Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/14112 E. 2023/720 K. 26.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14112
KARAR NO : 2023/720
KARAR TARİHİ : 26.01.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1065 E., 2022/1657 K.
DAVALILAR : 1- … vekili Avukat … 2- … Nakliyat ve Tic. Ltd. Şti.
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 26.06.2014
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2014/203 E., 2019/71 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen prime esas kazancın tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı iş yerinin … Şubesinde 2007 yılının mart ayından itibaren iş akdine dayanarak şoför olarak çalışmaya başladığını, çalışmasına devam ederken SGK primlerinin asgari ücret üzerinden yatırılması ve hak edişlerinin ödenmemesi üzerine şifahi olarak müteaddit kez primlerinin gerçek ücreti üzerinden yatırılmasını talep ettiğini ancak olumlu bir cevap alamadığını, 14.04.2014 tarihinde işine haksız olarak son verdiğini, bunun üzerine müvekkilinin hak edişleriyle ilgili olarak … 24. İş Mahkemesi’nin 2014/137 Esasında dava açtığını, bu davanın halen derdest olduğunu, davalı şirketin davalı Kuruma müvekkilinin ücretini asgari ücret olarak bildirdiğini ve SGK primlerini de asgari ücret üzerinden ödediğini, ancak müvekkilinin ücretinin asgari ücret olmadığını, aylık net 1.900 TL olduğunu, kararlaştırılan ücret üzerinden de müvekkilinin çalışmasına devam ettiğini belirterek, davanın kabulü ile müvekkiline ait SSK prim tutarlarının davalı şirkete eksik ödendiğinin tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı … Nakliyat ve Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde özetle; “Öncelikle husumet yokluğu, zamanaşımı ve yetki itirazlarında bulunarak davanın reddini talep etmiş, esasa ilişkin beyanlarında ise husumet itirazlarının bulunduğunu ancak davanın esasına girilmesi halinde; davacının işten çıkış hikayesinin doğru olmadığını, davacının haksız olarak iş yerini terk ettiğini ve işten kendisinin ayrıldığını, davacının 1.900TL ücret aldığı yönündeki iddiasının doğru olmadığını, davacının asgari ücret ile çalıştığım, bu ücretlerinin bankaya yatırıldığını, yine davacının bordroları ihtirazi kayıt koymadan imzaladığını, ayrıca davacının ücretinden icra kesintisi yapıldığını, kalan bakiyesinin hesabına yatırıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının taleplerinin yasal olmayıp reddinin gerektiğini, primlerin gerçek ücretten tespiti ve hizmet tespitinin ayrı dava konuları olduğunu, davacının prime esas ücretlerinin bilgisayar gün dökümü tablosunda yer aldığını ve davacının bu durumu bildiğinin açık olduğunu, yine kurumun işveren tarafından verilen bordrolara göre işlem yaptığını, gerçek ücretin tespitinin HUMK ilgili maddelerine göre de yalnız resmi belge ve kayıtlarla mümkün olduğunu, müvekkili kurumun dava açılmasına sebebiyet vermediğinden davanın kabulü halinde aleyhine vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda 27.03.2019 tarih ve 2014/203 esas 2019/71 karar sayılı ilamı ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … Nakliyat ve Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, … 24. İş Mahkemesinin 2014/137 E sayılı dosyasının bekletici mesele yapılması gerekirken davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.Davalı … Nak. ve Tic. Ltd. Şti. vekili, … ve … Nakliyat yönünden husumet itirazlarının dikkate alınmadığını, ıslah yolu ile davanın taraflarının değiştirilmesinini mümkün olmadığını ve gerek tavzih gerekse tashih taleplerinin tam olarak karşılanmadığını belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 22.04.2021 tarih ve 2019/1385 E., 2021/573 K., sayılı kararı ile; davacının ücret iddiasını ispatlayamadığı, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre hizmet tespiti davalarında alacak davasının kesinleşmesinin beklenilmesine gerek bulunmadığı, ilk derece mahkemesi tarafından HMK’nın 124 üncü maddesinin tatbiki sureti ile taraf değişikliği yoluna gidilmesinde usul ve yasaya aykırı herhangi bir yön olmadığı ve karar başlığındaki maddi hatanın Dairemizce de düzeltilmesinin mümkün olduğu sonucuna varıldığından, davacı vekili ile davalı Kurum vekilinin istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı … Nakliyat ve Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Daire kararında; “Eldeki dosyada, davacı vekili tarafından sunulan 07.11.2014 tarihli dilekçede eldeki davanının … Nak. San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine açıldığını bildirmesi, yargılamada ise anılan davalı şirketin vekil vasıtasıyla temsil edilmesi karşısında, … davada taraf değildir. Mahkemece yapılan hatalı tebliğlerin ve yanılgılı değerlendirme ile verilen 11.06.2019 tarihli tahsis şerhinin davada taraf sıfatı bulunmayan …’e davalı sıfatı kazandıramayacağından bu yöndeki Bölge Adliye Mahkemesi gerekçe ve değerlendirmesi isabetli bulunmuştur.

Ne var ki, ilk derece mahkemesince verilen kararın davacı vekiline tebliği üzerine süresi içerisinde istinaf ettiği halde Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararda davacı vekilinin istinaf istemi değerlendirilmeden, istinaf istemi bulunmayan davalı Kurum vekilinin istinaf istemi değerlendirilerek karar verildiği anlaşılmıştır.

