Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/14097 E. 2023/6433 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/14097
KARAR NO : 2023/6433
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2018/192 E., 2020/236 K.
KARAR : Ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen aksi Kurum işleminin iptali, yersiz tahsil edilen tutarın yasal faiziyle iadesi ile davalı Kuruma karşı prim borcu olmadığının tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, dairece İlk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın yargı yolu yanlışlığı nedeniyle usulden reddine dair, karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı vekili tarafından duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.02.2022 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü, duruşmalı olarak temyiz eden davacı adına Av. ….. ile davalı Kurum adına Av. … geldiler. Duruşmaya başlanarak, hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve dosyanın eksiklikler tamamlanıp Dairemiz’e tekrar gelmesinden sonra Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile İslahiye 106. Alay Komutanlığı arasında 11.03.2010 tarihinde komutanlık binasındaki yapım işlerine dair söleşme imzalandığını, müvekkilinin işe fiilen başlama ve işçi çalıştırmaya 13.03.2010 tarihinde başladığını, işin planı ve çalışacak işçilerinde aynı şekilde 13.03.2010 tarihinde belli olduğunu ve çalışacak olan …, …, … ve …’i süresinde davalı kuruma bildirdiğini, bu işçiler dışında başka işçilerin çalışmasının söz konusu olmadığını, 27.10.2010 tarihli cevabi yazılarında itirazlarının kabul edilmediği bu nedenle bu davayı açtıklarını, müvekkili tarafından alay komutanlık binası onarım işi bedeli olan hak ediş miktarından 70.933 TL alay komutanlığı tarafından davalı kurum hesabına aktarıldığını, ve prim borcunun bu miktar üzerinden kesildiğini, bu nedenlerle 70.933 TL prim borcunun ödenmesine ilişkin işlemin iptaline, 70.933 TL’nin işleyen faiziyle birlikte iadesine karar verilerek prim borcunun olmadığının tespitini beyan etmiştir.

II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalı … vekili 25.02.2011 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının davasını görevsiz ve yetkili mahkemede açtığını, idari para cezalarının ilgiliye tebliğ ile tahakkuk edeceğini, kararın kendilerine tebliğinden itibaren 35 gün içerisinde yetkili idare mahkemesine başvurabileceklerini, bu nedenle davanın görev yönünden reddini talep ettiklerini, davacının dava dışı Kara Kuvvetleri Komutanlığı 106. Topçu Alay Komutanlığı ile yapmış olduğu 11.03.2010 tarihli sözleşme ile Alay Karargah binası bakım ve onarım işini yüklendiğini, ihale makamı olan 106. Topçu Alay Komutanlığı’nın kurumlarına hitaben 25.06.2010 tarih, 4200- 710- 10 sayılı yazısı ile 2010/16965 ihale kayıt numaralı alay karargah bakım ve onarım işi kapsamında Özbek Mimarlık Dekarosyon İnşaat Taahhüt Tic. … tarafından ekte isimleri yazılı işçiler çalıştırıldığını, bu kapsamda 11 mart 16 haziran 2010 tarihleri arasında yüklenici firma tarafından çalıştırılan ve ekte isimleri yazılı personelin sigorta kapsamında olup olmadığının araştırılarak sigortasız çalıştırılan personel bilgilerinin kendilerine bildirilmesini ve gerekli işlemin yapılmasını istediğini, 106. Alay Komutanlığı’nın 06.09.2010 tarihli 9260-453-10 sayılı yazısı ile de işin yer teslim tarihinin 11.03.2010 olduğunu, 9260-463-10 sayılı yazı ile işe başlama tarihinin 15.03.2010 tarihi olduğunu, ve fiilen çalıştırılan işçilerin kışlaya giriş ve çıkış tarihlerinin idari tahkikat heyeti tarafından tespit edilerek bildirildiğinin belirtildiğini, kurumlarının il müdürlüğü tarafından alay komutanlığı tarafından bildirilen isim listesinin tetkikinde söz konusu işyerinde sigortasız olarak çalıştırılan işçiler belirlendiğini, bunun üzerine 106. Topçu Alay Komutanlığı’na davacı işverenin 70.933,00 TL idari para cezasının bulunduğu belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi, 12.01.2015 tarihli ve 2010/572 Esas, 2015/25 Karar sayılı kararı ile “…Dava davem ederken … SGK İl Müdürlüğü’ne müzekkere yazılarak davacı tarafın İslahiye 106. Topçu Alay Komutanlığı aracılığıyla hakedişinden kesilen 70.903,00 TL’nin hangi nedene dayalı olarak ( SGK primi, İdari Para cezası) kesildiğinin ve bu kesintinin tek tek hangi işlemler nedeni ile yapıldığının ayrıtılı döküm halinde bildirilmesi istenmiş, gelen 15.05.2014 tarihli cevabı yazıdan, davacının hakedişinden kesilen 70.933,00 TL’nin tamamının, 5510 sayılı Kanun’un 102 nci maddesine göre verilen idari para cezası olduğunun bildirildiği anlaşılmıştır. 5510 sayılı Kanun’un 102 nci maddesindeki düzenlemeye göre kurumca verilen idari para cezalarına başvuru mercii idare mahkemeleri olup, iş bu davanın idari yargıda açılması gerektiği anlaşılmakla, dava dilekçesinin yargı yolu görevsizliği nedeniyle raddine dair karar verilmiştir..

