Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/12361 E. 2023/779 K. 06.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/12361
KARAR NO : 2023/779
KARAR TARİHİ : 06.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/297 E., 2022/1164 K.
vekili Avukat …
DAVA TARİHİ : 20.12.2017
HÜKÜM/KARAR : Esastan ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2017/632 E., 2021/386 K.

Taraflar arasındaki tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı Kurum vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı kurum vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı; 03.10.2017 tarih ve … numaralı dilekçe ile davalı kuruma müracaat ettiğini, dilekçesine verilen cevabi yazıda 9287.21 TL farkla emekli olacağının kabul edildiğini, ancak ilgili dilekçenin 11.10.2017 tarihli 5097339 sayılı yazısı ile Ordu SGK İl Müdürlüğüne havalesinin yapıldığını, işbu dilekçenin 12.10.2017 tarihinde sigorta işlemleri primler Daire Başkanlığına sunulduğunu ve sonuç olarak 20.10.2017 tarihli komisyon cevabi yazısında 2926 sayılı Kanuna ithafen Kurumun zuhulen 9287.21 TLyi hesapladığını halbuki bu tutarın yanlış olduğunu belirttiğini, 2926 sayılı SGK Kanunu’ nun 41 inci maddesinde ‘Kurumun yapmış olduğu maddi hatalardan şahıslar lehine hüküm doğmayacağı karara varılmıştır’ denilmekte olduğunu, halbuki bu hesap hatasının kurumun yapmış olduğu bir hata olduğunu, çünkü toplam tutarın 27. 019.59 TL olarak hesaplanmış olup 17.732.38 TL ödendiğini, buna göre aradaki fark olan ve kendisinden tahsili istenen rakamın doğru olduğunu, buna göre bu farkın ödendiğinde 4/B maddesinden yararlanarak emekliliğe hak kazanması gerekli olduğunu, açıklanan nedenlerle talebinin kabülü ile emekliliğe hak kazandığı tarihten itibaren emekli sayılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davalı Kurum vekili; davacının 30.04.2011 tarihinde 6111 sayılı Kanuna tabi borç yapılandırma talebinde bulunmuş olup beş yılı aşkın süreye ilişkin prim borcu bulunduğundan askıda olan sigortalılığı nedeniyle 23.11.1990-30.04.2008 arasındaki 6277 gün karşılığı çıkarılan 27.019,59 TL borç kendisine elden tebliğ yapılmak suretiyle bildirildiğini, davacı daha sonra 27.05.2011 tarihinde 6111 sayılı Kanun kapsamında borç yapılandırmasını yapmak amacı ile ile tekrar kuruma başvurmuş ve yapmış olduğu bu başvuru sonucu kendisine 23.11.1990-21.04.2002 arası 4088 gün karşılığı 17.732,38 TL tutarlı geçici 17 inci madde ihya ödeme planı düzenlenip iadeli taahhütlü posta kanalıyla çıkarılmış ve davacı tebligatı 06.07.2011 tarihinde teslim alarak 17.732,38 TL tutarı 27.07.2011 tarihinde ödediğini, davacının 17.732,38 TL’lik ödeme yapması nedeni ile ihya tutarı olan 27.019,59 TL’nin tamamını ödenmediğini ve 9.287,21 TL eksik ödeme kalmış olduğundan, 9.287,21 TL fark tutarının davacıya ödettirildiğini ve davacının geçici 17 inci madde ihyasına geçerlilik kazandırılmasını talep ettiğini, ancak; yapılan tüm bu ödemelere rağmen davacının emekli olamadığını, emekli aylığına hak kazanamadığını, davacının emekli olamamasının da müvekkili kurumun kusurundan değil, davacının kendi kusurundan kaynaklanmakta olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davacının 23.11.1990 – 01.04.2002 tarihleri arasındaki 4088 günlük ihya işleminin geçerli sayılması gerektiği kanaatine varılmış, davacı …’ın Halk Bankası … şubesinin … nolu hesabında bulunan davacının 23.11.1990-01.04.2002 tarihleri arasındaki 4088 günlük ihya işlemi için ödediği ancak davalı Kurum tarafından iade edilen 17.732,38 TL bakiyesinin olduğunu ve bu paranın çekilmediği anlaşılmakla, bu paranın davalı Kuruma ödenmesine karar verilmiştir. 01.02.1968 doğumlu davacının 03.02.2017 tahsis talep tarihi itibari ile 49 yaşını ikmal etmiş olduğu, 01.04.1986-03.02.2017 tarihleri arasında 30 yıl 10 ay 2 gün sigortalılık süresinin olduğu, 23.11.1990-01.04.2002 tarihleri arasında 4088 gün 5510 sayılı Kanun’un 4/I-b (Bağ-Kur esnaf) kapsamında, 01.04.1986-30.04.1987 tarihleri arasında 210 gün ve 04.05.2010-11.04.2016 tarihleri arasında 1555 gün 5510 sayılı Kanun’un 4/I-a bendi kapsamında olmak üzere toplam 5853 gün ödemesi mevcuttur. Hizmetleri birleştirilen davacıya 2829 sayılı Kanun’un 8 inci maddesini göre 506 sayılı Kanuna göre yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinden, 4759 sayılı Kanun’un yürürlüğe girdiği 23.05.2002 tarih itibariyle 16 yıl 1 ay 2 gün süresi mevcut olan 506 sayılı Kanun’un 4759 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile değişik geçici 81 inci maddesinin B/g bendine göre tahsis talep tarihinde 25 yıllık sigortalılık süresini ve 49 yaşını doldurmuş olma, 5300 gün malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primini ödemiş olma şartlarını yerine getirmiş olma şartlarını yerine getirdiğinden davanın kabulüne, davacının 01.03.2017 tarihinden itibaren emekliliğe hak kazandığının tespitine, 01.03.2017 tarihinden geçerli olmak üzere yaşlılık aylığı bağlanmasına, davacı …’ın Halk Bankası … şubesinin 0651-01016867 nolu hesabında bulunan davacının 23.11.1990 – 01.04.2002 tarihleri arasındaki 4088 günlük ihya işlemi için ödediği 17.732,38 TL’nin davalı SGK’ya ödenmesine, bu hususta ilgili bankaya müzekkere yazılmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Kurum vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
