YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/12974
KARAR NO : 2023/34
KARAR TARİHİ : 09.01.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1612 E., 2022/2388 K.
DAVA TARİHİ : 30.04.2021
KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Denizli 4. İş Mahkemesi
SAYISI : 2021/207 E., 2021/636 K.
Taraflar arasındaki Kurum işleminin iptali tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı … vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı … vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 31.03.1982-12.10.1989 tarihleri arasında … sicil numarası ile T.C. Emekli Sandığına tabi hizmetlerinin ve 01.08.1995-02.08.1995 tarihleri arasında … sicil numarası ile 506 sayılı Kanun’a (5510 sayılı Kanun’un 4/1-a bendine) tâbi SSK hizmetlerinin bulunduğunu, müvekkiline Türk-Alman Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin 16.05.2019 tarihli talebine dayalı olarak Kanunun 4/1-c bendi kapsamında 01.06.2019 tarihinden itibaren kısmi yaşlılık aylığının bağlandığını, müvekkilinin 16.02.2006 tarihinde yurt dışında geçen 05.02.1991-31.12.2004 tarihleri arasındaki sürelerini 3201 sayılı Kanun’a göre borçlanma talebinde bulunduğunu, müvekkilinin borçlanma talebinin kabul edilerek SSK statüsünde (4/1-a) 5366 gün karşılığı 18.878 Amerikan Doları borçlanma bedelinin tahakkuk ettirildiğini, müvekkilinin borçlanma bedelini 27.09.2019 tarihinde ödeyerek davalı SGK’dan kısmi sözleşme aylığının iptal edilip Kanunun 4/1-a bendi kapsamında tam aylık bağlanmasını talep ettiğini, Kurumun, Kanunun 4/1-a bendi kapsamındaki yurt dışı borçlanma bedelinin müvekkiline 4/1-c bendi kapsamında kısmi sözleşme aylığı bağlandıktan sonra ödendiğinden bahisle yapılacak herhangi bir işlem bulunmadığını bildirdiğini, müvekkilinin bu defa 16.03.2020 tarihli dilekçesi ile Kanunun 4/1-c bendi kapsamında kısmi sözleşme aylığı bağlanmasından sonra Kanunun 4/1-a bendi kapsamında ödenen 5366 günlük borçlanma bedelinin Kanunun 4/1-c bendi kapsamında değerlendirilmesi imkanının olduğu kanaatiyle Kanunun 4/1-c bendi kapsamında bağlanan kısmi sözleşme aylığının Kanunun 4/1-a bendi kapsamında tam aylığa dönüştürülmesine yönelik talebinden vazgeçmiş anlamına gelmemek ve bu hususta yargı yoluna başvuru hakkı saklı kalmak kaydıyla, Kanunun 4/1-a bendi kapsamında ödediği 5366 günlük yurt dışı borçlanma bedelinin Kanunun 4/1-c bendi kapsamındaki sigortalılık süresine aktarılarak belirlenecek prim ödeme gün sayısının ülkemizde geçen Kanunun 4/1-c bendi kapsamındaki hizmetleri ile birleştirilmek suretiyle kısmi sözleşme aylığının tam aylığa dönüştürülmesini talep ettiğini, müvekkiline 02.04.2021 tarihinde tebliğ olunan Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 01.04.2021 tarihli ve 23.138.731 sayılı yazısına göre, müvekkilinin yurt dışı borçlanmasının, Emeklilik Hizmetleri Genel Müdürlüğünün 23.02.2021 tarihli ve 20.810.610 sayılı yazısı gereğince iptal edildiğini ve borçlanma bedelinin iade edildiğini öğrendiklerini, müvekkilinin borçlanma bedelini iade almadığını, müvekkilinin Kanunun 4/1-a bendi kapsamındaki 5366 gün yurt dışı borçlanmasını iptal eden Kurum işleminin usule ve yasaya aykırı olduğunu ve iptali gerektiğini, müvekkilinin Kanunun 4/1-a bendi kapsamındaki yurt dışı borçlanmasını 3201 sayılı Kanun’un 4 üncü maddesini değiştiren ve anılan Kanun’a geçici maddeler ekleyen 5754 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin yürürlüğe girdiği 08.05.2008 tarihinden önce 16.02.2006 tarihinde yaptığını, 5754 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesinin birinci