Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/13842 E. 2023/544 K. 23.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13842
KARAR NO : 2023/544
KARAR TARİHİ : 23.01.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/348 E., 2022/973 K.
vekili Avukat …
İHBAR OLUNAN : … Tuğla Fabrikası
DAVA TARİHİ : 23.12.2016
KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Malatya 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/177 E., 2021/677 K.

Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının 2004 yılında Türkiye’ye dönüş yaptığını, 2004 yılının Eylül ayından … Tuğla Ltd. Şti. isimli işyerinin Malatya merkezde bulunan irtibat bürosunda büro elemanı olarak 2011 yılına kadar çalıştığını, davacının emekli olmak için 15.10.2016 tarihinde tahsis talep dilekçesi verdiğini, davalı kurum E.3193039 sayı ve 06.06.2016 tarihli işlem ile davacının 4-A (SSK) ya tabi çalışmalarının sahte olduğu gerekçesi ile sigortalılığını iptal ettiğini, davacıya yersiz sağlık gideri adı altında 4.461,81 TL borç çıkarıldığını, borca itirazının kabul edilmediğini ve dava açma hakkını saklı tutarak 01.08.2016 tarihinde ödemek durumunda kaldığını, davacının işyerinde çalıştığına dair tanık beyanları ile banka kayıtları, belgeler mevcut olduğunu, davacı hakkında, çalıştığı işyeri tarafından sigorta kayıtları ile ilgili hatalı bir işlem yapıldığını, bu yapılan işlemlerde davacının bir sorumluluğu olmadığını, davalı Kurum işleminde hukuka ve hakkaniyete uygunluk bulunmadığını, davacının sigortalılığının tamamının iptal edilmesinin hak kaybına uğramasına sebep olduğunu, bu nedenlerle, E.3193039 sayı ve 06.06.2016 tarihli davalı kurum işlemin iptalini sigortalılığının geçerli olduğunun tespitini, emeklilik tahsis tarihini takip eden aybaşından itibaren emekli olduğunun tespitini, ödenmesi gereken aylıkların her bir ayının yasal faiziyle ve haksız alınan sağlık giderlerinin (4.461,81 TL) ödenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde; davacının hizmetleri hakkında Kurum denetmenlerince yapılan denetim sonucunda düzenlenen 13.05.2016 tarih ve 2016/D.İ/46 sayılı denetim raporunun sonuç ve kanaat kısmında; yapılan araştırma sonucunda; davacının işyerinde uzun süre sigortalı çalışan bordro tanıkları tarafından tanınmaması, sigortalı gösterildiği sürede sık sık yurt dışına giriş çıkış yapması, yurtdışına çıkışla ilgili herhangi bir belgenin düzenlenmemiş olması, işyeri defter ve kayıtlarının incelemeye sunulamaması ile adı geçenin 01.01.2011 tarihinde kendi işyerinden dolayı vergi mükellefi olduğu hususların birlikte değerlendirilmesi sonucu, söz konusu çalışmaların gerçek ve fiili çalışmaya dayanmadığı, hizmet akdinin unsurlarının oluşmadığı, sigortalı bildiriminin yurt dışı borçlanmasından eksik kalan sürelerin tamamlanarak emekli olunması için yapıldığı görüldüğünden …’ın bu iş yerine ait 29.09.2004 tarihli sigortalı ilk işe giriş bildirgesi ve 23.04.2011 tarihli tekrar işe giriş bildirgesi ile 29.09.2004-05.09.2011 tarihleri arasındaki (2475) gün ve kazancın iptal edilmesi belirtildiğini, bu doğrultuda davacı hakkındaki Kurum işlemlerinin tamamı yasaya uygun olduğunu, uyuşmazlık konusu dönem hakkında yapılacak inceleme ve araştırma ile çalışma olgusunun kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi gerektiğini, çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı yada ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmasını, taraflar arasında sadece bir hizmet akdinin bulunması yeterli olmayıp eylemli veya gerçek çalışmanın varlığının saptanması gerektiğini, bu nedenlerle hakısz ve yersiz açılan davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, “işyeri tarafından izin belgesi ibraz edilemediği gibi, işyeri kayıtları, bordroların da ibraz edilmediği, yine 01.01.2011 tarihinde kendi işyerinden dolayı vergi