YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10169
KARAR NO : 2022/11587
KARAR TARİHİ : 03.10.2022
Bölge Adliye
Mahkemesi : Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
No :
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı … ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.
(Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin bozma kararı sonrası, Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce bozmaya uyularak davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı … ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, kararın Dairemizce bozulduğu, bozma üzerine Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce önceki kararında direnilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu “…Bölge Adliye Mahkemesi bozmadan esinlenerek gerekçesini kısmen değiştirip daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik gerekçe ile yeni bir karar verildiği” belirtilerek dosyanın Dairemize gönderilmesi ve davalı … ve fer’i müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
I-İSTEM :
Davacı vekili, müvekkilinin ücretli öğretmen olarak tam gün esası ile çalıştığını ancak çalıştığı dönem içerisinde çalışmalarının Kuruma eksik olarak bildirildiğini ileri sürerek Kuruma bildirilmeyen eksik günlerinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
II-CEVAP :
Davalı …; davacının 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 89. maddesi kapsamında ücreti karşılığında görev verilen öğretmen olarak çalıştığını, 5510 sayılı Yasanın 80/1-h maddesi uyarınca davacının ek ders saati toplamının 7.5 saate bölünmesi suretiyle bulunması gerektiğini ve sigorta priminin de buna göre yatırıldığını, ücretli öğretmenle kadrolu öğretmenin aynı durumda değerlendirilemeyeceğini, hak düşürücü sürenin de dolduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Feri müdahil Kurum vekili, 5 yıllık hak düşürücü sürenin dolduğunu, davanın haksız olduğunu, davacının çalışmalarının hizmet cetveline eklenmiş olduğunu, çalışmanın hiçbir duraksamaya neden olmayacak şekilde tespit edilmesi gerektiğini belirterek davanın reddini istemiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ DİRENME KARARI:
Somut olayda, davacının aylık prim ödeme gün sayısının (1 gün=7,5 saat) esasına göre hesaplanarak Kuruma bildirilmiş olmasına rağmen yapılan araştırmalar neticesinde davacının her gün günde 6 saat ve haftada 30 saat derse girdiği, Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından davacı ile aynı konumda bulunan kadrolu öğretmenlerin de haftada 30 saat derse girdiklerinin belirtildiği, buna göre davacının kendisi ile aynı konumda bulunan kadrolu öğretmenler ile aynı şekilde derse girerek okulda mesaisini tamamladığı anlaşıldığından davacının çalıştığı süre içerisinde ayda 30 gün üzerinden tam gün esası ile çalıştığının kabul edilmesi gerekmektedir.Açıklanan nedenlerle, davacının işe giriş çıkış tarihleri ile okulların açılış-kapanış tarihleri ve davacının dava dilekçesinde talep ettiği tarihler de dikkate alınarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353-(1)-b-2 maddesi uyarınca, aşağıdaki şekilde karar verilmesi gerektiği belirtilerek önceki kararda direnilmesine ve davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Fer’i Müdahil Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı temyiz dilekçesinde özetle; “davacının çalışmaları bakımından Kurum kayıtlarının esas alınmasını, davacının huzurdaki dava ile ileri sürdüğü iddialarının Kurum kayıtlarına eş değerde belgelerle kanıtlaması gerektiğini, tespiti istenen dönemlere ilişkin davalı idarenin resmi kurum olması hasebiyle davacının davalı nezdinde hizmet akdine tabi olarak çalıştığının resmi bilgi ve belgelerle ortaya konulmasınin gerekliliğini. davalı idare tarafından dosyaya sunulan belgelerde davacının davalı nezdinde sadece Kuruma bildirilen tarihler arasında çalışmasının bulunduğunu, Kuruma bildirilen tarihler dışında hizmet akdine tabi bir çalışmasının bulunmadığını …” belirterek usul ve yasaya aykırı olduğu iddiası ile verilen kararı temyiz etmişlerdir.
… vekili temyiz dilekçesinde özetle; ücretli öğretmen statüsündeki davacının prim ödeme gün sayıları hesaplanırken 5510 sayılı yasanın 80/h maddesi uyarınca toplam aylık çalışma saatleri 1 gün= 7,5 saat esası üzerinden aylık çalışma gün sayısına dönüştürülerek hesaplanması gerektiği belirtilerek verilen kararın bozulmasI yönünde temyiz etmişlerdir.