fıkrasının 7 nci bendi ile 3201 sayılı Kanun’a eklenen geçici 7 nci maddede, “Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce hizmet borçlanması talebinde bulunanlardan; borç tahakkuku yapılmış olanların, borç tahakkuku ile ilgili işlemleri devam edenlerin, tahakkuk ettirilen borçlarını ödeyenlerin ve borçlandıkları yurtdışı hizmetleri dikkate alınarak aylık bağlanmış olanların kazanılmış haklarının saklı tutulacağının hükmolunduğunu, 5754 sayılı Kanun’un 79 uncu maddesi ile yapılan değişiklikten önce yapılan borçlanmalarda tahakkuk ettirilen borçlanma bedelinin ödenmesi konusunda bir süre öngörülmediğini, müvekkilinin 3201 sayılı Kanun gereğince 16.02.2006 tarihinde yapmış olduğu yurt dışı borçlanmasının, 5754 sayılı Kanun’un yürürlük tarihinden önce olduğundan borçlanma bedelinin ödenmesi konusunda bir sürenin olmadığını, müvekkilinin dilediği zaman borçlanma bedelini ödeme hakkına sahip olduğunu ve bu hakka dayanarak borçlanma bedelini 27.09.2019 tarihinde ödediğini, belirtilen yasal düzenlemeye göre müvekkilinin ödediği Kanunun 4/1-a bendi kapsamındaki 5366 gün yurt dışı borçlanmasının geçerli olduğunu, borçlanmanın iptaline ilişkin kurum işleminin yasaya aykırı olduğunu, müvekkilinin Kanunun 4/1-a bendi kapsamında ödediği yurt dışı borçlanmasının geçerli sayılarak kısmi sözleşme aylığının iptali ile tam yaşlılık aylığı bağlanmasına yönelik talebinin 3201 sayılı Kanun’un “Kısmi aylıklar” başlıklı 9 uncu maddesinin “Sosyal güvenlik sözleşmeleri uygulanmak suretiyle sosyal güvenlik kanunlarına göre kendilerine veya hak sahiplerine kısmi aylık bağlanmış olanlar, talep ettikleri takdirde, 4 üncü madde hükmüne göre tahakkuk ettirilen borçlarını tamamen ödemeleri şartıyla kısmi aylıkları, borçlarını ödedikleri tarihi takip eden aybaşından itibaren kısmi aylığın başlangıç tarihi esas alınarak mülga 2829 sayılı Kanun ya da 5510 sayılı Kanunun 53 üncü maddesi uyarınca tespit edilecek statüye göre ilgili sosyal güvenlik kuruluşunca tam aylığa çevrilir.” hükmü gereğince kabul edilerek müvekkilinin yurt dışı borçlanma bedelini ödediği 27.09.2019 tarihini takip eden aybaşından başlayarak tam yaşlılık aylığı bağlanması gerekirken yurt dışı borçlanmasının iptal edilmesinin ve sonuçta kısmi sözleşme aylığının ödenmesine devam edilmesinin yasaya ve hukuka aykırı olduğunu beyanla; müvekkilinin 3201 sayılı Kanun kapsamında 16.02.2006 tarihinde yapmış olduğu ve bedelini ödediği Kanunun 4/1-a bendi kapsamındaki 5366 gün yurt dışı borçlanmasını iptal eden Kurum işleminin iptaline, borçlanmasının geçerli olduğunun tespitine, müvekkiline borçlanma bedelini ödediği 27.09.2019 tarihini takip eden aybaşı olan 01.10.2019 tarihinden başlamak üzere tam yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, 01.10.2019 tarihinden başlayarak mahrum kaldığı kısmi sözleşme aylığı ile tam yaşlılık aylığı arasındaki maaş farklarının ödenmesi gereken tarihlerden itibaren işletilecek yasal faizleri ile birlikte davalı SGK’dan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili ıslah dilekçesi ile; dosya kapsamında alınan 26.12.2020 tarihli bilirkişi raporu ve 16.02.2021 tarihli ek rapor doğrultusunda, dava dilekçesinde 30.000,00 TL olan taleplerini, müvekkilinin başvuru süresi olan 21.06.2008 ve Kurumca emekli aylığının bağlandığı 01.03.2010 tarihleri arasında ve 01.09.2013 tarihinden itibaren davalı Kurumca haksız şekilde kesilmiş olan aylığın, iş bu davanın açıldığı tarihe kadar hak etmiş olduğu emekli aylıklarına ilişkin alacağını 94.919,28 TL artırarak, 124.919,28 TL olarak ıslah ettiğini belirtmiştir.
