Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/13095 E. 2023/403 K. 17.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/13095
KARAR NO : 2023/403
KARAR TARİHİ : 17.01.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2021/414 E., 2022/1406 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 37. İş Mahkemesi
SAYISI : 2019/169 E., 2021/9 K.

Taraflar arasındaki 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının tespiti ile yaşlılık aylığı bağlanması davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalı SGK vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, davacı ve davalı SGK vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlenildikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I.DAVA
Davacı asil dava dilekçesinde özetle; 25.07.1995 – 05.06.2001 tarihleri arasında vergi mükellefi olduğunu, ancak kurumca vergi mükellefi olduğu dönemin emeklilik hizmetlerinden kabul edilmediğini, Bağ-Kur primi yatırmamış olsa bile borçlandırma yapılmasını ve bu sürelerin emekliliğe esas alınması gerektiğini ileri sürerek, 25.07.1995 – 05.06.2001 dönemi vergi kaydının bulunduğu tarih aralığı için Bağ-Kur borçlanması yaptırılmasına, borcun ödenmesi sonucu emekliliğinin hesaplanmasına ve kurumca iptal edilen emeklilik hakkının tarafına geri verilmesine karar verilmesini istemiş; 22.01.2020 tarihli ön inceleme duruşmasındaki imzalı beyanında; “Dava dilekçemi tekrar ederim, davalı ile sulh olmadık, ara bulucu istemiyoruz, benim talebim kurumun iptal ettiği hizmetlerle ilgili değildir, ben iptal edilen hizmetler ya da kontrol kaydı konulan (iptal edilen Murat Gündoğdu kontrol kaydı konulan Salih Koca) işyerlerindeki hizmetler dikkate alınmaksızın, vergi kaydının bulunduğu dönem bağ-kurlu olduğumun tespitini istiyorum, ayrıca geçerli olan diğer hizmetlerle Bağ-Kurlu sayılmam halinde 05.10.2015 tarihli başvuruma göre aylık bağlanması gerektiğinin tespitini istiyorum” şeklinde ifade de bulunmuştur.

II.CEVAP
Davalı SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III.İLK DERECE MAHKEME KARARI
Dava vergi kaydına dayalı Bağ-Kur’luluk tespiti davasıdır. Bilirkişi raporunda da açıklandığı üzere, 3165 sayılı Kanun hükümlerinin sonradan çıkarılan 619 sayılı KHK’nın 2001’deki iptalinden sonra yeni düzenlemenin yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine dek geçerli olduğu, bağkurluluk öncelikle kendi ad ve hesabına bağımsız çalışma yanında ilk bağkur yasası yapıldıktan sonra değişik tarihlerde bu koşulun yanına bazen oda kaydı, bazen esnaf sicil kaydı, bazen vergi kaydı, bazen de bunlardan ikisi olmak kaydıyla sigortalılığa esas alınmıştır. Davacının vergi kaydının bulunduğu dönem itibariyle uygulanması gereken yasa 1479 sayılı Kanun’un 1985’te değişmiş hali ile 24 ve 25 inci maddeleridir. Bağ-Kur sigortalılığı prim ödenmesi esasına dayalı sigortalılık türündendir. Yani yasa koyucunun aradığı koşullar var olup ilgili Bağ-Kur yasasına tabi ise de primin ödenmemiş olması halinde son yasal düzenlemelere göre prim ödeme süresi belli bir süreyi aşmış ise sigortalılıktan sayılmamaktadır. Sigortalı olup olmama bakımından yapılan değerlendirmede davacı kuruma 08.08.2001 de bildirgesini vermiştir. Kurum bu tarih itibariyle 619 sayılı KHK nedeniyle başlangıç tarihini 04.10.2000 olarak kabul etmiş ise de ilgili KHK sonradan Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmiştir. Benzer yeni düzenleme 02.08.2003’te yürürlüğe girmekle KHK uygulaması bu tarihe kadar geçen dönem için geçerliliğini yitirmiştir yani 02.08.2003’ten itibaren yasada yazılı süreler içerisinde kaydını ibraz edenler ve borcunu ödeyenler kayıt tarihleri itibariyle 04.10.2000 öncesi de dahil sigortalı sayılacakken bu sürede başvurmayan ya da başvurup borcunu ödemeyenler ancak 04.10.2000’den itibaren Bağ-Kur’lu sayılacaktır. Davacı tescilini 02.08.2003’ten önce yaptırmıştır. Vergi kaydı oda ve sicil kaydını da bildirmiştir. Bu itibarla vergi kayıt tarihinden itibaren Bağ-Kur’lu sayılması gerekir. Kurumun 04.10.2000’den itibaren vergi kayıt tarihi sonuna kadar davacıyı Bağ-Kur’lu saydığı anlaşılmakla kabul edilmeyen 25.07.1995-04.10.2000 dönemi Bağ-Kur’luluk tespit talebi kabul edilmiştir.

