YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7355
KARAR NO : 2021/11545
KARAR TARİHİ : 05.10.2021
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, sosyal güvenlik mevzuatında prim teşviki, destek ve indirim uygulamalarından kaynaklanan uyuşmazlığa ilişkindir.
Mahkemece, bozmaya uyularak, ilâmında belirtildiği şekilde, davanın kısmen kabulü ile davalı Kurum yönünden dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına davalı … yönünden ise pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Hükmün, taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
6111 sayılı Kanunun 49. maddesi ile 4447 sayılı Yasanın geçici 10. maddesi hükümlerinden faydalandırılma istemi ile 11.04.2016 tarihinde açılmış eldeki davada, mahkemece verilen ilk karar ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu kararın temyizi aşamasında ise 01.04.2018 tarihi itibari ile 7103 sayılı Yasanın 70. maddesi ile 5510 sayılı Yasaya eklenen ek 17. maddesi yürürlüğe girmiş ve (kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 29.11.2018 günlü ilamı ile; anılan ek 17. madde hükümlerinin dikkate alınması gereğine işaret edilerek kararın sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmiş, bozma üzerine mahkemece dava konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen ikinci karar (kapatılan) 21. Hukuk Dairesi’nin 18.12.2019 günlü ilamı ile; ilk bozma gerekçeleriyle, sair yönleri incelenmeksizin yeniden bozulmuş, bozma sonrası mahkemece bir önceki kararında olduğu gibi, konusuz kalan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş olduğu anlaşılmaktadır.
Ne var ki, mahkemece dikkate alınan bozma ilamı ve 5510 sayılı Yasa’nın ek 17. maddesinin 4. fıkrası hükmündeki “Görülmekte olan davalarda, ayrıca bir başvuru şartı aranmaksızın, dava öncesi yapılan idari başvuru tarihinden itibaren işleyecek kanuni faiziyle birlikte hesaplanacak tutar üçüncü fıkra hükümlerine göre mahsup veya iade edilir. Mahkemelerce, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce açılmış davalarda davanın konusuz kalması sebebiyle karar verilmesine yer
olmadığına karar verilir. Yargılama giderleri idare üzerinde bırakılır ve vekâlet ücretinin dörtte birine hükmedilir. Ayrıca, ilk derece mahkemelerince verilen kararlar hakkında Sosyal Güvenlik Kurumu’nca kanun yollarına başvurulmaz ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce yapılan kanun yolu başvurularından vazgeçilmiş sayılır.” İbaresinin iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvuruda bulunulmuş ve Anayasa Mahkemesince 19.02.2020 gün ve 2018/139 E. 2020/12 K. sayılı karar ile bu hükmün iptaline karar verilmiş ve karar 05.05.2020 tarih ve 31118 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır.
Anayasa’nın 153. maddesi uyarınca, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları gerekçesi yazılmadan açıklanamamakta ve ancak Resmi Gazete’de yayımlandıktan sonra yürürlüğe girmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararlarının yasama, yürütme ve yargı organları, idari makamlar, gerçek ve tüzel kişileri bağlayacağı açıktır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 33. maddesi hükümlerine göre, Türk hukukunu resen uygulamakla yükümlü olan mahkemelerin ve giderek Yargıtay’ın iptal kararı ile yok hükmünde olan ve böylece yürürlükten kalkan bir yasa maddesine dayanarak inceleme yapma ve karar verme yetkilerinin bulunmadığının kabulü doğal olup, bu yönde bir uygulama yapılmasına imkânı yoktur. Belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararları, bozma kararları ile oluşan usulü kazanılmış hakların istisnasını teşkil ederler. Buna göre; usuli kazanılmış hak gereğince uygulanması gereken bir kanun maddesi Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiği taktirde artık usuli kazanılmış hakka göre değil, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararıyla ortaya çıkan yeni hukuki duruma göre karar verilir. Şu halde, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı karşısında, yeni oluşan durumun kesin hüküm halini almamış derdest tüm davalar yönünden uygulanmasının zorunluluğu ortadadır.
Eldeki davada ise, mahkemece yazılı şekilde karar verilmiş ise de, 5510 sayılı Yasa’nın ek 17. maddesinin 4. fıkrasının iptali ile oluşan bu yeni durumun dikkate alınması ve davaya konu uyuşmazlığa ilişkin yasal dayanaklar ve teşvik hükümlerinden faydalandırılması veya fazla ödenen tutarların iadesi/mahsubu istemleri bakımından yasal tüm şartların varlığı incelenmeli ve sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, mahkemece yazılı şekilde hüküm tesisi, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm sair yönleri incelenmeksizin bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde davacıya iadesine, 05.10.2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.