Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/7840 E. 2021/11927 K. 11.10.2021 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7840
KARAR NO : 2021/11927
KARAR TARİHİ : 11.10.2021

Mahkemesi :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
No : 2016/322-2020/340

Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir.
Mahkeme, bozmaya uyarak ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Bozma öncesi verilen davanın reddine dair ilk karar, “davacının talebi SS … unvanlı işyerinden işe giriş bildirgesinin verildiği 15.07.1991 tarihinden itibaren üç ay süre ile bu işyerinde çalıştığının tespitine ilişkin olup söz konusu işveren tarafından işe giriş bildirgesinin verilmiş olması karşısında artık hak düşürücü sürenin geçtiğinden söz edilemez. Bunun yanı sıra hizmet tespitine ilişkin işbu davada husumetin davalı Kurum ile birlikte çalışmanın geçtiği iddia edilen işverene de yöneltilmesi gerektiğinin göz önünde bulundurulmayışı ve söz konusu kooperatifin ticaret sicilinden terkin edilerek tüzel kişiliğinin son bulması sebebi ile öncelikle tüzel kişiliğin ihyası için davacı yana süre verilmesi ardından taraf teşkilinin sağlanması gerektiğinin dikkate alınmamış olması usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.” gerekçesiyle Yargıtay (Kapatılan) 21.Hukuk Dairesinin 25.04.2016 gün ve 2015/14930- 2016/7255 sayılı ilamı ile bozulmuş, bozma sonrası yapılan yargılama sonucunda davanın kabulü ile, davacının 15/07/1991-30/09/1991 tarihleri arasında davalı SS … ünvanlı işyerinde çalıştığının tespitine karar verilmiştir.
Dava ehliyeti, kişinin bizzat veya vekili aracılığıyla bir davayı davacı veya davalı olarak takip etme ve usuli işlemleri yapabilme ehliyetidir. Dava ehliyeti, medeni hakları kullanma ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir; dolayısıyla, medeni hakları kullanma ehliyetine (fiil ehliyetine) sahip gerçek ve tüzel kişiler dava ehliyetine de sahiptirler.Taraf sıfatına gelince; bir hakkı dava etme yetkisi (dava hakkı) kural olarak o hakkın sahibine aittir. Bir hakkın sahibinin kim olduğu, dolayısıyla o hakkı dava etme yetkisinin kime ait olduğu, (o davada davacı sıfatının kime ait olacağı) tamamen maddi hukuk kurallarına göre belirlenir. Ancak, bir davanın davacısının o dava yönünden davacı sıfatına sahip bulunmadığının belirlenmesi halinde, mahkeme dava konusu hakkın mevcut olup olmadığını inceleyemeyeceği ve sıfat yokluğundan davanın reddine karar vermek zorunda olduğu için, taraf sıfatı usul hukukunun da düzenleme alanındadır.
Eş söyleyişle, sıfat, dava konusu sübjektif hak (dava hakkı) ile taraflar arasındaki ilişkidir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu halde, taraf sıfatı dava konusu sübjektif hakka ilişkindir (Baki Kuru-Ramazan Arslan-Ejder Yılmaz, Medeni Usul Hukuku, 7. baskı, … 1995, s. 231).
Bu nedenle, davanın tarafları, taraf ehliyetine sahip olmalıdır. Yani, bir davada taraf olabilmek için, ya, hakiki şahıs; ya da, hükmi şahıs olmak gerekir. Zira, taraf ehliyeti, medeni hukukun haklardan istifade ehliyetine tekabül eder (Saim Üstündağ, Medeni Yargılama Hukuku, C. I-II, 7. Baskı, … 2000, s.288).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 06.06.2007 tarih, 2007/10-358 Esas, 2007/337 Karar sayılı kararında da benimsendiği üzere; ticari şirketin tüzel kişiliği ticaret sicilinden silinmesi (terkini) ile sona erer. Tüzel kişiliğin sona ermesi için tasfiye işlemlerinin eksiksiz yapılmış olması gerekir. Şayet tasfiye işlemleri gerektiği gibi tamamlanmamış ve tasfiyesi gereken hususlar eksik bırakılmış ise, tüzel kişilik ticaret sicilinden silinse bile ilgili şirketin tüzel kişiliğinin sona erdiğinin kabulü olanaksızdır. Bu durumda, tüzel kişiliğin yeniden ihyasına gidilerek taraf teşkili sağlanmak suretiyle yargılamanın devamının sağlanması gerekir.
Eldeki dava açılmadan önce, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından işveren kooperatif aleyhine açılan dava sonucunda, Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.10.2009 tarih 2009/178-2009/280 sayılı kararı ile, Kaş Ticaret Sicilinin 0106 sırasında kayıtlı SS Yeşilköy (Fırnaz Köyü) Sulama Kooperatifinin feshine, tasfiye için Kaş İlçe Tarım Müdürlüğünde görevli ziraat mühendisi Galip Gencer’in atanmasına karar verildiği, işveren kooperatifin tasfiyesi tamamlanarak, tasfiye sonrasında ticaret sicilinden terkin edildiği, yeniden ihyasına ilişkin olarak davacı kuruma verilen yetkiye istinaden, Ticaret Sicil Müdürlüğüne, Kooperatif Yönetim Kurulu üyelerine ve Kumluca Ticaret Odasına husumet yöneltilmek suretiyle açılan dava sonucunda; Kaş Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.03.2018 gün 2017/181-2018/142 sayılı kararı ile davanın Kumluca Ticaret Sicil Müdürlüğü ve Kooperatif Yönetim Kurulu yönünden kabulü ile; Kumluca Ticaret Sicil Müdürlüğünün Kaş-106 Sicil numarası ile kayıtlı dava konusu tasfiye halindeki SS. Yeşilköy(Fırnaz Köyü) Sulama Kooperatifinin terkin kaydının iptali ile yeniden ihyasına, davanın Kumluca Ticaret ve Sanayi Odası yönünden pasif husumet yönünden reddine karar verildiği, 19.06.2018 tarihinde kararın kesinleştiği, ancak incelenen kararda ihya kararı verilen kooparatifin tasfiye memurluğuna atananların saptanamadığı anlaşılmakla; tasfiye memurları ticaret sicilinden sorgulanarak varsa tasfiye memurlarına, yoksa tasfiye memuru tespiti için davalı kuruma süre verilip keyfiyet yerine getirildikten sonra; kooperatiifi temsilen tasfiye memurlarına tebligatlar yapılıp, taraf teşkili sağlanılarak yargılama yapılması gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Mahkemece, bu maddî ve hukukî olgular gözönünde tutulmaksızın yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması, usûl ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.10.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.