Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/12558 E. 2023/6405 K. 06.06.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/12558
KARAR NO : 2023/6405
KARAR TARİHİ : 06.06.2023

MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1038 E., 2022/1725 K.
KARAR : Kısmen kabul
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bodrum İş Mahkemesi
SAYISI : 2015/659 E., 2016/450 K.

Taraflar arasındaki iş kazasından kaynaklı maddi ve manevi tazminat istemi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabul ve kısmen reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı …’ın istinaf isteminin reddine, davacı ve davalı Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekilleri istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında kısmen kabul ve kısmen redde dair karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince bozulmuş, bozmaya direnen Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının usule uygun olmadığı belirtilerek bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince yeniden verilen Direnme kararı davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekilleri tarafından süresi içerisinde temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
1.Davacı vekili asıl dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı …’a ait tersanede davalı Saymur Turizm ve Ticaret Anonim Şirketine ait yatın bakım ve onarımı işinde çalışırken 14.03.2006 tarihinde iskeleden aşağı düşerek iş kazası geçirdiğini, belden aşağısının felç olduğunu, %100 malul kaldığını, diğer davalılar … ve …’nın ise işyerinin ortağı olduklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 2.000TL maddi, 40.000TL manevi olmak üzere toplam 42.000TL tazminatın faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 06.01.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 394.000TL artırarak 396.000TL’ye manevi tazminat talebini 100.000TL’ye yükseltmiştir.

2.Davacı vekili birleşen dava dilekçesinde özetle; davanın asıl dava ile birleştirilmesini ve asıl davadaki tazminat taleplerine ilaveten şimdilik 1000TL maddi tazminatın davalılardan tahsiline karar verilmesi talep etmiş; 19.08.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat miktarını 674.401,73 TL arttırarak 675.401,73 TL’ye yükseltmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı … vekili asıl davada cevap dilekçesinde; davacının müvekkilinin çalışanı olmadığı gibi kazanın meydana gelmesinde müvekkilinin kusurunun bulunmadığını, sadece yapımı devam eden teknenin bulunduğu tersanenin sahibi olduğunu, müvekkili aleyhine iş kazası nedeniyle iş mahkemesinde dava açılmasının mümkün olmadığını; birleşen davaya ilişkin cevap dilekçesinde ise aynı konuda açılan 2015/659 Esas sayılı davanın derdest olduğunu, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, öte yandan olayın müvekkili ile ilgisi bulunmadığı gibi kazanın davacının kusurlu davranışı nedeniyle meydana geldiğini, boya işi yaparken kaza geçiren davacının yat kaptanı olduğundan bahisle yat kaptanı ücretinin esas alınamayacağını, tazminat hesabının asgari ücret üzerinden yapılması gerektiğini belirterek asıl ve birleşen davaların reddini savunmuştur.

2. Davalı Saymur Turizm Ticaret Anonim Şirketi vekili asıl davada cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin davacı ile herhangi bir hukuki bağı bulunmadığından davada taraf sıfatının mevcut olmadığını, öte yandan kazanın meydana gelmesinde davalı şirkete kusur yüklenemeyeceğini, davacıya Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından gelir bağlanmış ise mahsup edilmesi gerektiğini, iddia edilen ücret miktarının da doğru olmadığını; birleşen davaya ilişkin cevap dilekçesinde ise aynı konuda açılan dava bulunduğundan bu davanın derdestlik nedeni ile reddi gerektiğini, asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunu, zaman aşımı süresinin dolduğunu, davacının boya yaparken yaralandığını, bu nedenle tazminat hesabının yat kaptanı ücreti üzerinden yapılamayacağını belirterek asıl ve birleşen davaların reddi gerektiğini savunmuştur.

