Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/10531 E. 2022/13310 K. 27.10.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10531
KARAR NO : 2022/13310
KARAR TARİHİ : 27.10.2022

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No :

Dava, sigorta başlangıç tarihinin 01.02.1988 olarak tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı Kurum vekili ve davalı … tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince davalı kurum vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, davalı Kurum vekili ve davalı … tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesi ile özetle; … …’ in vefatı ile geride kalan davacı mirasçıları kaldığını, … …’ in 1986 – 1990 yılları arasında kesintisi olarak davalı … – … adlı şahıs firması ve atölyesinde … mah, … adresinde bil fiil çalıştığını, murisin o tarihteki çalışmaları kapsamında 06/05/1987 tarih … sigorta sicil nolu ile 1-… işyeri sicil nolu iş yerinde sigortalının işe alındığı tarih 01/04/1987 olan sigortalı işe giriş bildirgesinin kuruma verildiğini, davacılar murisinin … T.C.Kimlik nolu …’ in sigorta başlangıç tarihinin işe giriş bildirgesinde belirtilen işe giriş tarihi olan 01/04/1987 tarihi, mümkün görülmez ise 18 yaşını doldurduğu 01/02/1988 tarihi olduğunun ve bu tarihte hizmet akdine dayalı çalışmasının bulunduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetkisiz mahkemede açıldığı için usulden reddine karar verilmesi gerektiğini; yargılamada feri müdahil olmaları gerektiği gerekçesiyle husumet itirazları bulunduğunu; davanın hak düşürücü süre içerisinde açılmadığını; davacıların murisinin dava konusu dönemde çırak olduğu için bu dönemin hizmet tespiti davasına konu edilemeyeceğini; davanın niteliği gereği yalnızca tanık beyanları ile ispatlanmasının mümkün olmadığını ve işverenin kabulünün tek başına yeterli olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Öncelikle açılmış olan işbu davayı kabul etmediğini, öncelikle zamanaşımı itirazında bulunduğunu, davanın süresi içerisinde açılmadığını, davacı tarafın … … Müdürlüğü bünyesinde çırak olarak iş yerinde kısa bir süre çalıştırdığını, bunun tamamen çıraklık eğitim çerçevesinde olduğunu, tarafının bu konuda herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “…Davanın kabulü ile,1-) Davacıların murisi …’in sigortalılık başlangıç tarihinin 01/02/1988 tarihi olduğunun tespitine…” karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
Bölge Adliye Mahkemesince davalıların istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davalı Kurum vekili, davaya konu kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili, … … Müdürlüğü bünyesinde çırak olarak iş yerinde kısa bir süre çalıştırdığını, bunun tamamen çıraklık eğitim çerçevesinde olduğunu, tarafının bu konuda herhangi bir yükümlülüğü bulunmadığını belirterek temyiz kanun yoluna başvurmuştur.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanunun geçici 7/1. maddesi hükmünde yer alan düzenleme ile genel olarak Kanunların geriye yürümemesi (geçmişe etkili olmaması) kuralı karşısında, davanın yasal dayanağının 506 sayılı Kanun olduğu kabul edilmelidir.
Sigortalılık başlangıcının tespitine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.06.2011 günlü 2011/307 E. – 2011/366 K. sayılı, 21.09.2011 günlüve 2011/527 E. – 2011/552 K. sayılı ilamları gözetildiğinde, 506 sayılı Kanunun 108. maddesi uyarınca, sigortalılık başlangıcı yönünden salt işe giriş bildirgesi verilmiş bulunması yeterli olmayıp, ayrıca Kanunun 2. maddesinde öngörülen şekilde fiili çalışmaların aranması da gereklidir.
Bu nedenledir ki, somut olayda uyuşmazlık fiili çalışma olgusunun yöntemince kanıtlanmış olup olmadığı, mahkemece bu yönde yapılan inceleme ve araştırmanın hükme yeterli bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
Yöntemince düzenlenip süresi içinde kuruma verilen işe giriş bildirgesi, kişinin işe alınmış olduğunu gösterirse de, fiili çalışmanın varlığının ortaya koyulması açısından tek başına yeterli kabul edilemez. Sigortalılıktan söz edebilmek için, çalışmanın varlığı, Yargıtay uygulamasında 506 sayılı Kanunun 79/8. maddesine dayalı sigortalılığın tespiti davaları yönünden kabul edilen ilkelere uygun biçimde belirlenmelidir. Zira sigortalılığın başlangıcına yönelik her dava, aynı zamanda sigortalılığın tespiti istemini de içerir. Aksine düşünce, özellikle yaşlılık aylığının kabulü için öngörülen sigortalılık süresi yönünden çalışanlar ile çalışmayanlar arasında, adaletsiz ve haksız bir durum yaratır. Bu nedenle, işe giriş bildirgesinin verildiği, ancak, yasal diğer belgelerin bulunmadığı durumlarda, çalışma olgusunu ortaya koyabilecek inandırıcı ve yeterli kanıtlar aranmalı ve Anayasa’nın 60. maddesinde tanımlanan sosyal güvenlik hakkının niteliği gereği bu tür davalarda, hâkim, doğrudan soruşturmayı genişleterek, sigortalılık koşullarının oluşup oluşmadığını resen belirlemelidir.
Bunun için de bu tür davalarda, işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, işyeri çalışanları saptanmalı ve sigortalının hangi işte ne kadar süre ile çalıştığı açıklanmalıdır.
Mahkemece verilen karar eksik inceleme ve araştırmaya dayalıdır. davacının iş giriş bildirgesinde belirtilen işyeri davalı …’a ait olmayıp, … … Merkezi tarafından düzenlendiğinin anlaşılması karşısında davacının çalışması hakkında araştırma yapılıp niteliği ve fiili olup olmadığı araştırılıp elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir.
Mahkemenin, yukarıda açıklanan esaslar doğrultusunda araştırma yaparak elde edilecek sonuca göre karar vermesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekili ve davalı …’ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 33. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 27.10.2022 gününde karar verildi.