Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/14159 E. 2023/292 K. 12.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14159
KARAR NO : 2023/292
KARAR TARİHİ : 12.01.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/50 E., 2022/215 K.
FER’Î MÜDAHİL : Sosyal Güvenlik Kurumu vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 11.11.2015
KARAR : Kabul

Taraflar arasında görülen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının davalıya ait işyerinde 25.12.2014 – 03.07.2015 tarihleri arasındaki çalışmalarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri cevap dilekçelerinde, davanın reddinin gerektiğini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 15.03.2017 tarihli ve 2015/522-2017/65 Esas ve Karar sayılı kararı ile davanın kabulüne, davacı …’un, davalı işveren …’a ait … sicil sayılı işyerinde 25.12.2014 – 03.07.2015 tarihleri (talep) arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle 190 gün çalıştığı, 190 günlük çalışmasının Kuruma bildirilmediğinin tespitine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 19.03.2018 tarihli ve 2017/1124-2018/442 Esas ve Karar sayılı kararı ile istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların yerinde olmadığı, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından davalı vekili ile fer’i müdahil SGK Başkanlığı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

2. Dairemizin 16.12.2019 tarihli ve 2018/2816 -2019/9865 Esas ve Karar sayılı kararı ile; ” Bu tür davalarda mahkemece yapılacak iş, davacıyla ilgili varsa tüm belge ve kayıtlar işverenden istenilmeli, çalışmanın gerçekleştiği ileri sürülen işyerinin Kurum nezdinde bulunan dosyası, işverence hazırlanması gerekli ücret ödeme bordroları, puantaj kayıtları ve diğer kayıtlar getirtilmeli, dönemsel sigorta primleri bordrosuyla veya aylık prim ve hizmet belgesiyle bildirimleri yapılan sigortalılar tanık sıfatıyla dinlenilmeli, Kurum müfettişlerince inceleme yapılıp yapılmadığı sorulmalı, inceleme yapılmışsa belgeler getirtilmeli, aynı çevrede faaliyet yürüten ve davacının çalışmasını bilebilecek durumda olan tarafsız nitelikte başka işverenler ve bordrolu çalışanlar yöntemince saptanarak tanık sıfatıyla dinlenilmeli, işçilik alacaklarına ilişkin dava dosyasının varlığı araştırılarak celbedilmeli ve işçilik hakları davasında dinlenen tanıkların anlatımları ile bu dosyada bilgi ve görgüsüne başvurulan tanıkların anlatımları karşılaştırılmalı, varsa çelişki giderilmeli, yargılama sürecinde dinlenen tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde, iş yerinin kapsamı, kapasitesi ve niteliği nazara alınmalı, işin mevsimlik olduğu anlaşılırsa dönemleri belirlenmeli, bu dönemde davacı ile işveren arasındaki sözleşmenin askıda olduğu ve mevsimlik dönemlerde hak düşürücü sürenin işlemeyeceği gözönünde bulundurulmalı; böylelikle; çalışmanın varlığı, başlangıç ve bitiş tarihleri, çırak olarak çalışılıp çalışılmadığı, ağır ve tehlikeli işkolunda 18 yaşından küçük sigortalının yapılan işin kapsam ve niteliği de nazara alındığında çalışma olgusunun ne şekilde ifa edildiği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal düzenleme ve açıklamalar ışığı altında inceleme konusu dava değerlendirildiğinde, davacı sigortalının işyerinde geçirdiği işkazasına ilişkin … 12. Asliye Ceza Mahkemesince açılan 2016/135 E. sayılı kamu davası ile … 3. İş Mahkemesince tazminat davasının celbedilerek incelenmediği komşu işyeri tamıklarının dinlenmediği, davacının İşkur müracaatının olup olmadığı, davalı işyerinde istihdamına ilişkin İş-Kur vasıtası ile yerleştirmenin olup olmadığı, salt tanık …’nin beyanına dayalı karar verildiği, belirlenen hususları daha detaylı araştırılarak uyuşmazlık konusu dönem, hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde çözümlenip; deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir” gerekçesine dayalı olarak eksik inceleme ve araştırma neticesi kurulan hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile uyulan bozma kararı doğrultusunda “… toplanan tüm deliller ve özellikle istinaf onaması ile kesinleşen … 12. Asliye Ceza Mahkemesinin 2016/135 Esas, 2016/932 Karar sayılı kararı ile kazazede davacının iş kazası geçirmesinde sanık davalının asli kusurlu olması, … 3. İş Mahkemesinin 2015/671 Esas sayılı dosyadan alınan raporda davalı …’un %100 kusurlu bulunması, davacının 07.07.2022 tarihli alınan beyanında iş yerinde tek çalışan olduğunu, iş yerinde yapılan üretime birebir katkıda bulunduğu beyan etmesi, özellikle davalı tanığı …’nin bozma ilamından önce alınan beyanlarından davacının bir meslek ve sanat öğrenmekten çok iş yerinde getir götür ve temizlik işlerini normal bir işçinin yapacağı tüm işleri yapacak şekilde çalışması ve mesleği öğrenme unsurundan ziyade emeğinden yararlanma unsurunun üstün olması hususlarının dikkate alındığı” gerekçesiyle davanın kabulüne, davacı …’un, davalı işveren …’a ait … sicil sayılı işyerinde 25.12.2014 – 03.07.2015 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle 190 gün çalıştığı, 190 günlük çalışmasının Kuruma bildirilmediğinin tespitine, karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve feri müdahil Kurum vekilleri temyiz başvurusunda bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde; taraflar arasında hiçbir zaman hizmet akdi ilişkisi kurulmadığını, Yerel mahkemece tanık beyanları göz önüne alınarak davalı aleyhine hüküm kurulmuşsa da, tanıklardan …’nin açıkça davacının işi öğrenmek için çırak olarak çalıştığı, çıraklık okuluna yazıldığı ve davacıya haftalık olarak 100,00 TL ile öğle yemeği verildiğini gördüğü şeklindeki beyanlarının dikkate alınmadığını, davacının salt getir-götür işlerini yaptığı gerekçesi ile genç işçi sayılmasına yönelik kaanat ile verilen hükmün, iş yaşamının gerçekleriyle bağdaşmayıp hakkaniyete aykırı olduğunu, davacı tanığı olarak dinlenen …’un “davacı kardeşinin işe girdiğinde çalıştığı alanda herhangi bir deneyiminin bulunmadığı ve iş yerinde işi öğreneceği” şeklindeki beyanının davacının yetiştirilmek üzere çırak olarak çalıştığını kanıtlar nitelikte olduğunu belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

