Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/1415 E. 2022/4631 K. 30.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/1415
KARAR NO : 2022/4631
KARAR TARİHİ : 30.03.2022

Mahkemesi :İş Mahkemesi

Dava, kredili emeklilik isteminin reddine dair işlemin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dosya kapsamından, 01.01.1983-29.02.1984, 25.11.1986-31.12.1987 tarihleri arasında vergi kaydı, 05.08.1983-02.12.2005 tarihleri arasında oda kaydı olan davacının, Kurum denetmeni tarafından oda kayıtlarında yapılan denetim sonucunda üye kaydının usulsüz bulunması nedeniyle oda kaydına göre verilen sigortalılık süresinin iptal edildiği bu sebeple yaşlılık aylığı bağlanması koşullarının oluşmadığından kredili emeklilik başvurusunun reddi üzerine eldeki davanın açıldığı, Mahkemece verilen 11.7.2016 tarihli kararın Dairemiz 30.9.2019 tarihli ilamındaki “…Kendi adına ve hesabına bağımsız çalışma olgusunun varlığı zorunlu ve asli unsur olup, vergi kaydı, oda kaydı ve meslek kuruluş kaydı; anılan çalışmayı doğrulayan bir şekil şartından ibaret olduğu cihetle aksinin kanıtlanması olanaklıdır. Diğer bir anlatımla, bu gibilerin mesleki faaliyetlerine son verdiklerinin kanıtlanması halinde, artık somut bir çalışmaya dayanmayan, soyut ve sadece evrak üzerindeki oda/vergi/Esnaf Sicil Memurluğu kaydına itibar edilerek kişiyi sigortalı saymak, Kanunun amacına aykırı olacağı açıktır. Kurum denetmeni tarafından meslek odasında yapılan denetimde, kayıtlarda sahtelik tespiti olmayıp meslek odası kayıtlarına göre de davacının 05.08.1983-02.12.2005 tarihleri arasında üyeliğinin olduğu anlaşılmakla;davacının, kendi nam ve hesabına çalışmasına ilişkin işyeri kayıtları araştırılarak,davacının odaya kayıtlı olduğu dönemde kendi nam ve hesabına çalışması olup olmadığı, 1479 sayılı Kanunun 26. maddesinde düzenlenen, “sosyal güvenliğin vazgeçilmez ve kaçınılamaz” kamusal yapısı gereği yöntemince ve re’sen araştırma yapılarak, varılacak sonuç uyarınca, 1479 sayılı Kanunun 24 ve 25’nci maddeleri kapsamında değerlendirme yapılıp, davacının 1479 sayılı Kanun kapsamında zorunlu sigortalı olarak kabul edilmesi gereken dönem, kuşku ve duraksamaya neden olmayacak şekilde belirlenmeli, neticesine göre de yapılandırma talebi irdelenmelidir…” gerekçesi ile bozulduğu, Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verildiği ancak bozma gereklerinin yerine getirilmediği anlaşılmaktadır.
1479 sayılı kanun kapsamında sigortalılık süresinin tespiti açısından kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmanın varlığı asli unsur olduğundan Mahkemece bu kapsamda, özellikle tanık beyanlarında davacının köy bakkalı olduğu ancak bir süre sonra …’a göç ettiği belirtildiğinden, davacının köyünde ve …’da hangi tarihlerde ne iş yaptığı, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışmasının olup olmadığı hususu, ikametgah kayıtları da getirtilerek irdelenmeli ve tüm delliler ışığında davalı Kurum işleminin yerinde olup olmadığına dair bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu, yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
O halde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 30.03.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.