Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/8718 E. 2023/1359 K. 17.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/8718
KARAR NO : 2023/1359
KARAR TARİHİ : 17.02.2023

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/1953 E., 2021/866 K.

KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : … 1. İş Mahkemesi
SAYISI : 2018/495 E., 2020/17 K.

Taraflar arasındaki sigorta primine esas kazançların yeniden tespiti ile davacılara bağlanan ölüm aylıklarının miktarının yeniden tespiti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekilinin istinaf başvurunun esastan reddine dair karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle;kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin eşi sürücü … ‘un … plakalı araç ile 05.07.2013 tarihinde yapmış olduğu kaza neticesinde ağır yaralı olarak kaldırıldığı hastanede vefat ettiğini, … ‘un bu dönemde … İnş. San. ve Tic. Şti.’nde demirci ustası olarak çalıştığını, 01.07.2013 tarihi itibariyle almış olduğu ücretin normalde 2400 Dolar olduğunu ancak şirket kayıtlarında net maaşının 1680,00 TL olarak gösterildiğini bu nedenle murisin vefatı sonrasında davalı Kurum tarafından gerek müvekkiline gerekse müşterek çocuklarına dul ve yetim maaşının daha düşük tabandan hesap edilerek bağlandığını, müvekkili tarafından 21.02.2018 tarihli dilekçesiyle davalı Kuruma emekli maaşının düzenlenmesini talebine bulunulduğunu ancak bu talebine bir cevap verilmediğini, dul ve yetim aylığının 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre bağlandığını ve bu kanun hükümlerine göre bağlanan aylığın, ölen kişinin ölüm tarihine göre belirlendiğini, bu yasal düzenleme dikkate alınarak davalı Kurum tarafından hak sahiplerine bağlanan dul ve yetim maaşına ilişkin hatalı işleminin düzeltilerek dul ve yetim maaşlarının bağlanma tarihinden itibaren yeniden düzenlenmesini talep etmiştir.

II. CEVAP
Davacı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili Kurum kayıtlarının incelenmesinde; davacıların murisi … s.s. nolu 4/a sigortalısı … ‘un 05.07.2013 tarihinde vefat ettiği ve davacılara 01.08.2013 tarihinden itibaren … tahsis numarası ile dul/yetim aylığı bağlandığının, iddia edildiği üzere davacıların murisi …’un vefat tarihinde … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’nde aylık 2400 dolar ücretle çalıştığını ilişkin her hangi bir kayıt yer almadığını, davacıların murisine 01.02.2012-30.07.2013 tarihleri arasında 5/G İBS sigortalısı olarak prim ödediği anlaşıldığını, 5510 sayılı Kanun’un 5 inci maddesinin g bendi “Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır ve bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır. Bu sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri halinde. 50 nci maddenin ikinci fıkrasındaki Türkiye’de yasal olarak ikamet etme şartı ile aynı fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlar aranmaksızın haklarında isteğe bağlı sigorta hükümleri uygulanır. Bu kapsamda, isteğe bağlı sigorta hükümlerinden yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortası primi alınmaz. Bu bent kapsamında yurt dışındaki işyerlerinde çalışan sigortalıların, bu sürede ödedikleri isteğe bağlı sigorta primleri 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalılık sayılır.” hükmünü içerdiğini ve davacılara 506 ve 5510 sayılı Yasanın ilgili maddelerine göre aylık bağlandığını, müvekkili Kurum işleminde yasaya aykırılık bulunmadığını beyanla davanın reddi gereğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalı Kurum tarafından bağlanan aylıkta 05.07.2013 tarihinde vefat eden …’un pirim gün sayısı ve kazançları sehven eksik alınmasına rağmen hak sahiplerine ödenen aylıklar ile yukarıda hesaplanan aylıklar arasında fark oluşmadığı, pirim gün sayısı ve kazancın değişmesine rağmen Kurumca ödenen aylıklar ile hesaplanan aylıklar arasında fark oluşmamasının sebebi, 506 sayılı Kanun’un 4447 sayılı Kanun’la değiştirilen 96. maddesi gereği (Bu Kanuna göre bağlanacak aylıklar, 78 inci maddeye göre tespit edilen prime esas günlük kazanç alt sınırının aylık tutarının %35 inden az olamaz. .. Hak sahibi kimselerin gelir ve aylıkları; hak sahibi bir kişi ise bu maddenin 1 inci fıkrasına göre hesaplanan alt sınır aylığının %80 inden, hak sahibi iki kişi ise %90 ından az olamaz.” alt sınır uygulamasından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

Yapılan açılamalar ve hesaplamalara göre davalı Kurumca hak sahiplerine ödenen aylıklar ile hesaplanan aylıklar arasında fark oluşmadığı davacıların talebinin yersiz olduğu sonuç ve kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuşlardır.