3.Davalılar … ve … vekili asıl davada cevap dilekçesinde; müvekkillerinin davacının işvereni olmadığını belirterek davanın reddini savunmuş; davalı … vekili birleşen davaya ilişkin cevap dilekçesinde ise derdestlik itirazında bulunmuş ayrıca müvekkilinin işveren olmadığını, zaman aşımı süresinin geçtiğini, kazanın davacının kusurundan kaynaklandığını ve illiyet bağı bulunmadığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 11.11.2016 tarihli ve 2015/659 E., 2016/450 K. sayılı kararı ile; davacının 14.03.2006 tarihinde iş kazası geçirdiği, bu kazada davalıların %70; kazazede davacı işçinin ise %30 oranında kusurlu olduğu, kaza nedeniyle dosya içeriğine uygun bilirkişi raporunda davacının maddi zararının 396.046,543 TL olarak hesaplandığı, ayrıca 40.000 TL manevi tazminata karar verilmesi; birleşen davanın ise derdestlik nedeniyle usulden reddi gerektiği gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 20.03.2018 tarihli ve 2017/834 E., 2018/365 K. sayılı kararı ile; davacı vekilinin istinaf istemi yönünden 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesi yerinde olmakla birlikte ıslah dilekçesi ile talep edilen 60.000 TL manevi tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz karar verilmemesinin hatalı olduğu, birleşen davanın ise ispatlanamadığından dolayı reddi gerektiği; davalı … vekilinin istinaf başvurusu yönünden, diğer istinaf itirazlarının yerinde olmadığı ancak Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen 5.662,70 TL geçici iş göremezlik ödeneğinin hesaplanan maddi tazminattan mahsup edilmemesinin hatalı olduğu; davalı … vekilinin istinaf başvurusu yönünden ise, davalı vekilinin 21.11.2016 tarihinde harçlandırdığı süre tutum dilekçesinde istinaf sebeplerini bildirmeyerek gerekçeli kararın tebliğinden sonra gerekçeli istinaf dilekçesi sunacağını belirttiği, gerekçeli kararın 24.02.2017 tarihinde tebliği üzerine yasal 8 günlük istinaf başvuru süresinin, son gün olan 04.03.2017 tarihinin cumartesi gününe rastlaması nedeniyle 06.03.2017 tarihinde sona erdiği, davalı vekilinin ise bu süreden sonra 07.03.2017 tarihinde UYAP’a kaydedilen gerekçeli istinaf dilekçesi verdiği, gerekçeli istinaf dilekçesi süresinde verilmediğinden süre tutum dilekçesi kapsamında kamu düzenine aykırılık yönünden istinaf incelemesi yapılması gerektiği, bu yönden yapılan incelemede bu davalıyı ilgilendiren kamu düzenine aykırılık saptanmadığından istinaf isteminin reddi gerektiği gerekçesiyle davacı ve davalı şirket vekillerinin istinaf başvurularının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle asıl davanın kısmen kabulü ile 363.337,30 TL maddi ve 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair taleple ilgili davanın reddine, birleşen davanın ise ispat edilemediğinden reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 06.02.2020 tarihli ve 2019/5155 E., 2020/565 K. sayılı ilamında özetle; tarafların sair temyiz itirazları incelenmeksizin “Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunu incelediği karar tarihi itibariyle dosya kapsamına girmiş ve kararın tebliği tarihinden itibaren de makul bir süre içerisinde sunulmuş bulunan, davalı …’ın istinaf isteminin gerekçelerini içeren dilekçesi incelenmek suretiyle, davalının istinaf talebi yönünden de işin esasına geçilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davalı istinaf başvurusunun gerekçelerinin süresinde ibraz edilmemesi ve kamu düzenine bir aykırılık da olmadığına işaretle davalı istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, Bölge Adliye Mahkemesince, davalı … vekilinin gerekçeli istinaf sebeplerinin makul süre içerisinde sunulduğu değerlendirmek suretiyle gerekçeli istinaf başvurusu hakkında bir karar verilmesi” gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Direnilerek Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin13.10.2020 tarihli ve 2020/487 E., 2020/952 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten davalı … vekilinin süresinde gerekçeli istinaf dilekçesi vermediği, yasal sürenin dolmasından bir gün sonra sunulan gerekçeli istinaf dilekçesine değer verilemeyeceği, aksi durumun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 90 ıncı ve 94 üncü maddelerine aykırılık teşkil edeceği, ayrıca Anayasa Mahkemesi kararlarında belirtilen hukuki güvenlik ilkesini de ihlal eder biçimde belirsiz bir ”makul süre” kavramının kabulünün yargıya güveni zedeleyeceği belirtilerek sonuç olarak gerekçeli istinaf nedenlerinin gösterilmediği süre tutum dilekçesi kapsamında yapılan incelemede Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355 inci maddesi gereğince re’sen dikkate alınması gereken, kamu düzenine aykırı bir husus tespit edilmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

C. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Kararı
1.Direnme kararı davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

2.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.02.2022 tarih ve 2021/(21)10-214 E- 2022/117 K sayılı ilamında özetle; Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince verilen ilk kararın gerekçesinde davalı … vekilinin süre tutum dilekçesi ile istinaf başvurusunda bulunduktan sonra gerekçeli kararın tebliğinden itibaren yasal 8 günlük süre içinde gerekçeli istinaf dilekçesi vermediğinden istinaf isteminin süre tutum dilekçesi ile sınırlı ve kamu düzenine aykırılık olup olmadığı yönünden incelendiği, kamu düzenine aykırılık tespit edilemediği, bu nedenle istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesine rağmen istinaf isteminin reddine ilişkin hüküm kurulmadığı ve hüküm sonucunun C bendinin (c) alt bendinde istinaf peşin harcının karar kesinleştiğinde isteği hâlinde davalı …’a iadesine karar verildiği hâlde direnme kararının hüküm sonucunda, “2-Davalılardan … vekili tarafından gerekçeli istinaf dilekçesinin HMK’nın 352 nci maddesinde öngörülen yasal süresinde sunulmadığından ve süre tutum dilekçesinde de istinaf kanun yoluna başvuru sebepleri ile gerekçeleri gösterilmediğinden istinaf başvurusunun esastan reddine,” hükmedildiği, C bendinin (c) alt bendinde de alınması gereken 27.551,97 TL istinaf karar harcından peşin yatırılan 7.445,89 TL’nin mahsubu ile bakiye 20.106,08 TL’nin davalıdan alınıp Hazineye irat kaydına karar verildiği ve bu hususun davalı … vekili tarafından temyiz itirazı olarak ileri sürüldüğü anlaşılmıştır. Görüldüğü üzere Bölge Adliye Mahkemesinin ilk kararı ile direnme kararı arasında belirtilen yönlerden farklılık bulunmakta olup bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi mümkün, usulüne uygun olarak oluşturulmuş direnme kararının varlığından söz etme olanağı bulunmamaktadır.” gerekçesiyle direnme kararının usulden bozulduğu anlaşılmıştır.

