Yargıtay Kararı 10. Hukuk Dairesi 2021/7063 E. 2023/1362 K. 17.02.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 10. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2021/7063
KARAR NO : 2023/1362
KARAR TARİHİ : 17.02.2023

MAHKEMESİ : Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/2317 E., 2021/385 K.

KARAR : Esastan red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Alaçam Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
SAYISI : 2017/253 E., 2019/140 K.

Taraflar arasındaki eksik hesaplandığı iddiası ile yaşlılık aylığının yeniden hesaplanması ve farklarının yasal faizleri ile birlikte davalı Kurumdan tahsili davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne dair karar verilmiştir.

Kararın davalı … Başkanlığı tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalı … Başkanlığının istinaf isteminin esastan kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın esastan reddine dair karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi … tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin yaşlılık aylığı almakta iken kişisel sebepleri ile 10.10.2007 tarihinde yeniden aktif sigortalı olarak çalışmaya başladığını ve durumu davalı kuruma bildirdiğini, o tarihte yürürülükte bulunan mevzuat gereği çalışmaya başladığı tarih itibari ile müvekkilinin yaşlılık aylığının kesildiğini, müvekkilinin iş yerinden ayrılması sebebiyle yaşlılık aylığının yeniden bağlanması için 15.10.2007 tarihinde başvurduğunu, davalı kurumun müvekkilinin bu talebini değerlendirerek yaşlılık aylığını 23.10.2007 tarihinde 5698 sayılı Kanun ile değişik 506 sayılı Kanun’un 63 ve 61 maddeleri doğrultusunda yapılan değerlendirme neticesinde bulunan miktar üzerinden tahsis ettiğini, bu nedenlerle müvekkilinin davalı kuruma yaşlılık aylığının yeniden bağlanması için talep tarihi olan 15.10.2007 tarihinden itibaren yaşlılık aylığının talep tarihinde yürürlükte 506 sayılı Kanun’un 61 ve 63/A maddeleri gereğince yeniden hesaplanarak ödenmesi gerektiğinin tespitine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP
Davalı kurum vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın yetki yönünden usulden reddi gerektiğini, HMK genel yetki kuralı gereği davalının adresi Kurum İl Müdürlüğü Samsun olduğu ve davaya konu işlemleri yapan kurum olduğundan Samsun İş Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın dava şartı ve hukuki yarar yokluğundan reddi gerektiğini, 6552 sayılı Kanunun 64. maddesi ile 30.01.1950 tarihli ve 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunun 7 nci maddesine eklenen ilk fıkrada “31.05.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ile diğer sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere, dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi zorunludur. Diğer kanunlarda öngörülen süreler saklı kalmak kaydıyla yapılan müracaata altmış gün içinde Kurumca cevap verilmezse talep reddedilmiş sayılır. Kuruma karşı dava açılabilmesi için taleplerin reddedilmesi veya reddedilmiş sayılması şarttır. Kuruma başvuruda geçirilecek süre zamanaşımı ve hak düşürücü sürelerin hesaplanmasında dikkate alınmaz” hükmünün getirildiğini, 6552 sayılı Kanunla dava açılmadan önce kuruma müracaat şartı getirildiğini, 6100 sayılı Kanunun 114 maddesinde ise dava şartı aasayıldığını, aynı maddenin son arasında “Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır” hükmüne yer verildiğini, bu iki hüküm ile birlikte değerlendirildiğinde 6552 sayılı Kanun ile getirilen müracaat şartın dava şartı niteliğinde olduğunun anlaşıldığını, 6100 sayılı Kanun’un 115 maddesinin birinci fıkrası uyarınca dava şartı eklikliğinin ileri sürülebileceğini, davanın bu nedenle öncelikle reddi gerektiğini, davanın esas yönünden de reddi gerektiğini, bu nedenlerle aykırı olarak açılan dravanın reddini, yargılama giderleriyle vekalet ücretinin karşı taraf yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile Yapılan yargılama, toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamından; davacının yaşlılık aylığı almakta iken 10.10.2007 tarihinde sigortalı olarak çalışmaya başladığı, bu durumu davalı kuruma bildirdiği, çalışmaya başlaması nedeniyle mevzuat gereği yaşlılık aylığının kesildiği, 14.10.2007 tarihinde işten çıkarılması nedeniyle 16.10.2007 tarihinde yaşlılık aylığının yeniden bağlanması için kuruma başvurduğu ve bu başvurusuna binaen 15/11/2007 tarihinde aylık bağlandığı, davacının 16.10.2007 tarihinde başvuruda bulunduğu ve usul ve yasaya uygun olarak düzenlendiği anlaşılan 03.01.2019 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde; SGK Başkanlığı’nın 15.11.2007 tarihinden itibaren yeniden yaşlılık aylığı bağladığı, 2007 yılı 10 uncu dönem 5 günlük sigortalı çalışmasının dikkate alındığı, ancak ve sigortalı, çalışmasını sona erdirdiğinde, kesilen primin dikkate alınmadığı, ikinci kez tahsis talebinin 5696 sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce talep edilmiş ise de; davacının fiilen 5 günlük bir hizmetinin bulunduğu ve davacının yeniden yaşlılık aylığı bağlanmasına ilişkin talebinin talep tarihinde yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun’un 3279 sayılı Kanun’la değiştirilen 63/A maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği anlaşıldığından davanın kabulüne; davacının 16.10.2007 tarihindeki yaşlılık aylığı talebinin bu tarihte yürürlükte bulunan 506 sayılı Kanun’un 3279 sayılı Kanun’la değiştirilen 63/A maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin tespiti ile, bu kanun hükmü çerçevesinde davacının çalışmasının sona erdiğinde kesilen prim ve çalışma süresi göz önünde bulundurulmak suretiyle yeniden yaşlılık aylığının hesaplanarak başvuru tarihini takip eden aybaşından itibaren ödenmesi gerektiğinin tespitine, karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı … Başkanlığı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri
İstinaf başvurusunda bulunan davalı Kurum vekili, usul ve yasaya aykırı ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; Eldeki davanın da davacının tahsis talep tarihinden sonra 23.10.2007 tarihinde yürürlüğe giren 5698 sayılı Kanun’la değiştirilen haliyle 506 sayılı Kanun’un 63/a maddesi uyarınca yaşlılık aylığının bağladığı iddiası ile yaşlılık aylığının tahsis talep tarihinde yürürlükte bulunan 3279 sayılı Kanun’la değişik, 506 sayılı Kanun’un 61 ve 63/a maddeleri uyarınca hesaplanması gerektiğinin tespitine ilişkin olarak açıldığı anlaşılmaktadır.

