Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/7189 E. 2022/1121 K. 26.01.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7189
KARAR NO : 2022/1121
KARAR TARİHİ : 26.01.2022

Bölge Adliye
Mahkemesi : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
İlk Derece
Mahkemesi : … 9. İş Mahkemesi

Dava, Kurum işleminin iptali ile yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile ödenmesi gereken aylıkların ödenmesine karar verilmesi istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince, hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine, … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen kararın, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi … tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
I-İSTEM
Davacı vekili dava dilekçesinde; davacının aynı şirkette yıllarca yönetici olarak çalıştığını, 01.02.1989 ile 20.07.2017 tarihleri arasında 4/1/a statüsünden prim ödediğini, 29.06.2009 tarihi itibari ile aynı şirketin ortağı olması ve aynı anda yöneticilik yapıyor olması nedeniyle sigorta primleri şirket muhasebesi tarafından sehven, 29.06.2009-17.12.2014 tarihleri arasında hem 4/1/a hem de 4/1/b statülerinden ayrı ayrı ödendiğini, Müvekkilinin, prim gününün dolduğunu ve ödenmesi gereken prim tutarının ödendiğini düşünerek Kurum’a başvuru gerçekleştirdiğini fakat davalı Kurum, müvekkilinin 4/1/a statüsünde yatırılan primlerini iptal etmiş ve 4/1/b statüsünde ödenen primlerin içine aktarılmasına karar verdiğini, Oysaki bu işlem külliyen hatalı ve hukuka aykırı bir işlem olduğunu, Zira 5510 sayılı Kanunu’nun 53. Maddesi gereğince statüler arası çakışma var ise gerçek durumda hangi statüde sigortalı olunması gerekiyorsa o esas alınması gerektiğini, 22.02.2006 tarih ve 5458 sayılı Kanun addesi 16 gereğince 8/6/1949 tarihli ve 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile 506, 1479, 2925 ve 2926 sayılı kanunlardan birine tâbi sigortalı iken, aynı sürede bir diğer sosyal güvenlik kurumuna, adına prim ödendiği anlaşılan sigortalılardan yersiz tahsil edilen prim asılları, sigortalı ya da hak sahiplerinin talebi, T. C. Emekli Sandığı bakımından ayrıca kuramların da talebi halinde işsizlik sigortası primi hariç olmak üzere hizmetlerin çakıştığı sürede prim borcu aslına mahsup edilmek üzere en geç 6 ay içinde tâbi olması gereken sosyal güvenlik kurumuna devredileceği, Çakışan hizmet süresine ilişkin devredilen miktarın prim borcu aslını karşılamaması halinde, bakiye prim borcu ilgili kanun hükümlerine göre sigortalıdan veya 5434 sayılı Kanuna tâbi kuramdan tahsil edileceği, Sosyal sigorta kanunlarındaki sigortalılığın tespiti ile hizmetlerin birleştirilmesine 5510 sayılı Kanunun 53. maddesinde Sigortalılık hallerinin birleşmesi hakkında düzenlemeler içerdiğini, Müvekkilin ödemiş olduğu primlerin birleştirilmesi ve statülerden birine esas alınması halinde bu statü 4/1-a olması gerektiğini, Davalı kurum müvekkilin 4/1-a statüsü için ödediği primleri 4/1/b statüsüne aktarmış ve 4/1-a kaydını iptal etmiştir. Bu durum 53/2 maddesi gerekçe gösterilerek yapılabilecek ise de fiili durumun ne olduğu araştırılmadan yapılamayacaktır. ( Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 14.11.2017 tarih 2017/3393 E. ve 2017/7895 K. sayılı ilamında da belirtildiği üzere; “Dava, aksine kurum işleminin iptali ile kesilen aylıkların tekrar bağlanması istemine ilişkindir. 