B. İstinaf Sebepleri
Davacılar vekili , kendilerine bağlanan ölüm aylığının eksik ödenmiş olduğunu esasen işverenin 2400 dolar üzerinden ücret vermesine rağmen sigorta primine esas kazançlarının eksik gösterilmesi nedeniyle aylıklarının da eksik hesaplanmış olduğunu bu davayı bu nedenle açtıklarını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne dair karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Sonuç itibarıyla, 6100 sayılı Kanun’un 355 inci maddesinde yer alan, incelemenin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ancak, kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde bunun kendiliğinden gözetileceği yönündeki düzenleme çerçevesinde yapılan incelemede, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, sıralanan gerekçeler ışığında yerinde olmadığı, ayrıca, kamu düzenine ilişkin konularda da kararın esasına etkili bir aykırılık bulunmadığı anlaşıldığından, özellikle, davacı murisinin kendisinin prime esas kazanç tutarını belirlediği, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunun, denetime elverişli, mevzuat hükümlerine uygun olduğu dikkate alındığında, başvurunun esastan reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacılar vekili, ölüm aylığında esas alınan prime esas kazancın eksik olması nedeniyle yanlış bir hesaplama ile kendilerine eksik aylık bağlandığını, Bilirkişi raporundaki tespitlerin hatalı olduğunu, esasen, …’un vefat tarihinde … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’nde aylık 2400 dolar ücretle çalıştığı işyeri kayıtlarında sabittir. Oysaki şirket davalı SGK ‘ya maaş üzerinden kayıt bildirmini yapmamıştır. Kurum kayıtları ile işyeri kayıtları farklıdır. Murisinin 01.02.2012-30.07.2013 tarihleri arasında 5/G İBS sigortalısı olarak prim ödediği kayıtlara geçmiş ise de şirket Türk Hukuk sistemine göre kurulmuş Türk şirketi ve vefat eden işçi de Türk vatandaşıdır. Kaldı ki ilk kayıtlarda işçi 4/A sigortalısıdır. Türkiye’de aynı işveren tarafından çalıştırılan ve iş kaydı Türkiye 4/A sigortasıyla yapılan vefat eden işçinin işyerinin ülke dışı olması ancak işverenin aynı kalması halinde bu durumn işçi aleyhine yorumlanamayacağını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacılara bağlanan ölüm aylığının, bu aylıkta esas alınan prime esas kazançların daha fazla olması gerekip gerekmediğinin ve aylığın da eksik ve hatalı olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri aynı zamanda 331 inci maddesi ile birlikte 5510 sayılı Kanun geçici 2 nci maddesi atfı ile 506 sayılı Kanun’un geçici 82 nci maddesi ve 60 ıncı maddeleri hükümleridir.

3. Değerlendirme
Husumet konusu, davanın her aşamasında ileri sürülebilir. Taraflarca ileri sürülmese dahi gerek mahkemece, gerekse Yargıtay’ca tarafların bu yönde bir savunmasının olup olmadığına bakılmaksızın kendiliğinden göz önünde tutulur. Eldeki gibi sigortalılık hizmetleri ve ücret tespitine ilişkin davalarda elde edilecek hükmün uygulayıcısı konumundaki davalı Kurum tarafından yerine getirilebilmesi için, husumetin doğru kimselere yöneltilerek davaya devam edilmesi gereklidir.

Eldeki davada, 5510 sayılı Kanun’un 80 inci ve 86 ncı maddesi kapsamında davacılar murisinin ücretlerinin eksik gösterilmesi nedeniyle sigorta primine esas kazançlarının da tespitinin istendiği anlaşılmış olmakla, HMK’nın 124 üncü maddesi gereğince … İnş. San. ve Tic. A.Ş.’ye karşı da husumetin yöneltilmesi ile davaya dahil edilmesi delillerin toplanmasından sonra bir karar verilmesi gereklidir. Zira, davanın niteliği itibariyle alınacak ilam, sonuçta … tarafından infaza ve böylece sigortalının bu hakkının tesciliyle sigorta primlerinin işverenden tahsiline yol açacağından sigortalıyı çalıştıran gerçek veya tüzel kişilere karşı da açılması gerekir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.