YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/11184
KARAR NO : 2023/4140
KARAR TARİHİ : 12.04.2023
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 34. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/83 E., 2022/1612 K.
KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 19. İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/547 E., 2021/516 K.
Taraflar arasındaki tespit ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf istemlerinin esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne ve duruşmanın düzenlendiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinde sayılı ve sınırlı olarak gösterilen hâllerden hiçbirine uymadığından, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılmasına ilişkin isteğin reddine karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; davacının Yapı ve Kredi Bankası’nda çalıştığı dönemde malullük, yaşlılık ve ölüm sigortası prim kesintisinin yüksek orandan yapıldığından fazladan yapılan kesintilerin öncelikle yaşlılık aylığına intibakının yapılmasını, intibak sonucu eksik ödemeden kaynaklanan emekli maaşı farklarının geçmişe dönük faiziyle birlikte ödenmesini, intibakın mümkün olmaması halinde fazladan yapılan kesintilerin faiziyle birlikte ödenmesini, ayrıca bayram İkramiyesi hakkının olduğuna karar verilerek, ödenmeyen bayram ikramiyesi alacaklarının faiziyle ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili; Yapı ve Kredi Bankası A.Ş Mensupları Yardım ve Emekli Sandığı Vakfı tarafından hiçbir dönemde mensuplarından %14 oranının üzerinde prim kesilmediğini ve 506 ve 5510 sayılı Kanun hükümleri uyarınca gerekli prim kesintilerinin yapıldığını, önceleri çalışandan alınan %14’lük primin tamamının malullük, yaşlılık, ölüm sigortası primi başlığı altında toplandığını, bu dönemde sandığın genel sağlık sigortası harcamasının Sandığın aktüeryal olarak açık vermemesi ve sigorta yardımlarını yapma konusunda zafiyet yaşanmaması nedeniyle Yapı ve Kredi Bankası A.Ş tarafından karşılandığını, işleminin usul ve yasaya uygun olduğunu, Hazine ve Maliye Bakanlığınca 506 sayılı Kanun’un Geçici 20 inci maddesi kapsamında olan sandıklardan aylık/gelir alanlara da bayram ikramiyesi ödenmesine dair ilgili maddede bir hüküm bulunmaması nedeniyle herhangi bir ödemenin yapılmasının mümkün olmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesi tarafından; bayram ikramiyesi talebi dışındaki talepler reddedilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili; davalı Vakfın malullük, ölüm ve yaşlılık sigortası primini yüksek aldığını, haksız kazanç sağladığını, mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, Vakıflar Genel Müdürlüğü Denetim Raporu ile bu durumun ortaya çıktığı, zaman aşımı olmaması gerektiği aksi durumda ilgili Denetim Raporundan itibaren başlaması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur.
2.Davalı Vakıf vekili; Vakfın bayram ikramiyesi ödenmesi veya hesaplanmasına ilişkin davaya konu uyuşmazlığın tarafı olmadığını, davacı yanın bayram ikramiyesi alacak talebinin kabulü mümkün olmayıp, Vakfın davacıya karşı herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığını, 5510 sayılı Kanun’un Ek 18 inci maddesinde belirtilen “Kurum” ifadesinin 506 sayılı Kanunu’nun Geçici 20 nci maddesinde tanımlanan Vakıf Sandıklarını kapsamadığını belirterek istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
C. Gerekçe ve Sonuç
1.Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “…I) Prim oranlarının düzenlendiği 506 sayılı Kanun’un 73 üncü maddesinin (B) bendine göre, hastalık sigortası priminin, sigortalının kazancının %11’i olduğu, bunun %5’inin sigortalı hissesi ve %6’sının işveren hissesi olduğu; (D) bendine göre malullük, yaşlılık ve ölüm sigortaları priminin, sigortalının kazancının %20’si olduğu, bunun %9’unun sigortalı hissesi ve %11’inin de işveren hissesi olduğu; Vakıf Senedinin 60 ıncı maddesine göre sigortalıların verecekleri primlerin, malullük, ölüm ve yaşlılık yardımlarını karşılamak için %9 ve hastalık sigortasını karşılamak üzere %5 olduğu, sigortalının kazancından Vakıf tarafından alınan %14 oranındaki primin 506 sayılı Kanun’un 73 üncü maddesinde açıklanan prim oranları ile uyumlu olduğu, Vakfın çalışanlardan bu oran üzerinde prim kesintisi yapmadığı, Vakfın mensuplarına bağladığı aylığın miktarının Vakıf Senedine göre belirlendiği ve davacının iddiasının aksine sigortalıdan kesilen %14 oranındaki primin tamamının aylıklara tahsisinin (yaşlılık aylığı hesabında dikkate alınmasının) söz konusu olmadığı, yaşlılık aylığı miktarının sigortalıdan kesilen primin oranına göre değil prime esas kazanç ve Vakıf Senedi dikkate alınarak belirlenmesi nedeniyle davacının iddiasının hukuki bir temelinin bulunmadığı anlaşılmakla, “fazladan yapılan kesintilerin öncelikle yaşlılık aylığına intibakının yapılması, bu intibakın sonucu olarak bugüne kadar eksik ödemeden kaynaklanan emekli maaşı farklarının geçmişe dönük ödenmesi, intibakın mümkün olmaması halinde davacıdan fazladan yapılan kesintilerin ödenmesi” istemlerinin yasal dayanağının bulunmadığı;
II) 5510 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinde, 506 sayılı Kanun’un Geçici 20 nci maddesinin, bu Kanun’un Geçici 20 nci maddesinde belirtilen devir işlemlerinin tamamlanmasından sonra yürürlükten kalkacağı kararlaştırılmış ise de devir işlemine ilişkin henüz bir karar oluşturulmamıştır.