Feri müdahil Kurum vekili temyiz dilekçesinde; Mahkemece bozma ilamı ile istenilen araştırmaların eksik yapıldığını, davacının davalı işyerine İş-Kur hizmetleri vasıtasıyla yerleştirilmediğinin anlaşıldığını, davacının çalıştığı hususunda yeterli veri bulunmadığını, mevcut yazılı kayıtların Kurum kayıtlarında yer alan kayıtlarla uygunluk göstermesine rağmen hüküm kurulurken sadece tanık sözlerine itibar edildiğini, bu davalarının kamu düzenine ilişkin olduğu da gözetildiğinde davacının iddiasını yazılı belgelerle ispat etmesi gerektiğini belirterek ve dilekçesinde yazılı diğer sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının davalı işyeri nezdinde geçen hizmetlerinin üretime yönelik olup olmadığı, çıraklık faaliyeti kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği yönünde Mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm kurmaya elverişli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk
1-Davanın yasal dayanağı 5510 sayılı Kanun’un 86/9 uncu maddesidir. 506 sayılı Kanun’un 6 ıncı maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.

2-506 sayılı Kanun’un 2 nci maddesine göre sigortalılık niteliği, hizmet akdinin kurulması ve 6’ncı madde gereğince çalışmaya başlanması ile edinilir. Aynı Kanun’un “Sigortalı Sayılmayanlar” başlıklı 3/II-B maddesinde; “Özel kanunda tarifi ve nitelikleri belirtilen çıraklar hakkında, çıraklık devresi sayılan süre içinde analık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları ile bu Kanunun 35’inci maddesi hükümleri uygulanmaz.” hükmü öngörülmüştür.

3-Atıf yapılan ve dava konusu dönemde yürürlükte bulunan özel kanun olan 3308 sayılı Mesleki Eğitim Kanunu’nun 3 üncü maddesi, çırağı; “çıraklık sözleşmesi esaslarına göre bir meslek alanında mesleğin gerektirdiği bilgi, beceri ve iş alışkanlıklarını iş içerisinde geliştirilen kişi” olarak tanımlanmıştır.

4-Anılan Kanun’un “Çıraklık Şartları” başlıklı 10 uncu maddesine göre çırak olabilmek için,

a)14 yaşını doldurmuş, 19 yaşından gün almamış olmak. (Bu bentte yer alan “onüç yaşını” ibaresi, 16/8/1997 tarih ve 4306 sayılı Kanunun 6 ncı maddesiyle “ondört yaşını” olarak değiştirilmiştir.)

b)En az ilköğretim okulu mezunu olmak.

c)Bünyesi ve sağlık durumu gireceği mesleğin gerektirdiği işleri yapmaya uygun olmak gerekmektedir.

