Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2022/10131 E. 2023/606 K. 24.01.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2022/10131
KARAR NO : 2023/606
KARAR TARİHİ : 24.01.2023

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2020/83 E., 2022/260 K.
KARAR : Kısmen Kabul

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen sigorta primine esas kazançların tespiti ile yaşlılık aylığı miktarının yeniden hesaplanarak fark aylıkların davalı Kurumdan faizi ile birlikte tahsili davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, dairece ilk derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne dair, karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı, davalı … vekili ile davalı … vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili davacının başlangıçta mevsimlik işçi statüsünde çalışmalarına başladığını, 2001 yılında kadrolu işçi durumuna geçerek bu biçimde emekli olduğunu, sonrasında intibak alacakları için dava atçığını, davasının kabul edildiğini, bunun üzerinde davalıya dilekçe ile başvuru yaparak, emekli maaşına dayanak ücret durumu, emeklilik tarihinden geriye doğru 5 yıllık dönemde eksik bildirildiğinden bu yolla kendisi adına eksik prim ödenmiş olduğundan durumun değerlendirilmesiyle prim eksiklerinin işverenlikçe tamamlanmasının sağlanmasıyla, emeklilik tarihinden başvuru tarihine kadar eksik ödenen emekli maaşlarına ilişkin farkın ödenmesini istediğini ancak bugüne değin ne yöntemine göre uygun bir hesaplama yapıldığını ne de yöntemine uygun ödemede bulunulduğunu beyanla; fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak, 6100 sayılı Kanun’un 107/1 inci maddesi uyarınca açılan belirsiz alacak davasından ötürü davacının emeklilikten dava tarihine değin eksik ödenen emekli maaşlarının saptanarak alınmasıyla güncel emekli maaşlarının yeni duruma göre uyarlanmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
1.Davalı işveren vekili, dava dilekçesinin sonuç ve istem kısmında müvekkili idare ile alakalı bir talep bulunmadığını ancak açıklama kısmında prim eksikliklerinin işverenlikçe tamamlanmasıyla ifadesinin müvekkili idareye varsa prim eksiklerinin yüklenmesinin talep edildiği sonucunu çıkardığını, davacının bu isteminin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının çalıştığı döneme ilişkin olarak kanunen ödenmesi gereken tüm primlerin kesinti yapılarak ilgili kuruma ödendiğini, davacı işçiye ilişkin müvekkili idare tarafından herhangi bir ilave prim ödemesi yapılmasının kanunen mümkün olmadığını, bütün ödemelerin çalıştığı dönemde işveren tarafından yapıldığını, bir an için ilave prim tahakkuk ettirileceği düşünülse dahi ( iddiayı kabul anlamına gelmemekle) 5510 sayılı Kanun’un 80 inci maddesinin d bendinde yalnızca en son ay almış olduğu ücret üzerinden sadece anılan aya ilişkin olarak ilave prim tahakkuk ettirileceğini, aksinin kanuna aykırı olduğunu, ilave prim tahakkuk ettirilecek ise bunun sorumlusunun davacının kendisi olduğunu, mahkeme kararı gereği brüt tutarlar üzerinden ödeme yapıldığını beyanla, davanın reddini savunmuştur.

2.Davalı SGK Başkanlığı vekili, husumet itirazında bulunarak, dava dosyasında mevcut olan mahkeme kararının diğer davalıya karşı hüküm altına alındığını, davacının tahsis talebinde bulunduktan sonra kendisine uygun şekilde aylık bağlandığını, kesinleşen mahkeme kararının, prime esas kazançlarının düzeltilmesini içermediğini, aylık hesaplama işlerimlerinin işveren tarafından sigortalı davacının müvekkili kuruma bildirilen gün sayısı ve prime esas kazançlar üzerinden yapıldığını, varsayılan kazançlar üzerinden aylık hesaplaması yapılmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesi, istinaf edilen kararında “…Kesinleşen alacak davasının konusu ücret ve ikramiye olduğundan ücretin ve ikramiyenin prime esas kazanca dahil edilmesi gerekir. 506 sayılı Kanunda ve 5510 sayılı Kanunda, yargı kararları ile sonradan ödenmesine karar verilen “ücret dışındaki” diğer ödemelerin, prime tabi kazançların, iş akinin son bulmuş olması halinde son ayın kazancına dahil edileceği düzenlenmiştir. Ücret dışındaki ödemeler son ayın kazancına dahil edilirken “ücretler” hak edildiği aya mal edilerek prime tabi tutulur. Buna göre davacının prime esas kazancında, kesinleşen mahkeme kararında geçen alacak miktarının brüt ücrete ilişkin tutarının ilgili aylara mal edilmesi ve kuruma tahsis öncesi bildirilen prime esas kazançlara eklenmesi gerekir.

Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda; davacının aylık almaya başladığı tarihten itibaren, kesinleşen mahkeme kararında belirlenen ve tahsiline karar verilen fark ücreler prime esas kazanca dahil edildiğinde alması gereken aylıklar arasındaki farklar hesaplanmıştır.

Davacı, … ile SGK’ya karşı birlikte dava açarak tespit ve fark alacakların tahsilini talep etmiş, bilirkişi raporuyla belirlenen fark alacakları bedel artırım dilkçesi ile yalnızca SGK’dan talep etmiştir.

21. Hukuk Dairesi tarafından onararak kesinleşen emsal kararlardan da anlaşılacağı üzere, fark aylıklardan SGK sorumlu olup fark alacakların SGK’dan tahsiline karar verilmiştir.

Fark ücretlerini sigorta primine esas kazanç (SPEK) miktarlarına eklenmesi hususunda ise her iki davalının birlikte sorumlu olduğunun tespitine ve buna göre yaşlılık aylığının uyarlanmasına karar verilmiştir.

Dava belirsiz alacak davası olarak açılmış ise de belirsiz alacak davasının davacı tarafça 10,00 TL olarak cüzi bir miktar üzerinden açılması nedeniyle, Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 14.04.2016 gün, 2016/11861 Esas-2016/8356 Karar sayılı kararında ve atıf yaptığı Hukuk Genel Kurulu kararında belirtildiği üzere külli tespit ve kısmi eda davası şeklinde belirsiz alacak davasıdır. Bu davada tüm belirsiz alacak davalarındaki gibi zamanaşımı dava tarihinden itibaren kesilmekle birlikte, faiz başlangıcı farklıdır. Eldeki davada davacı vekili dava dilekçesinde talep ettiği kısım için faiz talep etmediğinden bu kısım faizsiz olarak olarak, bedel artırım dilekçesiyle artırdığı kısma faiz talebi bulunduğundan (dava dilekçesinde de fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğundan) arttırılan kısmın bedel artırım tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte tahsiline dair karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 08.06.2017 tarihli ve 2015/453 Esas, 2017/183 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı taraf vekilleri tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
1.İstinaf başvurusunda bulunan davalı SGK vekili, mahkemece verilen kararın hatalı olduğunu, davacı hakkında kesinleşen kararın kendisi hakkında uygulanmayacağını, buna göre davanın reddi yerine kabulüne dair verilen kararın hatalı olduğunu belirterek, verilen kararın kaldırılması ile davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı işveren vekili, kararı kabul etmediğini, tespit edilen ücretlerin son aya mal edilmesi gerektiğini buna göre de davanın reddine dair karar verilmesi gerektiğini belirterek, verilen kararın kaldırılması ile davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin, temyize konu kararı ile “..,Dava, yargısal hüküm nedeniyle doğan fark ücret ve diğer alacaklardan dolayı eksik bildirilen prime esas kazançların tespiti ile buna bağlı olarak yaşlılık aylığının düzeltilmesi ve eksik ödenen aylıkların tahsili talebinden ibarettir.

Hükmün dairemizce de benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde isabetsizlik görülmemesine ve özellikle davalı … aleyhine husumet yöneltilebileceğine ilişkin işçilik alacaklarına dair kararın Yargıtay incelemesinden de geçerek kesinleşmiş olmasına, davanın niteliği itibariyle ileriye dönük yaşlılık aylığı miktarını etkilemesinden dolayı tespit davasını da içermesinden dolayı maktu vekalet ücretinden az vekalet ücretine hükmedilemeyeceğine ve de fark ücret alacaklarının ödenmesi gereken dönemdeki prime esas kazanca dahil olması gerektiğine göre davacının durumunun ilk derece mahkemesince doğru tespit edildiği görülmekle 6100 sayılı HMK ‘nın 353/1-b-1 inci maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine dair hüküm kurulmuştur.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde davalı işveren ve davalı … vekillerince temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Dairemizin, bozma kararında “…Dava, geçici işçi statüsünde geçen hizmet sürelerinin, toplu iş sözleşmesi hükümleri uyarınca daimi işçi kadrosuna geçildiği tarih itibarıyla intibakının yapılması suretiyle oluşan fark ücret alacaklarının ödenmesine dair kesinleşen mahkeme ilamı dikkate alınmak suretiyle, anılan fark ücret alacaklarının sigorta primine esas kazanca dahil edilmesi ve bu şekilde oluşacak fark yaşlılık aylıklarının yasal faiziyle birlikte tahsili istemlerine ilişkindir.