2015’teki başvuruya göre yaşlılık aylığı bağlanması konusuna gelince Bağ-Kur sigortalılığı prim ödemesine dayalı olduğundan primi ödenmiş günler yaşlılık aylığında dikkate alınır. Bu itibarla davacının 05.10.2015 teki başvurusu üzerinden aylık bağlanması talebi değerlendirildiğinde kurumun iptal etmediği SSK’lı süreler ile primi ödenmiş Bağ-Kur’lu süreler dikkate alınacağından bu tarih itibariyle aylığa hak kazanmadığı anlaşıldığından bu konudaki talep reddedilmiştir. Davacı ancak ilgili dönem prim borcunu ödeyip yeniden tahsis talebinde bulunur ise aylığa hak kazanacaktır. Açıklanan gerekçelerle;

Davacının davasının kısmen kabulüne,

Vergi mükellefi olduğu 25.07.1995 ile kurumca Bağ-Kur’lu sayıldığı 04.10.2000 tarihine kadar geçen dönem 1479 sayılı Kanun’a tabi Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine,
Bu dönem ile ilgili prim ödemesi bulunmadığından aylık bağlanması talebinin mevcut süreleri yeterli olmadığından reddine, karar verilmiştir.

IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı SGK vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

B.İstinaf Sebepleri:
1.Davacının İstinaf Sebepleri
Davacı istinaf dilekçesinde; 25.07.1995 – 04.10.2000 tarihleri arasında vergi mükellefi olduğunu, bu dönemlerde Bağ-Kur sigortalısı sayılmasına rağmen aylık bağlama talebinin reddedildiğini, kurum işleminin hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

2.Davalı SGK Vekilinin İstinaf Sebepleri
Davalı SGK vekili istinaf dilekçesinde; davacının 25.07.1995 – 04.10.2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sigortalısı sayılmasında hukuki yararı bulunmadığını, davacının sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlatılması gerektiğini, mahkeme kararının hatalı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını istemiştir.

C.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

V.TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalı SGK vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacının Temyiz Sebepleri
Davacı; istinaf sebepleri doğrultusunda hükmün temyiz incelemesi sonucu bozulmasını istemiştir.

2.Davalı SGK Vekilinin Temyiz Sebepleri
Davalı SGK vekili; istinaf sebepleri doğrultusunda hükmün temyizen bozulmasını istemiştir.

C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık; 1479 sayılı Kanun kapsamında Bağ-Kur sigortalılığının tespiti istemi ile aylık bağlanmasına ilişkindir.

2.İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

2. Davanın yasal dayanağı, 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun geçici 7 nci maddesindeki; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20 inci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler.” düzenlemesi ve genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı gereği 1479 sayılı Kanun’un 24 üncü ve 25 inci maddeleridir.