mükellefi olduğu halde davalı işyerinden sigorta bildirildiği hususları birlikte düşünüldüğünde, işverenin kardeşi olan bu kişinin işyeri temizliği, telefonlara bakma işinde çalışması, aldığı asgari ücretle yurt dışına çıkması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan bu işyerindeki tüm sigortalı bildirimlerinin gerçek ve fiili çalışmaya dayanmadığı, hizmet akdinin unsurlarının oluşmadığı, sigortalı bildiriminin yurt dışı borçlanmasından eksik kalan sürelerin tamamlanarak emekli olunması için yapıldığı davalı Kurumun E.3193039 sayı ve 06.06.2016 tarihli işleminin usul ve yasaya uygun olduğu” gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalı Kurumun sigorta kayıtlarında hatalı işlem yaptığını, bu hatada davacının sorumluluğunun bulunmadığını, davacının işyerinde uzun yıllar çalıştığını ve bu durumun tanık beyanları ile sabit olduğunu, Mahkemece bir kısım bordro tanıklarının davacıyı tanımasına rağmen saha personeli olan diğer bordrolu tanık beyanlarına itibar ettiğini, kararın kendi içinde çelişkili olduğunu ve gerekçesini tam olarak ortaya koyamadığını, davacının çocuklarının eğitimi için yurda döndüğünü, bordro tanıkları …,…,… davacının ne şekilde hangi saatlerde çalıştığını açıkladıklarını, saha personellerinin ve komşu tanıklarının davacıyı tanımamalarının olağan olduğu, akrabalık ilişkisinin aleyhe değerlendirilmesinin de hatalı olduğunu, davacının sadece 2004-2008 arasında yurt dışına çıktığını ve bunda da yıllık izinlerini kullandığını, toplam 135 gün yurtdışında olduğu ve bunun da 56 gününün yıllık izne denk geldiğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, davacının sigortalılığının tümünün iptal edilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı vekilinin, Malatya 1. İş Mahkemesinin 07.12.2021 tarih ve 2020/177 Esas, 2021/677 Karar sayılı ilamına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nin 353/1-b maddesinin (1) numaralı alt bendi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili; istinaf dilekçesi ile birebir aynı sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiş, ayrıca Bölge Adliye Mahkemesi kararında “davacının fiilen çalıştığı yönünde beyanda bulunan tanıkların aynı gerekçeyle bildirimleri iptal edilen sigortalı olması karşısında” şeklindeki gerekçenin ilgili tanıkların bildirimleri iptal olmadığı, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından bu hususta delillerle ilgili eksik inceleme yapıldığını, davacı aleyhine sehven elde olmayan delilleri değerlendirerek, aleyhine çıkarım yaptığını belirterek kararın bu yönüyle de bozulması gerektiğini ileri sürmüştür.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının dava dışı … Nak. İnş. Harfiyat San. Tic. Ltd. Şti.’ne ait iş yerinden 29.09.2004-31.03.2011 ve 23.04.2011-05.09.2011 tarihleri arasında Kuruma bildirilen hizmetlerinin gerçek ve fiili olmadığı gerekçesiyle iptaline ilişkin kurum işleminin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 506 sayılı Kanun’un 79 ve 5510 sayılı Kanun’un 86 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, özellikle Bölge Adliye Mahkemesi kararında bahsi geçen ve davacının fiilen çalıştığı yönünde beyanda bulunan tanıkların beyanlarının tek başına sonuca etkili olmadığı, bunun dışında davacı iddiasının aksine yıllık izin sürelerinden daha fazla sürelerde yurtdışında bulunduğu, davacıya ait işyeri kayıtlarının işyeri tarafından sunulmadığı, davacı ile davacının abisi ve işyeri sahibi olan … ‘ın denetmen ifadelerindeki beyanlarının çelişkili olduğu, davacının sigortalı çalışmasının bulunduğu 01.01.2011 tarihinden itibaren aynı zamanda gayrimenkullerin kiraya verilmesi veya leasingi işinden dolayı vergi mükellefiyetinin bulunduğu anlaşılmakla, dinlenen bordro tanıklarının tutarlı beyanlarının ve dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.