Davanın yasal dayanağı, sigortalılar ile işverenlerin Sosyal Güvenlik Kurumu’na ödeyecekleri primlerin hesabında sigorta primine esas olan sigortalı kazançlarının nelerden ibaret olduğu ve bunun istisnalarını gösteren (mülga) 506 sayılı Kanun’un 77 nci maddesi ile 5510 sayılı Kanun’un 80 inci maddesidir.

Mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nun 4958 sayılı Kanun’un 36. maddesi ile değişik 77.maddesi “Sigortalılarla işverenlerin bir ay için ödeyecekleri primlerin hesabında:
a) Sigortalıların o ay için hak ettikleri ücretlerin,

b) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan sigortalılara o ay içinde ödenenlerin,

c) İdare veya kaza mercilerince verilen karar gereğince (a) ve (b) fıkralarında yazılı kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamı esas alınır.

Şu kadar ki, ölüm, doğum ve evlenme yardımları, yolluklar, kıdem, ihbar ve kasa tazminatları, aynî yardımlar ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca miktarları yıllar itibariyle belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançların aylık tutarının tespitinde nazara alınmaz. Bunların dışında her ne ad altında ödeme yapılırsa yapılsın tüm ödemeler prime tabi tutulur..” hükmünü içermektedir.

Madde hükmünde belirtilen “ayni yardımlardan” amaç, sosyal veya kişisel bir ihtiyacın karşılanması yolunda yapılan yardım niteliğinde olmasıdır. Yardımın ayni veya parasal olarak yapılmasının bir önemi bulunmamaktadır. Somut biçimde belli edilmiş bir ihtiyaca yönelik yardımlar ayni yardım olarak kabul edilmeli ve prim hesabında dikkate alınmamalıdır. Bu anlamda, sosyal yardım adı altında ödenen “izin harçlığı, bayram harçlığı ve öğrenim yardımı” anılan yasa hükmü kapsamında ayni yardım özelliğinde olması nedeniyle, sigortalının (ücret) gelirine dahil değildir ve prime esas kazanca dahil edilmez. (10. H.D’sinin 2009/5052 E, 2011/4939 K sayılı kararı)

Görüldüğü üzere, anılan madde hükmünde hangi kazançların prim hesabına esas alınamayacağı sayma yöntemiyle belirlenmiş olup, Türk pozitif hukukunda egemen olan kurala göre, ayrık hükümler genişletici değil, daraltıcı yoruma tabidirler ve anılan kural, 23.05.1960 tarihli 11/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulanmıştır. Bu kararda sigortalılara ödenen yemek paralarının ayni yardım niteliğinde bulunduğu sonucuna varılmış ve prime esas kazancın belirlenmesinde dikkate alınamayacağı görüşü benimsenmiştir. Bunun dışında Yargıtay uygulamasında bazı kararlarda, teknik personele ödenen şantiye ve arazi zammını, hasta sigortalıya ödenen geçici iş göremezlik ödeneği, toplu iş sözleşmesi gereğince sigortalıya ödenen araç ücreti, çiğden verilen erzak, elbise dikiş ücreti, yakacak ve yakıt parası ve toplu iş sözleşmesi gereğince sigortalıya ödenen yemek parası aynî yardım niteliğinde görülmüştür. Yine somut bir biçimde belli bir ihtiyaca yönelik, ayni yardım niteliğinde olan giyim yardımı da sigorta primlerinin hesabına esas tutulacak kazançlardan değildir. (10. H.D’sinin 2014/1398 E, 2014/6794 K sayılı kararı)

İkramiye adı atındaki ödemeler ise; 11.07.1956 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6772 sayılı Kanun’un 1 inci maddesi ile “… belediyeler ve bunlara bağlı teşekküler, 3460 ve 3659 sayılı Kanun’ların şümulüne giren İktisadi Devlet Teşekkülleri ve diğer bilcümle kurum, banka, ortaklık ve müesseselerinde müstahdem olanlardan İş Kanununun şümulüne giren veya girmeyen yerlerde çalışmakta olan ve İş Kanunu’nun muaddel birinci maddesindeki tarife göre işçi vasfında olan kimselere, ücret sistemleri ne olursa olsun, her yıl için birer aylık istihkakları tutarında ilave tediye yapılır.” hükmü getirilmiş, anılan Kanun’un 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasında ise “… Bu tediyelerden çeşitli işçi sigortalarının icabettirdiği primler kesilmez ve bu paralar borç için haczedilemez.” düzenlemesine yer verilmiştir.