1.10.2008 tarihinden önce gerçekleşen çalışmalar bakımından ., davacının çalışmaları içerisinden baskın çalışmanın hangi sigortalılıkta olduğu belirlenmelidir. Baskın çalışma, aynı döneme rastlayan gerçek ve fiili çalışmalardan hangisinin kişinin hayatında ekonomik olarak baskın çalışma niteliği taşıdığı hususunda, vergi ve maliye kayıtları getirtilmek, belirtilen dönemde beyan edilen gelirler araştırılmak suretiyle belirlenen ve kişinin emek ve mesaisini ağırlıklı olarak hangi sigortalı çalışmaya tahsis ediyorsa, ekonomik yönden geçimini hangi çalışmadan sağlıyorsa o çalışmaya üstünlük tanınması gereken çalışmadır. ” ) Sigortalılık statülerinin çakışması halini düzenleyen 53. Maddenin uygulanmasında üç aşamalı yöntem izlenmelidir. Zira 53. Madde 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe girmiş olup, 25.02.2011 tarihli 6111 sayılı Kanun ile değişmiş ve değişiklik 125. Madde gereğince 01.03.2011 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Yapılan değişiklik ile birlikte ortaya üç aşamalı bir durum çıkmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki 5510 Sayılı Kanuna eklenen geçici 33. maddesinde, Kanunun 53’üncü maddesinin birinci fıkrasında bu maddenin yürürlük tarihi itibarıyla yapılan değişikliklerin; değişikliklerin yürürlüğe girdiği tarihten öncesi için uygulanmayacağını açıkça belirtildiği,
1-01.10.2008 öncesi dönem için: Baskın çalışma esası kabul edilmiştir. Müvekkil 2008 öncesi dönemde, 4/1/a statüsünde fiili olarak çalışmış ve primleri de buna göre bildirilmiştir.
2-01.10.2008 ile 01.03.2011 arası dönem için: Önceki statünün üstünlüğü esası kabul edilmiştir. Ara dönemde, yeni kanun ile kabul edildiği üzere, ilk bildirilen statü esası uygulanacaktır ki müvekkil bu ara dönemin ilk tarihlerinde 4/1/a statüsündedir. Daha sonra sehven 4/b ve 4/a beraber bildirilmiştir.
3-01.03.2011 sonrası dönem için: 4/a’nm üstünlüğü esasına geçilmiştir. İçinde bulunduğumuz mevcut dönemde statüler arası çakışma/çifte statü bildirimi gerçekleştiği takdirde kurum re’sen 4/b statüsünü iptal ederek buraya ödenen primlerin de 4/a statüsüne aktarılmasına, şayet tavanın aşılması halinde ilgilisine iadesine karar verir. Fakat davalı Kurum bu ilkelerin tam tersi yönde hareket etmiş ve nedeni anlaşılamayacak şekilde 4/1-a’larm tümünü iptal ederek 4/b statüsüne aktarmıştır. (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 25.01.2018 tarih, 2017/5927 E. ve 2018/433 K. sayılı ilamı) (Yargıtay 10. Hukuk Dairesi’nin 09.06.2016 tarih, 2016/8307 E. ve 2016/9673 K. sayılı ilamı)
Müvekkil gerçekten de şirkette fiilen yönetici olarak çalışmış olmasına rağmen davalı Kuramca herhangi bir inceleme/araştırma ve tespit yapılmadan; araştırma sonucuna göre karar verilmesi gerekmesine rağmen gerekçesi anlaşılamayacak şekilde karar almış ve 4/a statüsü kapsamında ödenen primleri iptal etmiştir.
Yukarıda açıklanmaya çalışılan nedenlerle, davalı kuram tarafından gerçekleştirilen 4/1/a statüsü için yatırılan primlerin 4/1/b statüsüne aktarılmasına ilişkin kararın iptali ile müvekkilin 4/1-a statüsünün şartlarının yerine getirilmiş olduğu dikkate alınarak 20.07.2017 tarihi itibari ile emeklilik hakkı kazandığının tespitine ayrıca emeklilik hakkı kazandığı tarihten itibaren hesaplanacak yaşlılık aylığının davalı Kurum’dan alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmesi gerekmektedir diyerek Müvekkilinin 4/1-a statüsü için bildirilen ve ödenen primlerin 4/1-b statüsüne aktarılmasına ilişkin davalı kurum kararının iptali ile müvekkil tarafından 4/1-a statüsünün emeklilik şartlarının karşılanmış olması nedeniyle 20.07.2017 tarihi itibari ile emeklilik hakkı elde ettiğinin tespitine, Emekliliğe hak kazanılan tarih itibari ile davalı Kurumca ödenmesi gereken yaşlılık aylığının ödenmesi gereken günden itibaren her bir aylık için ayrı ayrı işleyecek yasal faizi ile birlikte fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şu aşamada alacağın bilinebilir/hesaplanabilir olmaması nedeniyle, bilinebilir hale geldiği tarihten itibaren arttırmak üzere 1.000,00 TL’nin Kurumdan alınarak müvekkile ödenmesine karar verilmesini verilmesini talep etmiştir.