V-HUKUK GENEL KURULU KARARI
Somut olayda Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine ilişkin verilen kararın davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece eksik bilgi ve belgelerin celbi ile davacının vekil öğretmen olarak mı yoksa ücretle öğretmen olarak mı istihdam edildiğinin netleştirilmesi ve ücretinin girdiği ders saatine göre belirlendiğinin tespiti hâlinde uyuşmazlığın 506 sayılı Kanun’a isabet eden kısmı bakımından 1 gün=7,5 saat esasından hareketle; 5510 sayılı Kanun’un yürürlükte olduğu dönem bakımından ise aynı Kanun’un 80/j maddesine göre değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle bozulmasından sonra bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucu Bölge Adliye Mahkemesince davacının ücretli sınıf öğretmeni olarak çalıştığı yönünde tespit yapılarak davacının her gün günde 6, haftada 30 saat derse girdiği, Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından davacı ile aynı konumda bulunan öğretmenlerin de haftada 30 saat derse girdiklerinin belirtildiği, buna göre davacının kendisi ile aynı konumda bulunan kadrolu öğretmenler ile aynı şekilde derse girerek okulda mesaisini tamamladığı anlaşıldığından çalıştığı süre içerisinde ayda 30 gün üzerinden tam gün esası ile çalıştığının kabul edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verildiği, kararın davalı Bakanlık ve fer’î müdahil Kurum vekilleri tarafından temyiz edilmesi nedeniyle Özel Dairece ilk bozma ilamı doğrultusunda celbedilen bilgi ve belgeler kapsamında davacının ücretli öğretmen olarak çalıştığının netleştirildiği vurgulandıktan sonra uyulan bozma ilamı gereklerinin tam olarak yerine getirilmesi ve ücretli öğretmen statüsündeki davacı hakkında 5510 sayılı Kanun’un 80/j maddesinin uygulanmayacağı gözetilerek 1 gün=7,5 saat esasına göre aylık çalışma gün sayısının belirlenmesi gerektiği belirtilerek bozulması üzerine verilen direnme kararında; önceki gerekçe tekrar edilmekle birlikte 5510 sayılı Kanun’un 80/g, h ve j bentlerindeki hükümlere yer verildikten sonra davacı ile … arasında yazılı kısmî süreli hizmet akdi düzenlenmediği, yazılı akit olmadığından eylemli olarak saat ücreti karşılığının ödenmiş olmasının saat ücreti ile çalışıldığını kanıtlamayacağı, günde 6 saat çalışan davacının ek ders ücreti ile çalışmadığının ortada olduğu vurgulanmak suretiyle direnme kararı verilmiştir. Görüldüğü üzere Bölge Adliye Mahkemesi bozmadan esinlenerek gerekçesini kısmen değiştirip daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek Özel Daire denetiminden geçmemiş yeni ve değişik gerekçe ile yeni bir karar vermiştir. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil yeni hüküm bulunmaktadır.Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında verilen kararın yeni hüküm olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle ön sorun bulunmadığı ve temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir. Hâl böyle olunca yeni hükme yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmelidir. Bu nedenle dosya Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME
Davacı, ücretli öğretmen olarak tam gün esası ile çalıştığını ancak çalıştığı dönem içerisinde çalışmalarının Kuruma eksik olarak bildirildiğini ileri sürerek Kuruma bildirilmeyen eksik günlerinin tespiti isteminde bulunmuştur.
İnceleme konusu dosyada, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde; ilgili İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nden ihtilaflı dönemin tamamını kapsayan davacı ile imzalanan bir kısım sözleşmeler, ek ders ücret bordroları, davacının günlük ve haftalık girdiği ders saatlerini gösteren puantaj kayıtları dosya arasına alınmış, davacının ücretinin aylık olarak her ay girdiği ders saatine göre değişen bir ücret şeklinde aldığı belirlenerek davacının ücretle öğretmen olarak çalıştığının netleştirildiği anlaşılmaktadır.