Kanun gereğince, maddenin 2 nci fıkrasındaki istisnalara girmemesi koşuluyla hizmet akdi karşılığı elde edilen her türlü gelirden sigorta primi kesilmesi söz konusu olmaktadır.

506 sayılı Kanunda ücretin tanımı yapılmamıştır. Fakat 506 sayılı Kanun’un 77 nci maddesinin birinci fıkrasının a alt bendinde sözü edilen “ücretler” kavramı içine asıl ücretle birlikte, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ücreti, ulusal bayram ve genel tatil ücretleri gibi ücretlerinde girdiği kabul olunmaktadır. Bu ücretlerin sigortalıya fiilen ödenmesi şart olmayıp, onun adına o ay için tahakkuk ettirilmiş olması prime esas kazanca dahil edilmesi için yeterlidir.

Asıl ücretin eki niteliğinde bulunan prim ve ikramiyeler, prime esas kazançlar olarak brüt tutarları üzerinden ödendikleri aylar itibariyle prime esas tutulur. Bunların tahakkuk etmiş olması prime esas tutulmaları için yeterli olmamakta “ödenmiş olması da” aranmaktadır. (m.77/I-b).

İdare veya kaza mercileri tarafından verilen karar uyarınca sigortalılara yapılan ödemeler (a) ve (b) bentlerinde öngörülen ücret türlerinden ayrımsızdır. Fark, bunların yönetim ve yargı mercilerince verilmiş kararlardan kaynaklanmalarıdır.

İşveren ile sigortalı işçi arasında “fazla çalışma ücreti” veya “prim, ikramiye” gibi konularda uyuşmazlık çıkar ve mahkemece, bu işçilik haklarının ödenmesine karar verilir ve sigorta primlerinin ödeneceği ay içinde bu paralar sigortalıya verilirse, bu ödemelerde prim matrahına dahil edilerek, prim hesabında göz önünde tutulur. Bu tür kazançlara salt hak kazanmak, bu kazançların prime esas alınması için yeterli bulunmamaktadır (Mustafa Çemberci, Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Olgaç Matbaası, 1985 Baskı, s.439)

Öte yandan 01.07.2008 tarihi itibarıyla yürürlüğe giren 5510 sayılı Kanun’un 80. maddesi “4’üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların prime esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.

a) Prime esas kazançların hesabında;
1) Hak edilen ücretlerin,

2) Prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,

3) İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin, brüt toplamı esas alınır.

b) Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30’unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tabi tutulmaz.

c) (b) bendinde belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında dikkate alınmaz.

d) Ücretler hak edildikleri aya mal edilmek suretiyle prime tabi tutulur. Diğer ödemeler ise öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil edilir ve ücret dışındaki bu ödemelerin yapıldığı ayda üst sınırın aşılması nedeniyle prime tabi tutulamayan kısmı, ödemenin yapıldığı ayı takip eden aydan başlanarak iki ayı geçmemek üzere üst sınırın altında kalan sonraki ayların prime esas kazançlarına ilâve edilir. Toplu iş sözleşmelerine tabi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenmesi durumunda, 82 nci madde hükmü de nazara alınmak suretiyle prime esas kazancın tabi olduğu en son ayın kazancına dahil edilir. Bu durumlarda sigorta primlerinin, yukarıda belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme tarihini izleyen ayın sonuna kadar ödenmesi halinde, gecikme cezası ve gecikme zammı alınmaz ve 102 nci madde hükümleri uygulanmaz.” hükmünü içermektedir.

