Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/12590 E. 2023/2340 K. 13.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/12590
KARAR NO : 2023/2340
KARAR TARİHİ : 13.03.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2017/42 E., 2021/177 K.
DAVALILAR : 1- …
2- … Pasajı Yönetim Kurulu Başkanı …
3- … vekili Avukat …
4- … ve Arkadaşları (73 Kişi)
DAVA TARİHİ : 11.03.2009
HÜKÜM/KARAR : Usulden ret

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen hizmet tespiti davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince (kapatılan 21. Hukuk Dairesinin) bozma kararına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın usulden reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, Müvekkilinin 01.09.1987 tarihinde davalı işyerinde işe başladığını 1990 yılının son aylarında (Eylül veya Ekim) işten ayrıldığını, davacının geceleri bekçi olarak gündüzleri ise temizlik hizmetlerini yaparak çalıştığını, davalı işverenin SSK primlerini hiçbir dönem yatırmadığını, davacının 15.08.1987 tarihli işe giriş bildirgesi bulunduğunu iddia ederek, davacının çalıştığı sürelerin sigortalı olarak tespitine ve davalı … Pasajı Yönetimi tarafından yatırılmayan prim borçlarının SSK’ya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Kurum vekili, eylemli ve gerçek biçimde çalışmanın varlığı saptanmadıkça hizmet akdine dayanılarak dahi sigortalılıktan söz edilemeyeceğini, çalışmayı ortaya koyacak belgelerin ise işe giriş bildirgesi ile sigortalının çalışma gün ve sayısını kazanç durumunu çalışma tarihleri ile birlikte ortaya koyan sigorta gün bildirgeleri ile 4 aylık prim bordroları gibi kuruma verilmesi zorunlu kanıtlar olduğunu, işyerinin gerçekten var olup olmadığını kurumdan sorulmasını, tanık sözleri değerlendirilirken verdikleri bilgiye nasıl vakıf olduklarının sorguya çekilmesini, çalışma olgusunun hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak biçimde belirlenmesini, bu davaların 5510 sayılı Kanun’un 86 ıncı maddesi gereğince 5 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, ücret konusunun üzerinde durulması gerektiğini, Hukuk Muhakemeleri Kanununun 288 inci maddesinde yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranması gerektiğini, davacının 01.09.1987 tarihinde işe giriş bildirgesinin verildiğini ancak prim borçlarının ve yasal diğer belgelerin işveren tarafından verilmediğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 01.11.2011 tarihli ve 2009/138 E. 2011/816 K. sayılı kararıyla; davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Birinci Bozma Kararı
1.Mahkeme kararına karşı davalı kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 23.05.2013 tarihli ve 2012/4607 E. 2013/10582 K. sayılı ilamında; Davacının çalıştığını iddia ettiği Pasaj işyerinde kat mülkiyeti kurulup kurulmadığı, kurulmuş ise yönetici veya yönetim kurulu seçilip seçilmediği araştırılmalı,, kat mülkiyeti kurulmuş ve yönetici seçilmiş ise yöneticiye, kat mülkiyeti kurulmamış ise davanın tüm ortaklara veya kat mülkiyeti kurulmakla birlikte yönetici veya yönetim kurulu oluşturulmamış ise kat malikleri kuruluna (tüm kat maliklerine) karşı dava yöneltilmeli, hizmet tespitine ilişkin tüm deliller toplanmalı, sonucuna göre karar verilmeli gerekçeleriyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; dava konusu ihtilaflı dönem olan 01.09.1987-1990 tarihleri arasında kat maliklerinin davaya dahil edilmesi için 28. Celsede davacı vekiline kesin süre verilmiş ve kesin süreye ilişkin duruşma zaptı davacı vekiline e-tebliğ ile tebliğ edilmiş ancak davacı vekili ara karar gereğini yerine getirmemiştir. Davacı vekili karar duruşmasında davanın mevcut kat malikleri üzerinden yürütülmesini veya ihtilaflı dönem yöneticisine tebligat yapılmasını talep etmiştir. Emsal olarak sunulan Yargıtay kararında da belirtildiği üzere ihtilaflı dönem kat maliklerinin davaya dahil edilmesi gerektiğinden ve davacı vekilince verilen kesin süre içerisinde bu husus yerine getirilmediğinden davanın taraf sıfatı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı, eksik hususların tamamlandığını belirterek mahkemece verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 01.09.1987 tarihinden 1990 yılının Eylül veya Ekim ayına kadar çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3 ncü maddesinin 2 nci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin 7, 8, 9 uncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin 2 nci fıkrası ve 506 sayılı Kanun’un 79 uncu maddeleridir.

3. Değerlendirme
1) Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79 ve 5510 sayılı Kanunun 86 ncı maddesidir. 506 sayılı Kanunun 6 ncı maddesinde ifade edildiği üzere, “sigortalı olmak hak ve yükümünden kaçınılamaz ve vazgeçilemez.” Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davaların, kamu düzenine ilişkin olması nedeni ile özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanması gerektiği özellikle göz önünde bulundurulmalıdır.

Somut dosyada; davacının 01.09.1987 tarihinden 1990 yılının Eylül veya Ekim ayına kadar çalıştığının tespitini talep ettiği, kat maliklerinin davaya dahil edilmesi için davacıya kesin süre verildiği, ancak ara karar gereğinin gereğinin yerine getirilmediğinden davanın usulden reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Mahkemece hizmet tespiti istenen dönemdeki kat maliklerinin davaya dahil edilmesi için süre verilip, taraf teşkili sağlanmadığından davanın usulden reddine karar verilmişse de; pasaja ilişkin tapu kayıtlarının dosyaya celp edildiği, davacının 26.02.2019 tarihli dilekçesiyle dahili dava edilecek kişileri belirttiği, tapu maliklerinin davaya dahil edildiği, ancak maliklerden … ve …’un davaya dahil edilmesi talep edildiği halde adı geçen kişilerin davaya dahil edilmediği, bu işlemin mahkemece yerine getirilmesi gerekirken davanın usulden reddine karar verilmesi hatalıdır. Bu nedenle eksik hususlar tamamlanarak ve uyuşmazlık dönemindeki bütün malikler davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanmalı, elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.

Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan mahkeme kararının BOZULMASINA,

Temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine,

2. Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine,

13.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.