D. Bölge Adliye Mahkemesince Hukuk Genel Kurulu Kararı Üzerine Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve numaraları yazılı son kararında özetle; davacının ıslah ile arttırdığı manevi tazminat istemi nedeniyle arttırılan 60.000,00 TL manevi tazminat talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğu, davacı tarafça iş kazası olduğu kabul edilen olay sonrası açılan asıl davanın miktarı önceden tam olarak belirli olmayan maddi tazminatın bir kısmına yönelik olması, bu tür alacakların saklı tutulan fazlaya ilişkin kısımlarının ek ya da kısmi dava açılmak suretiyle istenebilir olması, birleşen davadaki talebin toplam alacağın aynı miktarına yönelik mükerrer bir dava niteliğinde olmaması dikkate alındığında yerel mahkemenin birleşen davanın derdestlik yönünden usulden reddine yönelik kararının usul ve yasaya uygun olmadığı, bu nedenle davacı tarafın bu yöndeki istinaf talebinin haklı olduğunun kabulü ile yerel mahkeme kararının bu yönüyle ortadan kaldırılmasına, ancak davacının kaza tarihi öncesinde gemi adamı ya da kaptan olarak görev yaptığı iddia edilmişse de kaza tarihi sonrasında iş müfettişine davacı tarafça verilen beyanda kaza tarihi öncesinde işsiz olduğu, bu nedenle günlük 30,00 TL karşılığı tekne boyama işi için davalı … ile anlaştığının bildirilmiş olması, olayın bizzat boya işinin yapıldığı anda ve yerde meydana geldiği, iş kazasına konu olayın gemi adamlığı veya gemi kaptanlığı mesleği ile ilgisinin bulunmadığı birlikte değerlendirildiğinde davacının olay anında boya işçisi olarak ve asgari ücret karşılığı çalıştığının kabulünün gerektiği, bu durumda maddi tazminat hesabının gemi kaptanı aylık geliri üzerinden hesaplanmasının olaya ve hakkaniyete uygun olmadığı, davacının maddi tazminat talebinin açılan asıl dava dosyası üzerinden asgari ücret baz alınarak hesaplandığı ve bu hesaplamanın dosya kapsamına uygun olduğu birlikte değerlendirildiğinde, birleşen dava ispatlanamadığından dolayı reddine karar vermek gerekmiş, gerekçedeki değişiklik nedeniyle yerel mahkeme kararının bu yönden ortadan kaldırılmasına ve yeniden birleşen davanın reddine karar verildiği, davalı şirket vekilince her ne kadar tekne boyama işinin istisna akdi karşılığında davalılar Ali Uğur Tok ve …’ya yaptırıldığı, bu nedenle kendilerine kusur yüklenemeyeceği ileri sürülmüş ise de, dosyaya sunulan tüm bilgi, belge ve anlatımlar birlikte değerlendirildiğinde davalı şirket tarafından bir tekne yaptırıldığı, teknenin farklı imalat ve işlemlerinin davalı şirket kontrolünde farklı kişilere yaptırıldığı, bu haliyle tekne yapımının parça parça olmak üzere davalı şirket gözetiminde ve kontrolünde yapıldığı, imalat yapacak kişilerin davalı şirket tarafından bulunarak yapılacak işe göre anlaşmalar yapıldığı birlikte değerlendirildiğinde tekne boyama işinin yasanın öngördüğü anlamda istisna akdi konusu olmadığı, bu nedenle davalı şirketin de meydana gelen olayda iş sahibi sıfatıyla kusurunun bulunduğuna yönelik bilirkişi tespitinde ve yerel mahkeme kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı dairemizce de benimsenmekle davalı tarafın bu yönlerdeki istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerektiği, SGK tarafından olay sonrası davacıya geçici iş göremezlik dönemine yönelik toplam 5.662,70 TL geçici iş göremezlik ödeneği ödenmesine karşın, bilirkişi raporunda bu ödemenin mahsup edilmemesinin hatalı uygulama olduğu dairemizce de kabul edilmekle davalı tarafın bu yöndeki istinaf talebinin kabulüne ve yerel mahkeme kararının bu yönüyle ortadan kaldırılmasına karar vermek gerektiğini, meydana gelen olayın iş kazası olarak kabul edilmesi, davalı şirketin iş sahibi sıfatıyla ve iş verdiği diğer davalılar ile olan koordinasyonundaki eksiklikler nedeniyle kusurlu bulunması, davalıların kusur oranlarına göre sorumluluklarının ve yükümlülüklerinin tespitinin kendi aralarında çözülmesi gereken bir konu olması karşısında yerel mahkemece karar altına alınan toplam maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden tüm davalıların müştereken ve müteselsilen sorumluluklarının kabulüne dair kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından davalı tarafın bu yöndeki istinaf talebinin reddine karar verildiği, somut uyuşmazlıkta; davalılardan … vekilinin yüzüne karşı verilen 11.11.2016 tarihli kısa karardan sonra davalı … vekilince 21.11.2016 tarihinde süre tutum dilekçesi verildiği, ancak bu dilekçede istinaf nedeni belirtilmediği, istinaf nedenlerinin gerekçeli kararın taraflarına tebliğinden sonra sunulacağının belirtildiği, mahkemenin gerekçeli kararının adı geçen davalıya 24.02.2017 tarihinde tebliğ edildiği, tebliğden itibaren 8 günlük gerekçeli istinaf dilekçesi verme süresinin 04.03.2017 tarihinde sona erdiği, ancak anılan gün Cumartesi günü olduğundan ve bir sonraki gün Pazar günü olduğundan, istinaf dilekçesi verme süresinin ilk iş günü olan 06.03.2017 tarihinde dolduğu ve bakiye nispi istinaf karar harcının da bu tarih itibariyle en geç yatırılması gerektiği, davalı tarafça bakiye istinaf nispi karar harcının 07.03.2017 tarihinde yatırıldığı ve istinaf dilekçesinin de aynı tarih itibariyle UYAP sistemi üzerinden saat 06:08:49 itibariyle kayda girdiği, bu haliyle gerekçeli istinaf dilekçesinin yasada kesin olarak belirlenen süre dahilinde verilmediği, Kararın taraflara tebliğinden sonra, yasada yer alan 2 haftanın geçmesi ile kesin hükme ulaştığı inancında olan ve yargılamanın maddi sonuçları kadar uyuşmazlığın çözümlenmesi sebebi ile manevi rahatlığa da ulaştığını düşünen tarafın, belirsiz bir ‘makul süre’ kavramı ile bu hakkının elinden alınması, hukuki güven ilkesini zedeleyeceği gibi, yargıya olan güveni de zedeleyeceğini, Bu nedenle uyulmasına karar verilen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.02.2022 tarih 2021/(21)-10-214 Esas 2022/117 Karar sayılı ilamı gözetilerek, Yargıtay (Kapatılan) 21.Hukuk Dairesi bozma kararında direnilerek; davalı … vekilinin 8 günlük yasal süre içerisinde gerekçeli istinaf dilekçesi sunmadığı, istinaf isteminin süre tutum dilekçesiyle sınırlı ve kamu düzenine aykırılık yönünden incelenip kamu düzenine aykırılık tespit edilmediği, bu nedenle istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerektiği, Hukuk Genel Kurulu kararı doğrultusunda HMK 294 ve 359 uncu maddeleri gereğince usulüne uygun şekilde hüküm fıkrası oluşturma zorunluluğu bulunduğundan, davacı ve davalı Saymur Tur. Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, davalı … vekilinin istinaf isteminin reddine karar verilerek; Dairelerinin 20.03.2018 tarih 2017/834 Esas – 2018/365 Karar sayılı kararında 6100 sayılı HMK’nun 373/5 nci maddesi gereğince direnilmesine, davalı …’ın istinaf isteminin reddine, Davacı vekili ve davalı Saymur Tur. ve Tic. A.Ş vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile; 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince; Bodrum İş Mahkemesi’nin 11.11.2016 tarih ve 2015/659 Esas, 2016/450 Karar sayılı kararının ortadan kaldırılmasına, Asıl davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; 363.337,30 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair taleple ilgili davanın reddine, 40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair taleple ilgili davanın reddine Birleşen dava yönünden ispatlanamayan davanın reddine dair karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin kaza tarihindeki mesleği yat kaptanlığı olmakla birlikte, mesleki hedefinin uzak yol kaptanlığı olduğunu, eğer söz konusu elim kaza yaşanmamış olsaydı, muhtemelen birkaç gün sonrasında yat kaptanlığı yapacağını, tazminat hesabının uzak yol kaptanlığından elde edeceği gelir dikkate alınarak yapılmasını, Bölge Adliye Mahkemesi’nin gerek asıl davamız, gerekse birleşen davamız yönünden müvekkilinin ücretinin asgari ücret olarak baz alınarak yapılan hesaplama doğrultusunda verdiği kararın bozmayı gerektirdiğini, dava tarihinde müvekkilinin iyileşme imkanı bulunmasa bile, bir kısım ameliyatlar ve fizik tedavi ile en azından kişisel ihtiyaçlarını kendisinin yapabileceği kadar iyileşme umudu taşıyan müvekkilinin zamanla daha da kötüleşerek, bacaklarında kireçlenme, vücudunda da sürekli yatmaktan dolayı yaralar oluştuğunu, iyileşme bir yana daha da kötüleştiğini, manevi tazminat talebinin kural olarak bölünemeyeceği ve bir defada talep edilmesi gerektiği” gerekçesi ile manevi tazminatın ıslah dilekçesi ile artırdığı kısmının reddinin hatalı olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