Yukarıdaki açıklamalara göre, yargı kararı ile hak kazanılan ücret niteliğindeki kazançların hak kazanıldığı dönemlerin prime esas kazançlarına dahil edilmesi isabetsiz olup; ödenmesi koşuluyla, ödemenin yapıldığı ayın prime esas kazanç matrahına dahil edilmesi, hizmet akdinin daha önceki bir tarihte sona ermiş olması halinde ise, yapılan ödemelerin çalışmanın geçtiği son ayın prime esas kazancında gözetilmesi mümkün olmakla, anılan ilkeler kapsamında yapılacak değerlendirme ve hesaplama sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. ” denilerek karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “…Yargıtay ilamı doğrultusunda, davalı tarafından davacıya yapılan bir ödeme olup olmadığı, varsa ödeme belgelerinin mahkememize sunulması hususunda taraflara süre verilerek araştırılmış olup; davacı vekilince sunulan belgelere göre ödemelerin hizmetin sonra ermesinden sonra yapıldığı anlaşıldığından, hizmet akdi mahkeme kararı ile ödeme yapıldığı tarihten önce sona ermiş bulunduğundan 5510 sayılı Kanun madde 80/d hükmüne göre prime esas kazancın çalışmanın geçtiği en son ayın kazancına dâhil edilerek yapılan ek rapordaki hesap hükme esas alınmıştır. Bu rapora göre sadece davacının hizmetinin geçtiği son ay miktarı değişmiş olup, hesaplamalarda SPEK tavan tutarı da gözetilmiştir. SPEK miktarı değişen ay dikkate alınarak dava tarihinden önceki ay emekli maaşı miktarı da tespit edilerek fark alacak hesaplanmış ve davanın kısmen kabul kısmen reddi ile; Davacının çalışmasının geçtiği son ay olan 2011/6 ayına ait SPEK tutarının 5.300,18 TL olduğunun ve buna ilişkin fark primlerden davalılar SGK ve …’nın birlikte sorumlu olduğunun tespitine, buna göre yaşlılık aylığının uyarlanmasına, davacının Agustos/2015 yaşlılık aylığının ek ödeme hariç çıplak 2.069,37 TL olduğunun tespitine, dava tarihi itibariyle davacının fark yaşlılık aylığının 173,60 TL olduğunun tespiti ile, 10 TL’lik kısmının faizsiz olarak, bakiye kısmının ise bedel arttırım dilekçesinin harçlandırma tarihi olan 12.05.2017 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalı SGK’dan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, dair karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde, davalı … ile davalı işveren vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
1.Davalı SGK Başkanlığı temyiz dilekçesinde; davacı hakkında Kurumca yapılan işlemlerde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığını, esasen Kurum işlemlerinin yerinde olduğunu ve davanın tümden reddi gerektiğini belirterek, kararın bozulmasını, istemiştir.

2.Davalı işveren vekili, kararı kabul etmediğini, tespit edilen ücretlerin son aya mal edilmesi gerektiğini, buna göre de davanın reddine dair karar verilmesi gerektiğini belirterek, verilen kararın kaldırılması ile davanın reddine dair karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacının geçici işçi statüsünde geçen hizmet sürelerinin, toplu iş sözleşmesi hükümleri uyarınca daimi işçi kadrosuna geçildiği tarih itibarıyla intibakının yapılması suretiyle oluşan fark ücret alacaklarının ödenmesine dair kesinleşen mahkeme ilamı dikkate alınmak suretiyle, anılan fark ücret alacaklarının sigorta primine esas kazanca dahil edilmesi ve bu şekilde oluşacak fark yaşlılık aylıklarının yasal faiziyle birlikte tahsiline ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 5510 sayılı Sosyal Sigortaları ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun 80 inci maddesi hükümleridir.

3. Değerlendirme
1.Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre davalılar vekillerinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.

2.Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26 ncı maddesi uyarınca; “Hâkim tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” Hükmü mevcut olup aynı Kanun’un 297 nci maddesinin (2) nci Fıkrasında “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir”, hükümleri öngörülmüş olup, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.

Eldeki davada ise, mahkemece bozma sonrası yapılan yargılamada, davacının prime esas kazancının tespiti istemine uygun şekilde, “2011/6 ayına ait SPEK tutarının 5.300,18 TL olduğunun tespitine” dair karar verilmesi ile yetinilmesi gerekirken, tespit davalarındaki yöntem dışına çıkılarak ve infazda tereddüt uyandırabilecek şekilde, davacı hakkında tespiti yapılan prime esas kazançtan her iki davalının sorumlu olduğuna dair karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.

Ne var ki, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca kararın düzeltilerek onanması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
1.Davalılar vekillerinin temyiz itirazının aşağıdaki bent kapsamında kabulü ile, temyiz olunan ilk derece Mahkemesi kararının 1 inci bendinin tamamen silinmesi ile yerine; “1-Davanın kısmen kabulü ile; davacının 2011/6 ayına ait SPEK tutarının 5.300,18 TL olduğunun tespitine,” ibaresinin yazılmasına ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

Peşin yatırılan temyiz giderinin istek halinde ilgiliye iadesine,24.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.