Bu açıklamalar doğrultusunda Bölge Adliye Mahkemesince yapılacak iş davacı vekilinin istinaf başvurusu hakkında da davalı şirket vekilinin istinaf istemi hakkında olduğu gibi bir karar vermekten ibarettir.” hususlarına işaret edilerek bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının ücret talebinin brüt halinin (1.900,00/0,71491=2.657,67 TL) olduğu ve ücret talebinin tüm dönemler bakımından senetle ispat sınırının üzerinde olduğu, ayrıca senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak ve azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamayacağından, eldeki davada tanık beyanlarına itibar edilemeyeceği açıktır.

Dosya kapsamına celp edilen davacının QNB Bankası kayıtları incelendiğinde de, dava konusu dönemde maaş ödemesi olarak yatırılan ücretlerin, imzalı ücret bordroları ve Kuruma bildirilen ücretlerle uyumlu olduğu görülmektedir. Belirtilen nedenlerle davacının ücret iddiasını ispatlayamadığı, Yargıtay’ın yerleşik uygulamasına göre hizmet tespiti davalarında alacak davasının kesinleşmesinin beklenilmesine gerek bulunmadığı, ilk derece mahkemesi tarafından HMK’nın 124 üncü maddesinin tatbiki sureti ile taraf değişikliği yoluna gidilmesinde usul ve yasaya aykırı herhangi bir yön olmadığı ve karar başlığındaki maddi hatanın Dairemizce de düzeltilmesinin mümkün olduğu sonucuna varıldığından, davacı vekili ile davalı şirket vekilinin istinaf istemlerinin reddine karar verildiği belirtilmiştir.

VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde;yazılı delil bulunmasının mantıklı olmadığını, çünkü ödemeyi alan işçi olduğundan, ödeme yapıldığına dair belgenin işveren tarafından alınmasının hayatın olağan akışına daha uygun olduğunu, bu sebeple sigorta priminin eksik yatırıldığını işçinin tanık dışında kanıtlaması olanaklı görünmediğini, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1-6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

2-Davanın Yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun “Prime esas ücretler” başlığını taşıyan 77 inci maddesinin 1 inci fıkrası ile 5510 sayılı Kanunun “Prime esas kazançlar” başlıklı 80 inci maddesinin birinci fıkrasında, sigortalıların prime esas kazançlarının nasıl belirleneceği açıklanmıştır. Diğer taraftan 506 sayılı Kanunun 79/10 uncu ve 5510 sayıl Kanunun 86/9 uncu maddelerine dayalı olarak açılan bu tür hizmet tespiti davalarında kesinleşen mahkeme ilamı, işverence Kuruma verilmeyen belgelerin yerine geçecek nitelikte olduğundan hükümde ayrıca 77 ve 80 inci maddelere göre hesaplanacak olan 1 günlük ücretin belirtilmesi de gerekmektedir. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun; 288 inci maddesinde, bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri belir bir tutarı geçtiği takdirde senetle kanıtlanması gerektiği, bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri, ödeme veya borçtan kurtarma (ibra) gibi herhangi bir sebeple belirli bir tutardan aşağı düşse bile senetsiz kanıtlanamayacağı bildirilmiş, 289 uncu maddesinde, 288 inci madde uyarınca senetle kanıtlanması gereken konularda yukarıdaki hükümler hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati durumunda tanık dinlenebileceği, 292 inci maddesinde de, senetle kanıtlanması zorunlu konularda yazılı bir delil başlangıcı varsa tanık dinlenebileceği açıklanarak delil başlangıcının, dava konusunun tamamen kanıtlanmasına yeterli olmamakla birlikte, bunun var olduğunu gösteren ve aleyhine sunulmuş olan tarafça verilen kağıt ve belgeler olduğu belirtilmiştir. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200 ve 202 inci maddelerinde de bu düzenlemeler korunmuştur.

Kuruma ödenmesi gereken sigorta primlerinin hesabında gerçek ücretin/kazancın esas alınması gerekmekte olup hizmet tespiti davalarının kamusal niteliği gereği, çalışma olgusu her türlü kanıtla ispatlanabilmesine karşın ücret konusunda aynı genişlikte ispat serbestliği söz konusu değildir ve değinilen maddelerde yazılı sınırları aşan ücret alma iddialarının yazılı delille kanıtlanması zorunluluğu bulunmaktadır. Ücret tutarı maddede belirtilen sınırları aştığı takdirde, tespiti gereken gerçek ücretin; hukuksal geçerliliğe sahip olarak düzenlenmiş bulunmaları kaydıyla, sigortalının imzasını içeren aylık ücreti gösteren para makbuzları, banka kayıtları, ticari defter kayıtları, ücret bordroları gibi belgelerle kanıtlanması olanaklıdır. Yazılı delille ispat sınırının altında kalan miktar için tanık dinlenebileceği gibi, tespiti istenen miktar sınırı aşsa dahi varlığı iddia edilen çalışmanın öncesine ve sonrasına ait yazılı delil başlangıcı sayılabilecek belgeler bulunuyorsa tanık dinlenmesi mümkündür. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 20.10.2010 gün ve 2010/10-480 Esas – 2010/523 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-481 Esas – 2010/524 Karar, 20.10.2010 gün ve 2010/10-482 Esas – 2010/525 Karar, 19.10.2011 gün ve 2011/10-608 Esas – 2011/649 Karar, 19.06.2013 gün ve 2012/10-1617 Esas – 2013/850 Karar sayılı ilamlarında da aynı görüş ve yaklaşım benimsenmiştir.

3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden ilgiliye yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.