2.Davalı … temyiz dilekçesinde özetle; gerekçeli istinaf dilekçesinde makul süre içerisinde, hiçbir gecikmeye mahal vermeksizin, mesai saati başlamadan, saat 06:08:49 itibarıyla verilmiştir. Bu nedenle de yasanın sürelerin öngörülüş amacına aykırı bir gecikme olmadığını, kaldı ki, süre tutum dilekçesi süresinde verilerek kararı istinaf iradesinin de açıklandığını, bu nedenle, Yüksek Mahkemenin 06.02.2020 tarih, 2019/5155 E., 2020/565 K. Bozma ilamındaki gerekçelere göre direnme kararının bozulmasını, müvekkilinin satışını yaptığı tekne ile ilgili sorumluluğuna gidilemeyeceğini, teknenin, müvekkilinin tersanesinde bulunmasının tek bir sebebi olduğunu, davalı Saymur Turizm ve Ticaret AŞ’nin, müvekkilimden kamarasız ve direksiz çıplak kabuk olarak satın alınıp teslim aldığı tekneyi tamamlayıp, yüzebilir hale getirilmesi işi olduğunu, davalı Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. bu işi ise, diğer davalılardan … ve …’a verdiğini, yerel mahkemece, delilleri toplamadan; tekneye ait liman kayıtları, davalı Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. İle müvekkilime ait ticari defterleri ve vergi kayıtlarını celp edilmeden, kusur yönünden, rapor aldırılması için bilirkişiye gönderildiğini, davacının düştüğünü iddia ettiği iskelenin de davalı işverenler tarafından söküldüğünü, müvekkilinin, İş müfettişleri denetimi sırasında kazanın meydana geldiği iskelenin değil o an için tersanede mevcut iskelenin kendine ait olduğunu söylediğini, davalı işverenlerin kurduğu iskelede kazanın meydana gelmiş olması nedeni ile müvekkilime %5 de olsa kusur isnadının yasaya aykırı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığnı, bu itirazının değerlendirilmediğini, hesap bilirkişinin, davacının talebi olmaksızın ve ispat edilmemiş olmasına rağmen, davacı lehine bakıcı gideri hesaplaması yapıldığını, yerel mahkeme bu hususları ve davacının %30 ağır kusurunu indirmeden bakıcı giderlerinin tamamına hükmettiğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte, müvekkile yüklenen %5 hafif kusur oranlarını değerlendirmeden yanlış ve adalete aykırı olarak ve davacının kusuruna göre indirim yapılmadan; Davacının sebepsiz zenginleşmesine, davalı müvekkilimin ise fakirleşmesine neden olacak, şekilde tam bakım giderlerinin tam kabul edilmesi usul ve yasaya aykırı olduğunu, İlk Derece ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarının gerekçesinin olmadığını, beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