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. İlk Bozma Kararı
1.İlk derece Mahkemesinin 12.01.2015 tarihli ve 2010/572 Esas, 2015/25 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 07.03.2017 tarihli ve 2015/8664 Esas, 2017/1851 Karar sayılı bozma kararında; “…Somut olayda, davacı işverene ait 106. Topçu Alay Komutanlığı karargah binası bakım ve onarım işi kapsamında çalışan 29 sigortalının kayıtsız çalıştırıldığının tespiti üzerine, idari para cezası tahakkuku yanında, 24.09.2010 tarihli kurum yazısıyla ilgili sigortalılara ait aylık prim hizmet belgelerinin verilmesi istenmiş, işverence yapılan itiraz 27.10.2010 günlü kurum yazısıyla reddi üzerine eldeki iş bu davanın açıldığının anlaşılması karşısında, yapılması gereken iş; dava ve uyuşmazlığa konu kurum işlemleri konusunda davacının açıklayıcı beyanına başvurulmalı, prim tahakkukuna dair kurum işleminin iptali, prim borcu bulunmadığının tespiti, yersiz tahsil edilen primlerin iadesi istemine ilişkin olduğunun anlaşılması halinde İş Mahkemesi görevli olacağından işin esasına girilerek yapılacak yargılama sonucuna göre karar verilmelidir. Şayet anılan istemlerin yanında idari para cezası uygulaması da dava konusu yapılmış ise, uygulanan idari para cezası yönünden tefrik edilip karardaki gibi yargı yolu uyuşmazlığı nedeniyle görevsizlik kararı verilmeli, diğer prim borcu yönünden ise, işin esasına girilerek hüküm kurulmalıdır. ” denilerek verilen karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince 1 inci Bozmaya Karşı Direnilmesine Dair Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin, 13.07.2020 tarihli ve 2018/192 Esas, 2020/236 Karar sayılı kararı ile; “…Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının dava dışı İslahiye 106. Alay Komutanlığının bir takım yapım işlerini yüklenici sıfatıyla üzerine aldığı, edimini ifa ederken sigortasız işçi çalıştırıldığına ilişkin bu kurumca tutanak tutulduğu ve davalı kuruma ihbarda bulunulduğu, davalı kurumdan getirtilen kayıtlara göre, İslahiye 106. Topçu Alay Komutanlığı tarafından 25.06.2010 tarihinde davalı kuruma bildirilen dava dışı 37 kişinin sigorta kapsamında bulunup bulunmadığının sorulduğu, bunun üzerine harekete geçen davalı kurumun İslahiye İlçe Müdürlüğü’nce 24.11.2010 tarihli yazı ile 70.933,00 TL meblağın ilgili hesaplara aktarılması için SGK İl Müdürlüğü’ne yazı yazıldığı, bu kapsamda davaya konu olan davacının teminat ve hak edişlerinin kesilerek davalı kuruma aktarıldığı, gerek 24.11.2010 tarihli yazı gerekse davalı kurumca dava dışı 106. Topçu Alay Komutanlığı’na yazılan 24.09.2010 tarih ve 14672766 sayılı yazı göz önünde bulundurulduğunda kesilen meblağın prim alacağına mahsuben kesilmediği, bu kesintinin sigortasız işçi çalıştırma kabahatinden dolayı verilen idari para cezasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