01.04.1972 tarihinde yürürlüğe giren 1479 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesinde zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için esnaf sicili veya kanunla kurulu meslek kuruluşu kaydı aranırken 20.4.1982 tarihinde yürürlüğe giren 2654 sayılı Kanun ile 1479 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesi değiştirilecek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olması şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için meslek kuruluşuna kayıtlı olma yeterli görülmüş, 22.03.1985 tarihinde yürürlüğe giren 3165 sayılı Kanun ile 24 üncü madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için vergi kaydı veya esnaf sicil kaydı veya oda kaydının bulunması yeterli görülmüş, 02.08.2003 tarihinde yürürlüğe giren 4956 sayılı Kanun ile 24 üncü madde değiştirilerek zorunlu Bağ-Kur sigortalılığı için gelir vergisi mükellefi olma şartı getirilmiş ancak gelir vergisinden muaf olanlar için esnaf sicil kaydı ve oda kaydının bir arada bulunması yeterli görülmüştür.

1479 sayılı Kanun’a 4956 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 18 inci maddesinde; bu Kanuna göre sigortalılık niteliği taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların sigortalılık hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı, ancak bu Kanuna göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olanların sigortalılıklarının, bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde kuruma yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olarak prim borçlarının tamamını tebliğ tarihinden itibaren 1 yıl içinde ödemek kaydıyla bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği bildirilmiştir.

4956 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 02.08.2003 tarihine kadar tescilleri, prim ödemeleri veya tescil başvuruları yoksa aynı tarihten sonra sadece aynı yasa ile 1479 sayılı Kanun’a eklenen geçici 18 inci maddeye göre vergide kayıtlı olan süreleri için borçlanma haklarını kullanarak sigortalılık süresi elde edebilirler. Geçmişe yönelik hizmetlerini tespit ettiremezler. 02.08.2003 tarihinden önceki tarihte Kuruma tescil edilmiş, giriş bildirgesi vermiş veya bir şekilde kendi adına tescil isteği yerine geçecek şekilde prim ödemiş olan ve 1479 sayılı Kanun kapsamında kendi adına veya hesabına bağımsız çalışanlar, 20.04.1982 tarihinden itibaren vergi kaydına dayalı olarak, 22.03.1985 tarihinden itibaren de vergi, esnaf sicili veya meslek kuruluşu kayıtlarına dayalı olarak sigortalılıklarının tespitini isteyebilirler.

3.Değerlendirme
Somut olayda, 10.03.1965 doğumlu davacının, 08.08.2001 tarihinde kuruma intikal eden Bağ-Kur giriş bildirgesine istinaden 04.10.2000 tarihinde Bağ-Kur tescilinin yapıldığı, 25.07.1995 – 05.06.2001 tarihleri arasında taksi işletmeciliğinden dolayı vergi kaydı, 15.04.1995 – 07.07.2008 tarihleri arasında esnaf odası kaydının bulunduğu, prim ödemelerinin 31.08.2001 tarihinden itibaren başladığı, dinlenen tanıkların davacının kendi nam ve hesabına çalıştığını doğruladıkları, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davacının vergi mükellefi olduğu 25.07.1995 ile kurumca Bağ-Kur’lu sayıldığı 04.10.2000 tarihine kadar geçen dönem de 1479 sayılı Kanun’a tabi Bağ-Kur sigortalısı sayılması gerektiğinin tespitine dair kurulan hüküm yerinde ise de, bu dönem ile ilgili prim ödemesi bulunmadığından aylık bağlanması talebinin mevcut süreleri yeterli olmadığından reddine karar verilmesi hatalı değerlendirmeye dayalıdır.

Yapılacak iş; geçerliliğine karar verilen 25.07.1995 – 04.10.2000 tarihleri arasında Bağ-Kur sürelerine ilişkin olarak, kuruma müzekkere yazılarak anılan dönem yönünden belirlenecek prim borcu sorulmalı, devamında ödenmesi için davacıya mehil verilmeli, ödeme yapılması halinde takip eden ay başından itibaren aylık bağlanabileceği gözetilerek, oluşacak sonuca göre karar verilmelidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle,
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.