3.Davalı Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekili temyiz dilekçesinde özetle; pasif husumetin bulunmadığını, müvekkilinin yat imalatı ile uğraşmadığını, davalı … ve … arasındaki ilişkinin eser akti olduğunu, müvekkili şirketin yurt içi ve yurt dışında turizm işi kapsamında tur, konakIama, konferans, seyahat ve benzeri her tür turizm faaliyetinde bulunduğunu, yat imalatı ve tamiri işinşin müvekkil iştigal konuları arasında olmadığını, yatlarda problem olduğunda da servise verildiğini, müvekkili şirket ile diğer davalılar arasındaki ilişki; müvekkil faaliyet sahası dışında kalan arızi, müstakil, inşa ve imalata ilişkin olup istisna akdi niteliğindedir ve tekne maliki müvekkil, iş sahibi olduğunu, imalatın müvekkil sahası dışında yapıldığını ve yürütümünde müvekkilin hiçbir işçisinin de çalışmadığını, diğer davalılar … ve …’nın ise, tekne boyama işi konusunda uzman, bağımsız olarak kendi adına faaliyet gösteren, işçilerini başkaca işlerde de çalıştıran müteahhit olduğunu, sayın bilirkişilerin de 06.11.2012 tarihli raporda da mütalaa ettikleri üzere Müvekkilin işveren sıfatı bulunmadığını, iş bu husus dosyada mübrez iş müfettişi raporu ve SGK müfettişi raporu ile de sabit olduğunu, müvekkilinin huzurdaki dava nedeniyle muhatap ve sorumlu kılınabileceği herhangi bir sıfatı bulunmadığını, müvekkili şirket açısından işbu davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerekirken kabulünün yasaya uygun olmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olduğunu, işveren konumunda olan diğer davalılar … ile …, kendi adına bağımsız olarak 2002 yılından beri faaliyet gösterdiklerini ve tekne boyama işini bildiklerini, üstlendikleri işle ilgili işyerindeki alınması gereken tüm iş güvenliği önlemlerinden ve çalıştırdıkları işçilerin eğitiminden sorumlu olduklarını Tersane sahibi davalı … da genel olarak işyerindeki iş güvenliği tedbirlerinin alınmasından ve kendisi tarafından kurulan iskelenin iş güvenliğine uygun şekilde yapılmasından ve kullanılmasından sorumlu olduğunu, iş müfettişi raporunda, davalı işveren …’un gerekli iş güvenliği tedbirlerini kontrol etmediği ve diğer davalı …’ın da iskele kurulumu ve kullanımında iş güvenliği hilafına hareket ettiği gerekçesiyle %50’şer oranda kusurlu olduklarının belirtildiğini, bu dosyada …’a %5 kusur verilmesinin hatalı olduğunu, rücu davası raporlarında müvekkiline kusur verilmediğini, dava dilekçesinde talep olmadığı halde bakıcı giderinin hesap edilip ıslah ile istenemeyeceğini, hesabın hatalı olduğunu, sayın Bilirkişinin ise İstinaf Mahkemesi‘nin kabul ettiği geçici iş göremezlik hesabının yapılıp mahsup edilmemesi haricinde aktif ve pasif döneme dair esas alınan katsayı ve hesaplamaların da hatalı olduğunu, diğer davalılar ile beraber müş müt sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu, müvekkil iş sahibi ile davalı yüklenici … -… ortaklığı arasındaki istisna akdinde müvekkil şirketin yükleniciye emir ve talimat verme, yapılan işi kontrol ve denetleme yetkisi bulunmadığını, bu halde müvekkil iş sahibi hakkında Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da belirtildiği üzere, mülga Borçlar Kanunu’nun 51/2 nci maddesinde düzenlenen müteselsil (zincirleme) sorumluluk tesis edilemeyeceğini beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, usul yönünden; direnme kararı kapsamında makul süre içerisinde sunulan istinaf dilekçesinin gerekçelerini içeren dilekçenin incelenmesinin gerekip gerekmediği, esas yönünden ise; davacı sigortalının iş kazası neticesinde sürekli iş göremezliğe ve yardıma muhtaç duruma gelmesi nedeniyle maddi ve manevi zararlarının giderilmesine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun temyizle ilgili 369, 370 ve 371 inci maddeleri, ile aynı kanunun 110 uncu maddesi ve 6763 sayılı Kanun’un 45 inci maddesi ile getirilen Geçici 4 üncü maddesi, kaza tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri gözetilerek; tazminatın belirlenmesi noktasında 818 sayılı Borçlar Kanunun 332, 41, 42, 43, 44 ve 46 ncı maddeleri, olayın iş kazası olarak kabulü ile bağlanacak gelir noktasında 506 sayılı Kanun’un 11, 12, 16, 19, 21 ve 26 ncı maddeleri, tazminattan yapılacak indirim noktasında 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü Ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 7 nci maddesi ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 77 nci maddesidir.