Ancak, 19 yaşından gün almış olanlardan daha önce çıraklık eğitiminden geçmemiş olanlar, yaşlarına ve eğitim seviyelerine uygun olarak düzenlenecek mesleki eğitim programlarına göre çıraklık eğitimine alınabilir. Kanun’un 13’ncü maddesi hükmüne göre ise; “Bu Kanunun uygulandığı yer ve meslek dallarında 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun çıraklık sözleşmesine dair hükümleri ile 18 yaşını doldurduktan sonra sözleşmesi devam eden çıraklar hakkında 1475 sayılı İş Kanunu’nun, İşçi Sağlığı ve Güvenliği başlıklı beşinci bölümünde yer alan hükümleri dışındaki hükümler uygulanmaz.”

5- Bu hükümler çerçevesinde taraflar arasındaki ilişkinin niteliği belirlenirken, başka bir ifade ile, davacının uyuşmazlığa konu dönemde çırak olup olmadığına karar verilirken, çalışma ilişkisine bakılmalıdır.

6-Gerçekten de çıraklık sözleşmesinde, akdi ilişkinin üstün niteliği çalışma olgusu değil, sigortalıya bir meslek ve sanatın öğretilmesidir. Ancak çırak, işyerinde üretimle ilgili çalışmalara bilfiil katılıyor, meslek ve sanat eğitimi arka planda tutuluyorsa, bu durumda çıraklık ilişkisinden söz edilemeyecektir.

7- Sözü edilen öğrencilerin sigortalı sayılmamaları, “tatbiki mahiyetteki yapım ve üretim işleri” nin gördükleri öğrenimin doğal bir gereği olmasından ötürüdür. Bir başka anlatımla, bu işler -SSK anlamında sigortalı işçilerin gördükleri iş görünümünde bulunsalar bile- belirgin olarak öğrenim çevresine girmektedir. Bu bakımdan, bu gibi durumlarda, esasen bir hizmet akdinin varlığından söz edilemeyeceği için sigortalılık niteliği edinme hali de söz konusu değildir (… , Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi; …, 1977 Baskı, s;130).

3. Değerlendirme
1-İnceleme konusu dava dosyasında; 03.07.2015 tarihli işe giriş bildirgesinin davalı işyerince düzenlendiği, Çıraklık Eğitim Merkezi yazı cevabı ile davacının 21.09.2015-10.11.2015 tarihlerinde tesviyecilik-tornacılık meslek dalında sigortalı çırak öğrenci olarak kaydının bulunduğunun Mahkemeye bildirildiği, bu tarihler arasında davalı işyerinde kalıp ustası olarak … ’den pratik, çıraklık okulunda teorik eğitim aldığının bildirildiği, davacının 04.07.2015 tarihinde davalı işyerinde iş kazası geçirdiği, duruşmalarda davacı ve davalı tanıklarının dinlendiği, bozma ilamı sonrası ise davalı … sicil no lu işyerine ait uyuşmazlık konusu dönem bordrolarının dosyaya sunulduğu, ihtilaf konusu dönemde bordrolu çalışanın bulunmadığı, yapılan komşu işyeri araştırmaları sonucu ilgili vergi dairesi ve emniyet müdürlüğü yazı cevapları ile davalı işyerinin faal olmadığı, komşu işyerlerinden bilgi alınabilecek açık bir işyeri bulunmadığı, tanıklık yapabilecek komşu işyeri, işveren ve çalışanlarının tespit edilemediğinin Mahkemeye bildirildiği, İş-Kur Genel Müdürlüğü yazı cevabı ile davacının davalı işyerine İş-Kur hizmetleri vasıtasıyla yerleştirilmediğinin bildirildiği anlaşılmakla davacının davalı işyerinde ihtilaf konusu dönem içerisinde yaptığı işin niteliği dikkate alınarak yaşı itibariyle üretime yönelik bir çalışma yapıp yapamayacağı açıklığa kavuşturulmadan, bu şekilde çalışmasının meslek ve sanat öğrenimine yönelik olarak çıraklık mahiyetinde mi yoksa üretime yönelik mi olduğu her türlü şüpheden uzak bir biçimde ortaya konulmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.

2- Bu doğrultuda Mahkemece yapılması gereken iş, Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle ihtilaf konusu dönemde davalı işyerinin bulunduğu … Sanayiisi içerisinde faal olan komşu işyerleri, iş yeri sahipleri ve kayıtlı çalışanlar belirlenip duruşmalarda dinlenecek tanık beyanları doğrultusunda davacı ve davalı arasındaki çalışma ilişkisinin meslek ve sanat öğrenimine mi yoksa üretime mi dayalı olduğu hususu açıklığa kavuşturulmalı, davacının daha önce aynı işyerinde veya başka işyerinde kalıpçılık üzerine mesleki öğrenimini tamamlayıp tamamlamadığı, sonrasında ihtilaf konusu dönemde davalı işyerinde çalışmaya başlayıp başlamadığı tespit edilmeli ve toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilip takdir edilerek varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmelidir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

Peşin yatırılan harcın istek halinde ilgilisine iadesine,

12.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.