II. CEVAP
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın haksız, kötüniyetli ve mesnetten yoksun olduğunu, davanın kabulünün mümkün olmadığını, davacının 02.03.2006 tarihli yurtdışı hizmet borçlanma talebinin 5510 sayılı Kanunun 4/1-a bendine tâbi sigortalılığı kapsamında sonuçlandırıldığını, ancak SGK Yurtdışı Sözleşmeler ve Emeklilik Daire Başkanlığının 23.02.2021 tarihli ve 20.810.610 sayılı görüşü doğrultusunda davacı sigortalının yurtdışı borçlanmasının iptal edilip Kanunun 4/1-c bendi kapsamında sözleşme aylığı bağlandıktan sonra 27.09.2019 tarihinde yaptığı ödemenin Kanunun 4/1-a bendi kapsamında değerlendirilemediğini, Kurum işleminin yasaya ve mevzuata uygun olup, iptalini gerektirecek bir hususun bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Davanın kabulü ile davacının 3201 sayılı Kanun kapsamında yurt dışında geçen sürelerinden 5366 gününün 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a bendi kapsamında borçlanmasını iptal eden Kurum işleminin iptaline ve söz konusu borçlanmanın geçerli olduğunun tespitine, davacıya borçlanma bedelinin ödendiği 27.09.2019 tarihini takip eden ay başı olan 01.10.2019 tarihinden başlamak üzere davalı Kurum tarafından 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a bendi kapsamında tam yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespitine, davacının 01.10.2019 tarihinden başlayarak kendisine ödenen kısmi sözleşme aylığı ile ödenecek tam yaşlılık aylığı arasında ortaya çıkacak fark tutarlarının ayrı ayrı her bir aylığa hak kazandığı tarihten itibaren işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı Kurumdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekilinin istinaf dilekçesinde; kabul kararına konu teşkil eden kurum işleminin hukuka uygun olup usule uygun işlem yapıldığı, kurum işleminin iptalini gerektirecek bir husu bulunmadığı, davanın ispatlanamadığı ileri sürülmüştür.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacının Türkiye’de geçen 5434 sayılı Kanun’a tâbi 01.04.1982-30.02.1983 tarihleri arasındaki 330 gün ve 01.07.1983-14.09.1989 tarihleri arasındaki 2234 gün olmak üzere toplam 2564 gün ve 506 sayılı Kanun’a tâbi 01-02.08.1995 tarihleri arasındaki 2 gün sigortalılık hizmetlerinin bulunduğu; davacının 02.03.2006 tarihinde Kurum kayıtlarına intikal eden dilekçesiyle, yurt dışında geçen 05.02.1991-31.12.2004 tarihleri arasındaki sigortalılık sürelerini borçlanma talebinde bulunduğu; davacının talebi doğrultusunda, 05.02.1991-30.12.2005 tarihleri arasında olmak üzere toplam 5366 gün borçlanma süresi üzerinden 18.781,00 Amerikan Doları borçlanma bedelinin tahakkuk ettirildiği; davacının 24.07.2014 tarihinde kurum kayıtlarına intikal eden dilekçesiyle yurt dışında geçen sigortalılık sürelerinin 9000 gününü borçlanma talebiyle başvuruda bulunduğu, buna karşılık Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 03.12.2014 tarihli yazısıyla, davacının 02.03.2006 tarihli dolar borçlanması bulunmakta olup ödemesi için herhangi bir engel bulunmadığı, borçlanma ile ilgili tahakkukun yazı ekinde yeniden gönderildiği, emekli olabilmesi için 3600 gün veya 5075 gün şeklinde iki şartının mevcut olduğu belirtilerek kendi isteğine göre 5366 günlük dolar borçlanmasından tercih ettiği gün sayısını dolduracak şekilde ödeme yapabileceğinin davacıya bildirildiği; davacının 30.09.2019 tarihli dilekçesiyle, borçlanma bedelini ödediğini beyanla 5434 sayılı Kanun’a tâbi 2564 gün sigortalılık süresine 5366 gün borçlanma süresinin eklenerek kısmi aylığının iptal edilip kendisine 3201 sayılı Kanun’a göre 5510 sayılı Kanun’un 4/1-a bendi kapsamında tam aylık bağlanması talebinde bulunduğu; davacıya hitaben düzenlenen Denizli Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünün 02.12.2019 tarihli yazısıyla, davacının sözleşme aylığı bağlandıktan sonra ödeme yaptığı tespit edildiğinden yapılacak herhangi bir işlem bulunmadığı gerekçesiyle tam aylık bağlanması talebinin reddedildiği görülmüştür.
Davacının 30.09.2019 tarihli ve 16.03.2020 tarihli dilekçeleri ile bulunduğu talebi de davalı Kurumca reddedilmiştir.
Yasal düzenlemeler karşısında davalı Kurum kayıtları incelendiğinde; Kurum işlemlerinin mevzuata uygun bulunmadığı anlaşılmakla, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı yerinde görülmüştür.
Açıklamalar itibariyle; dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan kanuni ve hukuki gerekçeleri ile dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, Mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden kanuna aykırılık bulunmadığı gerekçeleriyle;
“Dosya kapsamı, delil durumu itibariyle, Denizli 4. İş Mahkemesi 2021/207 Esas, 2021/636 Karar sayılı kararında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Mahkemeleri Kanununun 353 üncü maddasinin birinci fırasının (b) bendinin 1 numaralı alt bendi gereğince esastan reddine” karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili temyiz dilekçesinde; istinaf gerekçelerini tekrarla; kabul kararına konu teşkil eden kurum işleminin hukuka uygun olup usule uygun işlem yapıldığı, Kurum işleminin iptalini gerektirecek bir husu bulunmadığı, davanın ispatlanamadığı gerekçeleriyle kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının yurtdışı borçlanma işlemini iptal eden kurum işleminin iptalinin gerekip gerekmediği, 01.01.2019 tarihinden itibaren tam yaşlılık aylığına hak kazanıp kazanmadığı, kısmi sözleşme aylıkları ile tam aylık arasındaki farkların davacıya ödenmesi gerekip gerekmediğine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun’un 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 86/9 uncu maddesi hükümleridir.
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı Kurum vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
09.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
…