3. Değerlendirme
A) Davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret AŞ vekillerinin manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
1.Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 362 nci maddesi uyarınca temyiz edilemez. Temyize konu edilen miktarın kesinlik sınırının altında kalması hâlinde anılan Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

2.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nu 110 uncu maddesi kapsamında dava yığılması (objektif dava birleşmesi) kapsamında her bir talebin ayrı bir dava olduğu ve ayrı ayrı hüküm ve sonuç doğuracağı açıktır.

3.Davacı vekilinin ıslah dilekçesiyle birlikte müvekkili lehine 100.000,00 TL manevi tazminat talebinde bulunduğu, İlk Derece Mahkemesinin 11.11.2016 tarihli kararıyla manevi tazminat isteminin kısmen kabulü ile 40.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiği, davacı ve davalı vekillerinin istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Bölge Adiye Mahkemesinin 06.09.2022 tarihli kararıyla istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile yeninde esas hakkında 40.000,00 TL manevi tazminata karar verildiği, hükmedilen bu tazminatın maddi tazminattan bağımsız ayrı bir dava olduğu ve karar tarihi itibari ile kabul ve reddolan kısmının kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kaldıkları anlaşıldığından temyiz edenlerin manevi tazminata yöneli temyiz itirazlarının aşağıdaki şekilde reddine karar verilmiştir.

B) Davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret AŞ vekillerinin manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
a)Direnme kararı yönünden yapılan inceleme:
1.6100 sayılı HMK’ya 6763 sayılı Kanunun 45 nci maddesi ile getirilen geçici madde 4’e göre;

“(1) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlarla ilgili Yargıtay hukuk daireleri tarafından verilen bozma kararları üzerine mahkemelerce verilen direnme kararları, kararına direnilen daireye gönderilir.

(2) Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan dosyalar, kararına direnilen daireye gönderilir.

(3) Bu maddeyi ihdas eden Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla Yargıtay Hukuk Genel Kurulunda bulunan ve 30.01.1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun geçici 2 nci maddesi uyarınca ilgili daire tarafından incelenen dosyalar, kararına direnilen daireye yeniden gönderilmez.

(4) Daire, mümkün olan en kısa sürede direnme kararını inceler ve yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.”

2.Somut olayda, her ne kadar (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince verilen 06.02.2020 tarihli ve 2019/5155 E., 2020/565 K. Sayılı karar gereğince İlk Derece Mahkemesinin 11.11.2016 tarihli kararına karşı davalı … vekili tarafından 21.11.2016 tarihinde süre tutum dilekçesinden sonra kararın 24.02.2017 tarihinde tebliği üzerine yasal kanun yolu süresi geçtikten sonra 07.03.2017 tarihinde istinaf başvurusunun gerekçelerini içeren dilekçenin sunulduğu anlaşılmakla bu başvuru gereğince bir karar verilmesi yönünden hüküm bozulmuş ise de; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 18.03.2021 tarih ve 2020/(21)10-21 E- 2021/300 K sayılı ilamında da belirtildiği üzere İlk derece mahkemesi kararında hükme ilişkin tüm hususların gerekçeli karar ile birlikte açıklanmış olduğu, istinaf yoluna başvuru süresinin gerekçeli kararın tebliğ tarihinden itibaren başladığı, davalılar vekilinin hüküm tarihinde yürürlükte bulunan 5521 sayılı Kanun’daki gerekçeli kararın tebliğinden itibaren sekiz günlük sürede istinaf nedenlerini belirtir dilekçe vermediği dikkate alındığında; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalı vekilinin süresinden sonra sunduğu gerekçeli istinaf dilekçesine değer verilmeyerek HMK’nın 355 inci maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı yönünden incelenmesi gerektiği anlaşılmakla, direnme kararı yerinde görülerek, iş bu davalının kamu düzeni kapsamında kanun yolu itirazlarının incelenmesinin gerektiği kanaatine erişilmiştir.

