YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11359
KARAR NO : 2022/15000
KARAR TARİHİ : 28.11.2022
Bölge Adliye
Mahkemesi : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
No :
Dava, hizmet ve prime esas kazancın tespiti istemine ilişkindir
İlk Derece Mahkemesince, davanın kabulüne dair verilen karara karşı, taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı, davalı işverenin yanında geçen, Kuruma bildirilmeyen 21/01/2015-25/10/2017 tarihleri arasındaki hizmetlerinin ve bu dönemde prime esas kazançlarının tespitini istemiştir.
II-CEVAP:
Davalı vekili, davaya cevap dilekçesi vermemiş, beyanlarında davanın reddini istemiştir.
Feri müdahil Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “davacının işçi sıfatı ile emekli olduktan sonra da çalıştığı kanaatine varıldığı” gerekçesiyle, “davanın kabulü ile; davacının davalıya ait işyerinde 21/01/2015-23/10/2017 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle geçen ve kuruma bildirilmeyen çalışmalarına ilişkin 964 gün daha çalıştığının tespitine” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Bölge Adliye Mahkemesi, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK ‘nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili, davacının, alanında uzman ve tecrübeli, vasıflı çalışan konumunda olduğunu, çalışmaların karşılığının asgari ücretten kat ve kat fazla olduğunu, asgari ücret alındığı yönündeki kabulün hayatın olağan akışına aykırı olduğunu belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Davalı vekili, davacı beyanı dahil olmak üzere beyanların davacının şirkette kar ortağı olarak çalıştığını kanıtladığını, davacının kar ortağı olarak çalışıp çalışmadığı hususunun çekişmeli olmaktan çıktığını belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
Fer’i müdahil Kurum vekili, hizmet dökümünden ve işe giriş bildirgelerinden anlaşılacağı üzere davacının çalışmalarının aynen gösterildiğini, ispatlanmayan davanın reddi gerektiği halde kısmen kabule dair kararın hukuka aykırı olduğunu, tanık anlatımlarının değerlendirilmesinde yanılgıya düşüldüğünü, Yargıtay kararlarında tanıklar bakımından aranan kriter ve nitelikler işbu davada dinlenen tanıklarda bulunmadığını, Mahkeme tarafından, Yargıtay içtihatlarında araştırılması istenen hususlar ayrıntılı araştırılmayarak eksik inceleme ile karar verildiğini belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Dosya kapsamından davacının, 01/02/2015 tarihinden itibaren 4/1-a kapsamında yaşlılık aylığı aldığı, davalıya ait işletmede 21/01/2015-25/10/2017 tarihleri arasında kesintisiz olarak çalıştığının tespitini talep ettiği, Mahkemece, davacının 21/01/2015-23/10/2017 tarihleri arasında çalıştığı kabul edilerek hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanakları 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Kanunun 86/9. maddeleri olup bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmesinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde resen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Sosyal güvenlik destek primi ise, yaşlılık aylığı kesilmeksizin yeniden çalışmaya başlayabilmek için ödenmesi gereken primdir.
5510 sayılı Kanunun 30. maddesi 3.fıkrası (a) bendinde; bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte sonra ilk defa sigortalı olan kişilerden yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra 4’üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi hariç olmak üzere bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesileceği düzenlenmiştir.
Bu düzenleme uyarınca, 5510 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 01.10.2008 tarihinden sonra ilk defa sigortalı olanlardan yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra çalışmaya başlayanların aylıkları kesilecektir.
Ancak, 5510 sayılı Kanunun “Sosyal güvenlik destek primine ilişkin geçiş hükümleri” başlıklı Geçici 14.maddesi ile bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce sigortalı olanlar hakkında sosyal güvenlik destek primine tabi olma bakımından bu Kanunla yürürlükten kaldırılan hükümlerin uygulanmasına devam edileceğine dair, amir hüküm getirilmiştir.
5510 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılan 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunda ise “Yaşlılık aylığı alanların yeniden çalışmaları” başlıklı 63.maddesinin; (A) bendinde yaşlılık aylığı almakta iken çalışmaya başlayanların yaşlılık aylıklarının bu çalışma olgusuna dayalı ve onunla sınırlı olarak kesilmesi gerektiği, (B) bendinde; tekrar sigortalı bir işte çalışma halinde, sigortalı adına sosyal güvenlik destek primi ödenmesi suretiyle, yaşlılık aylığının ödenmesine devam olunacağı hükümlerinin düzenlendiği, söz konusu maddenin son fıkrasında ise, yaşlılık aylığı almakta iken tekrar çalışmaya başlayan sigortalıya, 506 sayılı Kanunun 63. maddesinin (A) ya da (B) bendinden yararlanmak için bir tercih hakkı tanındığı anlaşılmaktadır.
Yukarıdaki yasal düzenleme ve açıklamalar ile ortaya çıkan maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulduğunda; dava ile tespiti talep edilen dönemde, davacının sosyal güvenlik destek primine tabi çalışma hakkı bulunduğu sabittir. Ancak davacının talebinin açık ve belirgin olmadığı anlaşılmakla; öncelikle, davacıya talebi açıklattırılmalı, isteminin, 506 sayılı Yasa’nın 63/A maddesi kapsamında yaşlılık aylığı kesilerek tüm sigorta kollarına tabi çalışma tespiti mi, yoksa, 63/B kapsamında sosyal güvenlik destek primine tabi çalışmanın tespiti mi olduğu hususu aydınlatılmalıdır. Mahkemece yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri uyarınca yapılacak değerlendirme sonucu hüküm kurulması gerekirken eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1. Maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 28/11/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.