Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/9655 E. 2022/5927 K. 20.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/9655
KARAR NO : 2022/5927
KARAR TARİHİ : 20.04.2022

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
No : 2020/57-2021/1020
İlk Derece
Mahkemesi :Seydişehir 1. Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No :2018/160-2019/579

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı feri müdahil Kurum vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, feri müdahil Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacınn 02/11/1992 tarihinde davalı …’ in yanında çalışmaya başladığını, davalı tarafından aynı tarihte çalışmasının SGK ya bildirildiğini, müvekkilinin emeklilik işlemleri için davalı kuruma müracaat ettiğinde davalı kurum tarafından 10/01/2017 tarih ve 35255679-203.06Esas 18312ZK sayılı yazı ile “86084/42 sicil numaralı … ünvanlı iş yerinin 02/11/1992 yılı işe giriş bildirgesi verdiği fakat dönem bordlarını vermediğ itespit edildiğinden anılan yıla ait hizmetleriniz bulunmamaktadır.” diye cevap verildiği, oysakı müvekkil bir fiil çalıştığı, müvekkilin ismi davalı kuruma bildirildiği ve sigorta pirimi de davalı … tarafından yatırıldığını, bu sebeple kendilerine dava açmak zaruretlerinin doğduğunu, müvekkilin 02/11/1992 tarihi ile 04/12/1992 tarihleri arasında sigortalı olarak çalıştığının tespiti ile yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasını talep etmiş oldukları görüldü.
II-CEVAP
Feri müdahil SGK vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının dava dilekçesinde müvekkil kuruma bildirilmeyen hizmetlerinin sigortalı hizmeti olarak tespitini talep ettiğini, öncelikle davacının talebi yönünden taleplerinin hak düşürücü süre yönünden incelenerek bu süre geçmiş olması halinde bu yönden reddinin gerektiğini, diğer taraftan hizmet tespiti davalarında müvekkil kurumun taraf sıfatı feri müdahil olduğundan taraflarına açılan davanın reddine karar verilmesini, davacının hizmet tespiti talebi yönünden kurum kayıtlarının incelenmesinde; davacının bildirilen hizmetleri dışında hizmetine rastlanamadığını, bu anlamda müvekkil kurumun yapmış olduğu işlemler usul ve yasaya uygun olduğunu, ayrıca müvekkil kurum bu davalarda yasal hasım olduğu, her halükarda yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorulmu tutulmamaması gerektiği, tüm bu nedenlerle müvekkil kurum aleyhine açılan davanın reddini talep zaruretinin hasıl olduğunu, bu sebeplerle sübut bulmayacak davanın reddine ve yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya tahmiline karar verilmesini talep ettiği görülmüştür.
Davalı … cevap dilekçesi vermemiş, duruşmadaki beyanında; davacının belirtilen tarihlerde yanında çalıştığını hatırladığını, dükkan yaptırdığını, onun inşaatında çalıştığını, primini yatırdığını, bildirimini yaptığını, eksik belge nedeni ile bu durumun oluştuğunu, makbuzlarının bulunduğunu beyan etmiş, yargılama sırasında vefat ettiğinden, davaya mirasçıları aleyhinde devam edildiği görülmüştür.
III-MAHKEME KARARI
A-İLK DERECE MAHKEME KARARI
İlk derece mahkemesi, açılan davanın kısmen kabulü ile,
Davacı …’in davalı …’in iş yerinde 02/11/1992 ile 16/11/1992 tarihleri arasında 15 gün süre ile sigortalı olarak çalıştığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar vermiştir.
B-BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi,Feri müdahil kurum vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine, şeklinde karar vermiştir.
İSTİNAF NEDENİ:
Fer’i Müdahil kurum vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
IV-TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Fer’i Müdahil kurum vekili davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle hükmün bozulmasını istemiştir.