b) Davanın esası hakkında yapılan incelemede;
1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle, iş kazasının gerçekleşmesinde davacı sigortalının %30 oranında kusurunun iş bu dava dosyasında belirlendiği, davalıların iş kazası nedeniyle sorumluluklarının bulunduğu ancak %70 oranında müteselsilen sorumlu oldukları kusur oran ve aidiyetlerinin aralarında açılması imkanı bulunan rücu davasında tartışılarak sonuca kavuşturulabileceği gözetilerek bu hususun bozma sebebi yapılmasına gerek olmadığı dikkate alınarak, kanunun açık hükmüne aykırı görülen hususlar ile temyiz edenin sıfatına, temyiz kapsam ve nedenlerine göre davalı Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekilinin tüm, davacı ve davalı … vekilinin ise aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir

2.Maddi tazminattan yapılacak indirimler hususunda davanın yasal dayanağını, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 55 nci maddesinin oluşturmakta olup, anılan maddede “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez.” hükmüne yer verilmiştir. 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe gire 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 21/1 nci maddesinde “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır.” 21/4 üncü maddesinde ise “İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edilir.” Düzenlemesi yer almaktadır.

3.Öte yandan, 6101 sayılı Türk Borçlar Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanun 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Kanunun 2 nci maddesine göre “Türk Borçlar Kanununun kamu düzenine ve genel ahlaka ilişkin kuralları, gerçekleştirildikleri tarihe bakılmaksızın bütün fiil ve işlemlere uygulanır” Dairemizin ve giderek Yargıtay’ın yerleşmiş görüşleri, Kurumca bağlanan gelirlerin peşin sermaye değerinin ve geçici iş göremezlik ödeneklerinin hesaplanan zarardan indirilmesi, Kurumun rücu hakkının korunması ve mükerrer ödemeyi önleme ilkesine dayandığından, kamu düzenine ilişkin olarak kabul edilmiştir. Kaldı ki, 6098 sayılı Kanunun 55 inci maddesi de emredici bir hükme yer verdiğinden gerçekleştiği tarihe bakılmaksızın tüm fiil ve işlemlere uygulanmalıdır.

4. Somut olayda, davaya konu iş kazasının gerçekleşmesinde davalı Saymur Tur Tic. A.Ş.’nin %5, davalı …’ın %5, davalı … ve …’un müteselsilen %60, davacının ise %30 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş, mahkemece hükme esas alınan 22.05.2014 tarihli hesap raporunda da müteselsil sorumluluğa dayalı olarak davalıların toplam %70 kusur oranı hesap yapılmış ise demaddi tazminat hesabından 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 55 inci maddesi gereğince tenzil edilmesi gereken gelirin davacıya %100 iş göremezlik oranı üzerinden bağlanan gelir, sosyal yardım zammı ve geçici iş göremezlik ödeneğinin %70 kusur oranına isabet eden kısmının tenzili ile sonuca gidilmesi gerekirken, İlk Derece Mahkemesince gelirin ilk peşin sermaye değeri ile sosyal yardım zammının %100 oranında tenzil edildiği, Bölge Adliye Mahkemesince esas hakkında verilen kararda da geçici iş göremezlik ödeneğinin de anılan tazminattan tenzilinde %100 oranın gözetilmesi, Bölge Adliye Mahkemesince kabul edilen bu duruma göre hesap edilmesi gereken sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri alacağının 390.383,84 TL olarak tespiti gerekirken hatalı şekilde hesapla 363.337,30 TL’nin hüküm altına alınması da hatalı olmuştur.

5. O hâlde mahkemece yapılacak iş, hükme esas alınan 22.05.2014 tarihli hesap raporunda tespit edilen sürekli iş göremezlik ve bakıcı gideri olarak toplam 524.659,73 TL’den, davacıya bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değeri ve sosyal yardım zammının rücuya kabil kısmı (128.613,20 TL x %70=) 90.029,24 TL ile geçici iş göremezlik ödeneğinin rücuya kabil kısmı (5.662,70 TL x %70=) 3.963,89 TL’nin tenzili ile davacının 430.666,60 TL maddi tazminata alacağı olduğunu belirlemek asıl davada talep edilen 396.000 TL’nin bu dava kapsamında, bakiyesi 34.666,60 TL’nin birleşen dava kapsamında hüküm altına alınması gerekirken hatalı değerlendirmeler ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olmuştur.

6. Ayrıca yukarıda (b) bendi kapsamında yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı …’ın istinaf başvurusunun süre tutumdan ibaret olması nedeniyle kamu düzeni kapsamında istinaf incelemesi yapılması gerektiği nitekim Bölge Adliye Mahkemesince açıklanan gerekçe içeriğinde de bu kapsamda istinaf incelemesi yapıldığı halde hüküm fıkrasında iş bu davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi de gerekçe hüküm çelişkisi kapsamında usul ve yasaya aykırı bulunmuştur.

7. Bölge Adliye Mahkemesince bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.

8. O hâlde, davacılar ve davalılardan … vekillerinin temyiz itirazları ile kanunun açık hükmüne aykırı görülen hususlar re’sen gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesince verilen karar bozulmalıdır.