II- CEVAP:
Davalı Kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının açtığı dava ile; 01/02/1989 – 20/07/2017 tarihleri arsında 4/1-a kapsamında sigortalı olduğunu, 29/06/2009 tarihinden itibaren yönetici konumunda da bulunduğundan 29/06/2009 – 17/12/2014 tarihleri arasında aynı zamanda 4/1-b sigortalısı olarak da primlerinin ödenmiş olduğunu. Kurumun 4/1-a statüsünde yatırılan primleri iptal ederek 4/1-b statüsünde yatırılan primlerin içine aktarmış olduğunu, ancak bu işlemin hukuka aykırı olduğundan bahisle, 4/a sigortalılığının esas alınarak yaşlılık aylığına hak kazandığının tespiti ile yaşlılık aylığına hak kazandığı tarihten itibaren ödenmesi gereken aylıkların kendisine ödenmesine karar verilmesi için dava açmış bulunduğunu, 1479 sayılı Yasanın değişik 24. maddesine göre, zorunlu Bağ-Kur sigortalısı sayılanlar iki gruba ayrılmıştır. Birinci grup sigortalılar, 24. maddenin (a) bendinde sayılı ve sınırlı olarak belirtilen sigortalılar, ikinci grup sigortalılar ise (b), (c), (d), (e), (f), (g) bentlerinde sınırlı olarak belirtilen şirket ortağı olan sigortalılardır. Bir kimsenin sigortalı sayılması için ön koşul yukarıdaki bentlerin öngördüğü koşullara sahip olma ile mümkündür. 24. maddenin (a) bendi dışında kalan (b), (c), (d), (e), (f), (g) bentlerinde belirtilen sigortalılardan savılmak için ön koşul (b), (c), (d), (e), (f), (g) bentlerinde sayılan şirketler ortağı olmak yeterlidir. Yani, şirket ortaklarının zorunlu Bağ-Kur üyesi olması için 24. maddenin (a) bendinin öngördüğü koşullara sahip olmaları zorunlu değildir. 5510 sayılı Yasanın 5754 sayılı Yasa ile değişik 4. maddesinde de sigortalı sayılanlar ile ilgili benzer bir hüküm bulunmaktadır. Söz konusu Yasanın 4/1-b maddesi, eski Bağ-Kur sigortalılığının devamı niteliğindeki sigortalılıktır. Maddeye göre; ticari kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle basit veya gerçek usulde vergi mükellefi olanlar, gelir vergisinden muaf olup … ve sanatkar siciline kayıtlı olanlar ve Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortaklari, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin tüm ortakları sigortalı olarak kabul edilir. 5510 sayılı yasanın 6111 sayılı yasanın 33. maddesi ile değişik 53. maddesinde “Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına, girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır.” hükmü yer almaktadır. 5510 sayılı yasanın 53. maddesinde 6111 sayılı yasanın 33. maddesi ile yapılan bu değişiklik 01/03/2011 tarihinde yürürlüğe girmiş olup bu tarihten önceki süreler için uygulanamayacaktır. 5510 sayılı yasanın 53. maddesinin 6111 sayılı yasa ile değiştirilmeden önceki halinde ise; “Sigortalının, 4. maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilkönce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.” hükmü bulunmaktadır. Ancak her ne kadar yukarıdaki yasal düzenlemeler mevcutsa da; 5510 sayılı yasanın 5754 sayılı yasanın 33. maddesi ile değişik 53/2. Maddesinde “4. Maddenin 1. Fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4. Maddenin 1. Fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler” düzenlemesi gereği davacının, ortağı olduğu şirkette 4/1-a sigortalısı olarak bildirilmesi mümkün değildir. Tüm bunlar birlikte değerlendirildiğinde; davacının talepleri haksızdır ve hukuki dayanağı bulunmamaktadır. Yazılı delil niteliğindeki resmi Kurum kayıtları karşısında davacı da iddiasını aynı mahiyette yazılı deliller ile ispat etmek zorundadır. Kurumun davacı için tesis ettiği işlem hukuka uygun olduğunu beyanla, davanın reddini talep etmiştir.