Davalı Kurum vekili, İlk Derece Mahkemesince usul ve yasaya aykırı karar verildiğini, öncelikle … Sosyal Güvenlik Merkezi Müdürlüğünün 22.03.2019 tarihli yazısı ile; davacının sigortalılık dosyasının incelenmesi neticesinde 27.05.2011 tarihinde şahsa tebliğ edilen 17.732,38 TL ihya borcunun belirlenirken Kurumlarının 95/11 sayılı genelgesinin uygulanmadığını, ihyanın hatalı olarak çıkartıldığı ve bu hatanın hemen tespitinin yapıldığını ve şahsa daha önce postaya verilen ihya ödeme planı ulaşmadan elden tebliğ edildiğini ve şahsın elden aldığı ihya ödeme planına göre ödeme yapmayarak posta ile gönderilen hatalı ihya planını ödediğinin tespit edildiğini, ayrıca şahsın 95/11 sayılı genelgenin yapılacak işlemler bölümünde yer alan 1 inci madde altındaki 2 inci paragraf doğrultusunda bağımsız çalışmanın olup olmadığını ispat edecek herhangi bir belgenin kurumlarına ibraz edilmediğinin bildirildiğini, davacının emekli olamaması da davalı kurumun kusurundan olmadığını, davacının kendi kusurundan kaynaklandığını, sigortalıya davalı kurum tarafından iki ayrı tebligat yapılmış olmasına rağmen sigortalı bu tebliğlerden hangisinde tebliğ edilen borcun doğru olduğunu soran herhangi bir yazılı talepte bulunmadığını, ilk derece mahkemesince herhangi bir delile ve tanık beyanına dayanmadan, eksik araştırma ile hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, bu nedenlerle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması gerektiği gerekçeleri ile yasal süre içerisinde istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; dosya kapsamıyla davacının 23.11.990 – 01.04.2002 tarihleri arasında Kara Yolu ile Şehirler Arası Yük Taşımacılığı faaliyetinden dolayı … Vergi Dairesi mükellefiyetinin, 26.11.1990 – 31.03.2011 tarihleri arasında … Şoförler ve Otomobilciler Esnaf Odası oda kaydının, 05.12.1990 – 26.04.2011 tarihleri arasında nakliye şoför olarak Ordu Esnaf ve Sanatkarlar Odaları Birliği Başkanlığı kaydı bulunmakta olup, vergi dairesi kayıtları dikkate alındığında adına kayıtlı … plakalı aracın 21.12.1998 tarihinde kaçak orman emvali nakletmek suçundan yakalandığı, nakdi teminat karşılığı 11.01.1999 tarihinde davacıya teslim edildiği, 01.04.2002 tarihinde müsaderesine karar verilmesi nedeniyle … Orman İşletme Müdürlüğüne teslim edildiği, bu tarih sonrasında davacının adına kayıtlı herhangi bir ticari aracının bulunmadığı, 01.04.2002-30.04.2008 tarihleri arasında işyeri açma ve çalışma ruhsat kaydı bulunmadığının … Belediyesinde bildirildiği, dosya kapsamında dinlenen tanıklarca davacının köyde çiftçilikle uğraştığının bildirildiği, 21.04.2002 – 30.04.2008 tarihleri arasında herhangi bir vergi kaydının, işyerinin bulunmaması, kendi nam ve hesabına çalışmasının bulunmaması karşısında, mahkemenin 23.11.1990-21.04.2002 arasında bağkur sigortalısı olduğu, bu nedenle de 27.05.2011 tarihli yapılandırma başvurusunun kabulünün gerektiği, davacı tarafından da bu yapılandırma başvurusu nedeniyle tahakkuk ettirilen tutarın süresinde ödendiği kabulüyle söz konusu tarihler arasında bağkur sigortalısı sayılarak, tahsis talep tarihi itibarıyla da 506 sayılı Kanun’un 4759 sayılı Kanun’un 3 üncü maddesi ile değişik geçici 81 inci maddesinin B/g bendine göre yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin şartları taşıması nedeniyle yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğine ilişkin kabulünde herhangi bir hatanın bulunmadığı, dosyadaki yazılara, hükmün Dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine, davalı tarafça ileri sürülen tüm istinaf sebeplerinin İlk Derece Mahkemesince usul ve yasaya uygun bir şekilde değerlendirilerek hüküm kurulmasına göre davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353 üncü maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi nin 1 numaralı alt bendi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı kurum vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davalı Kurum vekili; istinaf dilekçesi ile birebir aynı sebeplerle eksik incelemeye dayalı kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının 30.04.2011 tarihli ihya talebinin mi, 27.05.2011 tarihli ihya talebinin mi geçerli olması gerektiği ve davacının 21.04.2002 – 30.04.2008 tarihleri arasında zorunlu sigortalı sayılıp sayılmayacağı, buna bağlı olarak tahsis talep tarihinde yaşlılık aylığı bağlanmasına hak kazanıp kazanmadığının tespitine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Kanun’un geçici 17 inci, 506 sayılı Kanun’un geçici 81 inci maddeleridir.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, dosyada yer alan tüm bilgi ve belgelerin incelenmesinde davalı kurum vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

06.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.