9. Ne var ki bu hataların giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca Bölge Adliye Mahkemesi hükmünün hatalı görülen kısımları düzeltilerek onanmalıdır.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
A.Davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekillerinin manevi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazlarının miktar itibariyle REDDİNE,

B.Davacı ve davalılardan … ve Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekillerinin maddi tazminat hükmüne yönelik temyiz itirazları nedeniyle:

1.Saymur Turizm ve Ticaret A.Ş. vekilinin tüm, davacı ve davalı … vekilinin ise sair temyiz itirazlarının reddiyle, kanunun açık hükmüne aykırı görülen hususlar re’sen dikkate alınarak … Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 06.09.2022 tarih ve 2022/1038 Esas – 2022/1725 Karar sayılı ilamın hüküm fıkrasının silinerek yerine:

“A.1.Davalı …’ın istinaf istemi nedeniyle kamu düzenine aykırı görülen hususlar dikkate alınarak istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,

2-Davacı vekilinin ve Davalı Saymur Tur. ve Tic. A.Ş vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile; 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince; Bodrum İş Mahkemesi’nin 11.11.2016 tarih ve 2015/659 Esas, 2016/450 Karar sayılı kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

B.1-Asıl davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;

a)396.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,

b)40.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair taleple ilgili davanın reddine,

c)Kabul edilen kısım itibariyle alınması gereken 29.783,16 TL karar ve ilam harcından dava açılışında ve ıslah aşamasında alınan toplam 2.117,64 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 27.665,52 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, 2.117,64 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,

d)Davacı davada kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden maddi tazminat davası bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 36.170,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

e)Maddi tazminat talebinden kısmen reddolan kısım olmadığından ret vekalet ücreti takdirine yer olmadığına”

f)Davacı davada kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat davası bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

g)Davalılar …, … ve Saymur Tur. Tic. A.Ş davada kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden red edilen manevi tazminat davası bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 9.200,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, … ve Saymur Tur. Tic. A.Ş’ye müştereken verilmesine,

h)Davacı tarafça yerel mahkemede dosyaya yapılan ilk dava başvuru gideri 582,30 TL, müzekkere gideri 43,30 TL, tebligat gideri 262,00 TL, talimat ve posta gideri 82,20 TL, bilirkişi ücret gideri 1.495,00 TL olmak üzere toplam 2.464,80 TL yargılama giderinin kabul ve red oranlarına göre 2.166,63 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, bakiyesinin davacı üzerinde bırakılmasına,

ı)Davalı … tarafından yerel mahkemede dosyaya yapılan toplam 53,00 TL tebligat giderinin kabul ve red oranlarına göre 6,36 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,

i)Davalı Saymur Tur. Tic. A.Ş. tarafından yerel mahkemede dosyaya yapılan toplam 60,00 TL tebligat giderinin kabul ve red oranlarına göre 7,20 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiyesinin davalı üzerinde bırakılmasına,

2)Birleşen dava yönünden davanın kısmen kabul kısmen reddi ile;

a) 34.666,60 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,

b)Kabul edilen kısım itibariyle alınması gereken 2.368,07 TL karar ve ilam harcından davacı tarafça dava açma ve ıslah aşamalarında yatırılan toplam peşin 2.332,62 TL’nin mahsubu ile 35,45 eksik kalan harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye irat kaydına, 2.332,62 TL peşin harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,

c) Davacı davada kendisini bir vekille temsil ettirdiğinden maddi tazminat davası bakımından karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi uyarınca hesap ve takdir olunan 5.199,99 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,

d) Davada vekil ile temsil edilen davalılar …, … ve Saymur Tur. Tic. A.Ş. lehine karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücreti Tarifesi’nin 13/3.maddesi uyarınca davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçmemek üzere hesap edilen 5.199,99 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılar …, … ve Saymur Tur. Tic. A.Ş’ye müştereken verilmesine,

C-a)Davacı yönünden; istinaf başvurusu sırasında peşin alınan 29,20 TL istinaf harcının karar kesinleştikten sonra isteği halinde kendisine iadesine,

b)Davalı Saymur Tur. Tic. A.Ş yönünden; istinaf başvurusu sırasında peşin alınan 7.416,69 TL istinaf harcının karar kesinleştikten sonra isteği halinde kendisine iadesine,

c)Davalı …’ın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi nedeniyle İlk derece mahkemesinde hükmedilen tazminatlar üzerinden hesap edilen 29.783,16 TL harçtan, istinaf başvurusu sırasında peşin alınan 7.416,69 TL harcın mahsubu ile bakiye 22.636,47 TL istinaf harcın ,iş bu davalıdan tahsiline,

d)Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,

e)Yargıtay bozma kararı sonrası dairemizce birden fazla duruşma yapıldığından, duruşmada vekil ile temsil edilen davacı lehine (istinaf başvurusu kabul edildiğinden) A.A.Ü.T.’nin 2.kısım 2.bölüm 17/c maddesi gereğince 11.000,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

f)Yargıtay bozma kararı sonrası dairemizce birden fazla duruşma yapıldığından, duruşmada vekil ile temsil edilen davalılardan Saymur Tur. Tic. A.Ş. lehine (istinaf başvurusu kabul edildiğinden) A.A.Ü.T.’nin 2.kısım 2.bölüm 17/c maddesi gereğince 11.000,00 TL vekalet ücreti takdirine, bu ücretin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,

g)Taraflarca istinaf aşamasında ve kararın temyizi aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,

h) Gider avaslarından artan kısımların kararın kesinleşmesi halinde yatıranlara iadesine,” rakam ve sözcükleri yazılmak suretiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

2.Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

3.Aşağıda yazılı temyiz harcının ilgiliden alınmasına,

4.Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.