V-İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE İNCELEME:
Davanın yasal dayanağı, 506 sayılı Kanun’un 79. maddesidir. Anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olduğundan, özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde re’sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
Davacının davalı …’e ait iş yerinde 02/11/1992 tarihi ile 04/12/1992 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemiyle açılan eldeki davada dosya içerisinde yer alan bilgi ve belgelerden;
1965 doğumlu davacının davalıya ait … işyeri numaralı özel bina inşaatı işyerinde 02/11/1992 tarihinde işe başladığına dair aynı tarih itibariyle kuruma intikal eden işe giriş bildirgesinin verildiği, iş bu bildirge üzerinde grafoloji bilirkişi tarafından yapılan imza incelemesi sonucunda 2.11.1992 tarihli sigortalı işe giriş bildirgesindeki sigortalı imzasının davacı … eli ürünü olduğunun tespit edildiği, davalı işverene ait … numaralı iş yerinin 506 sayılı Yasa kapsamına 02.11.1992 tarihinde alındığı ve 30.11.1992 tarihinde çıkarıldığı, davacının 01/01/1994 tarihinden itibaren 2925 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı, 20/01/1994 tarihinden itibaren 1479 sayılı Yasa kapsamında sigortalılığı, 01/02/2012 tarihinden itibaren 5510 sayılı Yasa’nın 4/1-a maddesi kapsamında sigortalılığı bulunduğu, işveren tarafından Kasım 1992 ayında … ve …’in 15’er gün çalıştığına dair ücret bordrosu bildirimi bulunduğu, Kurum tarafından verilen cevapta iş yeri dönem bordrosu verilmediğinden çalışanlara ait bilgi ve belgenin gönderilemediği, tek bordro tanığı …’in 2005 tarihinde vefat ettiği, kollukça düzenlenen 01.06.2018 tarihli araştırma tutanağından davalı …’e ilişkin … Mahallesi … sokakta ikamet ve iş yerinin bulunmadığı, belediyeye yazılan yazı cevabından davalı …’e ilişkin … Mahallesi 702. Sokak no:21’e ilişkin ticari iş yerine ilişkin mükellef sicil bilgileri dökümünün gönderildiği, … Vergi Dairesi Başkanlığı yazı cevabından …’ın 01.01.1990 tarihinden itibaren mükellef olduğu, halen … Mahallesi … Caddesi no:10/1 adresinde faal olarak çalıştığının anlaşıldığı, davacının çalışmasına ilişkin bilgi sahibi olan kişinin 30 yıldır faal çalışan komşu iş yeri sahibi tanık … olduğu, tanığın beyanından da 1990 yılların başında davalının inşaatının bulunduğu bu inşaatta davacının çalıştığını söylediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, işe ilk giriş tarihindeki imzanın davacıya ait olduğu, dosyada yer alan bordoda 15 güne ilişkin çalışma kaydının bulunduğu, komşu iş yeri tanık beyanından çalışmanın doğrulandığı ancak sürenin net olarak belirtilmediği, iki çalışanın toplam çalışma süresinin düzenlenen belgede 30 gün olduğu dikkate alınarak davacının 15 gün çalışmasının bulunduğu kabul edilmek suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de Mahkemece çalışmanın süresine yönelik bir delil bulunmamasına rağmen kıyas yoluyla 15 gün çalışmanın bulunduğu kabul edilmek suretiyle verilen karar hatalı değerlendirmeye dayalıdır.
Mahkemece yeniden komşu iş yeri tanık araştırması yapılarak ilgili tanıkların beyanlarına başvurulmalı ve çalışmanın süresi netleştirilmeli, tanık bulunamaması halinde ise; 2.11.1992 tarihli sigortalı işe giriş bildirgesindeki sigortalı imzasının davacıya ait olması ve dinlenen komşu iş yeri tanığı …’ın çalışmanın varlığına yönelik beyanı karşısında en az 1 gün yönünden kabul kararı verilmesi gerektiği gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile verilen karar bozmayı gerektirir.
O hâlde, feri müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereğince kaldırılarak temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.04.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.