Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/12456 E. 2023/4624 K. 27.04.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/12456
KARAR NO : 2023/4624
KARAR TARİHİ : 27.04.2023

MAHKEMESİ : Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Diyarbakır 4. İş Mahkemesi

Taraflar arasındaki rücuan tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı Kurum ve davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvuruların esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı Kurum ve davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili, davalıya ait işyeri işçilerinden …’in 16.01.2013 tarihinde geçirdiği iş kazası sonucu malül kaldığını, kaza sonucu sigortalıya 96.809,46TL tedavi masrafında bulunulduğunu, 11.422,52 TL GİG ödemesi yapıldığını ve 156.433,93 TL PSD geliri bağlandığını, 31.12.2015 tarihli inceleme raporunda iş kazası olduğu, ve kazanın meydana gelmesinde işverenin işçi sağlığı ve iş güvenliği ilgili mevzuatı hükümlerine aykırı hareketinin etkili olduğu, tüm bu nedenlerle 180.505,90 TL’nin onay, sarf ve tediye tarihlerinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı işverenden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili, zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının müvekkili şirketin sigortalısı olmadığını, maluliyet ile kaza arasında illiyet bağı olup olmadığı ve kaçınılımazlık hususunun irdelenmesi gerektiğini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile somut olayda davacının iş kazası sebebiyle maruz kaldığı maluliyetin, yasal düzenleme doğrultusunda SGK Sağlık Kurulunca tanzim edilen rapor ile %53 olarak saptandığını, yaşanan olayın iş kazası mahiyetinde olması hasebiyle iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi kurulunca tanzim edilen 10.05.2019 tarihli rapor ile; kazanın meydana gelmesinde davalı alt işveren … Mük. Elek. Mak. İnş. Tur. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin çalışma sahasında oluşabilecek riskleri önlemek adına gerekli önlemleri almadığı, gerekli organizasyonları yapmadığı, gereken dikkat ve özeni göstermediğinden bahisle %40; davalı asıl işveren … Elektrik Dağıtım A.Ş.’nin çalışma sahasında denetim ve gözetim yükümlülüğünden kaynaklanan sorumluluklarını yerine getirmediği, çalışma sahasında oluşabilecek riskleri önlemek adına gerekli önlemleri almadığı, etkili denetimler yapmadığından bahisle %30; kazazede sigortalının kişisel koruyucu madde kullanmayarak kendisini tehlikeye attığından bahisle %30 oranında kusurlu olduğu yönünde tespit yapıldığı, hazırlanan raporun denetime elverişli ve dosya kapsamı ile uyumlu olduğunun değerlendirildiğini, 5510 sayılı Kanun’un 12 nci maddesinin son fıkrası uyarınca davalılar arasında asıl işveren alt işveren ilişkisi bulunduğu anlaşılmakla, ilgili yasal düzenleme gereğince bu kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı asıl işveren alt işveren il birlikte sorumlu olup, asıl işveren ve alt işveren için belirlenen toplam kusur miktarı üzerinden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu olduklarının kabul edildiğini, tespit edilen maluliyet oranı ve kusur durumları nazara alınarak davacının maddi tazminat talepleri hususunda tanzim edilen 11.12.2019 tarihli rapor ile yapılan hesaplama doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı Kurum ve davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davacı Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı vekili, yerel mahkemece dava dışı sigortalının iş kazasında kusurlu kabul edilmesinin hatalı olduğunu, işverenlerin %100 oranında kusurlu olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

Davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekili, sigortalı tarafından açılana maddi tazminat dosyasının rücuen tazminat dosyasında bekletici mesele yapılması gerektiğini, zamanaşımı itirazının mahkemece dikkate alınmadığını, kazaya uğrayanın yüklenici firmanın çalışanı olduğunu, müvekkili şirketin çalışanı olmadığını, kazanın sigortalının kusurundan kaynaklandığını, kusur tespitinin doğru yapılmadığını, kaçınılmazlık unsurunun da dikkate alınması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamına göre, davacı Kurum müfettişince hazırlanan 31.12.2015 tarihli ve 402172/26/İR/24 sayılı rapor incelendiğinde; sigortalı …’in 16.01.2013 tarihinde davalı işverene ait işyerinde geçirdiği iş kazası sonucu %43 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği ve kazanın meydana gelmesinde işverenlerin %70 oranında kusurlu kabul edildiği; Kurum kayıtlarından, davaya konu iş kazası sebebiyle sigortalıya 156.433,93 TL peşin sermaye değerli gelir bağlandığı, 96.809,46 TL tedavi gideri yapıldığı ve 11.422,52 TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiği; 10.05.2019 tarihli kusur raporunda davalı asıl işverenin %40, alt işverenin %30, dava dışı sigortalının %30 oranında kusurlu olduğunun belirtildiği, söz konusu bilirkişi raporunun somut olaya uygun olduğu, bu kapsamda mahkemece somut olayın meydana gelmesinde işverenlerin %70, sigortalının %30 kusurlu kabul edilerek kurulan hüküm usul ve yasaya uygun olduğundan davacı Kurum vekilinin ve davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilinin kusura ilişkin istinaf istemi yerinde görülmediği, somut olay bakımından asıl işveren sıfatına haiz … Elektrik Dağıtım A.Ş. Kurum zararından alt işveren ile birlikte müteselsil sorumluluğu bulunduğu; sigortalı ile işveren arasındaki hukuki ilişki hizmet sözleşmesine dayandığından sigortalının halefi durumundaki Kurum ile işveren arasındaki rücu davalarında zamanaşımının 5510 sayılı Kanun’un 93 üncü maddesi uyarınca 10 yıl olduğu, zamanaşımının başlangıcının ise olay tarihi değil, peşin değerli gelirler yönünden Kurumca bağlanan gelirlerin onay tarihi, harcama ve ödemeler yönünden ise sarf ve tediye tarihi olup ve maddi-manevi tazminat dosyasının rücuen tazminat dosyasında kesin delil niteliği taşımayıp bekletici mesele yapılmasına gerek bulunmadığından davalı asıl işverenin bu hususlara ilişkin istinaf istemlerinin de yerinde olmadığını, bu açıklamalar kapsamında 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355 inci maddesi uyarınca istinaf sebepleriyle sınırlı olarak ve resen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılarak, davacı Kurum vekilinin ve davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kurum ve … Elektrik Dağıtım A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı Kurum vekili, kusura itiraz ettiğini, davalıların %100 kusurlu olduğunu beyanla davanın kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı … Elektrik Dağıtım A.Ş., kusur ve hesabın hukuka aykırı tespit edildiğini beyanla davanın reddi ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, rücuan tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
1. Davanın yasal dayanağı, olay tarihinde yürürlükte bulunan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 21 inci maddesidir.

5510 sayılı Kanun’un “İş Kazası ve Meslek Hastalığı İle Hastalık Bakımından İşverenin ve Üçüncü Kişilerin Sorumluluğu” başlıklı 21 inci maddesine göre; iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. Anılan madde ile işveren davalının, Kurumun rücu alacağından sorumluluğu ancak kusurunun varlığı halinde mümkündür.

2.Kusurun belirlenmesinde ise; zararlandırıcı sigorta olayının ne şekilde oluştuğunun, dosya içeriğindeki tüm deliller taktir olunarak belirlenmesi ve kabul edilen maddi olgular doğrultusunda, konusunda uzman sayılacak kişilerden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, aynı olay nedeni ile daha önce açılmış ve kesinleşmiş tazminat ve ceza davaları varsa, tazminat davasında verilen kararın güçlü delil oluşturduğu hususu ile ceza davasında belirlenen maddi olguların bağlayıcı olacağı hususu da gözetilmek suretiyle sigortalı ile davalının ve varsa dava dışı kişilerin kusur oran ve aidiyetleri konusunda rapor alınması gereklidir.

Kusur raporlarının, 5510 sayılı Kanun’un 21 inci maddesi, iş kazası tarihinde yürürlükte bulunan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Anılan Kanunlarda; İşverenler işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için gerekli her türlü önlemi almak, araç ve gereçleri noksansız bulundurmak, işçiler de iş sağlığı ve güvenliği konusunda alınan her türlü önleme uymakla yükümlüdürler. İşverenler, işyerinde alınan iş sağlığı ve güvenliği önlemlerine uyulup uyulmadığını denetlemek, işçileri karşı karşıya bulundukları mesleki riskler, alınması gerekli tedbirler, yasal hak ve sorumlulukları konusunda bilgilendirmek ve gerekli iş sağlığı ve güvenliği eğitimini vermek zorundadırlar, denilmekte, böylece, işçiyi gözetim ödevi ve insan yaşamının üstün değer olarak korunması gereğinden hareketle; salt mevzuatta öngörülen önlemlerle yetinilmeyip, bilimsel ve teknolojik gelişimin ulaştığı aşama uyarınca alınması gereken önlemlerin de işveren tarafından alınmasını zorunlu kılmaktadır;

6331 sayılı Kanun’un “Risklerden korunma ilkeleri” başlıklı 5 inci maddesinde, işverenin yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde; “a)Risklerden kaçınmak. b)Kaçınılması mümkün olmayan riskleri analiz etmek. c)Risklerle kaynağında mücadele etmek. ç) İşin kişilere uygun hale getirilmesi için işyerlerinin tasarımı ile iş ekipmanı, çalışma şekli ve üretim metotlarının seçiminde özen göstermek, özellikle tekdüze çalışma ve üretim temposunun sağlık ve güvenliğe olumsuz etkilerini önlemek, önlenemiyor ise en aza indirmek. d)Teknik gelişmelere uyum sağlamak. e)Tehlikeli olanı, tehlikesiz veya daha az tehlikeli olanla değiştirmek. f)Teknoloji, iş organizasyonu, çalışma şartları, sosyal ilişkiler ve çalışma ortamı ile ilgili faktörlerin etkilerini kapsayan tutarlı ve genel bir önleme politikası geliştirmek. g) Toplu korunma tedbirlerine, kişisel korunma tedbirlerine göre öncelik vermek. ğ) Çalışanlara uygun talimatlar vermek.” ilkelerinin göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilirken,

