anlaşılacağı üzere davacıya babası …’den dolayı 4/b kapsamında bağlanan yetim aylığının kurum hatası olduğu ve tahakkuk ettirilen 27,50 TL faizin de sistem hatası ile tahakkuk ettirildiğinin anlaşıldığı bu konuda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, davacıya babasından dolayı yetim aylığı bağlanmaması gerektiği hususu davalı kurumca 2014 yılının 9. ayında fark edildiğine göre talep edilebilecek ödemelerin bu tarihten geriye doğru en çok 5 yıl gidilerek tespit edilmesinin gerektiği, bu durumda davalı kurumun davacıdan 2009/9 – 2014/9 döneminde babasından dolayı ödenen yetim aylıkların talep edilebileceği, dosya içine bu tarihler arasında yapılan ödemelere ilişkin belgelerin yer aldığı, davalı kurumun 13.11.2014 tarihli 1545 sayılı borç bildirim yazısının davacıya 20.01.2014 tarihinde tebliğ edildiği ve 5510 sayılı Kanun’un 96/b maddesi dikkate alındığında davacı tarafından 20.11.2016 tarihine kadar yapılacak ödemelerde alacağı herhangi bir faiz işletilemeyeceği, bu tarihten sonra yapılan ödemelerde ise 20.11.2016 tarihinden itibaren kalan alacaklara faiz işletilmesi gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1. Davacı vekili, yerel mahkeme her halükarda bozma ilamına uysa dahi ve kesilen maaşı bağlamasa bile kurumun istirdat istemesinin hukuka aykırı olduğunun tespitini yapması ve en azından davayı bu yönden kabul etmesi gerekirken bu hususu da yanılgı değerlendirme ile kaçırmasının hukuka aykırı olduğunu, davalı kurumun sadece Sosyal Güvenlik Kurumundan aldığı aylıklar dışında başkaca hiçbir gelire sahip olmayan ve kıt kanaat geçinen müvekkil sigortalıdan istirdat adı altında bir miktar talep etmesinin hukuka uygun olmadığını, Yargıtay 4. HD 2013/16995 E ve 2014/12861 K sayılı ilamı ile onanan … 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 2012/394 E ve 2013/185 K sayılı ilamının da bu yönde olduğunu, bu kararın mevcut dava dosyası ile bire bir aynı olduğunu, yerel mahkemenin borçlu olmadığı yönünde verdiği karar ve miktarın da eksik kaldığını ve hukuka aykırı olduğunu beyanla İlk Derece Mahkemesince verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı kurum vekili, faiz yönünden aleyhe hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, yerel mahkemece, davacı tarafa babasından dolayı 4/b kapsamında bağlanan yetim aylığının kurum hatasından kaynaklandığına ilişkin bir tespit yapılarak 5510 sayılı Kanun’un 96/b maddesi uyarınca hüküm kurulmuşsa da bu yönden kararın kabulünün mümkün olmadığını beyanla İlk Derece Mahkemesince verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ölüm aylığının kesilmesine yönelik davalı Kurum işleminin iptali ile aylığın kesilme tarihinden itibaren yeniden bağlanması gerektiğinin ve Kuruma borçlu olunup olunmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 506, 1479 ve 5510 sayılı Kanun’un ilgili maddeleri.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; taraf vekillerinin temyiz dilekçelerinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliye yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

19.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

179,90-Onama
80,70-Peşin
99,20- Kalan