III- MAHKEME KARARI:
A- İLK DERECE MAHKEME KARARI
Mahkemece; … davacı …’ın; 29.06.2009 – 17.12.2014 tarihler arasında … SAĞLIK HİZMETLERİ A.Ş. unvanlı işyeri ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğundan 4/1-b sigortalısı sayılması gerektiğinden bu tarihlerde 4/1-a hizmetlerinin iptaline dair davalı Kurum işleminin yerinde olduğu, davacının hizmet birleşmesine gerek olmaksızın 4/1-a kapsamındaki hizmetleri doğrultusunda, 506 sayılı yasanın Geçici 81/B-h maddesine göre taleple bağlı kalınarak 20.07.2017 tahsis talep tarihini izleyen 01.08.2017 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığı, hak kazanılan yaşlılık aylıklarının ödenmesi gereken tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hesaplanacak bedelden 1.000,00 TL nin davalı Kurumdan tahsili ile davacıya verilmesi, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulması gerektiğinden bahisle;
Davanın Kısmen Kabulü ile,
Davacının 4/1-a hizmetlerinin iptaline dair davalı Kurum işleminin yerinde olduğu anlaşılmakla Kurum İşleminin İptali davasının REDDİNE,
Davacının hizmet birleşmesine gerek olmaksızın 4/1-a kapsamındaki hizmetleri doğrultusunda, 506 sayılı yasanın Geçici 81/B-h maddesine göre taleple bağlı kalınarak 20.07.2017 tahsis talep tarihini izleyen 01.08.2017 tarihi itibariyle yaşlılık aylığına hak kazandığının TESPİTİNE, hak kazanılan yaşlılık aylıklarının ödenmesi gereken tarihten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hesaplanacak bedelden 1.000,00 TL nin davalı Kurumdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmasına, karar verilmiştir.
İSTİNAF NEDENLERİ:
İstinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili; davacının ortak olmasına rağmen fiilen hangi statüde çalıştığı ve yaptığı iş açıkça tespit edilmeden sadece yönetici sıfatının bulunduğunun kabul edilmesinin yerinde olmadığını, davacı tanıklarının dinlenmediğini beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuran davalı Kurum vekili; hizmet birleştirme yasasına göre davacının son 7 yıllık çalışmalarının çoğunun 4/1-a kapsamında geçmediği için 506 sayılı Yasaya göre emekli olamayacağını, davacının 4/1-b statüsünde emekli olmak için gerekli hizmet süresi, prim gün sayısı ve yaş koşulları yasaya göre sağlanmadığı için davacının tahsis talebinin reddine ilişkin Kurum işlemlerinin yerinde olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
B- BAM KARARI
… Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince ; … 9. İş Mahkemesi’nden verilen 10/12/2020 tarih, 2018/424 Esas ve 2020/250 Karar sayılı kararının kaldırılmasına yönelik davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf başvurularının 6100 sayılı yasanın 353/1-b.1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE, karar verilmiştir.
TEMYİZ KANUN YOLUNA BAŞVURU VE NEDENLERİ:
Davacı vekili; Kurumun 4-a hizmetlerinin iptal edilerek 4-b hizmetlerine aktarılmasına dair kurum işleminin iptalinin reddine yönelik verilen kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı Kurum vekili; Kurum işleminin hukuka uygun olduğunu beyanla istinaf mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
IV- İLGİLİ HUKUK KURALLARI VE ESASIN İNCELENMESİ:
5510 sayılı Kanunun 4/1-a bendinde Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından; hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar 4/1-a bendi kapsamında sigortalı sayılmışlardır. Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları da 4/1-b kapsamında sigortalı sayılmışlardır.