Anılan Kanun’un “Çalışanların yükümlülükleri” başlıklı 19 uncu maddesinde, “Çalışanların, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili aldıkları eğitim ve işverenin bu konudaki talimatları doğrultusunda, kendilerinin ve hareketlerinden veya yaptıkları işten etkilenen diğer çalışanların sağlık ve güvenliklerini tehlikeye düşürmemekle yükümlü oldukları ve çalışanların işveren tarafından verilen eğitim ve talimatlar doğrultusunda; a) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tehlikeli madde, taşıma ekipmanı ve diğer üretim araçlarını kurallara uygun şekilde kullanmak, bunların güvenlik donanımlarını doğru olarak kullanmak, keyfi olarak çıkarmamak ve değiştirmemek. b) Kendilerine sağlanan kişisel koruyucu donanımı doğru kullanmak ve korumak. c) İşyerindeki makine, cihaz, araç, gereç, tesis ve binalarda sağlık ve güvenlik yönünden ciddi ve yakın bir tehlike ile karşılaştıklarında ve koruma tedbirlerinde bir eksiklik gördüklerinde, işverene veya çalışan temsilcisine derhal haber vermek. ç) Teftişe yetkili makam tarafından işyerinde tespit edilen noksanlık ve mevzuata aykırılıkların giderilmesi konusunda, işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak. d) Kendi görev alanında, iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için işveren ve çalışan temsilcisi ile iş birliği yapmak” yükümlülüğü bulunduğu belirtilmiştir.

Bu yasal düzenlemeler uyarınca iş kazasının oluşumuna etken kusur oranlarının saptanmasına yönelik incelemede; maddi olayın özellikleri dikkate alınarak, ihlal edilen mevzuat hükümleri, zararlı sonuçların önlenmesi için koşulların taraflara yüklediği özen ve dikkat yükümüne aykırı davranışın doğurduğu sonuçlar ayrıntılı olarak irdelenip, kusur aidiyet ve oranları gerekçeleriyle ortaya konulmalıdır.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ile Dünya Sağlık Örgütü’nün (WHO) ortak Komisyonunda işçi sağlığının esasları: Bütün işkollarında işçinin fiziksel, ruhsal ve sosyo-ekonomik bakımdan sağlığını en üst düzeye çıkarmak ve bunun devamını sağlamak; çalışma şartları ve kullanılan zararlı maddeler nedeni ile işçi sağlığının bozulmasını engellemek; her işçiyi kendi fiziksel ve ruhsal yapısına uygun işte çalıştırmak; özet olarak işin işçiye ve işçinin işe uyumunu sağlamak olarak tanımlanmaktadır. Belirlenen amaçlara ulaşmak, dolayısıyla iş kazalarını ve meslek hastalıklarını önlemek temel sorumluluktur. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2006 gün ve E: 2006/10-696, K: 2006/704 sayılı kararı).

3. Değerlendirme
16.01.2013 günü saat 20.00 sıralarında trafo direğine çıkarak elektrik hatları söktüğü esnada 34.000 W elektrik akımına kapılarak direkten aşağı düşmesi şeklinde gerçekleşen iş kazası sonucunda %43 oranında meslekte kazanma gücü kaybı oluşan kazalıya bağlanan gelir ve yapılan tedavi masrafları ile geçici iş göremezlik ödeneğinden ibaret kurum zararının rücuan tazmini istemine dayalı eldeki davada, Mahkemece hükme esas alınan kusur raporunda alt işveren Kur-Bil şirketine %40, asıl işveren … şirketine %30, kazalıya %30 kusur verildiği, söz konusu raporun hüküm vermeye elverişli olmadığı, bilirkişilerin somut olaya özgü değerlendirme yapmaksızın genel ifadelerle kusur belirlemesi yoluna gittikleri, koruyucu malzeme verilmesine ilişkin tespitlerinin de oluşa uygun olmadığı, kazalının ifadesinde emniyet kemerinin takılı olduğu ve yandığını belirtmesine karşılık bilirkişilerce kemer verilip kullanıldığı hususunun değerlendirilmediği anlaşılmakla; fenne uygun tedbirlerin nelerden ibaret olduğu, hangi tedbirlerin kim tarafından alınması gerektiği, hangilerinin alınmadığı ve kazaya ne derece etkisi olduğu gerekçelendirilerek ceza ve tazminat dosyasındaki bilirkişi raporları da getirtilerek kusur konusunda işçi sağlığı ve iş güvenliği ile iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda uzman iş güvenliği uzmanlarından oluşan bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.

VI. KARAR
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurularının esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.