5510 sayılı Kanun’un 102 nci maddesi uyarınca idarî para cezaları ilgiliye tebliğ ile tahakkuk eder. Tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde Kuruma ya da Kurumun ilgili hesaplarına yatırılır veya aynı süre içinde Kuruma itiraz edilebilir. İtiraz takibi durdurur. Kurumca itirazı reddedilenler, kararın kendilerine tebliğ tarihinden itibaren otuz gün içinde yetkili idare mahkemesine başvurabilirler. Bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde, idari para cezası kesinleşir. Tüm bu açıklamalar ışığında mahkememizce verilen ilk kararın usul ve yasaya uygun olduğu düşünülerek Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 2015/8664 Esas ve 2017/1851 Karar sayılı bozma ilamına direnilmesine ve HMK 114/1-b ve 115/2 nci maddesi gereğince davanın usulden reddine dair karar verilmiştir.

C.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca Verilen Karar
1.İlk Derece Mahkemesinin 13.07.2020 tarihli ve 2018/192 Esas, 2020/236 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Hukuk Genel Kurulunun 08.06.2021 tarihli ve 2021/10-385 Esas, 2021/696 Karar sayılı kararı ile,”… Somut olayda; davacı tarafından alay komutanlığı binası onarım işi hak ediş bedelinden 70.933TL’nin kesilmesine yönelik Kurum işleminin iptali istemine ilişkin açılan eldeki davada mahkemece idari yargının görevli olduğundan bahisle yargı yolu yanlışlığı nedeniyle dava dilekçesinin reddine karar verilmiş, davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece dava konusu Kurum işlemleri konusunda davacı vekilinin beyanına başvurulması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekçesiyle karar bozulmuştur. Mahkemece 10.07.2018 tarihli ara karar ile bozma ilamına uyulmasına karar verilerek davacı vekiline dava konusu hakkında açıklamada bulunması için 12.02.2019 tarihli duruşmada 2 haftalık kesin süre verilmiştir. Davacı vekili bu konuda 25.03.2019 tarihli dilekçeyi sunmuş ayrıca 27.03.2019 ve 23.09.2019 tarihli duruşmalarda dava konusuna yönelik beyanda bulunmuştur. Mahkemece bilirkişi raporu da alındıktan sonra önceki hükümde direnilmiştir.

Görüldüğü üzere bozma kararından sonra mahkemece bozma kararında belirtildiği gibi davacı vekilinin beyanı ve bilirkişi raporu alınarak bunlarda değerlendirilmek suretiyle yeni bir karar verilmiştir.

Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, yeni delillere göre bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm bulunmaktadır.

Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmesine, dair karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı temyiz dilekçesinde; davasını davalı Kurumca yapılan prim tahakkukuna ilişkin olarak açtığını, esasen mahkemece görevli ve yetkili olmasına rağmen verilen kararın hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı hakkında davalı Kurumca yapılan işlemlerin hukuka uygun olup olmadığı ile davacının istemi hakkında mahkemenin görevli ve yetkili olup olmadığı hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile birlikte, 5510 sayılı Sosyal Sigortaları ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 81 inci maddeleri hükümleridir.

3. Değerlendirme
1.Mahkemenin, Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine, o kararda belirtilen hukuki esaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu; mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirdiği gibi, mahkemenin kararını bozmuş olan Yargıtay Hukuk Dairesince; sonradan, ilk bozma kararı ile benimsemiş olduğu esaslara usuli kazanılmış hakka aykırı bir şekilde, ikinci bir bozma kararı verilememektedir (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, Hukuk Genel Kurulu’nun 12.07.2006 gün, 2006/9-508 E., 2006/521 sayılı kararı)

2.Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK)

3.Eldeki davada ise, uyulan bozma ilamı ve oluşan usuli kazanılmış hakkın gereği gibi yerine getirilmediği anlaşılmakta olup, bozma sonrası yapılan yargılamada davacı avukatının beyanında davalı ile arasındaki uyuşmazlığın Kurumca tahakkuk ettirilen fark prim borcuna ilişkin olduğu açıkça belirtilmiş olmakla, mahkemece davalı Kurumca yapılan prim tahakkukuna ilişkin işlem ayrıntılarının davalı Kurumdan sorulması ile 5510 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 59 uncu maddesi hükümlerinin irdelenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedeni olduğu gibi, mahkemece idari para cezasına ilişkin uyuşmazlığın bulunmadığının anlaşılmasına rağmen idari para cezası hakkında yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Davacı avukatı yararına takdir edilen 8.400,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalıya yükletilmesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.