Davanın 5510 sayılı Kanun’un 4/I-a bendi kapsamındaki sigortalılara ilişkin olduğu, geçiş hükümlerini içeren aynı Kanunun Geçici 7’nci maddesi hükmünde “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı, 02.09.1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17.10.1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17.10.1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08.06.1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17.07.1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un geçici 20’nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” hükmü gözetildiğinde, eldeki somut uyuşmazlığın dayandığı mevzuat hükümleri 506 sayılı Kanunu’nun 79’uncu maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 4/2-f, 80/1-j, 86/9. maddeleri ile 4857 sayılı İş Kanunu hükümleri olup ücretli öğretmenlerin çalışma esasları ve çalışmaları sırasında tabi olacakları statü, bu mevzuat kapsamında düzenlenmiştir.
5510 sayılı Yasanın usta öğretici ve uzman olarak çalışanların prim ödeme gün sayısını düzenleyen 80/j maddesine göre ise; Milli Eğitim Bakanlığına bağlı her derece ve türdeki örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ek ders ücreti karşılığında ilgili mevzuatı çerçevesinde uzman ve usta öğretici olarak çalıştırılanların prim ödeme gün sayısı 30 günü aşmamak kaydıyla, bir takvim ayı içerisinde hak kazandıkları brüt ek ders ücreti toplam tutarının, prime esas günlük kazanç alt sınırına bölünmesi sonucu bulunur. Bu şekilde yapılacak hesaplamalarda tam sayıdan sonraki küsuratlar ise dikkate alınmayacaktır.
4857 sayılı Kanunun 13. maddesinde, işçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşmenin kısmî süreli iş sözleşmesi olduğu belirtilmiş, 63. maddesinde, genel bakımdan çalışma süresinin haftada en çok 45 saat olduğu, aksi kararlaştırılmamışsa bu sürenin, işyerlerinde haftanın çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanacağı açıklanmıştır. 13. madde hükmü, anılan mevzuattaki düzenlemelere egemen olan ilkelerle birlikte ele alındığında, ücretli öğretmenlerin çalışma ilişkilerinde, “tam süreli iş sözleşmesi” olarak nitelendirilmeye olanak verecek bir bağımlılığın bulunmadığı, bunların, öngörülen ve önceden belirlenen süre içerisinde bir çalışma yükümlülüğünü kabullendikleri ve ders saati karşılığında da ücrete hak kazandıkları belirgindir. Davacının, çalışma esasları ile çalışması sırasında tabi olacağı statü yukarıda sıralanan mevzuat çerçevesinde ayrıntılı bir düzenlemeye tabi tutulmuş olup; anılan düzenlemelere egemen ilkeler ve 4857 sayılı İş Kanunu’nun 13’üncü maddesinde yer alan “İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesidir.” hükmü de gözetildiğinde; çalışma ilişkisinde, “tam süreli iş sözleşmesi” olarak nitelenmeye olanak verecek bir bağımlılık ilişkisinin bulunmadığı, ücretli öğretmenlerin öngörülen ve önceden belirlenen süre dâhilinde bir çalışma yükümlülüğünü kabullendikleri ve ders saati karşılığında da ücrete hak kazandıklarını göstermektedir.
Bölge Adliye Mahkemesi gerekçesinde, davacı ile … arasında yazılı kısmî süreli hizmet akdi düzenlenmediği, yazılı akit olmadığından eylemli olarak saat ücreti karşılığının ödenmiş olmasının saat ücreti ile çalışıldığını kanıtlamayacağı, günde 6 saat çalışan davacının ek ders ücreti ile çalışmadığının ortada olduğu belirtilerek davacının tam süreli iş sözleşmesine göre çalıştığı varsayılarak hüküm kurulduğu görülmektedir. Mahkemece, dosyada eksik olan sözleşmeler, ek ders ücret bordroları, davacının günlük ve haftalık girdiği ders saatlerini gösteren puantaj kayıtları celp edilerek ve kayıtlardaki çelişkiler giderilerek, tespite konu dönemde hangi aylar kaç saat çalıştığı tespit edilmeli ve yukarıda ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, ücretli öğretmen statüsünde ki davacının prim ödeme gün sayıları hesaplanırken, toplam aylık çalışma saatleri, 1 gün = 7,5 saat esası üzerinden aylık çalışma gün sayısına dönüştürülerek, varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, … ve fer’i müdahil Kurum vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nce verilen karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine, 3/10/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.