Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/9911 E. 2022/3356 K. 10.03.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9911
KARAR NO : 2022/3356
KARAR TARİHİ : 10.03.2022

Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2020/284-2021/1291
İlk Derece
Mahkemesi : … 13. İş Mahkemesi

Dava, davacının Kuruma borçlu olmadığının tespiti ile maaşından yapılan kesintilerin kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte Kurumdan tahsili istemlerine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesince verilen kararın, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM:
Davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesi ile Kurum tarafından 5277 sayılı 25 Mali Yılı Bütçe Kanunu’nun 25. maddesinin f bendi ve 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacının maaşından yapılan kesinti işlemlerinin dava sonuna kadar durdurulmasına, Kurum tarafından 01.05.2008-03.04.2015 tarihleri arasında yapılan ödemelerin borç olarak kaydedilmesinden ötürü borçlu olmadığının tespitine, maaşından bugüne kadar haksız olarak yapılan kesintilerin hesaplanarak, kesinti tarihlerinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II-CEVAP:
Davalı Kurum vekili tarafından sunulan cevap dilekçesi ile gerçekleştirilen işlemlerin usul ve yasaya uygun olduğu belirtilerek haksız ve dayanaksız açılan davanın reddine karar verilmesi talep edilmiştir.

III-MAHKEME KARARI:
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece, “davanın reddine,” şeklinde karar verilmiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
Davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesinin değerlendirmesinde usule ve esasa ilişkin hukuka aykırılık bulunmadığından davacı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesi ile davacının işten ayrılma şartını yerine getirerek 01.05.2008 tarihinde davalı Kurumdan tahsis talebinde bulunduğu, bu noktada “işten ayrılma şartını” yerine getirdiği, 277 sayılı 25 Mali Yılı Bütçe Kanunu’nun 25. maddesinin f bendinde ve 5335 sayılı Kanun’un 30. maddesinin 2. fıkrasında tahdidi şekilde sayılmış kurum ve kuruluşlar içinde sosyal yardımlaşma vakıflarının yer almadığı, davacının yaptığı başvuru sonucu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Sosyal Yardımlar Genel Müdürlüğü’nün yazısı ile “……. özel hukuk tüzel kişiliğini haiz SYD Vakıflarının 5335 sayılı Kanunda yer verilen kurum ve kuruluşlar kapsamında kabul edilemeyeceği mütalaa edilmektedir.” şeklinde cevap verildiği, kabul anlamına gelmemek üzere, bu zamana kadar yersiz ödendiği iddia edilen aylıklarının iadesinin de zamanaşımına uğramış olduğu, Mahkemece bilirkişi raporlarının aksine hükmün tesis edildiği, bu hususta gerekçe de gösterilmediği özet olarak belirtilerek Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince kurulan hükmün bozulmasına karar verilmesi talep edilmiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Uyuşmazlığın yasal dayanağı; 5277 sayılı 2005 Mali Yılı Bütçe Kanununun 25. maddesinin (f) fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafları, 5335 sayılı Yasanın 30/2. maddesi ile 5510 sayılı Yasanın 96. maddesidir.
01.01.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5277 sayılı Bütçe Kanununun 25. maddesinin (f) fıkrasının ikinci ve üçüncü paragrafları “………Her hangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50’sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda her hangi bir kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar.
Konuya ilişkin olarak, 5510 sayılı Yasanın 96. maddesi ise “Kurumca işverenlere, sigortalılara, isteğe bağlı sigortalılara gelir veya aylık almakta olanlara ve bunların hak sahiplerine, genel sağlık sigortalılarına ve bunların bakmakla yükümlü olduğu kişilere, fazla veya yersiz olarak yapıldığı tespit edilen bu Kanun kapsamındaki her türlü ödemeler;
a)Kasıtlı veya kusurlu davranışlarından doğmuşsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla on yıllık sürede yapılan ödemeler, bu ödemelerin yapıldığı tarihlerden,
b)Kurumun hatalı işlemlerinden kaynaklanmışsa, hatalı işlemin tespit tarihinden geriye doğru en fazla beş yıllık sürede yapılan ödemeler toplamı, ilgiliye tebliğ edildiği tarihten itibaren yirmidört ay içinde yapılacak ödemelerde faizsiz, yirmidört aylık sürenin dolduğu tarihten sonra yapılacak ödemelerde ise bu süre sonundan itibaren hesaplanacak olan kanunî faizi ile birlikte, ilgililerin Kurumdan alacağı varsa bu alacaklarından mahsup edilir, alacakları yoksa genel hükümlere göre geri alınır…” hükmünü içermektedir.
Somut olayda, davacının yaşlılık aylığı almaya başladıktan sonra 01.05.2008 tarihinde dava dışı Sincan Sosyal Yardım ve Dayanışma Vakfına ait 194043.06 sicil nolu işyerinde çalışmaya başladığı, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma Teşvik Kanunu’nun 3. maddesi ile bu kanunda öngörülen hizmetlerin gerçekleştirilmesi için Başbakanlığa bağlı olarak T.C. Merkez Bankası nezdinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Teşvik Fonunun kurulduğu, aynı Kanunun 4. maddesinde de fona gelir olarak aktarılmak üzere bütçeye ödenek konulacağının hükme bağlandığı hususu dikkate alındığında davacının çalıştığı işyerinin 5335 sayılı Yasa kapsamında kaldığı görülmüştür. Bu durumda davacı 5335 sayılı Yasanın emredici hükmüne uymaksızın 01.05.2008-03.04.2015 tarihleri arasında çalışma yapmıştır. O halde SGK tarafından bu çalışma dönemi açısından emeklilik ve yaşlılık aylıklarının kesilmesi olgusu hukuka uygun olup ödenen aylıkların da yersiz ödeme olarak davalı Kurum tarafından istenebileceği ortadadır. Ne var ki davacının sigortalılığına ilişkin tüm kayıt ve belgeler Kurum nezdinde bulunduğundan davacının devam eden yaşlılık aylığı davalı Kurumun kendi hatasından kaynaklanmaktadır. Davalı Kurum tarafından yersiz olarak fazladan ödendiği anlaşılan yaşlılık aylıklarının 5510 sayılı Yasanın 96/a maddesi kapsamında yasal faizi ile birlikte davacıdan istenmesi işlemi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Mahkemece, yapılması gereken iş, davacı adına borç çıkartılan yersiz ödemeler 5510 sayılı Yasanın 96/b maddesi kapsamında değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir.
O halde, davacı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararı kaldırılarak, İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10.Hukuk Dairesi kararının, HMK’nın 373/1. maddesi gereğince kaldırılarak, temyiz edilen İlk Derece Mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde ilgilisine iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine ve kararın bir örneğinin ilgili Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 10/03/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.