Sigortalılık hallerinin birleşmesi başlığı altında 13.2.2011 tarihli 6111 sayılı Kanunun 33. maddesi ile değişik 53. maddeyi göre, Sigortalının 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statüleri ile (c) bendinde yer alan sigortalılık statüsüne aynı anda tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (a) ve (b) bentlerinde yer alan sigortalılık statülerine tabi olacak şekilde Kanun kapsamına girmesi halinde ise aynı maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır.
İlgili maddenin 6111 sayılı Kanunla değişiklikten önceki şekli ise; “Sigortalının, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a), (b) ve (c) bentlerinde yer alan sigortalılık hallerinden birden fazlasına aynı anda tabi olmasını gerektirecek şekilde çalışması halinde; öncelikle aynı maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında, (c) bendi kapsamında çalışması yoksa ilk önce başlayan sigortalılık ilişkisi esas alınarak sigortalı sayılır.”
Madde 53/2. fıkra: “(Ek fıkra: 17/4/2008-5754/33 md.) 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilemezler.”
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 359/1. maddesine göre, “Anonim şirketin, esas sözleşmeyle atanmış veya genel kurul tarafından seçilmiş, bir veya daha fazla kişiden oluşan bir yönetim kurulu bulunur.” 365/1. maddesine göre de “Anonim şirket, yönetim kurulu tarafından yönetilir ve temsil olunur. Kanundaki istisnai hükümler saklıdır.”
Ticari şirketlerin yönetim kurulu üyeleri, şirketi temsil ve idare etmeleri nedeniyle şirket ile aralarındaki ilişki hizmet akdi değil vekâlet akdi hükümlerine dayanmaktadır. 5510 sayılı Kanunun 4/1-b hükmüne göre, Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, kendi nam ve hesabına bağımsız çalışanlar olarak nitelenmiştir. Ayrıca, 53/2. maddeye göre de, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sayılanlar, kendilerine ait veya ortak oldukları işyerlerinden dolayı, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı bildirilmeleri yasaklanmıştır.
Bağ-Kur Kanununun 24. maddesi hükümlerine göre, Anonim Şirketin kurucu ortakları ile yönetim kurulu üyeleri ve Limited Şirket ortakları Bağ-Kur sigortalısı sayılırlar.
Dairemiz, içtihaden A.Ş. kurucu ortağı ile Limited Şirket ortağının sigortalılıklarını bazı farklı sonuçlara bağlamıştır. Dairemiz görüşlerine göre, A.Ş. kurucu ortaklar ile yönetim kurulu üyeleri kural olarak Bağ-Kur sigortalısı sayılırlarsa da, şayet, hizmet aktinin tüm koşullarını oluşturacak biçimde çalışmışlarsa SSK. sigortalısı sayılabileceklerdir. Ne ki, Anonim Şirket ortağının SSK. sigortalısı sayılabilmesi için, şirketin hangi işinde ne kadar süre ve ne şekilde çalıştığının, özellikle hizmet aktinin koşullarından olan bağımlılık unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin, şirket ortağının, kimin buyruğunda ve kimden talimat alarak çalıştığının titizlikle araştırılıp incelenmesi ve açıklığa kavuşturulması gerekir. A.Ş’nin kurucu ortağı olmayıp, sadece hissedarı olan kimsenin, yasal koşulların varlığı halinde SSK. sigortalısı sayılabileceği tartışmasızdır.