Mahkemece; 03.01.2019 tarihli bilirkişiler …,… tarafından hazırlanan rapor hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş ise de söz konusu karar hatalıdır. Raporu hazırlayan bilirkişilerden biri hukukçu olup, diğeri de mali müşavir olarak görev yapmaktadır.

Benzer şekilde 19.10.2016 tarihli raporu hazırlayan bilirkişi … hesap elik tarafından hazırlanan rapor; 01.12.1979 tarihinden itibaren sigortalı olup, 01.01.2000-01.10.2008 tarihleri arasında da sigortalı çalışması bulunan davacı yönünden gerekli açıklamaları, A1 ve A2 aylıklarına ilişkin hesaplamaları, gerekli açıklamaları içermekte olup, denetime elverişli niteliktedir. Bu nedenle bilirkişi raporunun hükme esas alınması dairemizce kabul görmüş bulunmaktadır. Söz konusu rapor davacının celp edilen şahsi dosyası içerisindeki bilgiler ile de uyumlu bulunmaktadır. Davacının şahsi sicil dosyası incelendiğinde, 16.10.2007 tarihli tahsis talebine ilişkin olarak kurum tarafından ilk olarak 16.05.2008 tarihli aylık gelir değişiklik kararı ile sonrasında 26.06.2008 tarihli aylık gelir değişiklik kararı ile ve en son olarak da 25.02.2009 tarihli aylık değişiklik kararı ile davacının yaşlılık aylığına ilişkin işlem yapıldığı anlaşılmaktadır. Son yapılan 25.02.2009 tarihli aylık değişiklik kararında davacının 10.10.2007-16.10.2007 tarihleri arasındaki çalışmalarının toplam prim ödeme gün sayısının dahil edildiği gibi söz konusu dönemdeki primlerinin de 5 gün karşılığı 633,75TL prim tutarının da yeni yapılan hesaplamaya dahil edilmiş olduğu, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere kurumca yapılan hesaplamaların 506 sayılı Kanun’un 63/a maddesinin 5698 sayılı Kanun’un 2 nci maddesi ile değiştirilmeden önceki haline göre yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar doğrultusunda kurumca yapılan işlemin tahsis talep tarihinde yürürlükte bulunan mevzuat uyarınca gerçekleştirildiği yapılan işlemde herhangi bir hatanın bulunmadığı anlaşıldığından, davalı Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile; İlk derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davacının davasının reddine, karar verilmiştir.

V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyizinde; kendisi hakkında davalı Kurumca yapılan işlemlerde hata olduğunu aylığının esasen daha yüksekten bağlanması ve eski yasa kapsamında bağlanan aylık ile kıyas yapıldıktan sonra yüksek olan aylığın kendisine tahsis edilmesi gerektiğini belirterek, kurumun yaptığı işlemin hukuka ve kanuna aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, davacı hakkında davalı kurumca bağlanan aylığın miktarının eksik olup olmadığı ile sonraki aylığında kıyas yapılarak önceden gelen aylığın yüksek olması halinde kendisine yüksek olan aylığın tahsisinin gerekip gerekmediği hususuna ilişkindir.

2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri ile 5510 sayılı Kanun’un geçici 2 nci maddesi hükümleri atfı ile 506 sayılı Kanun’un 63 üncü maddesi hükümleridir.

3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.