Halen uygulanmaya devam edilen 506 sayılı Kanun’un Geçici 20 nci maddesinde, bankalar, sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret, odaları, sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler personelinin malüllük, yaşlılık ve ölümlerinde yardım yapmak üzere, bu kanunun yayımı tarihine kadar tesis veya dernek olarak kurulmuş bulunan sandıkların, personelin, iş kazalariyle meslek hastalıkları, hastalık, analık, malüllük, yaşlılık ve ölüm, eşlerinin analık, eş ve çocuklarının hastalık hallerinde, en az bu kanunda belirtilen yardımları sağlayacakları belirtilmiştir.
Vakıf Sandığının 103/b. maddesinde, sağlanacak hak ve menfaatlerin süresi ve miktarının 506 sayılı Kanun’un ek ve tadillerinde belirtilen şartlardan daha aşağı olamayacağı düzenlenmiştir.
5510 sayılı Kanun’un Ek 18 inci maddesine göre, Kurumca bu Kanun ve ilgili mevzuat uyarınca gelir ve aylık ödemesi yapılanlara, bayramın içinde bulunduğu ayda gelir ve aylık alma şartıyla, Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramında 1.000’er TL tutarında bayram ikramiyesi ödenir. Birden fazla dosyadan gelir ve aylık alanlara en fazla ödemeye imkân veren bir dosya üzerinden ödeme yapılır.
Somut olayda; 506 sayılı Kanun’un Geçici 20 nci maddesi ile Vakıf Sandığının 103/b.maddesine göre, davalı Vakfın sigortalılara sağlayacağı hak ve menfaatlerin süresi ve miktarının 506 sayılı Kanun’un ek ve tadillerinde belirtilen şartlardan daha aşağı olamayacağı, 506 sayılı Kanun’un 01.10.2008 tarihinde yürürlükten kalkması ve 01.10.2008 tarihinden itibaren 5510 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesi nedeniyle bu düzenlemenin 5510 sayılı Kanun hükümlerine ve bu bağlamda 5510 sayılı Kanun’un Ek 18 inci maddesine göre ödenen Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı ikramiyesini de kapsaması nedeniyle davacının bayram ikramiyesinden yararlandırılması gerektiği, bu ikramiyeleri sigortalıya ödeme yükümlülüğünün Sosyal Güvenlik Kurumunun muadili olan vakfa ait olduğu (Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 10.11.2021 gün ve 2021/3580 E. 2021/13953 K. sayılı kararı da bu yöndedir);
III) Dava dosyası içerisinde yer alan belgelerden davacının diğer gelir ve aylıklar nedeniyle ikramiyeden yararlanıp yararlanmadığı kesin olarak belirlenememekle birlikte 5510 sayılı Kanun’un Ek 18.maddesinde yer alan “Birden fazla dosyadan gelir ve aylık alanlara en fazla ödemeye imkân veren bir dosya üzerinden ödeme yapılır.” düzenlemesinin kararın infazı esnasında dikkate alınmasının mümkün bulunduğu… ” gerekçesiyle istinaf istemlerinin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili; %14 oranında prim kesintisi yapıldığını, İlk Derece Mahkemesince %5 lik kısmın sağlık primine hasredilmesinin doğru olmadığını, sağlık harcamalarının banka tarafından gerçekleştirildiğini, davalı Vakfın böyle bir hizmet vermediğini, İstinaf Mahkemesinin prim oranlarıyla ilgili gerekçesinin çelişkili olduğunu, zaman aşımının söz konusu olmadığını olsa bile Vakıflar Genel Müdürlüğü Denetim Raporundaki sürenin dikkate alınması gerektiğini, vekalet ücreti yönünden hatalı değerlendirme yapıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davalı vekili; İstinaf isteminde ileri sürdüğü gerekçeleri tekrar etmekle birlikte vekalet ücreti yönünden hatalı değerlendirmeler yapıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, sigorta prim kesintilerinin aylığa yansıtılıp yansıtılmayacağı aksi takdirde fazla prim ödemelerinin iadesi hususu ile 7143 sayılı Kanunun 23 üncü maddesi ile 5510 sayılı Kanun’a ilave edilen Ek 18 inci madde kapsamından davacının yararlanıp yararlanmayacağın, tespit hükmü içeren davada seri dava hususu da gözetilerek vekalet ücreti tayinine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 323, 331, 332, 369, 370 ve 371 inci maddeleri, 7143 sayılı Kanun’un 23 üncü maddesi ile 506 sayılı Kanun’un 73 ncü maddesi, Geçici 20 nci maddesi, 5510 sayılı Kanun’un Geçici 20 nci maddesi, Ek 18 inci maddesi, davalı Vakıf Senedi, Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 1, 6, 13, 22 nci maddeleri
3. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre, taraf vekillerinin aşağıdaki bentler dışındaki sair temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Taraf vekillerinin istinaf ve temyiz aşamasında sunmuş oldukları beyanlarından, bayram ikramiyesinin davalı tarafça ödendiği anlaşılmakla, konusuz kalan bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmelidir.
3. Dava konusu taleplerin her biri aynı zamanda tespit içerikli olduğundan, reddedilen talepler göz önüne alındığında davalı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmekle birlikte, işbu dava ile birlikte Dairemize gelen toplam 42 adet dosya hakkında, aynı mahkemece aynı tarihlerde duruşma yapılıp karar verildiği anlaşılmış olup, vekalet ücretinin, HMK’nın 323 üncü maddesinin (ğ) fıkrası gereği yargılama giderleri arasında sayılması, aynı yasanın 332 nci maddesinde, yargılama giderlerine mahkemece re’sen hükmedileceğinin belirtilmesi, karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 1 inci maddesinin “Mahkemelerde, tüm hukuki yardımlarda, taraflar arasındaki uyuşmazlığı sonlandıran her türlü merci kararlarında ve ayrıca kanun gereği mahkemelerce karşı tarafa yükletilmesi gereken avukatlık ücretinin tayin ve takdirinde, 19.03.1969 tarihli ve 1136 sayılı Avukatlık Kanunu ve bu Tarife hükümleri uygulanır.” hükmü ile 22 nci maddesinin “İhtiyari dava arkadaşlığının bir türü olan seri davalar ister ayrı dava konusu yapılsın ister bir davada birleştirilsin toplamda on dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam avukatlık ücretine, toplamda elli dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %50’si oranında avukatlık ücretine, toplamda yüz dosyaya kadar açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %40’ı oranında avukatlık ücretine, toplamda yüzden fazla açılan seri davalarda her bir dosya için ayrı ayrı tam ücretin %25’i oranında avukatlık ücretine hükmedilir. Duruşmalı işlerde bu şekilde avukatlık ücretine hükmedilmesi için dosyaya ilişkin tüm duruşmaların aynı gün aynı mahkemede yapılması gerekir.” hükmüne amir olması karşısında, bu davaların seri dava olarak nitelendirilip, avukatlık ücretinin AAÜT’nin 22 nci maddesi dikkate alınarak tam ücretin %50’si olarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Ne var ki bu hatanın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1. Taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının reddine,
2. Taraf vekillerinin temyiz itirazının kabulü ile temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
3. İlk Derece Mahkemesi kararında yer alan “Davacının bayram ikramiyesi talebine istinaden 5.000 TL’nin Sosyal Güvenlik Kurum tarafından sigortalılara bayram ikramiyesi ödemesi yapılması gereken tarihlerden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı vakıftan alınarak davacıya ödenmesine,” ibaresinin silinerek yerine “Davacıya ödenmeyen bayram alacağı talebi konusuz kaldığından bu talep hakkında karar verilmesine yer olmadığına,” ibaresinin yazılmasına,
4. İlk Derece Mahkemesi kararının (4) nolu bendindeki “4.080,00” ibaresinin silinerek yerine “2.040,00” ibaresinin yazılmasına,
5. İlk Derece Mahkemesi kararının (5) nolu bendindeki “1.003,37” ibaresinin silinerek yerine “2.040,00” ibaresinin yazılması suretiyle kararın DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
İstek hâlinde peşin alınan temyiz harcının taraflara iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
12.04.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.