İnceleme konusu davada; 28.04.1966 doğumlu davacı …’ın sigortalılığının ilk defa 01.02.1989 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamında tescil edildiği, 28.06.2009 tarihinde 5510 sayılı Yasanın 4/1-b kapsamında tescil edildiği, 01.02.1989 – 31.08.2004 tarihler arasında muhtelif işyerlerinden, 27.12.2007 – 05.04.2011 tarihler arası 742541-34 sicil sayılı, 06.04.2011-20.07.2017 tarihler arası 1227965-34 sicil sayılı … Sağlık Hizmetleri A.Ş. unvanlı işyerlerinden toplam 8207 gün 4/1-a kapsamında prim gün sayısının bildirildiği, davalı Kurum tarafından 29.06.2009-17.12.2014 tarihleri arasında bildirilen 4/1-a prim gün ve kazançları iptal edilerek toplam 6237 gün 4/1-a prim gün sayısı geçerli sayıldığı, davacının … Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketinde ortak ve yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle 29.06.2009 -17.12.2014 tarihleri arasında 5510 sayılı yasanın 4/1-b kapsamında prim ödediği, 4/1-b gün sayısının 1969 gün olduğu, 01.02.1989 – 20.07.2017 tarihler arasında 6237 gün 4/1-a ve 1969 gün 4/1-b olmak üzere toplam 8206 gün sayısının bulunduğu; 2829 sayılı Yasa kapsamında son yedi yıllık hizmeti içerisinde 933 gün 4/1-a , 1587 gün 4/1-b ye tabi olduğu Kurumca değerlendirilmiştir. Davacının … Ticaret Sicil Müdürlüğünde 284667 sicil numarası ile kayıtlı … Sağlık Hizmetleri Anonim Şirketinde 29.06.2009-17.12.2014 tarihleri arasında ortak ve yönetim kurulu üyesi olduğu, 05.05.2017 tarih 5898093 sayı ile Kurum kayıtlarına alınan Tahsis Talep dilekçesiyle kuruma başvuruda bulunduğu, … Sağlık Hizmetleri A.Ş. unvanlı işyerine ortak ve yönetim kurulu üyesi olması nedeniyle Kurumca 29.06.2009-17.12.2014 tarihleri arasında 4/1-b sigortalısı sayıldığı, aynı dönemde ortak ve yönetim kurulu üyesi bulunduğu … Sağlık Hizmetleri A.Ş. işyerinden yapılan 4/1-a bildirimlerinin iptal edildiği, işçi payının 4/1-b hesabına aktarıldığı, Kurumdan celp edilen belgelerde davacının aylığa hak kazanıp kazanmadığı konusunda davacıya yazılı bir cevap verilmediği anlaşılmıştır.
Eldeki dava; davacının ortağı ve Yönetim Kurulu üyesi olduğu şirketten 4/1-a kapsamındaki sigortalılığının geçerliliği ile yaşlılık aylığı talebinin reddine dair Kurum işleminin iptali ve yaşlılık aylığı bağlanması gerektiğinin tespiti talebinden ibarettir.
Şu halde yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde yapılması gereken iş: davacının Anonim Şirket ortağı ve yönetim kurulu üyesi olduğu 29.06.2009-17.12.2014 tarihleri arası dönemde hangi işi yaptığı, ihtisas ve yetenek alanının nelerden ibaret olduğu, söz konusu şirketin hangi işinde ne kadar süre ile ne şekilde çalıştığı; özellikle hizmet aktinin koşullarından olan bağımlılık unsurunun gerçekleşip gerçekleşmediği, şirket ortağının, kimin buyruğunda ve kimden talimat alarak çalıştığı, kime karşı çalışmak suretiyle bağımlılık unsurunu gerçekleştirdiği, 4/1-a kapsamındaki bu çalışmasından dolayı ayrı bir kazanç elde edip etmediği, bu kapsamda hizmet akdi unsurlarının varlığı usulünce araştırılarak, yukarıda açıklanan yasal mevzuat da gözetilmek suretiyle sonucuna göre karar verilmelidir.
Bu maddi ve hukuki olgular göz önünde bulundurulmaksızın, mahkemece eksik inceleme ve araştırma sonucu karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraf vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair kararının kaldırılarak İlk Derece Mahkemesince verilen hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : … Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi kararının HMK’nın 373/1 maddesi gereği kaldırılarak, temyiz edilen ilk derece mahkemesi hükmünün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde temyiz eden ilgiliye iadesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, 26.01.2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.