Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/12213 E. 2022/17031 K. 29.12.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/12213
KARAR NO : 2022/17031
KARAR TARİHİ : 29.12.2022

Mahkemesi :İş Mahkemesi
No :…..

Dava, itirazın iptali ile icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde ilamında belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Önceki bozma ilamı ile “… davacı ile boşandığı eşinin yerleşim yerlerinin saptanmasına ilişkin olarak; uyuşmazlık konusu dönem (01/10/2009-22/05/2011) belirtilmek suretiyle, muhtarlıktan ikametgah senetleri elde edilmeli, seçmen bilgi kayıtlarında davacı ve eski eşin nerede oy kullandıkları ve seçmen bilgi sistemindeki adreslerinin neresi olduğu araştırılmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanılan eş 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta ise adına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, boşanan eşlerin kayıtlı oldukları bölge/bölgeler yönünden uyuşmazlık konusu dönem belirtilmek suretiyle geniş kapsamlı … Müdürlüğü/… Komutanlığı araştırması yapılmalı, anılan mahallelerde görev yapmış/yapmakta olan muhtar ve azalardan istem hakkında düşünce edinmeye yetecek kadarının tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, davalı ve boşandığı eşinin talep konusu dönemde verdikleri medula sisteminde kayıtlarda görülen adreslerinin de ilgili sağlık kuruluşlarından araştırılmalı, 09/03/2011 tarihli Sosyal Güvenlik Kontrol Memurluğu’nca gerçekleştirilen soruşturmada ifadesine başvurulan ve davalının kayınbiraderi olduğunu iddia eden … yönünden ikametgah bilgileri, iş durumu ve nufüs kayıtları araştırılmak suretiyle ve gerekirse duruşmada dinlenerek kimliği açık bir şekilde ortaya konulmalı, böylelikle “boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama” olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre hüküm kurulmalıdır.” şeklinde detaylı ve yol gösterici açıklama yapılarak karar bozulmuş olup, bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş olup Mahkemece bozma sonrası yapılan araştırma yeterli görülmüş ise de verilen hükmün hatalı değerlendirmeye dayalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı, 01/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 56. maddesinin ikinci fıkrasıdır. Fıkrada: “Eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıkları kesilir. Bu kişilere ödenmiş olan tutarlar, 96. madde hükümlerine göre geri alınır.” düzenlemesine yer verilmiştir. Düzenleme ile ölen sigortalının kız çocuğu veya dul eşi yönünden, boşanılan eşle boşanma sonrasında fiilen birlikte olma durumunda, ölüm aylığının kesilmesi ve ödenmiş aylıkların geri alınması öngörülmektedir. Buna göre, daha önce sosyal güvenlik kanunlarında yer almayan, boşanılan eşle fiilen birlikte yaşama olgusu, gelir veya aylık kesme nedeni ve bağlama engeli olarak benimsenmiştir.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 59/2. maddesinde: “Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarının görevleri sırasında tespit ettikleri Kurum alacağını doğuran olay ve bu olaya ilişkin işlemler, yemin hariç her türlü delile dayandırılabilir. Bunlar tarafından düzenlenen tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir.” hükmü yer almaktadır.
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 56’ncı maddesinin ikinci fıkrasına dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve özellikle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir. Bu nedenle Anayasanın 20’nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun, 5490 sayılı … Hizmetleri Kanunu, 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkında Kanun, 4857 sayılı İş Kanunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu ve diğer ilgili mevzuat hükümleri göz önünde bulundurulmak suretiyle yöntemince araştırma yapılmalı, tarafların göstereceği tüm kanıtlar toplanmalı, bildirilen ve dinlenilmesi istenilen tanıkların ifadeleri alınmalı, davacının ve boşandığı eşinin su, elektrik, telefon aboneliklerinin hangi adreste kimin adına tesis edildiğini saptanmalı, varsa çalışmaları nedeniyle resmi/özel kurum ve kuruluşlara verilen belgelerde yer alan adresler dikkate alınmalı, boşanan eşler 4857 sayılı Kanun hükümleri kapsamında yer almakta iseler adlarına ödeme yapılabilecek özel olarak açılan banka hesabı bulunup bulunmadığı belirlenmeli, davacının ve boşandığı eşinin kayıtlı olduğu adreslerde kapsamlı … Müdürlüğü/… Komutanlığı araştırması yapılmalı, tanık sıfatıyla bilgi ve görgülerine başvurulmalı, medula sisteminden araştırma yapılmalı, boşanılan eşle eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediği, toplanan kanıtlar ışığı altında değerlendirildikten sonra elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Eldeki davada, hakkında verilen boşanma kararı 14/09/2009 yılında kesinleşen davalıya, yaşamını yitiren sigortalı babası üzerinden 506 sayılı Kanun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle, davacı Kurumca 2009 yılında gerçekleştirilen işlemle kesilerek, 01/10/2009-22/05/2011 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği, anılan borcun tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, Mahkemece, davalının boşandığı eşinin denetim tarihinde kendisini kayınbiraderi olarak tanıttığı halde, davacının evinde yakalanması gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de sadece o gün için boşandığı eşiyle biraraya gelmenin birlikte yaşamayı kabul edilebilecek yeterlikte bir delil olmadığı, özellikle davalı ve boşandığı eşinin uyuşmazlık konusu dönemde …, seçmen ve medula kayıtlarında birlikte yaşamı ispatlar nitelikte ortak bir hususun bulunmadığı, zabıta araştırmasında da birlikte yaşam olgusunun kanıtlanamadığı, ayrıca … 12. Ağır Ceza Mahkemesi’nin E.2012/27 sayılı dosyasında sanık olarak yargılanan davalının boşandıktan sonra eski eşi … ile ayrı yaşamaları, biraraya gelmediklerinin tespiti neticesinde verilen beraat kararı sonucunda fiili birliktelik bulunmadığının maddi vakıa olarak kesinleşmesi dikkate alındığında davanın reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 29.12.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.